SEYYİD KUTUB’UN (RH.A) BAKIŞ AÇISIYLA TÂRIK SURESİ 11. VE 14. AYETLER
11- Yağmurun sahibi göğe.
12- Bitkinin yeşerdiği yere andolsun ki.
13-Şüphesiz Kur’an kesin bir sözdür.
14- O .saçma bir söz değildir.
Ayet-i kerimede geçen “rec” yağmur demektir. Gök ardarda onu gösterdiği için böyle demiştir. “Sed” kavramı ise yeri yarıp filizlenen bitki demektir. Bunların her ikisi de hayatın birer tablosunu sergileyen sahnelerdir. Bitkinin hayatı ve ilk yaratılışı: Gökten inen bir su ve yerden filizlenen bir bitki… Bunlar bel kemiği ile göğüs kemiği arasından fışkırıp gelen suya ve rahmin karanlıklarında gelişen cenine o kadar benzemektedir ki… Hayat aynı hayattır. Sahne aynı sah-nedir. Hareket aynı harekettir. Değişmeyen bir düzen, eşsiz bir sanat açıkça sanatkârını göstermektedir. Bu öyle bir sanatkardır ki ne sanatının gerçek bir benzeri kopya edilebilir ne de dış şekilleri ortaya konabilir.
Bu aynı zamanda târıka karanlığı delip geçen yıldıza perdeleri ve engelleri yarıp geçen yıldız sahnesine de çok benzemektedir. Ayrıca gönüllerin yoklanması örtülerin açılmasına da yakın bulunmaktadır. Hepsi yaratıcısını gösteren bir tek sanattır.
Yüce Allah bu iki varlığa ve bu iki olaya yemin etmektedir. Yağmurlu göğe, yarıklı yere. İfade tonunun çağrıştırdığı gibi sahneleri ve mesajları da, sertliği, etkinliği ve kesinliği çağrıştırmaktadır. Dönüşü ve sınanmayı ifade eden bu sözün veya genel ifadesiyle bu Kur’an’ın şakayla karışık olmayan kesin bir söz olduğuna yemin etmektedir. Her sözü her tartışmayı her şüpheyi ve her terettüdü sona erdiren kesin söz. Gerisinde söylenecek söz bırakmayan kesin söz. İşte yağmurun sahibi gök ve yerin sahibi yerde bu gerçeğe tanıklık etmektedir.
Dönüşüm ve sınanmânın varlığına ilişkin bu kesin sözün ışığı altında hitap Hz. Peygambere yöneltilmektedir. Bu sırada Hz. Peygamber ve onunla birlikte olan inanmış azınlık Mekke’de müşriklerin islam çağrısına ve ona inananlara karşı kurdukları tuzaklara, sergiledikleri komplolara göğüs germeye çalışıyorlardı. Müminler bu sırada karmaşık bir üzüntü içinde bulunuyorlardı. Kendisine karşı tezgahlanan tuzaklara, aleyhine geliştirilen önlemeleri önüne tüm yolların kapatılması, tüm araçlarla kendisine karşı savaşılması onu derin üzüntüye boğmuştur. ‘ram bu esnada hitap Hz. Peygambere yöneltilmekte direnmesi ve rahat içinde olması telkin edilmekte, tuzak ve tuzakçıların işi hafife alınmaktadır ve bunun geçici bir süreye mahsus olduğu belirtilmektedir. Asıl savaşın dizginin yüce Allah’ın elinde ve komutasında olduğu bildirilmektedir. Öyle ise Peygamber sabretmeli hem kendisi hem de mü’minler huzur ve rahat içinde olmalıdırlar: