TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA ENAM SURESİ 76. VE 80. AYETLER
76- Kendisini gece bürüyünce bir yıldız gördü ve “İşte benim rabbim budur?” dedi. Yıldız kaybolunca da “Ben, kaybolup gidenleri sevmem” dedi.
İbrahimi gece büriiyüp karanlık olunca, ortaya çıkan bir yıldız gördü. Allah’tan başkasına ibadet etmenin bâtıl olduğuna dair bir delil göstermek için kavmine “Bakın işte benim rabbim bu.” dedi. Sonra yıldız kaybolunca da “Ben, kaybolup gidenleri sevmem.” dedi.
Müfessirler, bu âyette zikredilen, Hz. İbrahimin yıldızlara “Rabbim” demesini ne maksatla söylemiş olduğu hususunda üç görüş zikretmişlerdir.
- a) Abdullah b. Abbas ve Muhammetl b. İshak’tan rivayet edilen bir görüşe göre Hz. İbrahim, Nemrut’un, erkek çocukları öldürmesi sebebiyle bir mağarada saklanıp büyüdükten sonra dışan çıkınca, yıldızı, ayı, güneşi, rabbi zannederek gerçekten onlara tapmış fakat onlann geçici olduklarını görünce, ilah olmaya layık olmadıklarını anlamış ve hakiki mabud olan Allahi idrak etmiş ve ona iman ettiğini beyan etmiştir. Bu hususta İbn-i İshak’tan uzunca bir kıssa nakledilmiştir.
- b) Diğer bir kısım âlimler ise yukarıda Abdullah b. Abbas’tan nakledilen birinci görüşü reddetmişler bir peygamberin böyle bir duruma düşmeyeceğini aksi hakle müşriklerle eşit duruma düşeceğini, Allah tealanın, böyle bir insanı Peygamber yapmasının ise mümkün olmayacağını söylemişlerdir.
Bunlar: Özetle şunları söylemişlerdir…
Hz. İbrahimin burada yıldıza “İşte benim rabbim budur” demesi, yıldızın gerçekten rab olduğunu kabul etliğinden değil, putlara tapan kavmine delil getirmek istemesindendir. Zira ay ve güneş dahil bütün gezegenler, kavminin tapmış olduğu putlardan daha parlak, daha güzel ve daha faydalı şeylerdir. Fakat buna rağmen tapilmaya layık değillerdir. Çünkü kalıcı değil bir süre sonra gözden kaybolup giden şeylerdir.
Hz. İbrahim, kavmine demek istemiştir ki: “O halde bunlardan daha basit şeyler olan putların, tapılmaya layık okluklarını nasıl düşünebilirsiniz?
- c) Diğer bir kısım âlimlere göre ise, Hz. İbrahim, yıldıza “İşte benim rabbim budur” derken “Benim rabbim bu mudur?” demek istemiş ve kavminin, gelip geçici varlıkları putlar edinmelerini kınamış ve onlara karşı çıkmıştır.
Taberi, “bundan sonra gelen âyette zikredilen: “Eğer rabbim beni doğru yola sevketmeseydi, yemin olsun ki, sapık kavimden olurdum” dedi.” ifadesini deiil göstererek birinci görüşün tercih edileceğini ima etmiştir. [1][95]
77- Ay’ı doğarken görünce: “Benim rabbim budur” dedi. O da kaybolunca: “Eğer rabbim beni doğru yola sevketmeseydi yemin olsun ki sapık kavimden olurdum.” dedi.
* Hz. İbrahim, yıldızdan sonra daha büyük ve parlak olan ay’ı görünce kavmine hitaben “Benim rabbim bu” yani, benim rabbimin bu olduğuna mı ihtimal veriyorsunuz? dedi. Ve sözlerine devamla “Eğer rabbim bana, onun ilahlığını anlayacak bir idrak kabiliyeti vermemiş olsaydı yemin olsun ki ben de sapıklardan biri gibi olurdum” dedi ve bu gibi batıp kaybolan şeylerin tanrı olamayacağını kavmine göstermek istedi. [2][96]
78- Güneşi doğarken görünce: “Benim rabbim budur, hu daha büyüktür” dedi. O da kaybolunca dedi ki: “Ey kavmim, ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden uzağım.”
Diğer gezegenlerden daha büyük ve daha parlak olan güneş de kaybolup gidince Hz. İbrahim, bunun da ilah olamayacağına işaretle kavmine “Sizin, taptığınız bu gibi şeylerden ben uzağım. Bilin ki bunlar ilah olamaz.” diyerek onları bir kere daha uyanniş oldu. [3][97]
79- Şüphesiz kî ben, hakka eğilerek yüzümü, gökleri ve yeri yaratana çevirdim. Ben, Allaha ortak koşanlardan değilim.
Artık ben yüzümü, devamlı var olan, sonu olmayan ve gökleri ve yeri yoktan var edene çevirdim. Batılı bırakıp Hakka yöneldim. Ey müşrikler, ben artık sizin dininize giren müşriklerden değilim.
Bu âyet-i Celilede, Allah teala bize bildiriyor ki: Hz. İbrahim gerçeği görünce hakkı söylemekten geri durmadı. Batıla saplanmış olan müşrik kavmine karşı çıkmaktan asla çekinmedi. Allah yolunda, kınayanın kınamasına asla aldırış etmedi. Bütün kavminin karşı çıkmasına rağmen doğruyu söyleyip onda ısrar etmeyi terketmetti. Onlara “Ey kavmim, beni de sizi de yaratmış olan Allaha kullukta, sizin ilah ve putlarınızı asla ona ortak kocamam. Ben ibadetimde yüzümü, gökleri ve yeri yaratan, evveli ve sonu olmayan, öldüren ve dirilten Allaha yönelttim. Gelip geçici olan, zarar veya menfaat vermeye gücü yetmeyen âciz varlıklara değil.” dedi. [4][98]
80- Kavmi onunla tartışmaya başladı. O da: “Beni doğru yola eriştirdiği halde Allah hakkında benimle mücadele mi ediyorsunuz? Ona ortak koştuklarınızdan korkmuyorum. Ancak rabbimin dilediği şey müstesna. Rabbim, ilmiyle herşeyi kuşatmıştır. Düşünmez misiniz?’* dedi.
Kavmi, İbrahimle, Allah’ın birliği hususunda tartışmaya girişti. İbrahim onlara: “Siz benimle Allanın birliği hususunda tartışmaya mı girişiyorsunuz? Halbuki Allah beni, onun bir olduğunu bilmeme muvaffak kıldı ve bana hakkı gösterdi. Ben, sizin, Allaha ortak koştuğunuz şeylerin bana herhangi bir zarar vereceklerinden korkmam. Ancak rabbimin, bir şeyin olmasını dilemesi hariç. Rabbimin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Hiçbir şey ondan gizli değildir. Zarar ve menfaat vermeye gücü yetmeyen ve çeşitli şeylerden yapılmış olan bir kısım putlara tapmanızın yanlış okluğunu hiç düşünüp ibret almaz mısınız? [5][99]