TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA ARAF SURESİ 56. VE 60. AYETLER
56- Yeryüzü düzene konduktan sonra orada bozgunculuk yapmayın. Azabından korkarak ve rahmetini umarak Allah’a dua edin. Şüphesiz ki Allah’ın rahmeti, iyilik yapanlara yakındır.
Allanın, yeryüzünü, Peygamberler göndererek düzeltilmesinden sonra, siz orada Allaha ortak koşarak veya isyan ederek bozgunculuk yapmayın. Siz Allaha, cezalandırmasından korkarak, mükâfaatını umarak dua edin. Şüphesiz ki Allahın rahmeti, iyilikte bulunanlara pek yakındır. [1][83]
57- Rahmetinin önünde müjdecei olarak rüzgârları gönderen Allah’tır. O rüzgarlar, yağmur yüklü bulutları yüklenince, onu, ölmüş gibi olan bir memlekete gönderir sonra onunla su indirir ve onunla her çeşit türünü çıkarırız. İşte biz, ölüleri de böyle diriltip çıkarırız. Gerekir ki düşünüp ibret alırsınız.
Rahmetinin Önünde müjdeleyici olarak rüzgarları gönderen Allah’tır, Bu rüzgarlar su ile yüklü olan bulutu sevkedince biz o bulutu, kuruyup ölü gibi olmuş bir memleketi diriltmek için oraya göndeririz. Ve o memlekete yağmur indiririz. O yağmur vasıtasıyla her türlü mahsulleri çıkarırız. İşte biz, ölüleri de böylece diriltip kabirlerinden çıkaracağız. Umulur ki düşünüp ibret alırsınız. Ve Allah’ın kudretini anlamış olursunuz.
Allah Teâlâ diğer âyet-i Kerimelerde de şöyle buyurmaktadır:
“İnsanlar ümitlerini kestikten sonra, yağmur indiren ve rahmeti yayan O’dur. O, dosttur övülmeye layıktır. [2][84]
“Allah’ın rahmetinin izlerine bir bak. Ölümünden sonra yeryüzüne nasıl hayat veriyor? Şüphesiz o, ölüleri de böyle diriltecektir. O, herşeye, kadirdir. [3][85]
Âyet-i kerimede geçen ve “müjdeci” diye tercüme edilen kelimesi kurralar tarafından çeşitli şekillerde Okunmuş ve okunuş şekline göre farklı manalarda izah edilmiştir.
a- Küfe kurralanndan Âsim b. Ebinnücud bu kelimeyi harfinin öterli harfinin de sükun üze okunmasıyla Şeklinde ve harfinin öterli okunmasıyla şeklinde okumuştur. Bu knaata göre kelimenin manası “Müjdeleyici” demektir. Allah Teâlâ, rüzgarları, yağmurları müjdeleyici olarak estirdiğini beyan etmiştir.
b- Diğer bütün Küfe kurralan ise bu kelimeyi, şeklinde, başında harfiyle okumuşlardır. Bu kıraata göre bu kelimenin manası “Bulutlan oluşturan ve yumuşakça esen güzel rüzgar” demektir. Allah Teâlâ ayet-i kerimede, yağmur yağdırmada önce bu gibi rüzgarları estirdiğini bildirmiştir.
c- Medine, Mekke ve Basra kurralan ise bu kelimeyi şeklinde ve harflerinin öterli okunmasıyla okumuşlardır. Buna göre ise bu kelimenin mânâsı, “Her yönden esen ve her taraftan gelen rüzgar” demektir. Allah Teâlâ, yağmur yağmadan Önce bu gibi rüzgarları estirdiğini beyan etmiştir.
Âyette zikredilen “Rahmef’ten maksat, yağmur’dur. Âyet-i kerimenin sonunda, “Yeryüzünün kuruyup ölü hale gelmesinden sonra, Allah Teâlâ’nın, yağmurları yağdırıp orada bitkiler bitirerek âdeta diri hale getirmesi gibi, insanlar ölüp kabirlerinde çürüdükten sonra onlara da hayat verip dirilteceği zikrediliyor. Böylece, Öldükten sonra dirilmeyi inkâr eden müşrik ve kâfirlere, dünyada gördükleri yeryüzündeki değişrmeyi misal veriyor ve ibret almalarını emrediyor.
Ebu Hureyyre (r.a.): İnşaların, öldükten sonra nasıl dirileceklerini beyan ederek demiştir ki: “Birinci sur’a üflenince bütün insanlar öldükten sonra, onların üzerine, Arş’ın altında bulunan ve “Hayat suyu” diye adlandırılan su’dan kırk yıl yağmur yağdırılacak, insanlar, suyun ekini bitirmesi gibi bitecekler vücutları tamamlanınca da kendilerine ruhlar üflenecek, onlara uyku verilecek ve kabirlerinde uyuyacaklardır. Sur’a ikinci defa üflendiğinde ise onlar uyanacaklar, uyuyan kişinin uyanmasından sonra, başında ve gözlerinde hissettiği uykulu hali bunlar da hissedeceklerdir. İşte o zaman: Vay halimize, uyuduğumuz yerden bizi kaldırdı? derler. Onlara, bir seslenen şöyle seslenecektir. “Bu rahman olan Allah’ın vaadettiği kıyamet gündür.” [4][86]
58- Güzel bir ülke, rabbinin izniyle mahsulünü verir. Kötü olan bîr ülke ise ancak kavruk bir mahsul çıkarır. İşte şükredecek bir kavim için âyetleri böyle açıklarız.
Toprağı güzel, suyu tatlı olan bir ülke, Allah ona yağmuru gönderdiğinde, Allah’ın iradesiyle, vaktinde güzel mahsuller çıkarır. Toprağı kötü, suyu tuzlu olan bir ülke ise, bitkisini zor bir şekilde bitirir. Ve bitkisi iyi olmaz. İşte biz, ayetlerimizi ve delillerimizi, Allah’ın verdiği nimetlere karşı şükreden bir topluluk için peş peşe açıklar ve örnekler veririz.
Abdullah b. Abbas, Mücahid, Katade ve Süddi bu âyet-i kerime’nin, Mümin ve kâfirlerin hallerini belirten bir misal olduğunu söylemişlerdir.
Mümin kul, kendisi güzel oiduğu gibi ameli de güzeldir. Tıpkı güzel bir ülkenin mahsullerinin güzel olması gibidir. Kâifir ise, kendisi de pistir, ameli de kötüdür. Tıpkı çorak araziye benzer. O araziden güzel ve bol mahsul elde edilemez.
Bu hususta, Ebu Musa el-Eş’ari, Resûlullahın şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir:
“Allah’ın, benimle gönderdiği hidayet ve ilim, yeryüzüne yağan bol yağmura benzer. Üzerine yağmur yağan yerin bir kısmı has topraktır. Suyu emer ağaçlan ve birçok bitkileri bitirir. Bir kısmı ise çorak topraktır. Suyu alır ve içinde tutar. Böylece Allah onunla insanları faydalandırır. Ondan içerler, hav-yanlanna içirirler ve ekinlerini sularlar. Yağmurun yağdığı topraklan bir kısmı ise, su tutmayan ve bitki bitirmeyen yayvan bir topraktır.
Allah’ın dinini anlayan ve Allah’ın, benimle gönden-niş olduğu söylerden faydalanarak onlan öğrenen ve öğreten insan, bu toprakların (birincisine) benzer.
Allah’ın dinine aldınş etmeyen ve Allah’ın, benimle göndermiş olduğu hidayetini kabul etmeyen kimse ise bu topraklann (Üçüncüsüne) benzer. (Ne ken-dissi faydalanır ne de başkalanna faydası olur) [5][87]
59- Muhakka kî, biz Nuh’u kavmine Peygamber olarak gönderdir. “Ey kavmim, Allah’a kulluk edin, ondan başka ilahınız yoktur. Doğrusu sizin için, büyük bir günün azabından korkuyorum.” dedi.
Yemin olsun ki biz Nuh’u, kavmine, emirleri tebliğ etmesi, Allah’tan başka şeylere taptıklarından dolayı gazaba uğrayacakları hususunda uyurması için Peygamber olarak gönderdik. Nuh onlara: “Ey kavmim, sadece Allah’a kulluk edin. Onun dışındaki putlara ve tanrılara tapmayı bırakın. Zira sizin, Allahtan başka ilahınız yoktur. Şayet iman etmezseniz, sizler için, cezası büyük olan bir günün azabından korkanrn.” dedi.
Allah Teâlâ, bu suresinin başında Hz. Âdemi zikretmiş, bu âyetten itibaren de başta Hz. Nuh olmak üzere bir kısım Peygamberlerin, ümmetleriyle olan kıssalarım bizlere bildirmiştir. Bunlan bildianesinin hikmetlerinden bazıla-nnın şunlar olduğu söylenmektedir. [6][88]
60- Kavminin ileri gelenleri ise: “Muhakkak biz seni apaçık bir sapıklık içinde görüyoruz,” dediler. [7][89]