SEYYİD KUTUB’UN (RH.A) BAKIŞ AÇISIYLA ŞEMS SURESİ 11. VE 15. AYETLER
11- Semud kavmi azgınlığı yüzünden Hakkı yalanladı.
12- İçinden azgını ileri atılınca
13- Allah’ın elçisi onlara: ‘ Allah’ın devesine ve onun su içme hakkına dokunmayın” dedi.
14- Onu yalanladılar, deveyi kestiler. Rabbleri de, günahları yüzünden azabı başlarına geçirdi, orayı dümdüz etti.
15- Allah bu işin sonundan korkmaz.
Semud kavminin ve Peygamberleri Salih (a.s.)’ın hikayesi Kur’an’da bir çok yerde geçer. Biz de tefsirimizde bu kavimden söz edildiği her yerde bu konuya değindik. Bu yerlerin en yakını bu cüzde, yer alan Fecr suresidir. Hikayenin ayrıntılarını öğrenmek isteyen oraya başvurabilir.
Burada ise, yüce Allah, Semud kavminin azgınlığı yüzünden peygamberlerini yalanladıklarını ve yalanlamanın nedeninin sadece azgınlık olduğunu belirtiyor. Bu azgınlık ise onların en sapıklarının ileri atılması şeklinde somutlaştırılmaktadır. Çünkü yüce Allah’ın devesini kesen, o ileri atılandır. Tüm Semud kavmi içinde işlemiş olduğu suç yüzünden en azılı ve uğursuz olanı da o idi. Oysa yüce Allah’ın Peygamberi, bu hareketi yapmadan önce onları uyarmış ve onlara: “Sakın Allah’ın devesine el sürmeyiniz. Sakın bir gün size bir gün deveye ayırmış olduğu suyun bölüşüm düzenini çiğnemeyiniz:’ demişti. Çünkü onlar Peygamberden bir mucize isteyince kendilerine bunu şart koşmuş ve bu dişi deveyi bir mucize olarak vermişti. Kuşkusuz bu devenin özel bir durumu vardı. Ancak biz bunun ayrıntılarına girmeyeceğiz. Çünkü yüce Allah bu konuda bize daha fazla bilgi vermemektedir. İşte bunun üzerine onlar Peygamberlerini yalanlamışlar ve deveyi kesmişlerdi. Deveyi kesen ise İşte en azgınları idi. Ancak ne var ki hepsi sorumlu tutuldular ve dişi deveyi tümü birden kesmiş kabul edildiler. Aslında onlar o azgının elini tutup da deveyi ortaklaşa kesmemişlerdi fakat onun yapmasına göz yummuşlardı. Bù, dünya hayatında, sosyal sorumluluğu ortaklaşa yüklenme konusundaki islamın temel prensiplerinden birisidir. Ancak bu prensip ahirette verilecek cezalarda kişisel sorumluluk ilkesi ile çelişmez. Çünkü hiçbir kimse başkasının günahını yüklenmez. Üstelik, karşılıklı olarak nasihat etmeyi, dayanışmayı ve iyiliğe teşvik etmeyi ihmal etmek, azgınlık ve kötülük edenlere engel olmamak da günahtır.
Ve İşte o anda kudret eli harekete geçiyor ve büyük bir darbe ile kıskıvrak yakalıyor. “Rabbleri de günahları yüzünden azabı başlarına geçirdi. Orayı dümdüz etti.”
Ayet metninde geçen “demdeme” gazap ve arkasından gelenlerin ibret alacağı biçimde cezalandırmak ve kıskıvrak yakalamak demektir. Kelimenin söylenişi bile, gerisinde nelerin olduğunu çağrıştırmakta ve ses tonu ile anlamını canlandırmakta nerede ise korkunç ve dehşetli bir tablo çizmektedir. Yüce Allah onların yaşadıkları yerleri dümdüz etmiş altını üstüne getirmişti. Bu, sert ve şiddetli felaketin canlandığı bir tablodur.
Yüce Allah, “Bu işin sonundan korkmaz.” Kimden korksun? Niçin korksun? Niye korksun? Ayetin bu ifadesi ile, sonuç olarak kendisinden çıkan anlam kastedilmektedir. Yaptığının sonucundan korkmayan kişi eğer kıskıvrak yakalayacak olursa, adamakıllı sımsıkı yakalar. Nitekim Allah’ın sımsıkı yakalaması böyle olmuştur. Rabbinin kıskıvrak yakalaması şiddetlidir. Bu etki, ilhamı ve çağrışımı gönüllere işlemesi hedeflenen bir etkidir.
Böylece insan nefsinin gerçekleri bu büyük varlık aleminin gerçekleri ve değişmez tabloları ile birbirine bağlanıyor. Ayrıca bunların ikisi de, yüce Allah’ın yalanlayanlàrı ve azgınları yakalamak ve helak edişteki kanununa bağlanıyor. Bu helak ediş, herşeye bir süre belirleyen, her olaya bir oluş zamanına, her işi bir hedefe bağlayan hikmet sahibinin takdiri dahilinde oluyor. O hem ruhların , hem kainatın ve hem de kaderin Rabbidir.