sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA RAD SURESİ 36. ve 40. AYETLER ARASI

SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA RAD SURESİ 36. ve 40. AYETLER ARASI
18.06.2021
661
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

36- Kendilerine kitap gönderdiğimiz kimseler, sana indirilen mesajı sevinçle karşılarlar. Fakat karşıt gruplar içinde bu mesajın bir bölümünü inkâr edenler vardır. Onlara de ki; “Bana Allah’a kulluk etmem, O’na ortak koşmamam emredildi; O’na çağırırım insanları; O’nadır dönüşüm.

37- Bunun yanısıra biz onu Arapça bir hüküm sistemi olarak indirdik. Eğer sana gelen bu bilgiden sonra onların keyfi arzularına uyacak olursan, seni Allah’ın elinden kurtaracak bir destekçi, bir koruyucu bulamazsın.

38- Biz senden önce de nice peygamberler gönderdik, onlara da eşler ve çocuklar verdik. Allah’ın izni olmadıkça hiçbir peygamber mucize göstermeye yetkili değildir. Her belirli sürenin, her dönemin ayrı bir kitabı vardır.

39- Allah dilediği hükmü yürürlükten kaldırır, dilediğini de yürürlükte tutar. Ana kitap O’nun katındadır.

40- Kâfirlere yönelttiğimiz bazı tehditleri sana göstersek de ya da daha önce canını alsak da senin görevin mesajımızı duyurmaktır, insanları hesaba çekmek bize düşer.

Dinlerine bağlılıkta samimi olan bir grup kitap ehli bu Kur’an’da tevhid inancının temel kurallarını doğrulayan kanıtlar bulurlar. Aynı şekilde bu Kur’an’ın kendisinden önce gelmiş dinleri ve bu dinlerin kitaplarını da tanıdığını bu dinlerin önemsendiğini, takdir edildiğini ve Kur’an’ı kerimin Allah’a inanan herkesin etrafında birleştiği bağı ön plana çıkardığını görürler. Bu yüzden sevinirler ve Kur’an’a inanırlar. Burada yer alan `sevinç’ kelimesi tertemiz gönüllerde meydana gelen psikolojik bir olayı ifade etmektedir. Kuşkusuz bu, gerçekle buluşmanın, sahip oldukları tevhid inancının doğruluğuna olan inancın artmasının ve yeni kitabın bu inancı güçlendirmesinin neden olduğu bir sevinçtir.

“Fakat karşıt gruplar içinde bu mesajın bir bölümünü inkâr edenler vardır.”

Bu gruplar ehli kitaptan ve müşriklerden oluşmaktadırlar. Ama ayet-i kerime bu grupların kitabın hangi kısmını inkâr ettiklerinden söz etmiyor. Çünkü burada güdülen amaç, inkârı sözkonusu edip reddetmektir:

“Onlara de ki; “Bana Allah’a kulluk etmem, O’na ortak koşmamam emredildi, O’na çağırırım insanları; O’nadır dönüşüm.”

Sadece O’na kulluk edilir, yalnızca O’na davet edilir ve dönüş de O’nadır. Yüce Allah Hz. Peygambere -salât ve selâm üzerine olsun- kitabın bir kısmını inkâr edenlere karşı kendi hareket metodunu açıkça ilan etmesini emretmiştir. Bu durumda Hz. Peygamber -salât ve selâm üzerine olsun- Rabbi tarafından kendisine indirilen kitaba eksiksiz bir şekilde sarılmakla emr olunmuştur. Bu tutumuna isterse bütün ehli kitap sevinsin. İsterse bir kısmı hoşlanmasın… Çünkü Hz. Peygambere -salât ve selâm üzerine olsun- indirilen kitap insanların hayatını yönlendirecek son hükümleri içermektedir. Bu kitap Arapça indirilmiş ve tamamen anlaşılır bir kitaptır. Madem ki, inanç sistemine ilişkin son hükümleri bu kitap içermektedir, o halde başvuru kaynağı da bu kitap olacaktır.

“Bunun yanısıra biz onu Arapça bir hüküm sistemi olarak indirdik. Eğer sana gelen bu bilgiden sonra onların keyfi arzularına uyacak olursan, seni Allah’ın elinden kurtaracak bir destekçi, bir koruyucu bulamazsın.”

Çünkü kesin bilgi sana gelen kitaptır. Diğer grupların uydukları ise, bir bilgiye ya da kesin bir kanıta dayanmayan heveslerin ürünü ilkelerdir. Hz. Peygambere -salât ve selâm üzerine olsun yönelik bu tehdit,.bu gerçeğin iyice belirginleşmesinde son derece açık bir mesaj niteliğindedir. Bu da gösteriyor ki, Allah’ın indirdiği kitaptan sapmak, hoşgörüyle karşılanmayacak bir davranıştır. Bu kişi peygamber de olsa… Ama Hz. Peygamber -salât ve selâm üzerine olsun- böyle bir sapma tehlikesini yaşamaktan uzaktır.

Şayet kendilerine gönderilen peygamberin insan oluşuna itiraz ediyorlarsa, bilmelidirler ki, gönderilen diğer bütün peygamberler de biter insandı:

“Biz senden önce de nice peygamberler gönderdik, onlara da eşler ve çocuklar verdik.”

Yok eğer itirazları Peygamberin -salât ve selâm üzerine olsun- kendilerine elle tutulur bir mucize getirmemesinden kaynaklanıyorsa, böyle bir şey getirmek peygamberin yetkisinde değildir. Sadece yüce Allah böyle bir mucize gösterebilir:

“Allah’ın izni olmadıkça hiçbir peygamber mucize göstermeye yetkili değildir.”

Yüce Allah bir hikmet uyarınca ve dilediği zaman mucizeler gönderir… Şayet Hz. Peygambere indirilen kitapla ehli kitabın uyduğu kitaplar arasında varolan ayrıntılara ilişkin farklılıktan kaynaklanıyorsa itirazları, o zaman bilmelidirler ki, her dönemin bir kitabı var ve bu da son kitaptır:

“Her belirli sürenin, her dönemin ayrı bir kitabı vardır.”

“Allah dilediği hükmü yürürlükten kaldırır, dilediğini de yürürlükte tutar. Ana kitap O’nun katındadır.”

Hikmeti uyarınca dilediğini siler. Yararlı olanı da yerinde bırakır. Asıl kitap O’nun katındadır. Ve bu kitap yüce Allah’ın sildiği ve yerinde bıraktığı tüm hükümleri içermektedir. Kitabın tümünü ortaya koyan O dur. Kitap üzerinde hikmeti uyarınca dilediği tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. İradesine engel olmak, itiraz etmek mümkün değildir.

İster yüce Allah, Peygamberi -salât ve selâm üzerine olsun- hayattaykën onlara vadettiği kimi azapları başlarına indirsin, isterse bundan önce peygamberin canını alsın değişen bir şey yoktur. Bu durum ne peygamberliğin ne de ilahlığın özelliğini değiştirmez.

“Kâfirlere yönelttiğimiz bazı tehditleri sana göstersek de ya da daha önce canını alsak da senin görevin mesajımızı duyurmaktır, insanları hesaba çekmek bize düşer.”

Bu kesin direktif bir açıdan davanın ve davetçilerin özelliklerini de ortaya koymaktadır. Kuşkusuz Allah’ın dinine davet edenlerin, her aşamada davetin yükümlülüklerini yerine getirmekten başka bir görevleri yoktur. Davayı Allah’ın dilediğinden başka bir tarzda sunmaları da görevleri değil… Aynı şekilde hareketin gidişini ve adımlarını hızlandırmak da onlara düşmez. Yüce Allah’ın görünüşte onlara yenilgi ve bir süre yeryüzünde zayıflık takdir ettiğini gördüklerinde gevşememelidirler, karamsar olmamalıdırlar. Onlar davetçidirler ve davetçiden başka bir şey değildirler.

HÜSRANA UĞRAYANLAR

Yüce Allah’ın güçlü elinin eserleri, çevrelerinde açıkça görülmektedir. Allah birtakım milletleri zengin kılar, onlara güç, kuvvet ve hükümranlık verir. Bu milletler şımardıklarında, küfrü benimseyip dejenere olduklarında yüce Allah güçlerini, zenginliklerini ve nüfuzlarını ellerinden alır. Daha önce göz kamaştırıcı bir otoriteye ve geniş bir etkinliğe sahipken onları ufak bir toprak parçasına mahkum eder. Yüce Allah onların bu şekilde perişan olmalarına hükmettiği zaman hiç kimse bu hükmünden dolayı O’nu sorgulayamaz ve bu hüküm kesinlikle uygulanacaktır. ( Ayetin belirgin anlamı şudur. “Kur’an’ı bilimsel açıdan tefsir etme” iddiasında olanların yeryüzünün çevresinin kutuplarda basık, buna karşın ekvator çizgisine doğru şişkin olduğuna ilişkin geveledikleri zırvalarla bir ilgisi yoktur. Kur’an ayetlerinin akışı ibarelerin anlamını belirler. Kur’an’ın tabiatım kavramadan, O’nun sunuş tarzım net bir şekilde görmeden bu konularda çeşitli uydurmalar geveleyip duranlar Allah’dan korkmalıdırlar.)

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.