sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA SAD SURESİ 41 VE 44. AYETLER

SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA SAD SURESİ 41 VE 44. AYETLER
07.08.2023
307
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

41- Ey Muhammed! Kulumuz Eyyüb’ü da an. O Rabb’ine “Doğrusu şeytan bana yorgunluk ve azab verdi” diye seslenmişti.

42- Biz de ona “Ayağını yere vur! İşte yıkanacak ve içilecek soğuk bir su ” dedik.

43- Ona bizden bir rahmet ve sağduyu sahiplerine bir ibret olarak ailesini ve onlarla beraber bir eş daha bağışladık.

44- Ey Eyyüb: “Eline bir demet sap al, onunla vur, yeminini bozma” demiştik. Gerçekten O çok sabırlı bir kulumuzdu, daima Allah’a yönelirdi

Hz. Eyyüb’ün kıssası ve sabrı dillere destan olacak kadar yaygınlık kazanmıştır. Öyle ki, bu sınama ve sabır insanlık tarihinde eşsiz bir örnek olarak yad edile gelmiştir. Yalnız bu konuya da, nezihliğini gölgeleyecek yahudi efsaneleri (israiliyat) karışmıştır. Bu kıssa ile ilgili olarak ileri sürülebilecek en güvenilir anlayış, Hz. Eyyüb’ün Kur’an-ı Kerim’de de ifade edildiği gibi Rabb’ine yönelen iyi bir Allah eri olduğudur. Yüce Allah O’nu bir sınavdan geçirmiş, O da güzel biçimde sabretmişti. Öyle anlaşılıyor ki, Hz. Eyyüb’ün sınanması, bütün malını, ailesini ve sağlığını aynı dönemde yitirmesi şeklinde olmuştu. Fakat O, buna rağmen Rabb’ı ile bağını gevşetmedi, O’na güveninden bir şey kaybetme-di ve ilahi takdirin her şeyine gönül rızası ile katlandı.

Şeytan bu dar günlerinde Hz. Eyyüb’e vefakâr kalan bir avuç dostları-ki bu dostlarından biri de eşiydi aracılığıyla bir takım kötü telkinlerde bulundu. “Eğer yüce Allah Hz. Eyyub’u sevseydi, onun başına bunca belayı yağdırmazdı.” Şeklinde ki, sözler ile şüphe yaymaya çalıştı. Hz. Eyyub’un dostları da bu sözleri onunla konuşuyorlardı. Bu ise Hz. Eyyub’u uğradığı sıkıntı ve belalar-dan daha fazla üzüyor, rahatsız ediyordu. Bu şeytani telkinlerden bazılarını eşi kendisiyle konuşurken dile getirince Hz. Eyyub, eğer Allah’ın izniyle sağlığına kavuşursa bu eşine bir söylentiye göre sayısı yüz diye bilinen-belli sayıda dayak atacağına yemin etti.

Bu sırada Hz. Eyyub şeytanın eziyetlerine ve dostlarını kandırarak onları etkisi altına alışına karşı uğradığı sıkıntıları Rabb’ine şikayet etti. Bu eziyet kendisini ciddi boyutlarda etkiledi.

“Doğrusu şeytan bana yorgunluk ve azab verdi diye seslenmişti.”

Yüce Rabb’i onun doğruluğunu, dürüstlüğünü ve gösterdiği sabrı, şeytanın manevralarından duyduğu nefreti ve onlara kanmadığını görünce rahmetini ona ulaştırdı. Sınanmasına son verdi, sağlığını geri verdi. Ayağı ile yere vurmasını, oradan serinleten bir kaynağın fışkıracağını, onunla yıkanıp suyundan içmesi halinde sağlığına kavuşacağını ve yaralarının iyileşeceğini bildirdi.

“Biz de O’na; “Ayağını yere vur! İşte yıkanacak ve içilecek soğuk bir su dedik.”

Ve Kur’an’a Kerim buyuruyor ki;

“Ona bizden bir rahmet ve sağduyu sahiplerine bir ibret olarak ailesini ve onlarla beraber bir eş daha bağışladık.”

Bazı rivayetlerde deniyor ki, yüce Allah O’nun önceki çocuklarını diriltti. Ve onlar kadar daha verdi. Ayetin açık anlamından yüce Allah’ın O’nun ölen çocuklarını dirilttiğine dair bir açıklama yoktur. Ayetin anlamı şöyle de olabilir: Hz. Eyyub sağlık ve mutluluğuna tekrar dönünce sanki yok olan ailesi tekrar etrafında kümelendi. Bunlara ilave olarak ilahi korumanın, rahmetin ve ikramın bir cilvesi olarak başkaları da O’na verildi. Bunlar akıl ve anlayış sahipleri için güzel bir anı niteliğindedir.

Burada kıssaların sunuşlarında önemli olan, yüce Allah’ın sınavdan geçirdiği kullarına, sabrettikleri ve onun hükmüne gönülden razı oldukları takdirde, nasıl büyük lütuf ve ihsanlarda bulunduğunun tasvir edilmesidir.

Hz. Eyyub’un eşine dayak atma yeminine gelince; yüce Allah O’na ve O’nu korumaya çalışan, göğüsledikleri sınamaya sabreden eşine merhametinden dolayı kolay bir çözüm göstermiştir. Hz. Eyyub’un yemin ederken belirlediği sayıdaki sopaları birleştirerek onların hepsiyle bir kere vurmasını emretmiştir. Böylece Hz. Eyyub, yemininin gereğini yapmış ve onu çiğnememiş olacaktı.

“Ey Eyyub! `Eline bir demet sap al, onunla vur, yeminini bozma’ demiştik.”

Bunca kolaylık ve onca ikram, Allah’ın erlerinden biri olan Hz. Eyyub’un musibetlere göğüs germesinin güzelce itaat edip ona sığınmasının mükafatı olarak Rabb’i tarafından verilmişti.

“Gerçekten O çok sabırlı bir kulumuzdu; daima Allah’a yönelirdi.”

Hz. Peygambere -salât ve selâm üzerine olsun- bir hatırlatmayı ve karşılaştığı zorluklara karşı sabretmeyi aşılayan ve bir ölçüye kadar detaylı sayılan bu üç kıssanın sergilenişinden sonra surenin akışı içinde bazı peygamberlere kısaca işaret ediliyor. Burada da Hz. Davud, Hz. Süleyman ve Hz. Eyyub’un -selâm üzerlerine olsun- kıssalarındaki tema işleniyor. Sınanma ve sabırdan sonra ikram ve lütuflara kavuşma… Bu bölümde kendilerinden söz edilen peygamberlerin bazıları bu üç peygamberden önce gelmiştir. Gönderildikleri zaman bellidir. Bazılarının hangi tarihte peygamber olduklarını bilmiyoruz. Zira Kur’an-ı Kerim ve elimizdeki sağlam kaynaklar bu tarihi belirlememişlerdir.

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.