sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 204. AYET-İ KERİME

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 204. AYET-İ KERİME
18.04.2024
156
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

204- İnsanlardan öylesi vardır ki, dünya hayatı hakkında sözü senin hoşuna gider ve Allah’ı, kalbinde olana şahit tutar. Halbuki o, en azılı bir düşmandır.

İnsanlardan bir kısımları vardır ki onların, dünya hayatı ile ilgili olarak açıktan konuştukları sözleri senin hoşuna gider. Sözünde doğru olduğuna ve söylediği sözlerin, inancına uygun olduğuna dair Allahı, kalbinde olana şahit tu­tar. Halbuki o, en azılı bir düşmandır. Yani onun düşmanlığı şiddetlidir. Bâtıl ile ve yalan sözler söyleyerek karşısındakilerle mücadele eder durur. İşte bu, içle­rinde sakladıkları şeyin aksini ortaya koyan münafıkların sıfatıdır.

Bu âyet-i kerime, müminlere münafıkları tanıtmaktadır. Âyet-i kerime­nin kimin hakkında nazil olduğu hususunda müfessirler çeşitli görüşler zikret­mişlerdir.

a- Süddiye göre bu âyet, Ahnes b. Şerik hakkında nazil olmuştur. Bu kişi,

Ziihre oğullan île antlaşma yapmış bir kimse idi. Bir gün, Medinede Resuîuîla-ha geldi ve ona Müslüman olduğunu söyledi. Resulullah onun bu halini beğen­di. Ahnes: “Ben Müslüman olmak için geldim. Allah da biliyor ki ben bu sö­zümden sadıkim.” dedi ve Allahı, kalbinde olana şahit tuttu. Sonra Resulullahın yanından ayrılıp gitti. Müslümanların ekinlerinin ve merkeplerinin yanından ge­çerken ekinleri yaktı ve merkepleri kesti. İşte bunun üzerine Allah teala bu âyet-i kerimeyi indirdi. Süddiye göre Hümeze suresi ve Kalem suresinin baş tarafı da bu kişi hakkında inmiştir.

b- Abdullah b. Abbasa göre ise bu sure Resulullahın, “Reci” denen yerde öldürülen ve esir alman müfrezesi aleyhinde konuşan münafıklar hakkında nazil olmuştur. îkrime, Abdullah b. Abbasın bu hususta şunları söylediğini rivayet ediyor. “Resulullahın, Hubeyb ve arkadaşlarından oluşan müfrezesi Mekke ile Medine arasında “Usfan” denen yerde müşrikler tarafından mağlup edilince mü­nafıklardan bir kısım insanlar şunları söylemişlerdir: “Vay haline bu öldürülen zavallıların. Bunlar ne evlerinde oturup sağ kaldılar ne de arkadaşlarının dâvasını tebliğ edebildiler.” İşte bu âyet, bu münafıklar hakkında, bundan sonra gelen âyet îe müfrezede bulunan müminler hakkında nazil olmuştur.”

c- Muhammed b. Kâ’b el-Kurezi, Katade, Mücahid, Rebi’ b. Enes ve Ata’ya göre bu âyet-i kerime, bütün münafıklar hakkında nâzii olmuştur. Bir gün, Said el-Makburi, Muhammed b. Kâ’b el-Kurezi ile konuşurken Said ona, kendi ifadesiyle şu hadisi okumuştur. “Ahir zamanda, âhirete çalışır gibi görü­nerek dünya malını kazanmak isteyen bir kısım insanlar ortaya çıkacaktır. Bun­lar insanlara karşı yumuşaklık bakımından koyun postuna bürünürler. Dilleri şe­kerden daha tatlı, kalbleri ise canavar kalbidir. Aziz ve Celil olan Allah, bir ha-dis-i Kudside:

“Bana güvenerek mi kendilerini aldatıyorlar? Yoksa bana karşı kendileri­ni cesur mu hissediyorlar? Ben kendime yemin ederim ki onların üzerine, kendi aralarından öyle bir fitne gönderirim ki içlerinden halim selim olanları bile şaş­kına çevirir.” buyurdu.

Muhammed b. Kâ’b da: “Senin o okuduğun ifadeler Allanın kitabında mevcuttur.” dedi. Saki de: “O, Allanın kitabînin neresinde?” diye sordu. Mu­hammed b. Kâ’b da: “İnsanlardan öylesi vardır ki dünya hayat] hakkında sözüsenin hoşuna gider. Ve Allahı kalbinde olana şahit tutar. Halbuki o, en azılı bir düşmandır. O, iş başına geçtiği zaman yeryüzünde fesat çıkarmak, ekini ve nes­lini helak etmek için çalışır. Allah, bozgunculuğu sevmez.” âyetlerini okudu. Said de Muhammede, “Ben bu âyetin, kimin hakkında nazil olduğunu iyi biliyo­rum.” dedi. Muhammed de ona: “Bir âyet belli bir kişi hakkında inmiş olabilir. Fakat onun hükmü herkes için geçerlidir.” dedi.

Âyet-i kerimede geçen ve “Allahı kalbimde olan şahit tutar” şeklinde ter­cüme edilen cümlesindeki fiili, kıraat âlimlerinin çoğu tarafından bu şekilde okunmuştur. Bu kıraata göre âyetin mânâsı “Ey Muhammed, senin, sözlerini beğendiğin o kimse, kalbindeki inancı­nın, diliyle söylediği sözlere mutabık olduğuna dair Allahı da şahit tutar.” de­mektir.

Diğer bir kısım kıraat âlimleri ise bu cümleyi şeklinde okumuşlardır. Bu kıraata göre âyetin bu bölümünün mânâsı şöyledir. “Ey Muhammed, bir kısım insanların dünya hayatı hakkındaki sözleri senin ho­şuna gider. Halbuki Allah, onların kalbindeki inancın fasit olduğuna dair şahit­tir, onu görmektedir.”

Taberi, birinci kıraat şeklini tercih etmiş ve âyeti ona göre izah etmenin doğru olduğunu söylemiştir. Çünkü kıraat âlimlerinin çoğunluğu, âyeti bu şekil­de okumuşlardır.

Âyet-i kerimede geçen ve “Halbuki o en azılı bir düşmandır.” şeklinde tercüme edilen cümlesi, müfessirler tarafından çeşitli şekiller­de izah edilmiştir.

Abdullah b. Abbas ve Katadeye göre bu cümlenin mânâsı “Halbuki o, tartışmacı bir düşmandır.” demektir. Mücahid ve Süddiye göre ise bu ifadeden maksat, “Halbuki o, aksi bir düşmandır.” demektir. Hasan-ı Basriye göre ise bu ifadeden maksat, “Halbuki o, yalan söyleyen bir düşmandır.” demektir.

Taberi bu ifadelerin hepsinin birbirine yakın olduğunu ve aralarında pek büyük bir fark olmadığını söylemiştir

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.