TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 118. AYET-İ KERİME
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
118- Bilmeyenler: “Allah bizimle konuşsa veya bize bir mucize gelse-ya.” dediler. Bunlardan öncekiler de aynen bunların sözlerini söylemişlerdi. Hepsinin kalpleri birbirlerine benzedi. Biz âyetleri, kesinlikle bilen bir kavme açıkladık.
Allah ve onun yüceliği hakkında cahil olan Hıristiyanlar dediler ki; “Rabbimiz, Peygamberiyle konuştuğu, gibi bizimle de konuşsa yahut, üzerinde bulunduğumuz yolun doğruluğunu anlamamız için bize bir mucize gelse ya.” Onlardan önceki Yahudiler de bu cahil Hıristiyanların söylediklerini söylemişlerdi. Öyle ki bunlar, Allah’ın, kendisini açıkça göstermesini ve onlara bir mucize göndermesini istediler. Böylece olmayacak şeyleri hayal ettiler. Sözlerinin birbirine benzemesi gibi Allah hakkındaki inatları, Peygamberleri hakkındaki cüretleri hususunda da Yahudilerin ve Hıristiyanların kalpleri birbirine benzemektedir. Şüphesiz ki biz, her şeyin gerçeğini kesinlikle bilmek isteyen bir topluluk için âyetleri açıkladık.
* İşte bu âyetlerin en büyüğü de Allah Teâlâ’nın, Yahudi ve Hıristiyanlara gazabıdır. Allah teala Yahudileri, maymun ve domuzlar şekline döndürdü. Hı-ristiyanlan ise rezil ve rüsvay elti.
Âyette zikredilen ve “Bilmeyenler” diye vasıflandırılan insanlardan kimlerin kastedildiği hakkında farklı görüşler zikredilmiştir. Mücahide göre bunlar Hıristiyanlardır. Abdullah b. Abbas’a göre Yahudiler’dir. Bu hususta Abdullah b. Abbas diyor ki: “Yahudi, Raf i’ b. Huveymile, Resulullah’a: “Şayet sen söylediğin gibi Allah katından gönderilen bir Peygamber isen, Aziz ve Celil olan Allah’a söyle de bizimle konuşsun. Biz de onun sözünü işitmiş olalım.” dedi. İşte bunun üzerine Aziz ve Celil olan Allah bu âyeti indirdi.
Katade, Rebi b. Enes ve Süddiye göre ise âyetteki “bilmeyenlerden maksat, Arap müşrikleridir.
Taberi, bu görüşlerden birinci görüşün daha doğru olduğunu, zira bu âyetin, Hıristiyanları anlatan âyetlerden sonra geldiğini, onların, Allah’a çocuk isnad ettiklerini ve Allah’ın, kendileriyle konuşmasını istediklerini, diğer görüşlerin ise delillerinin bulunmadığını söylemiştir.
Ayette zikredilen ve “Bunlardan öncekiler” diye vasıflandırılan insanlardan kimin kastedildiği hususu da ihtilaflıdır. Mücahide göre bunlardan maksat, Yahudilerdir, Bu izaha göre âyetin mânâsı şöyle olur. “Bilgisiz olan Hıristiyanlar: “Allah bizimle konuşsa ya veya bize bir mucize gelse ya.” demişler, onlardan önce gelen Yahudiler de aynen onların bu sözleri gibi sözler söylemişlerdir.
Katade, Süddi ve Rebi b. Enes’e göre ise “Bunlardan önceki”Ier den maksat, Yahudi ve Hıristiyanlardır. Bu izaha göre ise âyetin mânâsı şöyledir: “Arap müşrikleri” Allah bizimle konuşsa ya veya bize bir mucize gelse ya.” demişler, onlardan önce gelen Yahudiler ve Hıristiyanlar da aynen o müşriklerin sözleri gibi sözler söylemişlerdir.
Taberi diyor ki: “Daha önce de beyan ettiğimiz gibi “Bilmeyenler”den maksat, Hıristiyanlar, “Onlardan öncekiler”den maksat ise Yahudilerdir. Hristiyanlar, Allah’ı bizzat gözleriyle görmeyi teklif etmişler, onlardan önce gelen Yahudiler de Hz. Musa’dan, Allah’ı kendilerine çıplak gözle görülecek şekilde göstermesini istemişlerdir. Her iki fırkanın da Allah’a karşı uydurdukları yatan ve iftiraları birbirinden farklı ise de sapıklık ve inkârda kalbleri birbirine benzemektedir.
Âyet-i kerimede: “Hepsinin kalbleri birbirine benzedi.” buyurulmaktadır. Mücahide göre kalbleri birbirine benzeyenler, Hristiyanlar ve Yahudilerdir. Katade, Süddi ve Rebi’ b. Enese göre ise, Kalbleri birbirine benzeyenlerden maksat Arap müşrikleri ile Yahudi ve Hıristiyanlardır
Âyet-i kerimenin sonunda: “Biz, âyetleri kesinlikle bilen bir kavme açıkladık.” buyurulmaktadır. Taberiye göre burada zikredilen “Âyetler” kelimesinden maksat, “Sebepler” ve “Belli şeyleri gösteren alâmetler” uir. Bu açıklamaya göre cümlenin mânâsı şöyledir: “Şüphesiz ki biz, Allah’ın, Yahudilere gazap etmesine ve onları maymunlara ve domuzlara çevirmesine ve onlar için âhirette hor ve hakir düşürücü bir azap hazırlamasına sebep olan vasıtaları açıkladık. Keza biz, Allah’ın, dünyada iken Hıristiyanları rezil etmesine ve âhirette onları rüsvay edecek bir azap sebep olan vasıtaları açıkladık. Ve yine biz, Allah’ın kendisine teslim olan ve iyilikte bulunan cennet ehlini var etmesine sebep olan vasıtaları açıkladık. O halde sizler her bir fırkanın, neden dolayı Allah’ın kendisine belli bir durumu layık gördüğünü bilin ve anlayın.
Allah Teâlâ, âyetlerini, kesinlikle bilen bir kavme açıkladığını, şek ve şüphe içinde bulunanlara ve bilgisiz ve cahil olanlara açıklamadığını bildirmektedir. Zira işlerde sebat kılan ve eşyanın hakikatim kesin ve sıhhatli bir şekilde öğrenmek isteyenler, ancak yakin bir bilgi elde etmek isteyenlerdir.