TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 110. AYET-İ KERİME
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
110– Namazı kılın zekâtı verin. Kendiniz için önceden gönderdiğiniz her hayrı Allah katında bulacaksınız. Şüphesiz ki Allah, yaptıklarınızı çok iyi görendir.
Namazı, bütün şartlarını yerine getirerek kılın. Mallarınızın zekatlarını, içinizden gelerek, gönül hoşluğu ile verin. Ne kadar salih amel işler de onu âhiretiniz için önceden gönderirseniz onun sevabını Allah katında bulacaksınız. Şüphesiz ki Allah, kullarının yaptığı herşeyi çok iyi gömlektedir. O halde ona ciddiyetle itaat edin, isyandan kaçının.
Taberi diyor ki: “Allah Teâlâ’nın, bu âyette müminlere namaz kılmalarını, zekat vermelerini ve salih ameller işleyip kendileri için önceden âhirete göndermelerini emretmesinin sebebi şudur. Allah Teâlâ müminleri, Yahudilerden öğüt beklemeleri, onlara meyletmeleri ve Resulullah’a kabaca konuşmaları yüzünden, işledikleri günahlardan arındırmak istemiştir. Zira müminlerin namaz kılmaları, günahlarının keffaretidir. Zekat vermeleri, nefislerini ve bedenlerini günah kirinden arındırmadır. Salih amel işlemeleri ise Allah’ın rızasına erişmelerinin bir vasıtasıdır.
Âyet-i kerimenin sonunda ” Şüphesiz ki Allah, yaptıklarınızı çok iyi görendir.” buyurulmaktadır. Âyetin bu bölümü her ne kadar Allah’ın her şeyi gördüğünü haber verme mahiyetinde ise de bu bölüm, zımnen bir kısım vaad ve tehditler emir ve yasaklan içermektedir. Zira Allah Teâlâ’nın kullarına, yaptıklarını gördüğünü bildirmesi, onların kendisine itaat etmeleri gerektiğini ve yasaklarından kaçınmaları icebettiğini, itaat ettikleri takdirde bir kısım mükâfaatlara kavuşacaklarını, isyan ettikleri takdirde ise cezalandırılacaklarını ifade eder. Çünkü Allah, onların yaptıkları her şeyi gören ve denetleyendir.
Bu âyette, dinin direği olan namazın kılınması, sosyal-adaleti sağlayan en önemli ibadet olan zekatın verilmesi emredilmektedir. Namaz ve zekât, dinimizin emrettiği en önemli ibadetlerdir. Peygamber efendimiz (s.a.v.) de bir Hadis-i Şerifinde şöyle buyuruyor:
“Kişi ile Allah’a ortak koşmak ve kâfirlik arasındaki şey, namazı terk etmektir.
İslam âlimleri, namazı terk etmenin çeşitli şekilleri ve hükümlerini beyan etmişlerdir. Bunları şöyle sıralamak mümkündür:
a- Namaz, inkâr edilerek terkedilirse bunu yapan kimse kâfirdir. Bu hükmün aksini iddia eden hiçbir kimse yoktur.
b- Namaz unutularak terkedilirse bunu yapan kimse kâfir değildir. Bu hükmün böyle oluşunda da ihtilaf yoktur.
c- Namaz inkâr edilmediği halde kasten terkedilirse bunu yapan kişi hakkında çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Ahmed b. Hanbel, İbrahim en -Nehâî ve İbn-i Mübarek gibi âlimler “Kim, özürsüz olarak namaz vakti geçinceye kadar onu terkeder kılmazsa o kimse kâfirdir.” demişlerdir. Ahmed b. Hanbel, “Hiçbir Müslümanı günahından dolayı tekfir etmeyiz. Namazı terkeden hariç.” demiştir.
İmam Şafii ve Mekhul gibi âlimler ise namazı inkâr etmediği halde kasten terkedip kılmayan kişinin kâfir olmayacağını fakat kendisine kısas tatbik edilen bir mümin gibi öldürüleceğini söylemişlerdir. Bunlara göre, inkâr etmediği halde namazı kasıtlı olarak terkeden kişi öldürülür. Fakat kendisine Müslüman muamelesi yapılır. Yani cenaze namazı kılınır, Müslüman mezarlığına defnedilir, mirasçıları kendisine mirasçı olurlar. Ancak bazı Şafii alimleri, böyle bir kimsenin cenazesinin kılınmayacağım söylemişlerdir.
Ebu Hanife ve arkadaşları ise inkâr etmediği halde özürsüz olarak namazı terk edenin kâfir olmayacağını ve öldürülmeyeceğini fakat namaz kılıncaya kadar hapsedilip kendisine sopa atılacağını söylemişlerdir. Bunlara göre Hadis-i Şerifin sert ifadesi namazın ehemmiyetini ortaya koymak içindir.
Resulullah (s.a.v.), zekâtını vermeyenler hakkında da şöyle buyurmaktadır:
“Allah kime mal verir de o da malın zekâtını vermeyecek olursa o kişinin malı, kıyamet gününde, gözlerinin üzerinde iki siyah nokta bulunan bir kel yılan şekline dönüşerek sahibinin boynuna dolanacak sonra onun avurtlarından yakalayıp “İşte senin malın benim, senin hazinen ben’im,” diyecektir. Resulullah ( s.a.v.) sözlerini bitirmiş ve şu âyet-i kerimeyi okumuştur. “Allah’ın, kendilerine, lütfundan verdiği nimetlere karşı cimrilik yapanlar bunun kendileri için hayırlı olduğunu zannetmesinler. Bilakis bu onlar için bir şerdir. Cimrilik yaptıkları şey, kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirafsV Allah’a aittir. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.