TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA AL-İ İMRAN SURESİ 96. AYET
96- Şüphesiz ki İnsanlar için yeryüzünde kurulan ilk ev Mekkcdc bulunan mübarek ve âlemler için bir hidayet kaynağı olandır.(Kâbedir.)
Şüphesiz ki yeryüzünde insanların, Allaha ibadet etmeleri için yapılan ilk mecsid, Mekkede bulunan mübarek Beytül Atik’tir. Yani Kabedir. Burası bütün yaratılanlar için bir hidayet kaynağıdır.
Müfessirler “İnsanlar için yeryüzünde kurulan ilk ev” ifadesini çeşitli şekillerde izah etmişlerdir.
a- Hz. Ali, Hasan-ı Basri, Matar ve Said b. Cübeyr bu ifadeden maksatlın “İnsanların ibadet etmeleri için kurulan ilk ev olduğunu söylemişlerdir. Zira ibadet için kurulmayan evlerin, Kâbeden önce mevcut-oldukları bir gerçektir.” Bu hususta Halid b. Ar’ara diyor ki: “Bir adam ayağa kalkıp Ali b. Ebu Talibe dedi ki: Sen Beytullahı bana anlatınınsın? O, yeryüzünde yapılan ilk ev midir?” Ali de “Hayır, Nuh kavmi, Hud kavmi ne olacak? (onlar evsiz mi yaşadılar?) Kabe mübarek bir ev olarak ve hidayet rehberi olarak yapılan ilk evdir” (yani “Ka’be ibadet için) yapılan ilk ev’dir.” demiştir.
b- Mücahid Abdullah b. Amr, Süddi ve Katadeye göre ise “İnsanlar için yeryüzünde kurulan ilk ev” ifadesinden maksat, Kfıbenin, yeryüzü ver edilmeden önce yaratıldığını beyan etmektir. Bu hususta Abdullah b. Amr’ın şunları söylediği rivayet edilmektedir. “Allah, Kâbeyi yeryüzünden iki bin sene önce yaratmıştır. Allahın arşı suyun üzerinde iken Kabe beyaz bir köpük şeklinde yaratılmış ve bunun ardından, yeryüzü düzenli hale getirilmiştir.”
c- Katadeden nakledilen başka bir görüşe göre “İnsanlar için yeryüzünde kurulan ilk ev” ifadesinden maksat, Kâbenin, üzerinde kurulduğu yerin, Allah tealanın yeryüzünde yarattığı ilk yer olmasıdır. Zira Kabe, Hz. Âdemle birlikte gökten indirilmiş, onun için tayin edilen yere konmuş ve Arşın etrafında tavaf edildiği gibi onun da etrafında tavaf edilmesi emredilmiştir. Orayı ilk tavaf eden Hz. Âdem olmuş, daha sonra da onun soyundan gelenler tavaf etmişlerdir. Ancak Nuh tufanı olunca, yeryüzü sakinlerine gelen felaketin Kâbeye dokunmaması için Allah onu göklere kaldırmış, onu temizlemiş, Kabe gökte Beytül mamur olmuştur. Yani onu gök ehli tavaf etmeye devam etmiştir. Sonra Hz. İbrahim gelmiş, göğe kaldırılan Kâbenin temelleri üzerine bu günkü Kâbeyi yapmıştır.
Taberi diyor ki: “Bu görüşlerden tercihe şayan olanı, Kâbenin ibadet için yapılan ilk ev olduğunu söyleyen görüştür. Zira bu hususta Resulullah (s.a.v.) den sahih bir haber rivayet edilmiştir. Bu hususta Ebu Zer el-öifari diyor ki:
“Dedim ki” Ey Allahın Resulü, yeryüzünde yapılan ilk mescid hangisidir?” Resulullah buyurdu ki: “Mescid-i Haramdır.” dedim ki: “Ondan sonra hangisidir?” buyurdu ki: “Mescid-i Aksa’dır. Dedim ki: “Aralarında ne kadar zaman geçmiştir?” Buyurdu ki: “Kırk yıl. [1][195]
Âyet-i kerimede geçen ve “Mekke” diye tercüme edilen Bek-ke kelimesinin asıl mânâsı “Kalabalık” demektir. Kabe tavaf edilirken, orada çokça izdiham olduğu için mecazi anlamda Mekkenin kendisine “Kalabalık” denmiştir. Asıl mânâsı ise “Kalabalık yer” demektir.
Taberi sözlerine devamla diyor ki: “Bekke, insanların kalabalık olduğu dendiğine göre ve kalabalık ta da tavaf ederken meydana geldiğine göre bu kelimeden maksat, sadece Kâbenin kendisi değil aynı zamanda Kâbenin çevresindeki Mescid-i Haramdır. Mescid-i Haramın dışındaki yerler ise Bekke değil Mekkedir. Bu durum böyle olduğuna göre Bekke’den maksadın Mekke vadisi olduğunu, Mekkeden maksadın da Harem bölgesi olduğunu söyleyenin görüşü isabetsizdir. Nitekim Ebu Mâlik el-Gifari, İbrahim en-Nehai, Mücahid, Said b. Cübeyr, Abdullah b. Zübeyr, Katade, Atiyye el-Avfı, Zühri, Ata, ve Damre b. Rabia’ya göre de Bekkeden maksat, Mescid-i Haramdır. Mekkeden maksat ise Mekke vadisidir. Bu hususta Katade de şunu söylemiştir. “Bekke, insanların kalabalık oldukları yerin adıdır. İnsanlar, Mescid-i Haramda çokça kalabalık olduklarından, orada kadın ve erkeğin karışık olarak birbirlerinin önünde ve arkasında namaz kılmaları caiz kılınmıştır. Dehhaka göre ise Bekke’den maksat, Mekkedir.
Âyet-i kerimede, Mescid-i Haram, “Mübarek” olarak sıfati andın Imıştır. Bunun sebebi, Mescid-i Haramda Kâbeyi tavaf etmenin, günahların affına sebep olmasıdır.