sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 203. AYET-İ KERİME

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 203. AYET-İ KERİME
17.04.2024
201
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

203- Allahı sayılı günlerde zikredin. Kim iki gün içinde accic edip dö­nerse ona bir günah yoktur. Kim de geri kalırsa ona da bir günah yoktur. Bu, AHahtan korkan içindir. O halde Allahtan korkun ve bilin ki onun hu­zurunda toplanacaksınız.

Allahı, Hac sırasında Minada bulunduğunuz günlerde anın. Hac yapan kimse isterse acele edip Minadan iki gün içinde aynisin isterse iki gün içinde dönmeyip üçüncü güne kalsın farketmez. Çünkü onun günahları affedilmiştir. O, haccını eda ederken Allahtan korksun ve onun emirlerine karşı gelmekten sa­kınsın. O halde emirlerine uyup yasaklarından kaçınarak Allahtan korkun ve bi­lin ki Allah, mutlaka amellerinizin karşılığını verecektir. İyilikte bulunana mükâfaatını, kötülükte bulunana da cezasını verecektir.

* Âyet-i kerimede zikredilen “Sayılı günler”den maksat, Şeytanı taşlama günleridir. Bu günlere “Teşrik günleri” denir. Allah teala kullarına, bu günlerde kıldıkları namazların arkasından tekbir getirmelerini ve bu günlerde Şeytana at­tıkları her taşla birlikte tekbir getirmelerini emretmiştir. Burada zikredilen “Sa­yılı günler”den maksadın teşrik günleri olduğu, Abdullah b. Abbas, Ata, Müca-hid, İbrahim en-Nehai, Hasan-ı Basri, İsmail b. Ebi Halid, Katade, Süddi, Rebi1 b. Enes, Mâlik ve İbn-i Zeyd tarafından nakledilmiştir. Ayrıca ResuluUahın, teş­rik günlerinde Allanın zikredileceğini bildirmesi de bu âyette zikredilen “Sayılı günler”den maksadın, teşrik günleri olduğunu ortaya koymaktadır. Bu hususta Peygamber efendimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor:

“Teşrik (tekbir) günleri, yeme, içme ve Allah’ı zikretme günleridir.

Âyet-i kerimede zikredilen “İki gün”den maksat ise, Hac sırasında Mina­da geçirilen ve Şeytanın taşlandığı günlerdir. Peygamber efendimiz bu hususta da şöyle buyurmaktadır:

“Hac Arafattır, Hac Arafattır, Hac Arafattır. Mina günleri üç gün­dür. Kim iki gün içinde acele edip dönerse ona bir günah yoktur. Kim de geri kalırsa ona da bir günah yoktur. Kim bayram günü sabahı fecirden evvel Arafata kavuşacak olursa Hacca kavuşmuş olur.

Âyet-i kerimede: “Kim iki gün içinde acele edip dönerse ona bir gü­nah yoktur. Kim de geri kalırsa ona da bir günah yoktur. Bu, Allahtan korkan içindir.” Duyurulmaktadır. Müfessirler bu âyet-i kerimenin bu bölümü­nü şu şekillerde izah etmişlerdir:

a- Ata, İkrime, Mücahid, Süddi, Katade, İbrahim en-Nehai, Abdullah b. Ömer ve Abdullah b. Abbastan nakledilen bir görüşe göre, onlar âyetin bu bölü­münü şu şekilde izah etmişlerdir: “Kim, teşrik günlerinin ilk iki gününde acele eder ve oradan ayrılacak olursa, ayrılmasından ve acele etmesinden dolayı ona bir günah yoktur. Kim de teşrik günlerinin ikinci gününde acele etmeyip üçüncü güne kalır ondan sonra oradan ayrılacak olursa, onun için de geç kalmasından dolayı bir günah yoktur.

b- Abdullah b. Mes’ud, İbrahim en-Nehai, Abdullah b. Ömer, Mücahid, Abdullah b. Abbas, Âmir eş-Şa’bî ve Hz. Aliden nakledilen diğer bir görüşe gö­re âyetin bu bölümünün izaht şöyledir: Kim iki günde acele edecek olursa onun da günahları affedilmiştir, kim de iki günden fazla kalırsa onun günahları da af­fedil mistir. Zira hacemdan dolayı onun günahları bağışlanmıştır. İki günde ace­le ‘edip etmemesi onun bağışlanmış olmasını etkilemez.

c- Mücahidden nakledilen başka bir görüşe göre bu âyetin izahı şöyledir: O kimsenin, iki gün içinde acele etmesi halinde de, iki günden geç kalması ha­linde de hac yaptığı yıl ile gelecek yıl arasındaki günahları affedil mistir.

d- Ebul Âliye, İbrahim en-Nehai, Süddi, Abdullah b. Abbas ve Abdullah b. Mes’uddan nakledilen diğer bir görüşe göre âyetin bu bölümünün izahı şöyle­dir;: Kim bu iki gün içerisinde acele edecek olursa geriye kalan ömrü boyunca, Allahtan korkması şartıyla artık onun üzerinde bir günah kalmamıştır.

e- Muhammed b, Salih ve Abdullah b. Abbastan nakledilen başka bir gö­rüşe göre bu âyetin izahı şöyledir: Kim, teşrik günlerinin ilk iki gününde acele eder oradan ayrılacak olursa, av avlanmaktan kaçınması şartıyla acele edip ora­dan ayrılmasından dolayı ona bir günah yoktur. Kim de üçüncü güne kadar devam edip sonra oradan ayrılacak olursa onun için de bir mahzur yoktur.

f- Abdullah b. Mes’uddan nakledilen son bir görüşe göre âyetin bu bölü­münün izahı şöyledir: “Kim, teşrik günlerinin ilk iki gününde acele eder de ora­dan ayrılacak olursa onun için bir günah yoktur. Çünkü o, haccından dolayı af-fedilmiştir. yine kim de teşrik günlerinin üçüncü gününe kadar geç kalır da on­dan sonra ortadan ayrılacak olursa onun için de bir günah yoktur. Zira o da hac-cmdan dolayı b ağ işi anm ıştır. Ancak bu bağışlanma, haccı esnasında, Ali ahin yasakladığı şeylerden kaçınan kimseler içindir.

Taberi diyor ki: “Bu görüşlerden daha sıhhatli olanı şudur: Minanın üç gününden ilk ikincisinde kim acele eder de ikinci günde oradan ayrılacak olursa onun için bir günah söz konusu değildir. Zira Allah onun günahlarını affetmiş-tir. Yeter ki haccederken Allahtan korkmuş olsun. Haccı sırasında Allahm, ka­çınmasını emrettiği şeylerden kaçınmış, yapmasını emrettiği şeyleri de yapmış olsun ve gücünün yettiği bir şekilde haccını itaat içinde ifa etmiş olsun. Kim de Minanın üç gününden üçüncü gününe kadar kalır ondan sonra oradan ayrılacak olursa onun için de bir günah yoktur. Çünkü Allah haccı sayesinde onun geçmiş günahlarını affetmiştir. Yeter ki haccını Allahm koyduğu sınırlara dikkat ederek ifa etmiş olsun. Yani bu izaha göre “Acele edip iki gün içinde dönene de geri kalana da günah yoktur.” ifadesinden maksat, haccını hakkıyla ifa eden, Allah tarafından bağışlanmıştır. Onun Mina günlerinde acele edip etmemesi bu bağış­lanma durumunu etkilemez.” demektir.

Taberi diyor ki: Bu izahın tercih edilmesinin sebebi, bu hususta Resulul-lahm şu ve benzeri hadisleridir.

“Kim Allah için hacceder, (o sırada) cinsi temasta bulunmaz ve fisk işle­mezse, buradan ayrılırken annesinden doğmuş gibi ayrılır.

Abdullah b. Mes’ud da Resulullah’ın şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:

Hac ile Umreyi peşpeşe yapın. Çünkü bu ikisi, körüğün, demir, altın ve gümüşün posasını temizleyip attığı gibi fakirliği ve günahları silip atarlar. Ka­bul edilen bir hac için cennetten başka bir sevap yoktur. Bu hadis, Abdul­lah b. Abbas ve Hz. Ömer’den de rivayet edilmiştir.

Taber i diyor ki: “Bu ve benzeri hadis-i şerifler gösteriyor ki, âyet-i keri­mede geçen: “Kim ilk iki günde acele edip oradan ayrılacak olursa onun için günah söz konusu değildir. Kim de geri kalacak olursa onun için de gü­nah söz konusu değildir” ifadelerinde zikredilen “Onun için günah söz konusu değildir.” cümlesinden maksat, “Hacceden kimse affedilmiştir. Mina günlerinde geri kaiıp kalmaması bu affını etkilemez.” demektir. Bu ifadenin mânâsı bu ol­duğuna göre bu ifadeyi birinci görüşte zikreüildiği gibi: “Minada acele etmesin­den veya geri kalmasından dolayı hacceden kimseye bir günah yoktur.” şeklinde izah etmek doğru değildir. Zira Resulullahın hadisleri bu ifadeyi bizim izah etti­ğimiz gibi açıklamışlardır.

Taberi, yukarıda zikredilen görüşlerin isabetli olmadığına dair uzun açık­lamalarda bulunmuştur…

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.