TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA AL-İ İMRAN SURESİ 146. VE 150. AYETLER
146- Nice Peygamberler vardır ki, rablcrinc ihlasla kulluk cdcıı bir çok kimseler onlarla birlikte savaşmışlardır. Allah yolunda kendilerine isabet eden zorluklara aldırmamışlar, zayıflık göstermemişler ve boyun eğme-mişlcrdir. Allah, sabredenleri sever.
Nice Peygamberler gelip geçmiştir ki onlarla beraber bir çok ih]aslı ve samimi insanlar savaşmışlardır. O insanlar zayıflık göstermemiş ve düşmanlarına boyun eğmemişlerdir. Allah, cihadda sabredenleri sever. Gevşeyip zaafı yete düşenleri değil.
*Habbab b. Eret diyor ki: “Bir gün Resulullah (s.a.v.). Kâbenin gölgesinde hırkasını yastık yapmış yaslanırken biz ona dedik ki: “Ey Allanın Resulü, bizim için yardım dilemez misin? Bizim için dua etmez misin? Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Sizden önceki ümmetlerden, kişi alınıp götürülüyor, onun için bir çukur kazılıyor, içine konuyordu. Testere ile vücudu başından aşağı ikiye bölünüyordu. Bütün bunlar onu dininden ayıramıyordu. Etinin altındaki sinir ve kemikleri demir taraklarla taranıyor bu da o kimseyi dininden ayıramıyordu. AUaha yemin olsun ki bu iş tamam olacaktır. Öyle ki bir yolcu san’adan Hadramuta kadar yürüyecek, bu yolculukta başka kimseden değil sadece Allahtan korkar olacak bir de sürüsü için kurdun saldırmasından korkacaktır. Fakat sizler acele ediyorsunuz.” [1][284]
Âyet-i kerimede geçen ve “Rablerine ihlasla kulluk edenler.” diye tercüme edilen kelimesi, âlimler tarafından çeşitli şekillerde tefsir edilmiştir.
a- Abdullah b. Mes’ud, Abdullah b. Abbas, Hasan-ı Basri, KataUe, İkri-me, Mücahid, Rebi1 b. Enes, Dehhak, Süddi ve İbni-i İshaka göre kelimesinden maksat, “Topluluklar ve binlerce insan” demektir. Bu izaha göre âyetin mânâsı, “Nice Peygamberler vardır ki onlarla birlikte bir çok topluluklar, binlerce insan savaşmışlardır.” şeklindedir.
b- Abdullah b. Abbas ve Hasan-ı Basriden nakledilen diğer bir görüşe göre bu kelimeden maksat, “Âlimler ve fatihler” demektir.
c- İbn-i Mübarekten nakledilen başka bir görüşe göre bu kelimeden maksat, “Sabırlı takva sahipleri” elemektir.
d- İbn-i Zeyde göre bu kelimeden maksat, “Uyanlar ve tabi olanlar” demektir.
e- Bazı Basrah Nahivcilere göre bu kelimeden maksat, “Rablerine kulluk edenler” demektir.
f- Bazı Küfe âlimlerine göre ise bu kelimeden maksat, “Âlimler ve binlerce insan” demektir.
Taberi nun, kelimesinin çoğulu olduğunu, mânâsının da “Sayısı çok bir cemaat” demek olduğunu söylemiştir. [2][285]
147- Onların sözü sadece: Rabbimiz, günahlarımızı ve işlerimizde aşırı davranışımızı bağışla. Ayaklarımızı yerinde sabit tut. Kâfir kavme karşı bize yardım et.” demektir.
O Peygaberlere tabi olan “RibbiyyûrTun sözleri: “Ey rabbimiz, günâhlarımızı; hata işleyerek haddi aşmamızı affet. Savaşta ayaklarımızı kararlı ki. Senin birliğini ve Resulünün Peygamberliğini inkâr eden kâfir topluluğa karşı sen bizi muzaffer kıl.” şeklindedir,
Bu âyet-i kerime, geçmiş ümmetlerin sabır ve metanetlerini anlatarak Uhut savaşında düşmanın önünden kaçan müminleri kınamakta ve sabredenleri ise övmektedir. [3][286]
148- Allah onlara hem dünya nimetini hem de âhiretin özel sevabını verdi. Allah, iyilik yapanları sever.
Allah onlara, düşmanlarına galip getirerek, dünya nimetlerinin en hayırlısını verdi. Ve âhiret nimetlerinin en güzeli olan cenneti de bahşederek hahiretin güzel sevabını verdi. Bu, onların yapmış oldukları salih amellerin karşılığıdır. Allah, iyilik yapanları sever. [4][287]
149- Ey iman edenler, eğer kâfirlere itaat ederseniz sizi gerisin geri küfre çevirirler de hüsrana uğrayanlardan olursunuz.
Ey iman edenler, şayet sizler, Peygamberinizin Peygamberliğini inkâr eder, Yahudi ve Hristiyan kâfirlere itaat edecek olursanız, onlar sizi, iman etmenizden sonra kâfirliğe döndürürler de dünya ve âhiretinizi kaybeder ve hüsrana uğrayanlardan olursunuz.
Âyet-i kerime, müminlerin hiçbir zaman kâfirlerin yaldızlı söz ve vaad-lerine kanarak onlara uymamalarını tavsiye etmekte aksi halde sonuçta dinden çıkarak hüsrana düşeceklerini ihtar etmektedir. Zira kâfirin müslüman için hayır düşünmesi mümkün değildir. [5][288]
150- Hayır, yardımcınız Allahtır. O yardım edenlerin en hayırlısıdır.
Hayır, o din düşmanlarının sözleri de doğru değildir, özleri de. O halde kâfirleri dost edinmeyin. Sizin dostunuz ve yardımcınız Allahtır. Sadece ona sığının. O yardım edenlerin en hayırlısıdır. [6][289]