TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 195. AYET-İ KERİME
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
195- Mallarınızı Allah yolunda harcayın da kendinizi ellerinizle tehlikeye atmayın. İyilik yapın. Şüphesiz ki Allah, iyilik yapanları sever.
Mallarınızı, Allah’ın size gönderdiği dinin yücelmesi için harcayın. Kendinizi ellerinizle tehlikeye atmayın. Yani Allah yolunda harcamayı terk etmeyin. Yoksa azabı hak ederek helak olursunuz. Farzları yerine getirmek, harcamalardan kaçınmak ve fakirlere yardım etmekle iyilik yapın. Zira Allah iyilik yapanları sever.
Âyet-i kerimede: “Mallarınızı Allah yolunda harcayın.” Duyurulmaktadır. Allah yolunda maksat, “Müminleri, Allah’ın düşmanlarına karşı cihad etmeye götüren yoldur.
Yine âyet-i kerimede: “Kendinizi ellerinizle tçhlikeye atmayın.” buyurulmaktadır. Müfessirler âyetin bu ifadesini çeşitli şekillerde izah etmişlerdir.
a- Huzeyfetiü Yeman, Abdullah b. Abbas, Muhammed b. Kâ’b el-Kurezi, Mücahid, Katade, Süddi, İkrime, Hasan-ı Basri, Atâ ve Dehkaka göre burada zikredilen: “Kendinizi ellerinize tehlikeye atmayın.” ifadesinden maksat, “Allah yolunda harcamayı terkederek kendinizi ellerinizle tehlikeye atmayın.” demektir. Bu hususta Abdullah b. Abbas diyor ki: “Buradaki tehlike, kişinin Allah yolunda öldürülmesi değildir. Buradaki Tehlike, Allah yolunda mal harcamamaktır.” Sizden biriniz” “Harcayacağım bir şey yok.” demesin. Şayet kendisinde bir mızrak dahi bulunuyorsa onunla Allah yolunda teçhizattansın.”
b- İbn-i Zeyde göre: “kendinizi ellerinizle tehlikeye atmayın.” ifadesinden maksat, Allah yolunda infaki bırakarak düşmanın karşısına hazırlıksız, azik-sız ve güçsüz çıkmaktır. Buna göre azığı ve gücü bulunmayan insan, düşmanın karşısına çıkarak kendisini tehlikeye atmamalıdır.
c- Bera b. Âzib ve Ubeyde es-Selmaniye göre ise: “Kendinizi ellerinizle tehlikeye atmayın.” ifadesinden maksat, günah işleyen kişinin, Allah’ın rahmetinden ümit kesmesidir. Buna göre bir insan günah işler de günahlarının affedilmez olduğu kanaatına varacak olursa işte o kimse kendisini eliyle tehlikeye atmış olur. Bu hususta bir adam Bera b. Âzib’e “Bir kişi bir tabur askere karşı hücuma geçer de savaşırsa o kimse kendisini eliyle tehlikeye atmış olur mu?” diye sormuş, Bera b. Âzib de: “Hayır olmaz. Fakat tehlike, bir gühan işlemesi sonra da bu günahından tevbe etmesi halinde tevbesinin kabul edilmeyeceğini söymesidir.” demiştir.
d- Ebu Ümrana göre ise “Kendinizi ellerinizle atmayın.” ifadesinden maksat, Allah yolunda cihad etmeyi terketmektir. Zira cihad etmeyenler, düşmanın kuvvetlenmesine ve kendilerine karşı saldırıya geçmesine sebep olurlar. Böylece kendi kendilerini elleriyle tehlikeye atmış olurlar. Nitekim bu hususta Nüceym kabilesinden İmranın babası Eşlem diyor ki:
“Biz, İstanbul’u kuşatmıştık. Rumlar karşımıza büyük bir orduyla çıktılar. Biz müslümanlardan da onlar kadar veya onlardan biraz daha fazla sayıda bir ordu oniann karşısına çıktı. O dönemde Mısır halkının başında Ukbe b. Amir, ordunun başında da Fadele b. Ubeyd bulunuyordu. Müslümanlardan bir kişi Rum birliklerine hamle yaparak içlerine daldı. Bunu gören müslümanlar: “Subhanallah, bu adam kendisini eliyle tehlikeye atıyor.” dediler. Bunun üzerine Ebu Eyyub el-Ensari ayağa kalktı ve şöyle dedi: “Ey insanlar, siz bu ayeti bu şekilde mi yorumluyorsunuz? Şüphesiz ki bu ayet, biz, Ensar topluluğu hakkında nazil olmuştur. Allah Teâlâ İslamı aziz kılıp onun yardımcılarını çoğaltınca, bizler, Resulullah’ın bulunmadığı bir yerde birbirimizle gizli olarak şöyle konuştuk: “Biz, mallarımızı kaybettik. Şüphesiz ki Allah, İslamı aziz kıldı ve onun yardımcılarını artırdı. Biz artık mallarımızın başında durup ta kaybettiklerimizi tekrar elde etmeye çalışsak acaba nasıl olur? “Bunun üzerine Allah Teâlâ, bize cevap olmak üzere Peygamberine; “Mallarınızı Allah yolunda harcayın da kendinizi ellerinizle tehlikeye atmayın.” âyetini indirdi. Böylece asıl tehlikenin, malların başından ayrılmamak, onları çoğaltmaya çalışmak ve cihadı terketmek olduğu ortaya çıktı.”
Eşlem diyor ki: “Ebu Eyyub el-Ensari, Allah yolunda cihada devam etti ve orada ölerek Rum topraklarına defnedildi.”
Taberi diyor ki: “Bana göre “Kendinizi ellerinizle tehlikeye atmayın” ifadesinin izahında ileri sürülen görüşlerden doğru olanı: Âyet-i kerimeyi şu şekilde izah edenidir: “Siz, mallarınızı, sizin için şeriat kıldığım dininizi yüceltmek ve kuvvetlendirmek yolunda harcayın. Bu da, inkarcılık uğrunda size karşı düşmanlık ilan etmiş olanlara karşı cihad etme yolunda harcamanızla olur. Kendinizi tehlikelere teslim etmeyin. Yularınızı, sizi tehlikeye götürecek şeylerin eline vermeyin.” Taberi sözlerine devamla diyor ki: “Kendinizi ellerinizle tehlikeye atmayın.” ifadesi, “Kendinizi tehlikeye teslim etmeyin.” şeklinde genel bir anlamda alındığı takdirde, gerektiği halde Allah yolunda infak etmemek, tehlikeye teslim olmak demektir. Zira bu, Allah’ın emrettiği bir farizayı yerine getirmemektir. Çünkü Allah teala, kendilerine zekat verilecek sekiz sınıfı belirtirken bu sınıflardan birinin de, Allah yolunda harcamak olduğunu beyan etmiş ve şöyle buyurmuştur: “Zekât, Allah’tan bir farz olarak ancak fakirlere, yoksullara, zekatı toplayan memurlara, kalbleri îsiama ısındırılmak istenenlere, borçlulara, Allah yolunda cihad edenlere ve yolda kalanlara verilir. Şüphesiz Allah, her şeyi çok iyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. Yine Allah’ın rahmetinden ümit kesen günahkâr da kendisini tehlikeye teslim etmiş olur. Zira Allah Teâlâ, rahmetinden ümit kesmeyi yasaklayarak şöyle buyurmuştur: “Ey oğullarım gidin Yusuf u ve kardeşini iyice arayın. Allah’ın merhametinden ümidinizi kesmeyin. Çünkü Allah’ın merhametinden ancak kâfir bir kavim ümidini Keza) müşriklere karşı cihad gerektiği halde onu terkeden de, üzerine farz olan bir emri terk ettiğinden kendisini tehlikeye teslim etmiş olur. Âyet-i kerime bütün bu ihtimalleri kapsar mahiyette olduğuna göre onu bu ihtimallerden sadece birine yorumlamak doğru değildir. Âyeti: “Allah’ın emirlerini terk ederek kendinizi onun azabına düşürmeyen.” şeklinde izah etmek daha isabetli olur. Bununla beraber Allah’ın emirlerinden ilk hatıra gelen, mallan Allah yolunda harcamaktır. Tehlikeye düşmekten ilk hatıra gelen de malları Allah yolunda harcamaktır.
Ebu İshaka göre âyette geçen “İyilik yapın” ifadesinden maksat, “Allah’ın size farz kıldığı şeyleri yerine getirin.” demektir.
İkrime’ye göre, bundan maksat, “Allah’a karşı hüsn-i zamla bulunun.” demektir. İbn-i Zeyde’ göre ise “muhtaçlara yardım ederek iyilikte bulunun” demektir.