sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA AL-İ İMRAN SURESİ 171. VE 173. AYETLER

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA AL-İ İMRAN SURESİ 171. VE 173. AYETLER
15.10.2024
15
A+
A-

171- Allahın nimetini, lütfunu ve Allahın, müminlerin ecrini zayi et­meyeceğini müjdelerler.

Aliah yolunda Öldürülenler, Allahın nimetini, lütfunu ve Allahın, mümin­lerin mükâfaatmı asla zayi etmeyeceğini, diğer müminlere müjdelerler. Kendile­ri de bunlara sevinirler.

*’Peygamber efendimiz, şehitlere cennette nasıi ikram edileceğini beyan ederek buyuruyor ki:

“Öldükten sonra Allah katında ikram gören hiçbir kul7 bütün dünya ve içindekiler kendisine verilse dahi tekrar dünyaya dönmek istemez. Ancak şehit müstesnadır-. O, şehitliğin üstünlüğünü gördüğü için, tekrar dünyaya dönüp bir daha Öldürülmeyi (Tekrar şehit olmayı) arzular. [1][315]

 

172- O müminler, kendilerine yara isabet ettikten sonra da AİIah ve Resulünün davetine uydular. Onlardan iyilik yapıp Allahtan korkanlar için büyük bir mükâfaat vardır.

Burada zikredilen müminler, Uhut savaşı bittikten sonra “Hamraul Esed” denilen yerde tekrar Resulullahın çağırışına uyup ona tabi olanlardır.

Uhut savaşında Peygamber efendimiz yaralandıktan sonra, müşrikler ora­dan uzaklaşınca, Peygamber efendimiz düşmanın tekrar geri dönebileceğini dü­şünerek “Bunların izini kim takibedecek?” dedi. Hz. Ebubekir ve Zübeyr b. Av-vamm da içinde bulunduğu yetmiş kişi kadar olan bir gurup Resulullahın bu ça-ğınsına uydular ve Hamraul Esede kadar yürüdüler. Bunları gören müşriklerin kalbine Allah bir korku saldı ve mağlup bir şekilde kaçıp gittiler. Ve Müslü­manlar emniyet içinde Medineye döndüler[2][316]

 

173- İnsanlar onlara: “Düşmanlarınız size karşı ordu topladı. Onlar­dan korkun.” dediklerinde bu, onların imanını artırmıştır ve şöyle demiş-ı Ur: “Allah bize yeter o ne güzel vekildir.

* Müşrikler, Uhut savaşının sona ermesinden sonra Mekkeye doğru yola çıktıklarında Ebu Süfyan: “Medineye dönüp müslmanların kökünü kazımadan niçin geri dönüyoruz?” diyerek geri dönüp tekrar hücum etmek istemiş ve yan­larından geçen bir Bedeviye bahşiş de vererek “Git Muhammede söyle tekrar geliyoruz.” demiş bu sırada Allah teala, durumu Peygamberimiz Hz. Muham-med (s.a.v.)e bildirmiş o da ordusunu hazırlayarak Hamraul Esede doğru yürü­müş ve orada o Bedevi ile karşılaşmış. Bedevi kendisine söyleneni onlara ilet­miştir, işte gelen bu haber üzerine müminlerin aldıkları tavın âyet-i kerime şöyle beyan etmektedir.

İnsanlar o müminlere: “Düşmanlarınız size karşı koymak ve sizinle sa­vaşmak için asker topladılar. Onlardan korkun çünkü onlara karşı sizin gücünüz yoktur.” dediklerinde bu, onlann imanlarını artırdı ve onlar: “Allah bize yeter, Allah kendisim dost edinenlere ne güzel bir vekildir.” diye cevap verdiler.

Müfessirler, Resulullahın sahabilerine “Düşmanlarınız size saldırmak üzere toplandılar.” sözünün ne zaman ve kimler tarafından söylendiği hususun­da farklı görüşler zikretmişlerdir.

a- İbn-i İshak, Süddi, Abdullah b. Abbas ve Katadeden nakledilen bir gö­rüşe göre sahabilere bu söz Uhut savaşından sonra, müşriklerin takibine çıkan Resulullaha Hamraul Esed mevkiinde, Abd-i Kays oğullarına ait Kervan tara­fından söylenmiştir.

Bu hususta, Muhammed b. İshak, şunları anlatmaktadır.: Mabed b. Ebu Mabed el-Huzai, Hamraul Esed mevkiinde, Resulullahın yanından geçiyordu. O sırada Mabed müşrikti. Ancak Hazaa oğullarının müslümanlan da müşrikleri de Tihame bölgesinde, Resulullahın sırdaşları ve müttefikleriydiler. Orada olup bi­ten şeyleri Resulullahtan saklamazlardı. Mabed dedi ki: “Ey Muhammed, valla­hi senin uğradığın şey, bizim ağırımıza gitti. Bizler Allanın seni muhafaza et­mesini isterdik.” Sonra Mabed, Resulullahı Hamraul Esed’de bırakıp yoluna de­vam etti. “Revha” denen yerde Ebu Süfyan ve arkadaşlarına kavuştu. Onlar, tek­rar, Resulullah ve sahabileriyle savaşmak üzere hazırlık yapıyorlardı ve kendi kendilerine şöyle demişlerdi: “Biz Muhammedin arkadaşlarını, onlann ileri ge­lenlerini ve komutanlarım TJhutta öldürdükten sonra onlann kökünü kurutma­dan geri mi dönelim? Onlann geride kalanlanna tekrar hücum edelim ve onlar­dan kurtulalım.” Eb Süfyan, Mabedi görünce: “Ey Mabed, arkanda ne var?” de­di. Mabed de: “Arkamda Muhammed var. Arkadaşlarıyla birlikte yola çıkmış­lar. Daha Önce benzerini görmediğim bir kalabalıkla sizi arıyorlar. Onlar size karşı ateş püskürüyorlar. Karşılaştığınız zaman, Muhammedden geri kalmış olanlar onun yanında toplanmışlar. Daha önce yaptıklarına pişman olmuşlar. Onlann içinde size karşı öyle bir kin var ki, ben bundan Önce böyle bir kin gör­memiştim.” Ebu Süfyan ise “Vay haline, sen ne diyorsuıı?”dedi. Mabed: “Valla­hi senin (Medine) tarafına gitmemeni, böylece senin atlarının kaküllerini gör­meyi istiyorum. (Yani, gidersen öldürülürsün. Ben de senin atlarının kaküllerini gönnez olurum.) dedi. Ebu Süfyan “Vallahi onların geri kalanlarının kökünü kurutmak için toplanıp hücuma hazırlanmıştık.” dedi. Mabed: “Ben senin, bunu yapmamanı isterim.” dedi. Ebu Süfyan “Vallahi onlardan gördüğüm halleri, be­ni onlar hakkında şiir söylemeye şevketti” diye ilave etti. Mabedin bu telkinleri Ebu Süfyanı ve onunla beraber olanları Medine üzerine yürümekten vaz geçirdi. Ebu Süfyanın yanından Abd-i Kays oğullarına ait bir Kervan geçiyordu. Ebu Süfyan: Nereye gidiyorsunuz?” dedi. Onlarda “Medineye gidiyoruz.” dediler. Ebu Süfyan “Niçin?” dedi. Onlar: “Biz, yiyecek maddeleri almak için gidiyo­ruz.” dediler. Ebu Süfyan: “Sizler, benden bir mektup götürüp Muhammede ve­rir misiniz? Bunun karşılığında ben size daha sonra Ukaz panayırında şuna kuru üzüm yükliyeyim.” dedi. Onlar da “Evet, olur.” dediler. Ebu Süfyan: “Ona deyin ki, biz onlann geride kalanlarının kökükünü kurutmak için toplanıp ona ve sa-habilerine doğru geliyoruz.” dedi. Resulullah, Hamraul Esed mevkiinde iken bu Kervan gelip ona Ebu Süfyanın söylediklerini anlattı. Resulullah da: “Allah bize yeter o ne güzel vekildir.” dedi. İşte âyet-i kerime bu olayı anlatmaktadır.

Bu izaha göre âyete zikredilen “İnsanlar”dan maksat, Abd-i Kays oğulla­rına ait olan Kervandır. “Ordu toplayan düşman”dan maksat ise Ebu Süfyan ve ordusudur.                                               ,

b- Mücahid ve İkrimeye göre ise, düşmanlarının bir araya gelerek kendi­lerine saldıracağı haberi, Resulullaha ve sahabilerine, Uhut savaşından bir sene sonra gittikleri küçük Bedir mevkiinde söylenmiştir. Zira, Uhut savaşı bittikten sonra Ebu Süfyan, Resulullaha “Gelecek yıl, karşilacağımız yer, adamlarımızı öldürdüğünüz Bedir mevkii olsun.” demiş Resulullah da “Evet, olur.” demişti. Resulullah verdiği sözün gereğini yerine getirerek ertesi yıl, küçük Bedir mev­kiine gitti. Onlar, müşriklerle karşılaştıklarında Kureyşin ne yaptığını soruyor­lardı. Müşrikler de müminlerin kalbine korku salmak için “Onlar sizinle savaş­mak için çokça adam topladılar. Onlardan korkun.” diyorlardı. Fakat müminler onlardan korkmuyorlar “Allah bize yeter o ne güzel vekildir.” diyorlardı. İşte orada müslümanlar, Bedir mevkiinde panayıra rastla­dılar. Oradan alış veriş edip ticaret yaptılar. Bu sebeple bundan sonra gelen âyet, onlann bu durumunu tasvir ederek “Kendilerine hiçbir kötülük dokunma­dan Allanın nimeti ve lütfuyie geri döndüler.” buyurmaktadır.

Taberi bu görüşlerden birinci görüşün daha evla olduğunu, zira bundan önce geçen âyetin, Resulullaha tabi olan kişilerin yaralı olduklarını beyan ettiği­ni, müminlerin ise Uhut savaşını müteakiben yaralı oldukları muhakkaktır. Bir yıl sonra meydana gelen Bedir olayında, yaralıların bulunmadığı bilinmektedir. [3][317]

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.