SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA ŞUARA SURESİ 155. VE 164. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun
155- “İstediğiniz mucize işte şu dişi devedir. Su içme sırası bir gün onun ve belli bir günde sizindir. “
156- “Ona bir kötülük dokundurmayınız. Yoksa Büyük Gün’ün azabına çarpılırsınız.’
Hz. Salih onlara dişi deveyi getirdi. İçtikleri suyun bir gün kendilerine bir gün de dişi deveye ait olması şartiyle. Ne onlar dişi devenin gününü zorla elinden alacaklar. Ne de dişi deve onların gününü ellerinden alacaktı. Ne günleri birbirine karışacak ne de içtikleri. Hz. Salih bu deveye hiç bir şekilde kötülük yapmamaları uyarısında bulunmuştu. Yoksa dehşet verici bir günün azabı kendilerini yakalayacaktı.
Peki harika bir mucize inatçı bir kavme ne gibi bir yarar sağlamıştı. Kof kalplere iman doldurmamış, karanlık ruhları aydınlığa çıkarmamıştı. Kendilerini mağlup etmesine ve kendilerine meydan okumasına rağmen, onlar verdikleri sözde durmamışlar ve şartlarını yerine getirmemişlerdi.
157- Buna rağmen devenin ayaklarını keserek onu cansız yere devirdiler. Fakat hemen pişman oldular.
Ayet-i kerimede geçen Akr: Boğazlamak demektir. Semud milletinden bu deveyi boğazlayanlar yeryüzünde bozgunculuk yapan, onun düzelmesini istemeyenlerdi. Daha önce Hz. Salih kendilerini böyle bir işten sakındırmış ve uyarmıştı. Fakat onlar uyarıdan korkmadılar. Bu nedenle suçları herkese genelleştirildi. Bu büyük günah yüzünden hepsi cezalandırıldılar.
Millet bu işi yaptığına pişman oldu. Fakat iş işten geçtikten ve uyarı gerçekleştikten sonra:
“Arkasından azab, yakalarına yapıştı.”
Burada atmosferin hız ve aceleyi gerektirmesinden dolayı bu azabın türü bile belirtilmemiştir.
158- Arkasından azab, yakalarına yapıştı. Kuşku yok ki, bu olaydan alınacak dersler vardır. Onların çoğunluğu inanmamış kimselerdi.
159- Ve yine kuşku yok ki, senin Rabb’in üstün iradeli ve merhametlidir.
160- Lut’un soydaşları da peygamberlerini yalanladılar.
161- Hani kardeşleri Lut, onlara dedi ki; “Siz hiç Allah’tan korkmaz mısınız?
162- “Gerçekten ben, size gönderilen güvenilir bir peygamberim. “
163- “Öyleyse Allah’tan korkunuz da çağrıma uyunuz. “
164- “Ben bu çağrı hizmetime karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum, benim çabalarımın karşılığını verecek olan alemlerin Rabb’idir. “
Hz. Lut’un kıssası bu arada yer alıyor. Tarih süreci içindeki yeri ise, Hz. İbrahim’in kıssasının yanı idi. Yalnız, daha önce de belirttiğimiz gibi bu surede tarihi süreç gözetilmemiştir. Gözetilen sadece peygamberliğin, metodun (yolun) ve yalan sayanların akıbetinin, yani inananların kurtuluşu ve ilahi mesajı yalan sayanların akıbetinin değişmediği ilkesini yerleştirmektir.
Hz. Lut kavmini eleştirirken, Hz. Nuh, Hz. Hud, ve Hz. Salih’in başladığı yerden başlıyor. Onların patavatsızlığını eleştiriyor. Kalplerinde takva bilincini harekete geçirmeye çalışıyor. Onları imana ve itaate çağırıyor. Doğru yolu gösterdiği için onların mallarını cebine indirmeyeceğine ilişkin kendilerine temin veriyor. Sonra tarihte kendilerinin de belirgin haline gelen sapıklık ürünü günahlarını eleştiriyor: