SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA ŞUARA SURESİ 90. VE 102. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun
90- O gün, cennet, kötülüklerden sakınanların yakınına getirilir.
91- Cehennem de sapıkların gözleri önünde dikilir.
92- Sapıklara denir ki; “Hani vaktiyle taptığınız sözde ilahlar.
93- “Allah’ı bir yana bırakarak ilah edindiğiniz putlar? Şimdi size yardım edebiliyorlar, ya da kendilerini kurtarabiliyorlar mı?”
94- Düzmece ilahlar ile sapıklar başaşağı cehenneme atılırlar.
95- Şeytanın bütün askerleri de.
96- Orada birbirleri ile tartışmaya tutuşarak derler ki,
97- “Vallahi bizler apaçık bir sapıklığa saplanmıştık. “
98- “Çünkü sizleri alemlerin Rabb’ine denk tutmuştuk. “
99- “Bizi ağır suçlular yoldan çıkarmışlardır. “
100- “Şimdi bizim bir şefaatçimiz yok. “
101- “Cana yakın bir dostumuz da yok. “
102- “Ah keşki, bir daha dünyaya dönebilsek de mü’minlerden olsak. “
Cennet yaklaştırıldı ve Rabb’inin azabından endişe eden takva sahiplerine gösterildi: Cehennem sapıkların gözlerinin önüne getirildi. Yolu şaşıran, kıyamet gününü yalan sayan, zalimler için ortaya kondu. Onlar şimdi Cehennem’in bir sahnesi üzerinde duruyorlar. Azarlamaları, feryatları işitiyorlar. Pat pat aşağı cehenneme atılmadan önce bunları seyrediyorlar. Bu duruş sırasında Allah’ın dışında taptıkları ilahdan sorguya çekiliyorlar. Bu konu, Hz. İbrahim ile milletinin kıssası. Hz. İbrahim ile onlar arasında, onların taptıkları tanrılar hakkında meydana gelen tartışma ile atbaşı gitmektedir. Onlar bugün sorguya çekiliyorlar. “Sapıklara denir ki, hani vaktiyle taptığınız sözde ilahlar? Allah’ı bir yana bırakarak ilah edindiğiniz putlar?” Onlar neredeler? “Şimdi sïze yardım edebiliyorlar, ya da kendilerini kurtarabiliyorlar mı?” Onlardan bir cevap alınmaz. Onların cevap vermeleri zaten beklenmez de. Bu, azarlama ve kınama amacı ile yöneltilen bir sorudur. “Düzmece ilahlar ile sapıklar başaşağı cehenneme atılırlar. Şeytanın bütün askerleri de”. Pat pat! Kelimelerin ses tonlarından onların, itişme, kakışma, çaresiz ve düzensiz olarak ateşe düşme, gürültülerini sanki duyar gibi oluyoruz. Pat pat seslerinden kaynaklanan başaşağı düşüş seslerini işitiyor gibiyiz. Tıpkı bir nehrin göçerttiği bir yarın arkasından toprak yığınlarının yıkılması gibi. Bu, taşıdığı anlamı kendi ses tonu ile canlandıran bir sözcüktür. Onlar şaşkınlar, sapıklardır. Onlarla birlikte bütün sapıklar pat pat oraya döküleceklerdir. Onlar ve “Şeytanın bütün askerleri de” Aslında hepsi de İblis’in askerleridir. Bu, önce bir ayrıntıyı ifade edip sonra genel ifadeye varma sanatıdır.
Sonra Cehennemde onlara kulak veriyoruz. Onlar ilah diye taptıkları putlara diyorlar ki, “Vallahi bizler apaçık bir sapıklığa saplanmıştık. Çünkü sizleri alemlerin Rabb’ine denk tutmuştuk.” Allah’a taptığımız gibi sizlere de taptık; ya Allah ile birlikte ve ya O’nu bir yana bırakarak. Şimdi zaman ve fırsat geçtikten sonra onlar böyle alıkoyanlara atıyorlar. Sonra ayrılıyorlar. “Artık iş işten geçmiştir”, bunu anlıyorlar. Bundan sonra sorumlulukların yükümlülüklerin sonucunu paylaştırmanın bir yararı yok. “Şimdi bizim bir şefaatçimiz yok. Cana yakın bir dostumuz da yok.” Ne yardımcı, aracı olabilecek ilahları ne de fayda verecek dostlar var artık. Geçmiş için bir aracı koymak mümkün olmadığına göre, acaba tekrar dünyaya dönüp orada kaçırdığımız fırsatları değerlendiremez miyiz? “Ah keşki bir daha dünyaya dönebilsek de mü’minlerden olsak.” Bu bir temenni, dilek olmaktan öteye geçmiyor. Bu kıyamet günüdür. Artık ne dönüş ne de aracılık yok!