Siz mi iyi bilirsiniz, yoksa Allah mı? (6. BÖLÜM)
Alemlerin Rabbi rahman ve rahim din gününün sahibi bütün noksan sıfatlardan münezzeh kemal sıfatlarla muttasıf olan yaratan yaşatan yöneten öldürecek diriltecek, hesaba çekecek olan Allah Celle Celaluhu’ya sonsuz, sınırsız hamd ve senalar olsun.
Son Resul yaşayan Kur’an Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi Vessellem’e onun ev halkına ashabına ve onların izinden giden ihsan üzere onlara tabi olan bütün müminlere salat ve selam olsun.
İşte Allah’ı tanımak işin başıdır, davetçi için Allah’ı tanıtmak da işin başıdır. Davetçi bakar ki peygamberler gibi eğer gerek kendisinden kaynaklanan eksiklikler, gerek muhatabından kaynaklanan eksikliklerden dolayı bir arıza var ise Allah’a ve Resulüne teslimiyette ayet ve hadislere teslimiyette ki şunun antiparantez ya da bir parantez açarak belirteyim
Allah’ın kitabında muhkemler vardır. Allah’ın kitabında mücmeller vardır mübhemler vardır ne demektir muhkem açık net kitabın anası kitabın temeli şeriatın temeli olan hükümler vardır bir de
açıklamaya ihtiyaç duyulan gerek başka ayetler gerek hadislerle ifadeler emirler vardır Mesela
Allah’ın ipine hepiniz toptan sımsıkı sarılın, fırkalaşmayın. Bu muhkemdir. Bu dinin temeli olan ayettir. İçtimai hayatın temeli bu ayettir. Bunun gibi ayetlerdir.
Mesela açıklamaya ihtiyaç duyulan ayetlere misal verelim. Cuma günü ezene kunduğu vakit ey iman edenler diye başlıyor hitap. Namaza koşun diyor Allah-u Teala. Ama iman edenlere kadınlar da dair. Ama sonra umumi hükümler hususileştirilip erkeklere has olduğu,
Cuman öğlen vaktinde olduğu gibi bir takım açıklamalarla tahsisler oluyor. Bunlar evet farklı yorumlara ihtimali olan ayetler. Yani açıklamaya ihtiyaç duyulan ayetler. Bunlar gerek başka ayetlerle gerek başka hadislerle açıklanabilir.
Ama iman edenlerin birlik ve beraberlik içerisinde yaşamaları zarureti muhkemdir. Ve dinde, Kur’an’da ve sünnetteki bütün bununla alakalı hükümler muhkemdir. Hiçbir ayet bir ayetle çelişmez.
Hiçbir hadis bir hadisle çelişmez. Hiçbir hadis ayetle çelişmez. Ancak alimlerimiz nasih ve mensuh konusunda gerekli çalışmalarını yapmış.
Ve bunların az sayıda olduğunu ifade etmiş ve bunlar bilinmiş ve ortaya çıkartılmıştır. Hiçbir muhkem hüküm nes edilmez. Muhkem hüküm. Yani şöyle muhkem hüküm, insanlık için mutlak maslahat olan hükümler.
Bundan dolayı İslami hayatta, itikatta kulluk, ibadet esaslarında kulluk, içtimai hayatta kulluk konusunda, özellikle içtimai hayatta hiçbir kapalılığa, hiçbir gizliliğe yer vermeyecek derecede açıktır hükümler.
Bu hükümleri aklıyla, duygularıyla, nefsiyle ya da buraya dikkat edelim, alimlerin içtihatlarıyla ki kastettikleri de hiçbir zaman o değildir alimlerin aslında,
alimlere de iftira atılmakta burada. Muhkem hükümleri tevile ya da muhkem hükümlerin manasını ve ağırlığını ve önemini hafifletecek şekle götürmek Allah’a, Resulüne ve müştehitlere iftiradır.
Yani din adamlarına, alimlere iftira atmaktır. Başka hiçbir şey değil. İşte Kur’an’ın muhkemliği, bütün peygamberlerin aslında Tevrat’ın da muhkemliğidir. Muhkemdir onda da. İçtimai hayat, İncil’de de muhkemdir. Bütün peygamberlerin hayatında geldikleri toplumlarda iman edenleri bir bütün olarak yaşamaya çağırmışlardır.
Kop, dağıl, git ya da fırka fırka şeklinde değil. Ama anlıyoruz ki vahdetten önce tevhid tekrar lazım. Yani Allah’ı önce daha iyi tanımak lazım. Demek ki tam tanınmamış, tam olarak Allah’a kapasite oranınca, tam derken Allah’ı tanımak mümkün değil
tabi ki ama insanın tanıması gerektiği şekilde yani İsrailoğulları gibi hastalıklardan tam olarak arınmadan ben de teslim oldum ya da Bedevilerin dediği gibi ganimetten
pay alabilmek için dünya ve dünyalıklardan istifade edebilmek için biz de iman ettik biz de İslam olduk biz de kabul ettik gibi söylemler arzuladıkları bekledikleri, istedikleri, hedefledikleri şeylere ulaşamamak neticesinde tekrar geriye dönüşe sebep olur.
Ya da tam olarak cahiliyeden arınmamış, gerçekten olması gerektiği gibi Rahman ve Rahim olan Allah Celle Celaluhu, Rab kabul edilmemişse, gözler nasıl ki haramlara bakmaya çalışıyor ve haramları arzuluyorsa,
akılda vahyin kontrolüne girmekten ziyade şerli olarak şeytanın etkisinde kalmak suretiyle heva ve nefise, duygu ve hislere de teslim olmaya çalışır.
Kişi nasıl ki gözüne set çekmesi gerekiyorsa ondan daha önce aklına set çekmesi gerekir. Aklına set çekmeyenler Allah mı iyi bilir siz mi iyi bilirsiniz sualine içten ve samimi olarak Allah diyemezler. Dille derler. Ama ne zaman Allah’ın hükümleriyle kendilerinin nefsine hoşuna giden, nefsinin
hoşuna gidenler karşı karşıya gelip çatıştığında işte asıl kalbindeki orada ortaya çıkar ki nefsinin arzuları ve istekleri tercih edilir. Bu da maalesef
istikametten uzaklaşmak, sapmak hidayetten uzaklaşmak anlamına gelir. Evet. Başta da söylediğim gibi tevhid iyi anlaşılması gerekiyor. Davanın zorlukları baştan anlatılmış, belirlenmiş, belirtilmiş.
Ve len tecideli sünnetillahi tebdil edilir diyerek de tevkidi nefi istikballe len tevkidi nefi istikbaldir. Yani geleceğe dair olumsuzluk ekidir. Sadece olumsuzluk ekide değil tevkitlidir.
Kuvvetlendirilmiştir. Allah’ın adetinde, sünnetinde, kanununda hiçbir şekilde mümkün değildir. Değişme olsun. Olmaz. Bütün ümmetler sınandı, siz de sınanacaksınız.
Her asırda müminler sınanmıştır. Allah Resulü Aleyhisselatü Vesselam’ın vefatından sonra kıyamete kadar da ona tabi olanlar, müminler sınanacaklardır. Ayetlere ve hadislere yani şeriata teslim olup olmamak noktasında sınanacaklardır. Ve bu sınamanın, bu imtihanların üstesinden Allah’ın yardımıyla gelebilenler,
yani samimi olanlar Allah Celle Celaluhu’nun vaat etmiş olduğu cennetine kavuşacaklardır. Dökülenler ise maalesef, evet bir dönem belki Allah Celle Celaluhu’nun vaadiyle muhataptılar ama
Allah Resulü hadiste buyuruyor, ameller ancak sonuçlarına göredir. Yani kişinin nasıl öldüğüyle alakalıdır. Yaşadığı hayatın karşılığı. Eğer amellerinin mükafatını görmek istiyor ise fedakarlıklarının
Allah’ın onu mükafatlandırmasına şahit olmak istiyor ise imanını ölene kadar koruyup Allah en iyi bilir inancını kalbine hakim kılmak zorundadır. Bir anlık, bir anlık
çok dikkat edin Allah muhafaza hepimiz için aldanış ve nefsini, hevasını Allah’ın açık bir hükmünün önüne geçirmek tam olarak şeytan olmaya sebep olur. Şeytan gibi olmaya sebep olur.
Vekâne minel kâfirin, vekâne kâfirun değil, vekâne kâfirin değil, o kâfir oldu değil, vekâne minel kâfiri, kâfirlerden oldu. Niye? Allah’ın açık hükmüne rağmen akli kıyas yaptı. Allah muhafaza. Tevhid
teslimiyettir. Teslimiyet hayata İslam’ı itikad, ibadet ve içtimai hükümler olarak hakim kılmaktır. Tevhid bu hakimiyetin uygulanıp icra edilmesine
mani olan tağut sistemlerle savaşmaktır, mücadele etmektir ve onları yok edip yerine İslam’ı hakim kılmaktır. Bunun için de bu kelimenin manasını şöyle tekrar bir daha gözden geçirip,
cahiliyenin yaşantısı ve eğitim sisteminin, beşeri sistemin, eğitim kurumlarının üzerimizdeki etkilerini tam olarak silip atmadığımız sürece, bir göğüste iki kalp olmayacağı için iman tam olarak yerleşmemiş olacak.
Yani Allah’ın kabul ettiği bir iman olmayacaktır. Önce sağlam bir imana sahip olmak için mücadele edeceğiz. Sonra da Allah’ın rızasına götüren ameller için mücadele edeceğiz. Allah Celle Celaluhu dinlediğini anlayan, anladığını yaşayan kullarından olmayı hepimize nasip etsin. İmanının kendisine hayrı, teslimiyeti emrettiği kullarından olmayı bizlere nasip etsin. Selamun Aleyküm ve Elhamdülillahi Rabbil Alemin. El Fatiha.