TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 238. AYET-İ KERİME
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
238- Namazlara ve orta namaza devam edin. Gönülden boyun eğerek Allah’ın huzurunda durun.
Farz namazlara ve orta namaza, yani ikindi namazına devam edin. Namazlarınızda Allanın huzurunda, gönülden itaat içinde, huşu ile sessizce durun.
Müfessirler, âyet-i kerimede zikredilen “Orta namaz”dan neyin kastedildiği hususunda farklı görüşler beyan etmişlerdir.
a- Hz. Ali, Abdullah b. Abbas, Ebu Hureyre, Ebu Said el-Hudri, Hz. Ai-şe, Ümmü Seleme, Hz. Hafsa, Abdullah b. Mes’ud, Semüre b. Cündeb, Ümmü Habibe, Hasan-ı Basri, İbrahim en-Nehai, Rüzeyn b. Hubeyş, Katade, Dehhak, Mücahid, Ebu Eyyub ve Zır b. Hubeyşe göre bu âyette zikredilen “Orta na-maz”dan maksat, ikindi namazıdır. Bu hususta bazı sahabilerden şu hadis-i şerifler rivayet edilmiştir:
Hz. Aişenin azadh kölesi Ebu Yunus diyor ki:
“Aişc (r.anh.) bana, kendisi için bir Kur’an nüshası yazmamı emretti ve dedi ki: “Namazlara ve orta namaza devam edin.” âyetine gelince onu bana bildir.” Ben de o âyete geiincc ona haber verdim. O da bana: “Namazlara, orta namaza ve ikindi namazına devam edin.” şeklînde yazdırdı ve dedi ki: “Ben bunu Rcsulullah (s.a.v.)dcn duydum.
Ümmü Selemenin azadh kölesi Abdullah b. Rafı de Ümmü Selemenin kendisine Kur’an nüshası yazdırırken aynen Hz. Aişeden rivayet edilen şekilde yazdırdığını, Nafı de Hz. Hafsanın Kur’an nüshası yazdınrken yazana aynen Hz. Aişenin söylediği şeyleri söyleyip yazdırdığını rivayet etmişlerdir.
Bu hususta Semure b. Cündeb, Resulullah (s.a.v.)’in, “Orta namaz ikindi namazıdır” buyurduğunu rivayet etmiştir.
Abdullah b. Mes’ud da Resulullah (s.a.v.)’in “Orta nama/ ikindi namazıdır.” buyurduğunu söylemiştir.
Hz. Aliye (r.anh.) Hendek savaşı sırasında ikindi namazı hakkında Resu-lullahın şöyel buyurduğunu rivayet etmiştir:
“Düşmanlar bizi orta namazdan alıkoydular. Nihayet güneş battı. Alah onların kabirlerini ve evlerini ateşle doldursun.” (I)iğef bir rivayette, “Kabİrierirîi ve içlerini ateşle doldursun,” şeklindedir”) Hu hadis-i şerif Abdullah b. Mes’ud ve Abdullah b. Abbasîan da rivayet edilmiştir. Bcrâ b. Âzib ise şöyle demiştir: “Bu âyet indiğinde “Namazlara ve ikindi namazına devam edin.” şeklindeydi. Ben bunu Rcsulullalnn döneminde Allanın dilediği kadar okumuştum. Daha sonra ise Allah teala âyetin bu şeklini neshetti ve “Namazlara ve orta namaza devam edin.” şeklinde indirdi.
İbrahim b. Yezitl ed-Dımışkî diyor ki: “Ben Abdulaziz b. Mervanın yanında oturuyordum. O bir adama: “Ey filan, falan adamın yanına git ve ona de ki: “Sen Resulullahtan orta namaz hakkında ne işittin?” Bunun üzerine orada oturan bir adam şöyle dedi: “Ben, küçük bir çocuk iken Ebubekir ve Ömer, orta namazın ne demek olduğunu sormam için beni Resulullaha gönderdiler. O benim, serçe parmağımı tuttu “İşte sabah namazı budur” Sonra serçe parmağımın yanındaki parmağı tuttu “Öğle namazı da budur.” dedi. Sonra baş parmağımı tuttu “Akşam namazı budur.” dedi. Daha sonra onun yanmdakini (şehadet parmağını) tuttu ve “Yatsı namazı budur” dedi. Sonra da “Hangi parmağın kaldı?” dedi. Dedim ki: “Orta parmağım.” Dedi ki: Hangi namaz kaldı?” Dedim ki: “İkindi namazı.” dedi ki: “İşte orta namaz budur.”
Resulullah, ikindi namazını kılmayanlar için büyük bir ceza bulunduğunu haber vermiştir.
Abdullah b. ÖmerResulullahın, ikindi namazını geçiren kimse için
“O adam, ailesi ve malı helak edilmiş gibidir.” buyurduğunu söylemiştir
b- Abdullah b. Ömer ve Zeyd b. Sabit’ten nakledilen diğer bir görüşe göre bu âyette zikredilen “Orta namaz”dan maksat, öğle namazıdır. Zeyd b. Sabit diyor ki: “Resulullah öğle namazını sıcaktan dolayı insanların ortalıktan çekildikleri zamanda kılardı. Resulullahın kıldığı namazlar içinde, sahabilere bundan daha zor gelen bir namaz yoktu. Onların bu zorlanmaları üzerine “Namazlara ve orta namaza devam edin.” âyeti nazil oldu. Zeyd b. Sabit, diyor ki: “Öğleden önce de iki namaz vardır. Ondan sonra da iki namaz vardır.
Hz. Hafsamn Kur’an-ı Kerim nüshası yazdırırken bu âyeti: “Namazlara, orta namaza ve ikindi namazına devam edin.” şeklinde yazdırdığı ve bunu Resulullahtan işittiği rivayet edilmektedir. Görüldüğü gibi bu rivayete göre ikindi namazı, orta namazdan ayn bir namaz olarak zikredilmiştir. Bu da orta namazın, öğle namazı olduğunu göstermektedir.
c- Kubeyse b. Züeyb’e göre ise “Orta namaz”dan maksat, akşam namazıdır. Zira, rekatlarının sayısı bakımından namazların ne en azı ne de en çoğudur. Onların ortasındaki bir sayıdadır. Ayrıca, yolculukta dahi kısaltılmaz. Keza Resulullah onun ne vaktini ertelemiş ne de onu acele ederek kılmıştır.
d- Abdullah b. Abbas, Cabir b. Abdullah, Ata, İkrime, Müeahid, Abdullan b. Şeddad ve Rebi’ b. Enesten nakledilen diğer bir görüşe göre burada zikredilen “Orta namaz”dan maksat, sabah namazıdır. Taberi diyor ki: “Bunların, “Orta namaz”dan maksadın sabah namazı olduğunu söylemelerinin sebebi, şudur: “Bunlar âyetin devamında gelen ve “Gönülden boyun eğerek.” şeklinde tercüme edilen ifadesini “Kunut duası yapanlar” şeklinde izah etmişlerdir. Buradaki “Orta namaz”dan maksadın da sabah namazı olduğunu söylemişlerdir.
c- Abdullah b. Ömer, Rebi’ b. Haysem ve Said b. el-Müseyyebden nakledilen diğer bir rivayete göre bu âyette zikredilen “Orta namaz” beş vakit namaz içinde herhangi bir vakittir. Bu vaktin hangi vakit olduğu belirtilmemiştir. Zira bu vakit belirtilecek olsaydı insanlar sadece ona titizlik gösterir diğerlerini ihmal ederlerdi. Bu nedenle “Orta namaz”dan maksadın hangi vakitte kılman namaz olduğu belirtilmedi. Ta ki kullar bütün vakitlere devam etmek suretiyle ona da devam etmiş olsunlar.
Taberi diyor ki: “Zikrettiğimiz bu görüşler içerisinde doğru olanı, hakkında Resulullahtan birbirini destekleyen çokça haberler zikredilenidir. O da ikindi namazıdır.”
Allah teala, kullarını özellikle bu vakitte namaz kılmaya teşvik etliği gibi Resulullah da bu vakitte namaz kılmaya teşvik etmiştir.
Ebu Basra el-Ğifari diyor ki:
“Resulullah “Muhammas” denen yerde bizlere ikindi namazını kıldırdı. Sonra buyurdu ki: “Bu namaz, sizden öncekilere arzcdilmişti. Fakat onlar bunu zayi ettiler. Kim bu namaza devam edecek olursa onun için iki kat nıükâfaat vardır. Şahit doğuncaya kadar bu namazdan başka namaz yok: tur. (Yani başka namaz kılınmaz) Şahit ise yıldızdır.
Resulullah (s.a.v.) ikindi namazını geçiren kimse için “O adam, ailesi ve malı helak edilmiş gibidir. buyunnuştur.
Umare b. Rüeybe eliyor ki:
“Resulullah (s.a.v.)’in güneşin doğmasından önce ve batmasından önce namaz kılan bir kimse asla cehennem ateşine girmeyecektir. “Yani sabah ve ikindi namazını kılan bir kimse asla cehennem ateşi görmeyecektir.” buyurduğunu işittim.
Taberi diyor ki: “Bütün namazlara devam etmek farz loduğu halde Resu-lullalıın özellikle ikindi namazına devam etmeyi teşvik etmesi gösteriyor ki Allah teala da “Orta namaza devam edin” buyurarak ikindi namazına devam etmeyi teşvik etmiştir. Taberi devamla diyor ki: “Diğer vakitler arasında, özellikle ikindi namazına devam edilmesinin emredilmesi şu hikmete binaen olmalıdır. Akşam yatsı ve sabah namazları insanların çoğunun işlerini bıraktıkları ve dinlendikleri vakitlerde olduğu için onları kılmaları kendileri için bir zorluğa sebep olmaz. Öğlen namazı da sıcağın şiddetli anma rast geldiğinden, insanların istirahata çekilme anlarında kılınır. Bu da onlar için zor değildir. İkindi namazı ise. insanların çalışmalarının yoğun olduğu bir zamana rastlar. Bu bakımdan onu ihmal etme durumu tlaha çoktur. Bu sebeple Allah teala bütün namazlara devam edilmesini emrederken, özellikle ikindi namazına da devam etmelerini emretmiştir. İkindi namazına “Orta namaz” denmesinin sebebi ise, kendisinden Önce iki vakit kendisinden sonra iki vaktin bulunması ve kendisinin beş vakit namazın tam ortasında bulunmasındandır.
Âyet-i kerimenin devamında zikredilen ve “Gönülden boyun eğerek Allanın huzurunda durun.” diye tercüme edilen cümlesinde geçen ve “Gönülden boyun eğerek” diye tercüme edilen kelimesinden neyin kastedildiği hakkında müfessirler farklı görüşler zikretmişlerdir:
a- Şa’bi, Ata, Said b. Cübeyr, Dehhak, Abdullah b. Abbas, Hasan b. Ebil Hasan, Mücahid, Atiyye, Said b. Abdülaziz, Tâvûs ve Ebu Said eMIudriden rivayet edilen bir görüşe göre bu âyette zikredilen kelimesinin mânâsı “İtaat ediciler” demektir. Bu hususta Ebu Said el-Hudri, Resulullahın:
“Kur’anda zikredilen her kelimesinden maksat, “İtaattir. buyurduğunu rivayet etmiştir.
b- Süddi, Abdullah b. Mes’ud, Zeyd b. Erkam, İkrime ve İbn-i Zeyd’den rivayet edilen diğer bir görüşe göre bu âyette zikredilen kelimesinden maksat “Sükut edenler, konuşmayanlar.” demektir.
Bu hususta Abdullah b. Mes’ud diyor ki: “Resulullah beni, namazda iken selamımı almaya alıştırdı. (O namazda iken selam verdiğimde selamımı alırdı) Yine bir gün onun yanma varıp namazda iken selam verdim. Selamımı almadı. (Namazı bitirince) şöyle buyurdu: “Allah, dilediği zaman işinde yeniük yapar. O namazda, AHahı zikretme, onu şanına layık bir şekilde teşbih etme ve yüceltme dışında herhangi bir kimsenin herhangi bir şey konuşmaması esasını İhdas etti. Siz, Allah için sükut ederek namaz kılın.”
Zeyd b. Erkam diyor ki:
“Biz, daha önceleri namaz kılarken birbirimizle konuşuyorduk. Öyle ki bazımız diğer kardeşinden ihtiyacı olduğu şeyi istiyordu. Nihayet, “Namazlara ve orta namaza devam edin ve sukut ederek Allanın huzurunda durun.” âyeti indi ve namazın içinde iken susmamız emredildi.
c- Mücahid ve Rebi” b. Enese göre, burada zikredilen kelimesinden maksat, “Rüku eden, huşu içinde olan” demektir. Bu hususta Mücahidin şunları söylediği rivayet edilmektedir. “Namazda rtikuun uzun oluşu, gözlerin kapalı olması, namaz kılan kimsenin rabbine karşj kendisini zelil hissetmesi ve Allah korkusundan dolayı huşu içinde olması (Bunların hepsi) kunuttardır. Alimlerden biri namaz kıldığında Rahman olan Allanın huzurunda ondan çekinerek etıafına bakamazdı. Secde yerindeki çakıl taşlarını dahi bir tarafa ilemezdi. Herhangi bir şeyle oynayamaz hatta dünyaya ait bir işi hatırından bile geçiremezdi. Ancak dalgın olduğu durumlarda böyle bir şey olurdu.
d- Abdullah b. Abbastan nakledilen başka bir görüşe göre bu âyette zikredilen kelimesinden maksat “Dua edenler” demektir. Buna göre âyetin mânâsı “Siz, namazı, AUaha yalvararak onun için kılın” demektir. Bu hususta Ebu Reca diyor ki: “Ben, Basra Mescidinde Abdullah b. Abbasın arkasında sabah namazını kıldım. O, rükudan Önce kunut yaptı. Sonra dedi ki: “Allah teala-nın “Kunut yapanlar” olarak Allah için namaz kılın.” buyurduğu orta namaz işte budur.” dedi.
Teberi diyor ki: “Bu âyetin tefsirinde tercihe şayan olan görüş kelimesinden maksat “İtaat edenler”dir, diyen görüştür.. Allaha itaat, namazda susmayı da huşu içinde olmayı da Allaha yalvarmayı da kapsar. Bu nedenle, âyeti geniş şekilde yorumlamak daha evladır.