sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 40. AYET

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 40. AYET
11.11.2023
313
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

40- Ey İsrailoğulları, size verdiğim nimetimi hatırlayın. Benim ahdi­mi yerine getirin ki ben de sizin ahdinizi yerine getireyim. Ve ancak ben­den korkun.

Ey İsraüoğüiîarı, ey İbrahimin oğlu Yakubun çocukları, sizi, Firavunun şer ve zararından kurtarma, sizden Peygamberler seçme ve onlara kitaplar ver­me nimetlerimi hatırlayın. Siz, benim, “Muhammede iman etme ve onun dâvasını insanlara açıklama gibi emirlerime uyun ki, ben de sizi cennete koya­cağıma dair olan vaadimi yerine getireyim. Ve Sadece benden korkun, başkasın­dan değil.

Âyette zikredilen “İsrailoğulları” ifadesinden maksat; Hz. Yakubun oğullarıdır. Zira Yakubun diğer bir adı da “İsrail’dir. İsrailin mânâsı da “Allahın kulu” demektir. Allah teala burada İsrailoğullarından Yahudi âlimlerine hitabetmektedir. Çünkü Resulullahı onlar yalanlamışlardı. Cenab-ı Hak bu âyette, Peygamberi Hz. Muhammen (s.a.v.)in lisanı ile, İsrailoğullarına verdiği nimeti hatırlatmaktadır. Nitekim Hz. Musa da kendi Peygamberliği döneminde bunla­ra, atalarına verilen nimetleri hatırlatmıştır.

Allah teala, İsrailoğullarına çeşitli nimetler vermiştir. Onları, kendisine taptıran Firavunun zulmünden kurtarmış, denizi yarıp içinden geçirmiş, çölde taştan sular fışkırtmış, gökten kudret helvası ve bıldırcın eti indirmiş, soyların­dan bir çok Peygamberler göndermiş ve kendilerine, dört büyük kitaptan biri olan Tevratı indirmiştir. Ayrıca İslam dini, Allah’ın en büyük nimeti olarak bü­tün insanlıkla beraber onlara da gönderilmiş fakat onların çoğu bu nimeti inkâr etmişlerdir.

Hz. Musanın, İsrailoğullanna bu nimetlerin bazılarını hatırlattığını şu âyet-i kerime beyan ediyor: “Musa kavmine şöyle demişti “Ey kavmim, Allahın, üzerinizdeki nimetini hatırlayın. O, içinizden Peygamberler çıkardı. Sizi, hükümdarlar yaptı ve âlemlerden hiçbir kimseye vermediğini size verdi.

Âyete-i kerimede “Benim ahdimi yerine getirin ki ben de sizin ahdini­zi yerine getireyim.” buyurulmaktadır. Allah tealanın, İsrailoğullanndan aldığı ahit, Tevratta Hz. Muhammedin geleceğini ve Hak Peygamber olduğuna bildir­mesi, geldiğinde de ona iman etmelerine dair kendilerinden söz almasıdır. Bu hususta şu âyet-i kerimede buyuruluyor ki: “Şüphesiz ki Allah, İsrailoğullarından söz almış». Biz, onlara, içlerinden on iki başkan göndermiştik. Al­lah onlara şöyle dedi “Şüphesiz ben, sizinle beraberim. Yemi olsun ki, eğer namazı kadar zekâtı verirseniz, peygamberlerime iman edip onlara yardım ederseniz ve Allah için güzel bir ödünç takdim ederseniz, muhakkak ki kö­tülüklerinizi örterim. Ve sizi, altlarından ırmaklar akan cennetlere koya­rım. Bundan sonra içinizden kim inkâr ederse, şüphesiz doğru yoldan sap­mış olur.

İbn-i Cüreyc bu âyeti zikrettikten sonra şöyle demiştir: “İşte Allah’ın, îsrailoğullarından aldığı ahit ve onlara verdiği emir budur. Bize de Allanın ahdi ve emri budur. Kim Allahın emrini yerine getirirse Allah da ona verdiği vaadi yerine getirir.”

Said b. Cübeyr, Abdullah b. Abbasın, Allah tealanın ve İsrailoğullarının ahdini şöyle rivayet ettiğini zikretmiştir: “Muhammed size geldiği zaman ona iman etmenize dair.sizden aldığım ahdimi yerine getirin ki ben de Muhammedi tasdik edip ona uymanızla daha önce işlediğiniz günahları affedeceğime dair olan vaadimi yerine getireyim.”

Rebi’ b. Enes, Ebul Âliye’nin bu âyeti şöyle izah ettiğini rivayet etmiştir: “islam dinine uyacağınıza dair sizden aklığım ahdi yerine getirin’ki ben de size vaadettiğim cenneti vereyim.”

Süddi ise şöyle izah etmiştir: “Benim size, kitapta emrettiğim hükümleri yerine getirin ki ben de size itaat etmeniz halinde cennete koyacağıma dair olan vaadimi yerine getireyim.”

Dahhak ise, Abdullah b. Abbasın bu âyetin şöyle izah ettiğini rivayet et­miştir. Size emrettiğim hususlarda bana itaat edip, yasakladığım hususlardan kaçınarak emirlerimi yerine getirin ki ben de sizden razı olayım ve sizi, vaadettiğim cennete koyayım.”

îbn-i Zeyd ise: Allahın ahdinden maksadın, Allahın emirleri, vaadinden maksadın ise, Allahın, kullarına vaadettiği nimetler olduğunu söylemiş ve şu âyeti okumuştur: “Şüphesiz ki Allah, cihad eden müminlerin canlarım ve mal­larını cennet karşılığında satın almıştır. Çünkü onlar, Allah yolunda savaşırlar. Öldürürler ve öldürülürler. Bu, Allahın Tevratta, İncil’de ve Kur’anda olan ger­çek vaadidir. Allahtan daha fazla kim ahdine vefa gösterir? Öyleyse yaptığınız bu alış verişe sevinin. İşte büyük kurtuluş budur.

Âyet-i kerimenin sonunda “Ancak benden korkun” Duyurulmaktadır. Yani, “Ey, kendilerine kitap indirerek göndereceğim Peygamberlere iman edeceğine dair söz aldığım İsrailoğulları, siz, bu ahdinizi bozdunuz. Peygamberim Muhammedi yalanladınız. Eğer inadınızdan vazgeçip Peygam­berime ve ona indirdiklerime iman edip, günahlarınızdan dolayı da bana tevbe etmezseniz, Peygamberimi yalanlayan atalarınız gibi, sizin de başını­za azabımın inmesinden korkun.” 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.