TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA ARAF SURESİ 61. VE 65. AYETLER
61- Nuh da şöyle dedi: “Ey kavmim, bende bir sapıklık yoktur. Ancak, ben, âlemlerin rabbi olan Allah tarafından gönderilen bir Peygamberim.”
Kavminin, kendisini sapıklıkla suçlaması ve kendisine uymaması karşısında Nuh aleyhisselam da kendisinin dalalete düşmüş bir kimse olmadığını, Allah tarafından, emir ve yasaklarını tebliğ etmek üzere Peygamber olarak gönderildiğini söylemiş ve böyece bir kere daha, kendisine uymalarını istemiştir. [1][90]
62- Size, rabbimin vahyettiklerini tebliğ ediyorum. Ve size nasihat ediyorum. Ve ben, Allah tarafından, sîzin bilmediğiniz şeyleri biliyorum.
Nuh aleyhisselam sözlerine devamla, söylediklerinin, Allah tarafından gönderilmiş emir ve yasaklar olduğunu, kendisinin de ancak bu emir ve yasaklan tebliğ eden bir kişi olduğunu söylemiş ve onların bilmedikleri bir çok şeyleri bildiğini beyan etmiştir. Onların bilmediği şeylerden biri de Allah’ın azabının suç işlemiş olan bir kavimde n asla geri döndürül etmeyeceği gerçeğidir. [2][91]
63- Allah’tan korkup böylece merhamet olunmanız için sizi uyarmak üzere içinizden bir erkeğe, rabbiniz tarafından vahiy gelmesine mi şaşıyorsunuz?
Nuh kavmi, Nuh’un kendilerine, Allah hakkındaki nasihatlarım reddedip Allah’ın onu Peygamber göndermesini inkâr edince ve ona “Seni ancak bizim gibi bir beşer olarak görüyoruz. İçimizden sana, basit görüşlü, en âdi kimselerden başkasının tabi olduğunu görmüyoruz. Sizin, bizden bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Aksine, yalancı olduğunuzu sanıyoruz. [3][92]demeleri üzerine Nuh da onlara “Size, Allah tarafından bir hatırlatma ve bir öğüdün, sizinle birlikte bulunan bir adamın üzerine inmiş olmasına mı şaşıyorsunuz? Bunlar, ona indi ki, Allahı inkâr etmenizden dolayı sizi onun cezasına karşı uyarsın. Sizler de Allah’ı birleyerek sadece ona iman edip amellerinizi onun için yaparak onun azabından korkmuş olasınız. Böylece rabbiniz de size merhamet etmiş olsun.
Görüldüğü gibi âyet-i kerime, Nuh aieyhisselam’ın kavmine hitabla, aralanndaen birinin peygamber olarak gönderilmesinin şaşılacak bir şey olmadığım aslında, o Peygambere gönderilen emir ve yasaklara uymak suretiyle Allah’tan korkmak gerektiğini, kendilerini kurtaracak davranışın bu olduğunu aksi halde kötü sonuçtan kurtulamayacaklannı ihtar etmektedir. [4][93]
64- Buna rağmen Nuh’u yalanladılar. Biz de Nuh’u ve gemide onunla beraber olanları kurtardık. Âyetlerimizi yalanlayanları da suda boğduk. Çünkü onlar, gerçeği görmeyen kör bir millet idiler.
Allah Teâlâ, bu âyet-i Kerime’de, inkârlarından dolayı kâfirleri cezalandırdığını, buna mukabil Peygamberi ve Müminleri kurtardığını beyan etmektedir. İşte bu, Allah Teâlâ’nm, hem dünyada hem de âhirette geçerli olan hükmüdür.
Nitekim Allah Teâlâ başka bir âyet-i Kerime’de de şöyle buyurmaktadır: “Şüphesiz biz, Peygamberlerimize ve iman edenlere hem dünya hayatında hem de şahitlerin şahitlik edeceği kıyamet gününde mutlaka yardım edeceğiz.” (Mümin, 51) [5][94]
65- Âd kavmine de kardeşleri Hûd’u Peygamber olarak gönderdik. Onlara şöyle dedi: “Ey kavmim, Allah’a kulluk edin. Sizin için ondan başka ilah yoktur. Allah’tan korkmaz mısınız?
Âd kavmine de kardeşleri Hûd’u Peygamber olarak gönderdik. Hud da, Peygamber olarak gönderildiği kavmine dedi ki: “Ey kavmim, sadece Allah’a kulluk edin. Ondan başkasını ilah edinmeyin. Zira sizin, ondan başka hiçbir ilahınız yoktur. Allah’ı bırakıp başkalarına kulluk ederken Allah’ın azabından kor-muyor musunuz? Halbuki sizi yoktan yaratan ve nzıklandiran yalnızca O’dur. [6][95]