TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 116. AYET-İ KERİME
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
116- Onlar: “Allah, oğul edindi.” dediler. O, bundan münezzehtir. Bilakis, göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Hepsi ona boyun eğmektedir.
O Hıristiyanlar: “Allah oğul edindi. İsa Allah’ın oğludur” dediler. Halbuki Allah çocuk edinmekten münezzehtir, beridir. Göklerde ve yerde ne varsa hepsini o yaratmıştır ve ona aittir. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’a itaat edicidir. O halde nasıl olur da o çocuk edinir? Halbuki İsa da Allah’ın yarattığı kullardan biridir. Sıfatı bu olan Allah’ın nasıl olur da çocuğu olur?
Allah’ın kullarının, mescitlerde Allah’ın adını anmalarına engel olan Hıristiyanlar Allah’a karşı iftira ederek İsa’nın, Allah’ın oğlu olduğunu iddia ettiler? Halbuki Allah, onların iddialarından beridir. Zira göklerin ve yerin ve orada bulunanların yaratılışı ve mülkiyeti Allah’a aittir? İsa da bu yaratıklardan biridir. O halde nasıl olur da Allah’ın oğlu olur?
Allah Teâlâ bu âyet-i kelimesiyle kendisine çocuk isnad eden Hıristiyan-lan yalanlamakta, onların bu sözleriyle sadece bir iftirada bulunduklarını ortaya koymaktadır.
Âyet-i kerimenin sonunda zikredilen ve (Boyun eğme) diye tercüme edilen kelimesi, müfessirler tarafından çeşitli şekillerde izah edilmiştir. Katade, Mücahid, Süddi, ikrime ve Abdullah b. Abbas tarafından “İtaat etmektedirler” şeklinde izah edilmiştir. Buna göre cümlenin mânâsı “Göklerde ve yerde bulunan her şey Allah’a itaat etmektedir.” şeklindedir. Kâfirler, Allah’a itaat etmedikleri için Mücahid, “Onların gölgeleri secde ederek Allah’a itaat ederler.” şeklinde yorumlamıştır. Süddi ise “Kıyamet gününde ister istemez itaat ederler.” şeklinde izah etmiştir.
İkrimeye göre ise nun mânâsı “Kulluklarını itiraf ederler demektir.
Rebi’ b. Enese göre ise “Kıyamet gününde huzurunda ayağa kalkacaklardır.” şeklindedir.
Taberi Arapçada kelimesinin “İtaat etmek, ayağa kalkmak, konuşmak, itina etmek” mânâlarına geldiğini, âyetteki kelimesinin mânâsının “İtaat etmektedirler ve Allah’a karşı kulluklarını itiraf etmektedirler.” şeklinde izah edilmesinin daha isabetli olduğunu söylemiştir. Zira bütün yaratıklar kendilerinde mevcut olan Allah’ın üstün sanatının belirtileriyle Allah’ın varlığını ve birliğini gösterirler. Onun, kendilerini yaratan olduğunu beyan ederler. Dilleriyle Allah’ın kullan olduklarını itiraf etmeyen kâfirlerin bizzat kendi vücutlarındaki organları, onları yalanlar ve Allah’ın yaratıcı olduğunu ilan ederler.
Taberi diyor ki: “Nassları anlamayan bir kısım insanlar âyet-i kerimenin “Hepsi ona boyun eğmektedir.” bölümünden sadece itaat ehlinin kastedildiğini sanmışlardır. Halbuki genel anlamda olan bir âyeti, kabul edilir bir delil olmadan Özel bir şekilde yorumlamak doğru değildir. Kâfirlerin, dilleriyle boyun eğmemeleri, onların, vücutlarıyla boyun eğmelerine engel değildir. Demek ki herkes ve herşey netice itibariyle Allah’a boyun eğmektedir. Ve âyetin mânâsı geneldir.
Peygamber efendimiz, Allah Teâlâ’nın, bir Hadis-i Kudside şöyle buyurduğunu beyan etmektedir.
Âdemoğlu beni yalanladı. Halbuki bunu yapmak ona yakışmazdı. Âdemoğlu bana karşı çirkin şeyler söyledi. Bu da ona yakışmazdı. Onun beni yalanlaması, benim, Âdemoğlu öldükten sonra kendisini aynen diriltemeyeceğimi zannetmesidir. Onun bana karşı çirkin sözler söylemesi ise, benim çocuğumun olduğunu söylemesidir. Ben, kendimi eş ve çocuk edinmekten tenzih ederim.