TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA ARAF SURESİ 125. VE 130. AYETLER

125-126- Sihirbazlar da ona şöyle dediler: “Şüphesiz biz rabbinıizde dönüyoruz.” Bizden, sadece bize gelen rabbimizin âyetlerine İman ettiğimiz için intikam alıyorsun. Ey rabbimiz, bize bol sabır ver ve bizi Müslüman olarak öldür.”
Firavun, sihirbazları bu şekilde tehdit edince, ona boyun eğmeyen s ihir-buzlar şu cevabı verdiler: “Biz Allah’a dönüyoruz, onun huzuruna varacağız. Anık senden korkmayız. Sen bizden, rabbiınizden gelen âyetlere iman ettiğimiz için intikam almaya kalkıyorsun. Bizim başka bir suçumuz yoktur.”
Rabbimiz, Fliravunun işkencelerine karşı sen bize sabır ihsan et. Ve bizleri Müslüman olarak öldür.
Gerçeği görerek hakka teslim olan sihirbazların, Firavun nasıl cevap verdikleri başka bir âyet-i kerime’de de şöyle beyan ediliyor:
“… Elbette seni, bize gelen apaçık mucizelere ve biz yaratan tercih edemeyiz. Sen istediğini yap. Sen ancak bu dünya hayatına hükmedebilirsin. [1][158]
Abdullah b. Abbas, Ubeyd b. Umeyr, Katade ve Mücahid demişlerdir ki:
-Firavunun, el ve ayaklanın çaprazlama kesip sonra da astığı bu insanlar, günün, başlangıcında sihirbaz iken günün sonunda şehit olmuşlardır. [2][159]
127- Firavun kavminin ileri gelenleri Firavuna şöyle dediler: “Musa ve kavmini, yeryüzünde bozgunculuk yapsınlar, seni ve ilahlarını terketsin-1er diye mi serbest bırakıyorsun? “Firavun da dedi ki: “Oğlan çocuklarını öldüreceği/, kadınlarını sağ bırakacağız, elbette ki biz, onların başında kahredici bir güce sahibiz.”
Firavun kavminden ileri gelenler Firavunu: “Musa’yı ve kavmini, Mısır topraklarında bozgunculuk çıkarıp senin hizmetçilerini ve kölelerini baştan çıkarması için mi serbest bırakıyorsun? Halbuki o, seni ve ilahlarını reddetti.” diye kışkırttılar. Bunun üzerine Firavun onlara şu cevabı verdi: “Onların erkek çocukların1. Öldürüp kadınlarını sağ bırakacağız. Buna kimse engel olamaz. Çünkü biz onların üzerinde kahreJici bir güce sahibiz. “Firavun, Hz. Musa daha doğmadan önce de İsrailoğulannın erkek çocuklarını öldürtüyordu.”
Firavun ilah olduğunu iddia eden bir kimse idi. “Ben sizin en yüce rab-biırizim. [3][160] diyordu* Bu âyet-i kerime’de ise Firavunun da ilahları bulunduğu ve Hz. Musa’nın da bu ilahları reddettiği zikredilmektedir.
Abdullah b. Abbas, Firavunun ilahları hususunda şöyle demiştir; “Firavunun kavmi güzel bir inek gördüklerinde Firavun onlara, ineğe tapmalarını emrederdi. Böylece inekler onların ilahları sayılırdı. Firavunun zulmünden kurtulan İsrailoğülhmnm, Hz. Musa Tür dağında iken, Samirî adlı kişi tarafından yapılan buzağı heykeline tapmaları da bu inançtan kaynaklanmaktaydı. [4][161]
Firavunun ilahları meselesinde Hasan-ı Basri demiştir ki: “Firavunun boynunda asılı bir inci vardı. Ona ibadet eder, Ona secde ederdi.”
Abdullah b. Abbas ve Mücahid, âyette geçen ve “İlahlar” diye tercüme edilen kelimesini hemzenin esre okunuşuyla şeklinde okumuşlar, âyetin bu bölümünün manasının “Halbuki Firavun seni ye ilahliğıni reddetti.” olduğunu söylemişler, gerekçe olarak ta şunu zikretmişlerdir. “Firavun, kendisine tapınılan biliydi. O, kimseye tapmıyordu ki ilahları olsun.”
Taberi, kurralann sözleri delil kabul edilecek olanların bu .kelimeyi hemzenin fethası ne meddi ile olmaları sebebiyle Abdullah b. Abbas ve Mücahidden nakledilen görüşlerin kabul edilmeyeceğini söylemiştir. Ona göre Firavunun da taptığı ilahlarının bulunduğu görüşü isabetlidir. [5][162]
128- Musa kavmine şöyle dedi: “Allah’tan yardım dileyin ve sabredîn. Şüphesi/, yeryüzü Allah’ındır. Onu, kullarından dilediğine miras bırakır. İye akıbet, Allah’tan korkanlarındır.
Firavunun bu tehditlerinden sonra Musa şöyle dedi: “Firavun ve kavmine karşı Allah’tan yanlım dileyin. Size yapılan çeşitli işkencelere karşı sabredin. Zira yeryüzü Allah’ındır, kullarından dilediğini ona mirasçı kıllar. Sabretmeniz neticesinde sizleri de Mısır’a mirasçı kılabilir. Zira, güzel netice, Allah’tan kor-kunlanndir.
Hz. Musa ile sihirbazlar arasındaki karşılıklı düello’dan sonra Hz. Musa’nın galip gelmesi ve sihirbazların da Musa’ya iman etmeleri üzerine İsrai-loğullarından altı bin kişi, Musa’ya tabi olmuştur. Bunu gören Firavun, onlara karşı daha sert tavır takınmış, Musa da onlara Allah’tan yardım dilemelerini ve sabretmelerini istemiştir. [6][163]
129- Kavini Musa’ya: “Sen bize gelmeden önce de geldikten sonra da eziyet gördük.” dediler. Musa da onlara: “Umulur ki rabbiniz, düşmanlarınızı yok eder ve sizi yeryüzünde onların yerine geçirir. Sonra da ne yapacağınıza bakar.” dedi.
Hz. Musa, Peygamber olarak gönderilmeden önce Firavun, İsrailoğulla-nnın erkek çocuklarını öldürtüyordu. Sihirbazlar Musa’ya iman edip onun güçlendiğini görünce Firavun tekrar eski zulmüne dönmeye karar verdi. Bu sebeple İsrailoullan Hz. Musaya sızlanarak: “Sen bize gelmeden Önce de Firavun bize zulmediyordu. Geldikten sonra da devam ediyor.” dediler.
Hz. Musa ise, Allah’a sığınmalarını, onun gücünün, her gücün üzerinde olduğunu, dilerse Firavunun yok edip İsrailoğullannı onun yerine yerleştireceğini söylüyor ve onlara ümit kaynağı oluyordu.
Bir kısım nıüfessirler, Hz. Musa’ya iman eden İsrailoğullannın, Musa’ya bu sözleri söylemelerinin Firavunun, Musa’yı takibetmesi anında okluğunu söylemişlerdir.
Bu hususta İkrime, Abdullah b. Abbas’ın şunları söylediğini rivayet etmiştir. ” Musa, İsrailoğullan ile giderken denize ulaşmışlar ve geri dönüp bakmışlar ki, Firavunun atlarının ayaklarının çıkardığı tozlar görünüyor. Bunun üzerine Musa’ya demişler ki: “Sen bize gelmeden önce de geldikten Sonra da eziyet gördük. Önümüzde deniz arkamızda, ordusuyla birlikte Firavun.” Musa da onlara demiştir ki “Umulur ki rabbiniz, düşmanlarınızı yok eder ve sizi, yeryüzünde Firavunun ve taraftarlarının yerine getirir. Sonra da ona itaat ve ibadetinizde nasıl davranacağınıza bakar ve size ona göre muamele eder.” [7][164]
130- Şüphesiz biz, ders alsınlar diye Firavunu kavmini kıtlık yılları ve inim azlığı ile cczalandırdır.
Firavun kavmi ibret alıp sapıklığından vaz geçsin ve rabbine yönelsin diye biz onları kıtlık yıllarıyla, mevyelerini ve ürünlerini eksiltmekle imtihan etmiştik.
Katade diyor ki: “Kıtlık yılları, onların köylerinde ve kırsal kesimlerde etkili oldu. Ürün eksikliği ise şehir ve kasabalarda görüldü.”
Reca b. Hayve demiştir ki: “Ürün eksikliği bir hurma ağacında tek bir
hurmanın bulunması şeklindedir.” [8][165]