TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 163 VE 164. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
163- Sizin ilahınız tek bir ilahtır, ondan başka ilah yoktur. O, çok merhamet edendir ve çok bağışlayandır.
Ey insanlar, ibadet edilmeye layık olan ilahınız tek bir ilahtır. Ondan başka ilah yoktur. Ondan gayrısına ibadet etmeyin. Ona bir başka şeyi eş koşmayın. Çünkü onun misli ve benzeri yoktur. O, çok merhamet edendir ve çok bağışlayandır.
*Bir kısım âlimler, Allah Teâlâ’nın birliğini şöyle izah etmişlerdir: “Allah’ın benzeri ve emsali yoktur. Yani, Allah Teâlâ, aynı cinsten olan şeylerin biri değildir. Çünkü onun için cins söz konusu değildir. Yine Allah Teâlâ herhangi bir bütünün bölünen parçalarından biri değildir. Çünkü o, herhangi bir şeyin parçası değildir. Yine Allah Teâlâ’nın bir ‘ligi, birbirine benzeyen iki şeyin aynı oluşu anlamında bir birlik değildir. Zira onun benzeri ve emsali yoktur.
Diğer bir kısım âlimler ise Allah Teâlâ’nın birliğini şöyle izah etmişlerdir: Allah Teâla bütün yaratıklardan aynıdır. Yaratıklardan hiçbir şey onun varlığı içine girmez. Allah Teâlâ da yaratıklardan herhangi birine hulul etmez. O, ayrıdır, yalnızdır, tektir.
Âyet-i kerimede Allah Teâlâ’dan başka hiçbir ilah olmadığı zikredilmektedir. Bunun anlamı” Âlemlerin, AUahtan başka hiçbir rableri yoktur.” Kullarının, Allah’tan başka ibadet etmeye layık görecekleri hiçbir ilah yoktur. Allah Teâlâ’nın dışındaki tüm varlıklar, onun yaratıklarıdır. Bu itibarla bunların hepsinin Allah’a itaat etmeleri, emrine boyun eğmeleri, onun dışındaki ilah, put ve tağutlara ibadet etmeyi bırakmaları gerekir. Çünkü bunların hepsi Allah’ın yaratıklarıdır. Bu itibarla Allah’ın Hanlığını kabul etmek ve onun birliğini ikrar etmek zorundadırlar. Ayrıca dünyada, içinde bulundukları bütün nimetler ve âhirette erişecekleri bütün mükâfaatlar, Allah’a ortak koşulan putlara ait değil sadece Allah’a aittir. Diğer yandan Allah’a ortak koşulan şeyler, dünyada da âhirette de ne herhangi bir zarar verme gücüne sahiptirler ne de fayda sağlamaya. O halde bütün yaratıklar, Allah’tan başka ilah olmadığını kabul etmeli ve onun emir ve yasaklarına boyun eğmelidirler.” demektir.
Görüldüğü gibi âyet-i kerime, müşrikleri, sapıklıklarından dolayı uyarmakta, onları, inkarcılıktan vazgeçip tevhid inancına dönmeye çağırmaktadır. Bu âyetten sonra gelen âyette ise, Allah’ın birliğini gösteren delilleri, aklını kullanacak olan müşriklere göstermekte ve Onları uyararak şöyle buyurmaktadır:
164- Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ve gündüzün değişmesinde, insanların faydasına olan şeylerle, denizde yüzün gemilerde, Allah’ın, gökten su indirip onunla, yeryüzünü ölümünden sonra diriltmesinde, yeryüzünde her türlü canlıyı yaymasında, rüzgârı ve yerle gök arasında emre hazır olan bulutları çeşitli yönlere çevirmesinde, aklını kullanan bir topluluk için çeşitli ibretler vardır.
Şüphesiz göklerin ve yerin yoktan var edilmesinde, daha önce yapılmış bir benzeri olmaksızın meydana getirilmesinde, birbirinin zıddı olan gece ve gündüzün birbirlerini takib etmelerinde, gece gidince gündüzün, gündüz gidince de gecenin gelmesinde, insanlığın faydasına olan şeylerle denizlerde yüzen ağır yüklü gemilerde, yeryüzü kuraklaştıktan sonra, Allah’ın, gökten yağmur indirip onunla insanlar için yiyecek, hayvanlar için de yem olmak üzere yerden bitkiler çıkarmasında, insan ve hayvanlardan her canlıyı yeryüzünde muhtelif yerlere dağıtmasında, rüzgarı bazen aşılayıcı, bazen bulutları sürükleyici, bazen da her şeyi alt üst eden bir rüzgâr olarak çeşitli yönlere çevirmesinde, sizin ve hayvanlarınızın hayat kaynağı olan yağmuru taşıyan bulutlan, çeşitli yönlere sevketme-sinde, bütün bunlarda, aklını kullananlar ve Allah’ın birliğini gösteren delilleri anlayanlar için, bunları yaratanın tek bir ilah olduğuna dâir alâmet ve deliller vardır.
Allah Teala bu âyette insanlara, ilahlarının, tapmış oldukları put ve Tağutlar değil, kendilerine bu nimetleri veren Allah olduğunu haber vermekte ve her türlü ibadet ve taata ancak kendisinin layık olduğunu beyan etmektedir.
Taberi diyor ki: “Bu âyet-i kerimenin nüzul sebebi hakkında iki görüş etmektedir.
Ata b. Ebu Rebaha göre Ayet-i kerimenin nüzul sebebi şudur: Resulullah, müşriklere, Allahtan başka hiçbir ilah olmadığını ve Allah’ın tek bir ilah olduğunu bildirince onlar: “Allah’ın bir olduğuna dair delil nedir? Biz bunu inkâr ediyoruz. Biz, bir’den çok ilahımız olduğunu söylüyoruz.” dediler. Bunun üzerine Allah Teâlâ bu âyeti, putlara tapan müşriklere karşı Resulullah’a bir delil olması için indirdi. Zira âyet, Allah’tan başka tapılan putların hiçbir şey yapamadıklarını, Allah Teâlâ’nın ise âyette zikredilen her şeyi yaptığını beyan ediyor ve böylece müşrikleri susturuyor,
Ebudderda ve Said b. Cübeyr’e göre ise âyet-i kerimenin nüzul sebebi, müşriklerin, Resulullah’tan bir mucize istemeleridir. Allah Teâlâ onlara, gelip geçici olan bir mucizeyi gönderme yerine devamlı kalan ve akl-ı selimlere hitabedip ikna eden bu âyet-i kerimeyi göndermiştir ki düşünsünler ve şirklerinden vaz geçsinler. Bu hususta Said b. Cübeyr diyor ki: “Kureyş müşrikleri, Yahudilere “Bize Musa’nın getirdiği mucizeleri anlatır mısınız?” dediler. Yahudiler de onlara Hz. Musa’nın asasını ve beyaz el mucizesini Anlattılar. Kureyş müşrikleri, Hıristiyanlara da, Hz. İsa’nın getirdiği mucizeleri sordular. Hıristiyanlar da onlara, Hz. İsa’nın, körleri ve alaca hastalığını yakalananları iyileştirdiğini, Allah’ın izniyle ölüleri dirilttiğini anlattılar. Kureyş müşrikleri bu defa da Resulullah’a: “Allah’a dua et de Safa tepesini bizim için altın yapsın ve düşmanlara karşı güçlenmiş olalım.” dediler. Bunun üzerine Resulullah da rabbinden bunu istedi. Allah Teâlâ da ona: “Ren onlara istediklerini verir Safa tepesini alhn yaparım fakat artık ondan sonra da yalanlamalarına devam edecek olurlarsa ben onları, âlemlerden kimseyi uğratmadığını bir azaba uğratırım” buyurdu. Resulullah da: “Kavmimi bana bağışla da ben onları gün be gün davet edeyim.” dedi. İşte bunun üzerine Allah Teâlâ bu hayet-i kerimeyi indirdi. Bu âyette zikredilen hususlar, Resulullah’a güveni sağlama bakımından. Sata tepesinin altına dönüşmesinden daha büyük ve daha etkilidir.
Taberi diyor ki: “Doğru olan görüş şudur ki: “Allah Teâlâ bu âyet-i kerimeyle kullanın, birliğine ve ilahlıkta tek oluşuna dair uyarmıştır. Âyetin asıl nüzul sebebi budur. Atâ’mn da dediği gibi bu âyet-, Resulullah’a müşriklere karşı bir delil de olabilir. Said b. Cübeyr ve Ebudderda’nın dediği gibi, müşriklerin. Resulullah’tan istediklerini bir mucizenin yerine inmiş te olabilir.
Taberi diyor ki: “Eğer denilecek olursa ki: “Bir kısım kâfirler, göklerin ve yerin yaratılmasının ve âyette zikredilen diğer şeylerin, Allah tarafından meydana getirildiklerini inkâr ederler. Allah’ın yaratıcılığını inkâr edenlere karşı Allah’ın bunları yarattığını söylemek, onun varlığını ve birliğini gösteren bir delil olur mu? “Cevaben denilir ki: Allah’ın varlığını ve birliğini inkâr eden mülhidlere doğrudan delil olmasa da, Allah’ın yaratıcılığın kabul eden fakat ona bir lakım putları ortak koşan müşriklere karşı, Allah’ın birliğini ispat eden kesin bir delildir. Zira Allah Teâlâ onlara: “Ben bu şeyleri yaratıyorum, sizin bana ortak koştuğunuz şeyler ne yapıyor? Hiçbir şey yapmıyor.” diyerek onları susturmuştur.