TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 173. AYET-İ KERİME
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
173- Şüphesiz ki Allah size leşi, kanı, domuz etini bir de Allah’tan başkası adına kesilenleri haram kıldı. Bir kimse mecbur kalır, zaruret haddini aşmadan ve başkalarının hakkına tecavüz etmeden bunlardan yerse ona günah yoktur. Şüphesiz ki Allah, çok bağışlayan ve çok merhamet edendir.
Şüphesiz ki Allah size, leşi, kanı, domuz etini ve Allah’tan başkası adına yani putlar ve uydurma tanrılar gibi varlıkların adına kesilenleri haram kıldı
Kim bu haram kılınanları yemeye mecbur kalır da, kendisi gibi zaruret halinde bulunanın elindekini zorla almadan, onun hakkına tecavüz etmeksizin ve kendisi için de zaruret miktarını aşmadan bu haram kılınan şeylerden yese onun için bir mahzur ve günah yoktur. Şüphesiz ki Allah, çok bağışlayan ve çok merhamet edendir.
“Allah’tan başkası adına kesilen” şeklinde tercüme edilen cümlesi müfessirler tarafından iki şekilde izah edilmiştir:
a- Katade, Mücahid, Dahhak, Atâ ve Abdullah b. Abbas’a göre bu ifadenin mânâsı, “Allah’tan başkası adına kesilenler” demektir. Allah’tan başkası bir tağut, bir put vb. şeylerdir.
b- Rebi’ b. Enes ve İbn-i Zeyd’e göre ise bu ifadeden maksat, “Üzerine Allah’tan başkasının adı anılarak kesilen hayvanlardır.”
Ayet-i kerimenin metninde geçen ifadesinin ne mânâya geldiği hakkında müfessirler çeşitli görüşler ileri sürmüşlerdir. Bazılarına göre bu ifadenin mânâsı “Müslüman idareciye başkaldıran veya savaşan biri olmaksızın.” demektir. Binaenaleyh böyle birinin, zaruret halinde böyle bir ruhsattan istifade etmesi caiz değildir. Said b. Cübeyr ve Mücahid bu görüştedirler. “Yol kesici olmaksızın, Müslümanların cemaatinden ayrılmaksızın ve Allah’a isyan için yola çıkmaksızın” demektir.
Katade, Hasan-ı basri, Mücahid, İkrime, Rebi’ b. Enes ve İbn-i Zeydden nakledilen diğer bir görüşe göre ( fö ) ifadesinden maksat, “Haram yemeyi istemeksizin. “ifadesinden maksat ise “Kendisine mubah kılınan, ihtiyacından fazla yemeksizin.” demektir.
Başka bir kısım âlimlere göre ise bunun mânâsı: “Haramı iştahla yemeksizin, mubah olan şeyde zaruret miktarını aşmaksızın” demektir. Bu hususta Süddi diyor ki: “Bâği” demek, “Arzusuna uyan” demektir. ise yemesinde zaruret miktarını aşarak doyuncaya kadar yiyen” demektir. Taberi diyor ki: “Âyetin yorumunda doğru olan görüş şudur: “Kendisine haram kılınanı yeme arzusunda olmaksızın helal yiyecek mevcut olduğu halde onu bırakıp harama d almaksızın” Zira, âdil bir idareciye karşı çıkana ve yol kesene yakışan bu hallerinden vazgeçip Allah’a ve ulul Emre itaat etmesidir. Böylelerinin, açlıktan kendilerini öldürüreke günahlarına başka bir günahı eklemeleri doğru değildir. O halde bunlar ruhsatlardan istifade ederler.
Ayet-i kerimede ifade buyurulan “Leş, kan, domuz eti ve Allah’tan başkası adına kesilenler” kısa olarak şöylece izah edilmektedir:
Leş: Bundan maksat, kara hayvanlarının dini usullere riayet edilmeden kesilenleridir. Veya kendiliklerinden ölenleridir. Deniz hayvanlarının ölülerinin ise kesilmeden yenmeleri helaldir. Peygamber efendimiz (s.a.v.)den denizin suyu sorulmuş o da şöyle buyurmuştur:
“Denizin suyu temiz, ölüsü helaldir.
Kan: Bundan maksat, akıtılmış kandır. Nitekim En’am suresinin yüz kırk beşinci âyetinde de bu husus açıklanmakta ve şöyle buyurulmaktadır: “Ey Muhammed, de ki: “Bana vahyolunanlardan, yiyen bir kişinin yediği herhangi bir şeyin haram olduğuna dair bir hülyüm bulamıyorum, ancak leş, veya akıtılmış kan yahut domuz eti…” haramdır. Peygamber efendimiz de bir Hadis-i şerifinde şöyle buyurmaktadır:
“Bize, ölen hayvanlardan iki cins, kanlardan da iki çeşidi helal kılınmıştır. Hayvanlar balık ve çekirgedir. Kanlar ise karaciğer ve dalaktır.
Domuz Eti: Domuzun ehlisi de vahşi olanı da eti de yağı ve diğer parçalarının hepsi de haramdır.
Allah’tan başkası adına kesilen hayvan: Allah Teâlâ, yarattığı hayvanların kesilmeleri halinde kendi adının anılarak kesilmelerini emretmiştir. Kendi adından başka herhangi bir isim anılarak kesilen hayvanların etlerinin yenmesini ise haram kılmıştır. Bu hususta âlimler ittifak etmişlerdir. Allah’tan başka şeyler, put tağut ve diğer bütün varlıklardır. Allah’ın dışında herhangi bir şeyin adının anılmasıyla beraber Allah’ın ismi de anılmaksızın kesilen hayvanların elinin yenmesinde ise âlimler arasında çeşitli görüşler vardır.
Bu konuda âyet-i kerimelerde şöyle duyurulmaktadır: “Eğer Allah’ın âyetlerine iman ediyorsanız, Allah’ın adı anılarak kesilen hayvanlardan yeyin.” “Size ne oluyor da Allah’ın adı zikredilerek kesilen hayvanlardan iniyorsunuz?”Kesilirken üzerine Allah’ın adı zikredilmeyen hayvanları yemeyin. Bunu yapmak, Allah’ın yolundan çıkmaktır.
Bu âyet-i kerimelerin de ifade ve hükümlerini göz önüne alan bazı âlimler demişlerdir ki: “Hayvanı kesen kimse Müslüman dahi olsa, keserken Allanın adını anmazsa kestiği hayvan yenmez. İsterse Allah’ın adını anmayı kasten ter-ketsin isterse unutsun.” Bu görüş, Abdullah b. Ömerden, onun kölesi Nâfi’Uen, Şa’bî ve İbn-i Şîrin den nakledilmiştir. Aynı görüş İmam Mâlikten ve Ahmed b. Hanbelden de nakledilmektedir. Dâvud-ı Zahirî de aynı görüştedir. Bunlar, görüşleri ne delil olarak En’am suresinin yüz yirmi birinci âyetini göstermişler, ayrıca Maide suresinin dördüncü âyetinin şu ifadesini de zikretmişlerdir:”… avcı hayvanları ava salarken üzerlerine Allah’ın adını anın…” Peygamber efendimiz de bir Hadis-i Şerifinde şöyle buyurmaktadır:
“Kanı akıtacak bir aletle kesilen ve üzerine Allah’ın ismi anılarak kesilen hayvanı yeyin. Tırnak ve diş hariç.
Bazı âlimler de, hayvanı kesen müslümanın, unutarak besmele çekmeden kestiği hayvanın yenileceğini fakat kasten besmeleyi terketmesi halinde kestiğinin yenmeyeceğini söylemişlerdir. Bu görüş, Hz. Ali, Abdullah b. Abbas, Said b. el- Müseyyeb, atâ, Tâvûs ve Hasan-ı Basriden nakledilmekte, Ebu Hanife de aynı görüşü benimsemektedir. İmam Mâlik ve Ahmed b. Hanbel’in mezheplerinde meşhur olan görüş te budur. Bunların delilleri, Peygamber efendimiz (s.â.v.) şu hadis-i Şerifidir.
“Şüphesiz ki Allah ümmetinden, hata, unutma ve zorla yaptırılan şeyin sorumluluğunu kaldırmıştır.
Diğer bir kısım ise, hayvanı kesen Müslümanın besmele çekmesinin şart olmadığını, besmele çekmenin müstehap olduğunu, kesen kimsenin, kasıtlı olarak besmeleyi terk etmesi halinde dahi kesilen hayvanın etinin yenilebileceğini söylemişlerdir. Bu görüş te Abdullah b. Abbas Ebu Hureyre ve atâ b. ebu Rebah’an nakledilmektedir. İmam Şafii de bu görüştedir. Aynı görüş İmam Mâlik ve imam Ahmed b. Hanbelde de nakledilmiştir. Bu görüşte olanlar, “Kesilirken üzerlerine Allah’ın adı anılmayan hayvanları yemeyin. Ayet-i kerimesinin, Allah’ın dışındaki varlıkların adı zikredilerek kesilenleri kastettiğini söylemişlerdir. Delil olarak ta Dârekutnînin rivayet ettiği şu hadisi zikretmişlerdir: “Müslüman bir kimse hayvanı keser de Allah’ın ismini anmazsa sen o kesileni ye. Çünkü Müslümanda Allah’ın isimlerinden biri mutlaka mevcuttur.
Hz. Aişe (r.a.) diyor ki:
“Bir kısım insanlar Resulullah’an şunu sordular: “Ey Allah’ın Resulü, müşriklikten yeni dönmüş olan bazı insanlar bize et getiriyorlar. Bilmiyoruz onları keserken üzerlerine Allah’ın adını andılar mı anmadılar mı? Resulullah buyurdu ki: “Siz o ete besmele çekin ve yiyin.