TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA AL-İ İMRAN SURESİ 43-44. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
43- Ey Meryem, rabbine boyun eğ. Ona secde et ve rüku edenlerle beraber rüku et.
Ey Meryem, itaatini samimi olarak, sadece rabbine yap. Secde et ve seni seçip üstün kıldığı için, rabbine şükrederek onun önünde huşu ile eğilenlerle beraber sen de eğil.
*Âyet-i kerimede geçen ve “Boyun eğ” diye tercüme edilen kelimesinden maksat, Mücahide göre “Namazda kunutunu uzun yap” Rebİ’ b. Enese göre “Ayakta dur.” Evzaiye göre “Ayağa kalk” Katadeye ve Süddiye göre “İtaat et” Hasan-ı Basriye göre “İbadet et.” Said b. Cübeyre göre ise “İhlaslı ol” demektir. Bu hususta Ebu Said el-Hudri, Resulullahın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir. “Kur’anm herhangi bir yerinde kunut kelimesi zikredilcek olursa bundan maksat, Allaha ibadettir.
Mücahid diyor ki: “Hz. Meryeme bu emir geldikten sonra o kadar ayakta durmuştu ki topukları şişmişti.” Evzai de diyor ki: “Hz. Meryemin ayakları iltihaplanıp onlardan irin akmıştı.”
Taberi buradaki “Kunuf’dan maksadın “Allaha itaatte ihlaslı olmak.” demek olduğunu, Allah tealamn Hz. Meryeme “Ey Meryem, rabbine ibadette ihlaslı ol, sadece onun nzası için ibadet et. Ona itaatte huşu içinde ol. İbadette boyun eğ.” buyurduğunu söylemiştir.
44- Bunlar, sana vahyettiğimiz gaip haberlerindendir. Mcrycmi kim bakacak diye kalemlerini atıp kur’a çekerlerken sen yanlarında değildin. Bu hususta çekişirlerken de yanlarında bulunmuyordun.
Ey Muhammed, sana anlattığımız İmranm karısına, kızı Meryeme, Zeke-riyya, oğlu Yahya ve diğer Peygamberlere ait olan bu haberler senin ve kavminin bilmediğiniz gaip haberlerindendir. Biz onları sana vahyediyoruz. Meryemin bakımını kimin üzerine alacağını tesbit etmek için kalem şeklindeki oklarını kur’a için atarlarken sen onların içinde değildin. Bu hususta birbirleriyle tartışırlarken de sen onların yanında bulunmuyordun.
Âyet-i kerimede geçen “Gaip haberi eri “nden maksat, Hz. Muhammedin kavminin ve bir çok insanların bilmediği, Allah Teâlâ’nın bildirmesiyle ancak iki ehl-i kitabın Haham ve Ruhbanlarının bilebilecekleri haberlerdir. Allah teala bu gibi haberleri Hz. Muhammede bildirerek onun hak Peygamber olduğunu inkâr eden Yahudi ve Hristiyanlara, Resulullahın doğruluğunu ispatlamış, onu yalanlayanları ise susturmuştur. Çünkü onlar, Resulullahın, okur yazarlığı omayan bir kişi olduğunu Allahin kendisine bu haberleri bildirmemesi halinde onun bunları bilemeyeceğini biliyorlardı. Böylece karşı çıkmaktan âciz kalmışlardı.
Âyette zikredilen “Sana vahyettiğimiz” ifadesinden maksat, “Sana indirdiğimiz ve sana gönderdiğimiz” demektir. Vahyetmenin asıl mânâsı vahyedenin bildirmek istediği şeyi, vahyedilene ulaştınnasıdır. Bu ulaştırma çeşitli vasıtalarla olur.
a- Yazıyla olabilir
b- İşaretle olabilir. Nitekim şu âyetteki vahyetmekten maksat, işarettir. “Zekeriyya mabedden kavminin önüne çıktı, onlara “Sabah akşam Allah’ı tesbih edin.” diye işarette bulundu.
c- İlhamla olabilir. İşte şu âyetlerdeki vahyetmekten maksat da ilhamdır. “Ey Peygamber, rabbin arıya” Dağlarda, ağaçlarda ve yapılan kovanlarda yuva edin, sonra her çeşit mahsulden ye. Rabbinin hazırladığı uygun yollardan git.” diye ilham etti. “Arıların karınlarından, içinde insanlar için şifa bulunan çeşitli renklerde şerbet çıkar. Şüphesiz ki bunda, düşünen bir millet için büyük bir ibret vardır.”
d- Elçi göndermek suretiyle olabilir. Şu âyetteki vahyetmekten maksat da budur.11 De ki: “Şahitlik yönünden hangi şey daha yücedir?” De ki: “Allahtır. O, benimle sizin aranızda şahittir. Bu kur’an, sizi ve haberi kentlilerine ulaşanları uyarmam için bana vahyolunmuştur. Allah ile beraber başka ilahlar bulunduğuna siz mi şahitlik ediyorsunuz?” De ki: “Ben şahitlik etmiyorum.” De ki: “O, ancak bir olan ilahtır. Ben sizin ortak koştuklarınızdan beriyim.
e- Vahyetmek bazan da Şeytanın vesvese vermesi manâsına gelir. Şu âyetteki vahyetmekten maksat da budur: “Kesilirken üzerine Allahın adı zikredilmeyen hayvanlan yemeyin. Bunu yapmak Allahın yolundan çıkmaktır. Şüphesiz ki Şeytanlar sizinle mücadele etmeleri için dostlarına vesvese verirler. Eğer onlara uyarsanız, muhakkak ki Allaha ortak koşanlar olursunuz.
Âyette zikredilen “Kalemler”den maksat, Katadeye göre “Oklar” demektir. Zira, Hz. Meryem, İsraioğullarının imamlarının ve efendilerinin kızı olduğu için bunu kimin bakıp büyüteceği hususunda tartıştılar. Bunun üzerine oklarını atarak kur’a çektiler. Kur’a, Hz. Meryemin teyzesinin kocası olan Zekeriyyaya çıktı. Zekeriyya da onu ailesinin içine alıp büyüttü.
Abdullah b. Abbas ve Dehhaka göre ise burada zikredilen “Kalemler”den maksat, gerçek kalemlerdir. Çünkü İmranın karısı, kızı Meryemi getirip Mescide adadığını belirtince, orada vahiy yazan kâtipler, Meryemi bakıp büyütme hususunda kalemleriyle kur’a çekmişler ve kur’a Zekeriyyaya çıkmıştır. İşte Allah teala, Hz. Muhammede, bu kur’a çekilirken orada bulunmadığını, bu itibarla bu haberleri bilemeyeceğini, bu haberlerin kendisine Allah teala tarafından bildirildiği için onun hak Peygamber olduğunu beyan etmiş böylece onu yalanlamaya kalkışan iki kitap ehlini de kınamıştır.