TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA AL-İ İMRAN SURESİ 91-92. AYETLER
91- Şüphesiz inkar edip kâfir olarak ölenlerin hiçbirinden, yeryüzünü dolduracak kadar altın fidye verseler bile kabul olunmayacaktır. Onlar için can yakıcı bir azap vardır. Onların hiçbir yardımcıları da yoktur.
Doğrusu Muhammedin Peygamberliğini ve onun getirdiği dini inkâr edip bu inkârları üzere ölen Yahudi, Hristiyan ve Mecusi gibi kâfirler affedilmeleri için, yeryüzü doluşunca altını fidye olarak verseler dahi, bunların hiçbirisinden, bu verdikleri kabul edilmeyecektir. İşte bunlar için can yakıcı bir azap vardır ve bunların, kendilerini Allah ın azabından kurtaracak bir yardımcı ve dostları da yoktur.
Bu hususta Enes, b. Mâlik, Resulullah (s.a.v.) in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
“Kıyamet gününde kâfir getirilecek ve ona “Şayet senin yeryüzü dolusu altının olsaydı onu fidye olarak verir miydin?” denilecek o da: “Evet” diyecektir. Bu defa ona “Senden, bu söylediğinden daha kolayı istenmişti.” Denilecektir.
92- Sevdiğiniz şeylerden Allah için harcamadikça asla iyiliğe erişemezsiniz. Ne harcarsanız, Allah onu mutlaka bilir.
Ey müminler, sevdiğiniz ve arzuladığınız şeyleri Allah yolunda harcamadıkça takvaya ve cennete asla ulaşamazsınız. Allah yolunda harcadığınız her şeyi şüphesiz ki Allah çok iyi bilir. Allah, o yaptığınız şeylerin karşılığını size verecektir.
Âyette zikredilen ve “İyilik” diye tercüme edilen kelimesinden maksat, Allanın, kullarına yapacağı iyiliktir. Bu nedenle Âmir b. Mey-mun ve Süddi gibi âlimler buradaki kelimesini “Cennet” diye tercüme etmişlerdir. Zira, Allanın, kullarına yapacağı en büyük iyilik, onlan cehennemden kurtarıp cennetine koymasıdır.
Sahabe-i Kiram bu âyet-i kerimeyi duyunca mallarının en değerlilerini Allah yolunda harcamışlardır. Bu hususta Mücahid diyor ki: “Ömer b. el-Hatab, Ebu Musa el-Eş’afklen, Medain şehri fethedildikten sonra oradan getirilen cariyelerden, kendisi için bir cariye satın almasını istedi. Cariye gelince Hz. Ömer: “Sevdiğiniz şeylerden Allah için harcamadıkça asla iyiliğe erişemezsiniz.” âyetini okudu ve Cariyeyi âzâd etti. Mücahid diyor ki: “Bu âyet-i kerime şu iki âyet gibidir.” O samimi müminler, adaklarını yerine getirirler. Şeni yaygın olan bir günden korkarlar Daha önce Medineyi yurt edinip imanı kalblerine yerleştirenler, hicret edip kendilerine gelen müminleri severler. Onlara verilen ganimet mal I arından dolayı içleride hiçbir çekemezlik duymazlar. İhtiyaç içinde olsalar bile, onları kendilerine tercih ederler. Nefsinin cimriliğinden korunmuş kimseler, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.
Enes b. Malik diyor ki:
“Sevdiğiniz şeylerden Allah için harcamadikça asla iyiliğe erişemezsiniz.” âyet inince yahut da: “O kimdir ki Allah için güzel bir ödünç takdime etsin de AÜah da ona karşılığını kat kat versin. âyeti inince, bir bahçesi bulunan Ebu Talha dedi ki: “Ey Allanın Resulü, benim bahçem Allah içindir. Şayet ben bunu gizli olarak tasadduk edebilseydim açıkça söylemezdim.” Resulullah da buyurdu ki: “Sen o bahçeyi akrabalarına ver.
Diğer bir rivayette Enes b. Mâlik şöyle demiştir:
“Sevdiğiniz şeylerden Allah için hannadıkça asla iyiliğe erişemezsiniz, “âyeti inince Ebu Talha dedi ki: “Ey Allanın Resulü, Allah buyuruyor ki: “Sevdiğiniz şeylerden Allah için harcamadıkça asla iyiliğe erişemezsiniz.” Benim en sevgili malım Beyruha bahçesidir. Bunu Allah için tasadduk ettim. Ben bu bahçeden, Allah katında iyiliğe erişmeyi ve sevabının birikmesini ümit ediyorum. Ey Allah’ın Resulü, sen bu bahçeyi, Allah’ın sana gösterdiği yere tahsis et.” Bunun üzerine Resulullah buyurdu ki: “Ne güzel, bu gelip geçici bir maldır. Ne söylediğini işittim. Benim kanaatim şu ki sen bu bahçeyi akrabalarına ver.” Enes diyor ki: Ebu Talha dedi ki: “Ey Allahın Resulü, söylediğini yapayım.” Sonra Ebu Talha o bahçeyi akrabaları ve amca oğullan arasında taksim etti.
Meymune b. Mihran diyor ki: “Bir adam Ebu Zer’e “Amellerin hangisi daha üstündür?” diye sordu. Ebu Zer de: “İslamın direği olan namazdır. Cihad ise amellerin zirvesidir. Sadaka da çok acaip bir şeydir, (fazilet çoktur)” dedi. Adam: “Ey Ebu Zer, benim en güvendiğim amelimi zikretmedin.” dedi. Ebu Zer de dedi ki: “O da nedir?” Adam: “Oruçtur.” dedi. Ebu Zer: “Bu bir, Allaha yaklaşma vasıtasıdır. Faka amellerin üstün olanlarından değildir.” Sonra “Sevdiğiniz şeylerden Allah için harcamadıkça asla iyiliğe erişemezsiniz.” âyetini okudu.
Amr b. Dinar diyor ki: “Sevdiğiniz şeylerden Allah için harcamadıkça asla iyiliğe erişemezsiniz.” âyeti inince Zeyd b. Harise “Sel” diye adlandırılan atını alıp Resulullaha getirdi ve “Ey Allahın Resulü, sen bunu sadaka olarak ver.” dedi. Resulullah, atı alıp Zeydin kendi oğlu Üsameye verdi. Bunun üzerine Zeyd “Ey Allahın Resulü, ben bunu sadaka vermenizi istediydim.” dedi. Resulullah da: “Sadakan kabul edilmiştir.” buyurdu.