sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 127. AYET-İ KERİME

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 127. AYET-İ KERİME
05.02.2024
226
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

127- İbrahim ve İsmail, Kabe’nin temellerini yükseltirken rablerine şöyle dua ettiler: “Ey rabbimiz, bunu bizden kabul et. Şüphesiz kî sen, çok iyi işiten ve çok iyi bilensin.”

İbrahim ve İsmail’in, Kabe’nin temellerini yükselttiklerini hatırla. Onlar Kâbeyi yapıyor ve şöyle diyorlardı: “Rabbimiz, amelimizi ve senin evini yap­makla sana olan itaatimizi kabul et. Çünkü sen, duamızı çok iyi işiten, kalbimizde olanı çok iyi bilensin.”

* Hz. İsmail sırtıyla taş taşıyor Hz. İbrahim de binayı yapıyordu. Binanın duvarları yükselince Hz. İsmail, şu anda “Makam-ı İbrahim” de bulunan taşı getirdi. Ve Hz. İbrahim onun üzerine çıkararak yapıma devam etti.

Kabe’nin ilk defa kim tarafından yapıldığı hakkında farklı görüşler zikre­dilmektedir. Hz. Hüseyin’in torunu Muhammet! b. Ali el-Bûkir’dan nakledilen bir görüşe göre, Kâbeyi Hz. Âdem’den de evvel melekler yapmıştır. İbn-i Cüreye, Ata ve Said b. el-Müseyyeb’den nakledilen diğer bir görüşe göre ise Kâbeyi ilk önce Hz. Âdem yapmıştır.

İbn-i*Abbas, Kâ’b b. el-Ahbar, Katade ve Velıb b. el-Munebbih’ten nakle­dilen diğer bir görüşe göre ise Kfıbeyi ilk önce Şit (a.s.) yapmıştır.

Kur’an-ı Kerim’de, Kâbenin temellerinin, Hz. İbrahim ve oğlu İsmail ta­rafından yükseltildiği zikredilmiş daha önceki durum beyan edilmemiştir.

Bu hususta Taberi özele şu görüşleri nakletmektedir:

a- İbn-i Cüreyc Atâ’dan ve Said b. Cübeyr de Abdullah b. Abbas’tan şu­nu nakletmişlerdir: Kâbenin asıl temellerini, Allah’ın emriyle Hz. Âdem yap­mıştır. Daha sonra bu temeller yıkılıp yeri kaybolmuştur. Sonunda Allah Teâlâ Hz. İbrahim’e, Kabe’nin yerini göstermiş ve onu yeniden yapmasını emretmiştir. İşte âyet-i kerime bu duruma işaret etmektedir.

Bu hususta Atadan şunlar nakledilmiştir: Hz. Âdem Allah’a dua ederek “Ey rabbim, ben artık meleklerin seslerini duyamıyorum.” demiştir. Allah Teâlâ da “Bu senin hatan yüzündendir. Sen yeryüzüne in. Orada benim için bir Beytullah yap. Sonra Meleklerin gökteki Beytullah’ı tavaf ettikleri gibi sen de orayı tavaf et.” buyurmuştur. İnsanlar, Hz. Âdemin, Beytullah’ı şu beş dağdan yaptığı kanaatındadırlar. Bu dağlar da Hira, Zita. Sina, Lübnan ve Cûdî dağlarıdır. Kâbenin tabanı Hira dağındandı. İşte Âdem Kâbeyi böyle yapmıştı. Ondan sonra da İbrahim yaptı.

b- Abdullah b. Amr b. el-Ass’tan Sivar’ın, Atâ b. Ebi Rebahtan Katadenin naklettiklerine göre ve Ebandan nakledilen diğer bir görüşe göre Hz. İbrahim’in, temellerini yükselttiği Kâbenin önceki temelleri Allah Teâlâ’nın, Hz. Âdemle bir­likte gökten indirdiği yakut veya İnciden oluşan temellerdi. Hz. Âdem yeryü­züne inmemişken arşın etrafını tavaf ettiği gibi yeryüzüne indikten sonra ila Kâbenin etrafında tavaf ediyordu. Sonra Nuh tufanı olunca Allah Teâlâ Kâbeyi tekrar göğe kaklardı. Hz. İbrahim de bu temellerin yerine Kâbeyi tekrar inşa et­ti. Bu hususta Abdullah b. Amr’ın şöyle dediği rivayet edilmektedir: “Allah Teâlâ Âdemi cennetten yeryüzüne indirince ona “Ben, seninle birlikte bir Beytullah indireceğim. Arşımın çevresinde tavaf edildiği gibi onun çevresinde tavaf edilecek ve arşımın çevresinde namaz kılındığı gibi onun çevresinde de namaz kılınacaktır.” buyurdu. Nuh tufanı olunca Beytullah göğe çekildi’. Hz. Nuhtan son­ra gelen Peygamberler Kabe’nin bulunduğu yer kanaatiyle o civarda Mac yapı­yorlar. Fakat Kâbenin yerini tam olarak bilemiyorlardı. Nihayet Allah Teâlâ Hz. İbrahime Kabe’nin yerini bildirdi. İbrahim de Kâbeyi beş dağdan yaptı. Bu dağ­lar, Hira, Zübeyr, Lübnan, Tur ve Hamr dağlarıdır.

o Mücahide, Amr b. Dinar, Abdullah b. Abbas ve diğer bir kısım âlimlere güre, Kabe’nin asıl temelleri, Allah Teâlâ henüz dünyayı yaratmadan önce, dün­ya su halindeyken yukarı doğru kubbe halinde yükselen kırmızı bir tepecikti. Sonra Allah teala, yeryüzünü düzgün bir şekilde yarattı. Kâbenin temelini teş­kil eden bu kırmızı tepe olduğu gibi kaldı. Nihayet Allah Teâlâ Hz. İbrahime, Cebrail vasıtasıyla bu tepenin yerini tanıttı. Hz. İbrahim de bunun üzerine Kâbeyi inşa etti. Başka bir rivayette, şiddetli esen bir rüzgâr vasıtasıyla Kâbenin bu temelini Hz. İbrahim’e tanıttı. O da bu temel üzerine Kâbeyi yaptı. İkrimenin Abdullah b. Abbas’tan naklettiğine göre, Kabe’nin temelleri, dünya yaratılmadan iki bin sene önce yaratılmıştır.

Taberi diyor ki: “Bize göre doğru olan görüş şudur: “Allah Teâlâ, Hz. İb­rahim ile oğlu İsmail’in, Beytullah Haram olan Kâbenin duvarlarını yükselttik­lerini zikretmiş bu temellerin ne zaman ve nasıl atıldıklarını beyan etmemiştir. Bu hususta Resulullah’tan zikredilen sahih bir haber de yoktur. Bu itibarla Kâbenin temelleri Hz. Adem ile birlikte gökten indirilmiş te olabilir. Dünya su halindeyken kubbe şeklinde yükselen ve tepecik haline gelen bir temel de olabilir. Kâbeni, gökten indirilmiş bir inci veya yakut olması da, daha sonra Nuh tufanı sırasında bu inci ve yakutların göğe kaldırılmış olması da muhtemeldir. Yine Kabe’nin temellerinin Hz. Âdem tarafından atılarak yapılmış olması, daha sonra yıkılıp izlerinin kaybolmuş olması da muhtemeldir. Bunlardan herhani birini tercih ettirecek kesin bir delil yoktur.

Âyet-i kerimede “Ey Rabbimiz, bunu bizden kabul et” buyurulmaktadır. Bir kısım müfessirler bu duanın hem Hz. İbrahim’e hem de oğlu İsmaile ait olduğunu söylemişler, diğer bazıları ise bu duanın sadece Hz. İsmaile ait olduğunu söylemişlerdir. Bu son yoruma göre âyetin mânâsı şöyledir: “Ey Resulüm hatırla, bir zaman İbrahim. Kâbenin temellerini yükseltiyor İsmail de “Ey rabbimiz. sen bunu bizden kabul et.” Çünkü sen çok iyi işiten ve çok iyi bilen­sin.” diyordu.

Müfessirler, Kâbeyi yapan ustanın sadece Hz. İbrahim mi yoksa onunla birlikte oğlu İsmail de mi olduğu hususunda farklı görüşler zikretmişlerdir.

Süddi ve Ubeyd b. Umeyr’e göre Kâbeyi Hz. İbrahim ve Hz. İsmail bera­berce yapmışlardır. Bu hususta, Süddi’nin şunları söylediği rivayet edilmiştir. “İbrahim ve İsmaile “İbadet edenler için Kâbeyi temizlemeleri emredilince İbra­him Mekke’ye gitti. Ve oğlu İsmail ile kazmaları ellerine aldılar. Fakat,  Kâbeyi nereye yapacaklarını bilemediler. Allah onlara, iki kanadı bir de başı bulunan ve âdeta yılan şeklini alan bir rüzgar gönderdi. Bu rüzgara, “Dönerek şiddetle esen rüzgar” anlamına gelen denir. Rüzgâr, İbrahim ve İsmail için Kabe’nin etrafını süpürdü. Onlara temelleri yapacakları yeri gösterdi. Onlar da kazma ile, rüzgârın temizlediği yerleri takibederek kazdılar. Böylece Kâbenin temelini yeniden kurdular. Hacerül Esved köşesine ulaşınca İbrahim, oğlu İsma-ile “Ey oğlum, git güzel bir taş bul getir buraya koyayım.” dedi. İsmail “Baba­cığım, ben ağır hareket eden biriyim ve yorgunum.” dedi. İbrahim “Git onu ba­na getir.” dedi. Bunun üzerine İsmail gidip babasının istediği taşı aradı. Ona bulduğu bir taşı getirdi. İbrahim o taşı beğenmedi. şimale “Daha güzel bir taş getir.” dedi. İsmail tekrar taş aramaya gitti. Bu arad Cebrail Hacerül Esvedi Hindistan’dan getirdi. Bu taş, Hz. Âdem ile birlikte çenetten gelmişti. Rengi çok beyazdı. Beyaz bir yahut halindeydi. Fakat insanların günahları yüzünden si-yahlaştı. İsmail de başka bir taş getirdi. O sırada, İbrahimin yanında, köşeye ko­nulmuş olan Hacerül Esvedi görünce “Bunu kim getirdi?” dedi. İbrahim “Sen­den daha zinde olan getirdi.” dedi. Ve ikisi birlikte Kâbeyi yaptılar,

Sadi b. Cübeyrin, Abdullah b. Abbas’tan naklettiğine göre ise Kâbeyi ya­pan asıl usta Hz. İbrahimdir. İsmail ise babasına amelelik yapmış, taş ve malze­me taşımıştır. Bu hususta Abdullah b. Abbas’ın, şunları söylediği rivayet edilmektedir: “İsmail zemzem suyuna yakın bir yerde ok yaparken babası İbrahim çıkagelmiştir. İsmail babasını görünce ayağa kalkmış, baba-oğulun birbirlerini karşılamaları gibi karşılamışlardır. Ondan sonra İbrahim, İsmail’e “Ey İsmail, Allah bana bir şey emretti.” demiş, İsmail de babasına “Rabbinin sana emrettiği­ni yap.” demiştir. İbrahim, “Bana yardım eder misin?” diye sormuş İsmail “Evet yardım ederim.” diye cevap vermiştir. İbrahim, çevresinden daha yüksek olan Kâbenin yerini göstererek “Allah bana, burada Beytullah yapmamı emretti.” demiştir. İşte bundan sonra İbrahim ve İsmail, Kâbenin temellerini yükseltmeye başlamışlardır. İsmail taş taşımış, İbrahim ise yapmıştır/Temeller yükselince İs­mail, “Makam-ı İbrahim” diye adlandırılan taşı getirmiş Hz. İbrahim’in ayakları­nın akına koymuş o da üzerine çıkarak Kâbeyi yapmaya devam etmiştir. Bu ara her ikisi de rablerine niyaz ederek “Ey rabbimiz bunu bizden kabul et. Şüphesiz ki sen çok iyi işiten ve çok işi bilensin.” demişlerdir.

Hz. Ali’den nakledilen başka bir görüşe göre, Kâbeyi yapım, Hz. İbrahim’dir. Kâbenin yapımı sırasında Hz. İsmail küçük bir çocuktur. Hz. Ali den bu hu­susta şunlar nakledilmektedir: Allah Teâlâ, İbrahime Kâbeyi yapmayı emredince İbrahim, hanımı Haceri ve ondan doğan küçük çocuğu İsmailli beraberine alarak Mekke’ye varmışlardır. Oraya varınca, Kabe’nin yerinde bulut şeklinde ve başı bulunan bir yaratık gördü. Onunla konuştu. O yaratık, İbrahim’e. “Ey İbrahim, benim gölgemin düştüğü yere veya benim kapladığım yere Beytullah’ı yap. Tam o kadar yap. Ne fazla olsun ne de eksik.” dedi. İbrahim Kâbeyi yaptıktan sonra. Haceri ve İsmaili oraya bırakıp geri dönmeye başlamıştır. Bunun üzerine Hacer, “Ey İbrahim, sen bizi kime bırakıyorsun?” demiş, Hz. İbrahim de “Siz Al­lah’a bırakıyorum.” demiştir. Hacer: “O halde git. Çünkü Allah bizi helak et­mez.” demiştir. İsmail son derece susamış, Hacer Safa tepesine çıkararak sağa sola bakmış fakat herhangi bir şey görememiştir. Sonra Merve tepesine çıkmış oradan da hiçbir şey görmemiştir. Sonra dönüp tekrar Safa tepesine gitmiş yine bir şey görememiştir. Bu iki tepe arsında yedi defa gidip gelmiştir. Sonra oğlu­nun yanına gelip “Ey İsmail öleceksin. Öl fakat gözümün önünde ölme.” demiş, oradan uzaklaşmış tekrar geri döndüğünde, İsmail’in, susuzluktan dolayı ayak­larıyla debelenerek yeri eşelediğini görmüştür. Bunun üzerine Cebrail Hacere seslenerek “Sen kimsin?” diye sormuş Hacer de “Ben İbrahim’in oğlunun anası olan Hacer’im.” demiştir. Cebrail “İbrahim sizi kime bıraktı?” demiş, Hacer de “Allah’a bıraktı.” demiştir. Cebrail “O sizi, size yararlı olan birine bırakmış,” demiştir? Cebrail, parmağıyla yeri araştırmış ve oradan zemzem suyu çıkmıştır. Hacer suyun akmasını önlemeye çalışırken Cebrail ona: “Bırak onu, o içilir tatlı bir sudur.” demiştir

Taberi diyor ki: “Doğru olan görüş, Kâbeyi İbrahim ile İsmail’in birlikte yaptıklarını beyan eden görüştür. İkisinin tle usta yahut Hz. İbrahim’in usta Hz. İsmail’in de ona yardım eden amele olması mümkündür. Zira âyet-i kerime, hem İbrahim’in hem de İsmail’in, Kâbenin temellerini yükselttiklerini beyan etmektedir.

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.