sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA SEBE SURESİ 23. AYET

SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA SEBE SURESİ 23. AYET
21.04.2023
558
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

23- Allah katında O’nun izin verdiği kimseler dışında hiç kimse şefaat, aracılık edemez. Bu konuda izin bekleyenlerin yüreklerini ürperten korku yatıştırılınca biribirlerine “Rabb’iniz ne dedi?” diye sorarlar. Cevap verenler “O gerçeği söyledi, O yüce ve büyüktür” derler.

Evet, ayetin baş tarafını bir daha okuyalım:

“Allah katında O’nun izin verdiği kimseler dışında hiç kimse şefaat, aracılık edemez.”

Demek ki, aracılık (şefaat) yüce Allah’ın iznine bağlıdır. Yüce Allah da kendisine inanmayanlara, O’nun merhametine lâyık olmayanlara aracılık edilmesine izin vermez. Müşrikleri ise kendileri hakkında ilke olarak aracılık izni verilmeye lâyık değildirler. Buna göre böyle bir izin ne meleklere ve ne de diğer aracılık edebilecek kimselere verilmez.

Sonra aracılık olayının gerçekleştiği sahne tasvir edilir. Bu sahne tüyleri diken diken edecek derecede korkunçtur. Okuyoruz:

“Bu konuda izin bekleyenlerin yüreklerini ürperten korku yatıştırılınca biribirlerine `Rabb’iniz ne dedi?’ diye sorarlar. Cevap verenler `O gerçeği söyledi O yüce ve büyüktür’ derler.”

Bu sahne “zor gün”ün, yani kıyamet günün sahnelerinden biridir. Burada kalabalıklar ayakta dikiliyor. Gerek aracılar ve gerekse aracılardan medet umanlar aracılık etmeye lâyık görülenlere yüce Allah tarafından izin verilmesini bekliyorlar. Bekleme suresi uzuyor. Süre uzadıkça bekleyenlerin sabrı daralıyor. Yüzler endişeli ve gergindir. Hiç kimseden çıt çıkmaz. “Acaba yüce Allah bana izin verecek mi?” beklentisinin heyecanı ile çarpan kalpler yuvalarından fırlayacak gibidirler.

Bu arada yüce Allah’ın korkunç buyruğu duyulur. Bunun üzerine hem aracılık yetkisi isteyenler ve hem de aracılıktan medet umanlar titreme nöbetine tutulurlar. Kavrama yetenekleri işlemez olur. Fakat;

“Bu konuda izin bekleyenlerin yüreklerini ürperten korku yatıştırılınca” Kapıldıkları korku hafifleyince ve tutuldukları titreme nöbeti geçince; “Biribirlerine `Rabb’iniz ne dedi?’ diye sorarlar.”

Bu soruyu biribirlerine sorarlar. Belki de bazıları kendilerini zorla da olsa toparlayabilmişlerdir. Bu arada;

“Cevap verenler `O gerçeği söyledi’ derler.”

Belki de bu kısa ve özlü cevabı verenler, en önde gelen meleklerdir. Evet O gerçeği söyledi. Rabb’iniz gerçeği söyledi. Genel geçerli, ezeli ve dolaysız gerçeği. Zaten O’nun her sözü gerçektir. Çünkü;

“O yüce ve büyüktür.”

Bu niteleme cümlesi “yüce”lik ve “büyük”lük imajlarının beyinlerde somutluk kazandıkları bir ortamda karşımıza çıkıyor.

Bu kısa ve özlü cevap, sahneye egemen olan korkunun, dehşetin çapını gösteriyor. Duyulan korku o kadar büyüktür ki, ağızlardan sadece bir tek cümle çıkabiliyor!

İşte korkunç şefaat sahnesi ve işte meleklerin, yüce Allah’ın huzurunda gerçekleşen bu sahnedeki pozisyonları. Bu sahneyi izledikten sonra hiç kimse onların yüce Allah’ın ortakları ve müşriklerin Allah katındaki aracıları olduklarını ileri sürebilir mi?

KORKUNÇ TABLODUR

Bu tablo, izlediğimiz korkunç, ürpertici, dehşetli ve çetin kıyamet sahnesinin ilk tablosudur. Bu sahnenin bir ikinci tablosu daha vardır. Bu tabloda “rızık” konusu gündeme getirilir. Müşrikler “rızık”tan yararlanırlar, fakat kaynağını göz ardı ederler. Oysa rızkın kendisi yaratıcının, bu rızkı verenin, onu kimi zaman bol akıtırken kimi zaman kısanın tekliğini, ortaksızlığını kanıtlar. Okuyoruz:

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.