TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA AL-İ İMRAN SURESİ 31-32. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
31- De ki: “Eğer Allahı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah, çok bağışlayan ve çok merhamet edendir.
Ey Muhammed de ki: Eğer sizler, gerçekten, Allahı sevdiğinizi iddia ediyorsanız iddianızı ispatlamak için bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve geçmişteki günahlarınızı bağışlasın. Allah, günahları çokça bağışlayan ve kullarına karşı çok merhametli davranandır.
Şurası bir gerçektir ki Allahı tanıdığını ve sevdiğini iddia eden herkesin Allanın Peygamberi olan Hz. Muhammedi de tanıması ve sevmesi ve de onun yolundan ayrılmaması gerekir. Resulullahın yolundan ayrılan herkes, sapıklık içindedir. Bu hususta Resulullah (s.a.v.) efendimiz şöyle buyurmaktadır:
“Kim, bizim, üzerinde bulunduğumuz yolun dışında başka bir amel işlerse o amel reddedilir.
Müfessirler bu âyetin nüzul sebebi hakkında iki görüş zikretmişlerdir.
a- Hasan-ı Basri ve İbn-i Cüreyce göre bu âyet-i kerimenin nüzul sebebi şudur: Resulullah döneminde bir kısım insanlar “Biz, rabbimizi seviyoruz.” demişlerdir. Bunun üzerine Allah teala bu âyet-i kerimeyi indirmiş ve Hz. Mu-hammede emretmiştir ki “Biz rabbimizi seviyoruz.” diyenlere de ki “Eğer sizler, gerçekten Allahı seviyorsanız onun Peygamberi olan bana tabi olun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı affetsin.” Böylece Allahu teala, Hz. Muhammede uymayı, sevgisi için bir alâmet, ona karşı çıkmayı da azabı için bir nişane yapmıştır.
b- Muhammed b. Cafer b. Zübeyre göre ise bu âyet Hz. İsa hakkında Resulullah ile tartışan Necran Hristi yani arının heyeti hakkında nazil olmuştur.
Taberi diyor ki: “Bu son görüş tercihe şayandır. Zira bu surenin başından buraya kadar, doğrudan veya dolaylı olarak Necran heyeti zikredilmiştir. Surenin başından buraya kadar, Resulullah döneminde yaşayıp ta “Biz Allahı seviyoruz” diyen bir topluluktan bahsedilmemiş, ayrıca Hasan-ı Basriden rivayet edilen bu haberin sıhhatine dair herhangi bir delil de bulunmamıştır. Ancak Hasan-ı Basri, bu toplulukla, Necran heyetini kastetmiş olursa o zaman da âyetin nüzul sebebi, bizim tercih ettiğimiz sebep olur. Yani, Allah tela bu âyet-i keri-mesiyle kendisini sevdiklerini iddia eden Necran heyeti Hristiyanlarına, Hz. Muhammed’e tabi olmalarını ve ancak ona tabi olduklarında kendisini sevmiş olabileceklerini bildirmiş, Allah rızası için Hz. İsayı sevdikleri iddialarının da ancak Hz. Muhammede tabi olmalarıyla doğru olabileceğini beyan etmiştir.
32- De ki: Allah’a ve Peygambere itaat edin. Şayet onlar, davet ettiğin şeyden yüz çevirirlerse onlara söyle, şüphesiz ki Allah, bile bile hakkı inkâr eden o kâfirleri sevmez.
Ey Muhammed, sana gelen Necran heyetine de ki: “Allaha ve Peygamberi Muhammede itaat edin. Şayet onlar, davet ettiğin şeyden yüz çevirirlerse onlara söyle, şüphesiz ki Allah, bile bile hakkı inkâr eden o kâfirleri sevmez.