sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA ENAM SURESİ 91. VE 95. AYETLER

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA ENAM SURESİ 91. VE 95. AYETLER
03.01.2025
15
A+
A-

91- O kâfirler: “Allah, hiçbir insana bir şey indirmedi.” diyerek Al-lahı hakkıyla takdir etmediler. Ey Muhammcd, de ki: “Musanın, insanlar için bir nur ve hidayet rehberi olarak getiruiği Tcvratı kim indirdi? Siz onu, parça parça kağıtlar haline getirip bir kısmını açıklıyor, çoklarını da gizliyorsunuz. Sizin de atalarınızın da bilmediğiniz şeyler size öğretilmiştir. De ki: “O kitabı Allah indirdi.” Sonra bırak onları daldıkları sapıklıkta oyalanadursunlar.

O kâfirler, Allahı hakkıyla yüceltmediler. Onlar: “Allah herhangi bir ki­tap veya vahiy gibi birşey indirmedi.” dediler. Ey Muhammed, sen onlara de ki: “Musanın getirdiği, sapıklık karanlıklarını aydınlatan ve insanlara hakkı göste­ren o Tevrati kim indirdi? “Ey Yahudi topluluğu siz o Tevratı ayrı ayrı sahifeler haline getirip o şekilde insanlara gösteriyorsunuz ve ondan, Muhammedin Pey­gamberliğini gösteren birçok şeyleri gizliyorsunuz.

Ey Yahudiler şimdi ise size Kuranda sizlerin ve alalarınızın bilmediği şeyler öğretilmektedir.

Taberi âyetin bu bölümündeki hitabın Müslümanlara yapıldığını beyan ederek buraya şöyle mânâ vermektedir: “Ey Müslümanlar, size de, sizin ve ön­ceki atalarınızın bilmediği, geçmiş ümmetlere ait haberler öğretildi.”

Ey Muhammed o müşriklere de ki: “Musaya Tevratı Allah indirdi.” Son­ra da onları, içine daldıkları bâtılda bırak. Alay etsinler, eğlenip dursunlar.

Bu âyet-i Kerime, müşrikleri tehdit etmektedir. Âyetin nüzul sebebi hak­kında çeşitli görüşler ileri sürülmüştür.

  1. a) Said b. Cübeyr ve İkrimeye göre bu âyet-i kerime,. Yahudi Malik b. Sayf hakkında nazil olmuştur. Bu hususta Said b. Cübeyr diyor ki: “Yahudiler­den Malik b. Sayf isimli bir adam gelip Resulullah ile tartışmaya girişti. Resu­lullah da ona: “Seni, Musaya Tevratı indiren Allaha yemin ettiriyorum. Söyle, sen Tevratta “Şüphesiz ki Allah, şişman din adamına buğuz eder.” hükmünü görmedin mi?” Malik, şişman bir din adamıydı. Resuluilahm bu sonısu üzerine kızdı ve dedi ki: “Allaha yemin olsun ki, Allah, hiçbir insana hiçbir şey indir-memiştir.” Arkadaşları ona “Vay haline, Mu.saya da mı indirmemiştir?” dediler. Malik tekrar: “Allaha yemin olsun ki Allah hiçbir insana hiçbir şey indirmemiş-tir… dedi. İşte bunun üzerine Allah teala: “O kâfirler, “Allah, hiçbir İnsana bir şey indirmedi.” diyerek Allah’ı, hakkıyla takdir etmediler. De ki: “Musanın in­sanlar için bir nur ve hidayet rehberi olarak getirdiği Tevrati kim indirdi, âyet-i kerimesini indirdi.
  2. b) Süddiye göre İse bu âyet-i kerime “Finhas” isimli bir Yahudi hakkında nazil olmuştur. O, “Allah, Muhammede bir şey indirmedi” demiş ve bunun üze­rine de bu âyet nazil olmuştur.
  3. e) Muhammed b. Kâ’b el-Kurezi, Katade ve Abdullah b. Abbasa göre ise bu âyet-i kerime, Hz. Muhammed (s.a.v.)’den Hz. Musaya inen mucizelerin benzerini isteyen bir Yahudi topluluğu hakkında nazil olmuştur. Bu hususta Muhammed b. Kâ’b el-Kurezî diyor ki: Yahudilerden bir kısım insanlar Resu-lullaha geldi. Resulullah bir elbiseye bürünmüş vaziyette oturuyordu. Dediler ki: “Ey Ebul Kasım, Musanın, Allah tarafından alıp getirdiği levhalar gibi sen de gökten bize bir kitap getirmez misin?” Bunun üzerine Allah teala: “Kitap eh­li, gökten kendilerine bir kitap indirmeni islerler. Onlar Musa’dan bundan daha büyüğünü istemişlerdi[1][113] âyetini indirdi. Yahudilerden bir adam, dizlerinin üzerine oturdu ve dedi ki: “Allah ne sana, ne Musaya ne İsaya ne de herhangi bir kimseye bir şey indirmiştir.” dedi. Bunun üzerine Allah teala: “O kâfirler” Allah hiçbir insana bir şey indimıedi” diyerek Allahi hakkıyla takdir etmedi­ler…” âyetini indirdi.
  4. d) Mücahit! ve Abdullah b. Abbastan nakledilen diğer bir görüşe göre bu âyet, Kureyş müşrikleri hakkında nazil olmuştur. Allah teala bu âyetle Kureyş müşriklerinin “Allah, hiçbir beşere bir şey indinnemiştir.” sözlerini bizlere bil­dirmiştir.

Taberi, bu son görüşün tercihe şayan olduğunu söylemiştir. Zira, bundan önceki âyetler, müşrikler hakkındadır. Bu âyetin de onlardan bahseder olması daha münasiptir. Yahudilerin ise zikri geçmemiştir. Ayrıca Yahudilerin, “Allah herhangi bir beşere hiçbir kitap indirmemiştir” şeklinde bir inançları da yoktur. Çünkü onlar, Hz. İbrahime sabitelerin, Davuda Zebur’un ve Musaya, da Tevra-tın indiğine iman etmektedirler,

Abdullah b. Abbas ve Mücahide göre bu âyet, Kureyşli müşrikler hakkın­da nazil olmuştur. Taberi bu görüşü tercih etmiştir. Diğer bazı âlimlere göre ise bu âyet, Yahudilerden bir grup hakkında nazil olmuştur. İbn-i Kesir de, âyetin Mekkede nazil olması sebebiyle Kureyşliier hakkında nazil olduğu görüşünü tercih etmiştir. [2][114]

 

92- Bu Kur’an, kendinden önceki kitapları tasdik eden, Ünımül Kura (Mekke) ve çevresindeki bütün insanlığı uyarman için indirdiğimiz müba­rek bir kitaptır. Âhiret gününe iman edenler bu Kur’ana da iman ederler ve onlar namazlarına devam ederler.

Ey Muhammed, bu Kur’an-, sana indirdiğimiz bir kitaptır. Bu, hayır ve be­reketle dolu gmübarek bir kitaptır. Kendinden önce indirilen kitapları tasdik et­mektedir. Biz bu kitabı sana, bir de Mekke halkını ve çevresinde bulunan kafir­leri uyarasın diye indirdik. Âhirete iman edenler, sana indirdiğimiz bu Kur’ana da iman ederler. Onlar, namazlarına devam ederler. [3][115]

 

93- Allaha yalan uyduran, veya kendisine hiçbir şey vahynlunmadığı halde “Bana vahyolundu” diyen ve: “Allanın indirdiği kilap gibi bir kifap ta ben indireceğim” diye iddia edenden daha zalim kim olabilir? O zalimle­rin halini, ölüm şiddeti içindeyken bir görsen. Melekler onlara ellerini uza­tırlar ve “Ruhunuzu teslim edin. Bugün Allaha karşı haksız şeyler söyledi­ğinizden ve onun âyetlerine karşı böbürlenmenizden dolayı alçaltıcı bir azapla cezalandırılacaksınız.” derler.

Allaha karşı yalan uydurandan veya kendisine hiçbir şey indirilmediği halde “Bana vahiy geliyor” diyen, “Müseylimetül Kezzab, Esvedül Ansî gibi Peygamberlik iddia eden kâfirlerden ve “Ben de AHahın indirdiği gibi kilap in­diririm, Alhıhm kelamı gibi konuşabilirim” diyen müşriklerden daha zalim kim olabilir? Sen, zalimleri ölüm sarhoşluğu içinde, Melekler kendilerine azap et­mek için ellerini uzatmış halde “Verin canınızı, bugün, Allaha karşı bâtıl şeyler söylemeniz ve âyetlerine karşı böbürlenmeniz sebebiyle alçaltıcı bir azapla ce­zalandırılacaksınız.” dedikleri zaman onların halini bir görsen.

Kâfirler can çekilirlerken, melekler onları, azapla, ceza ile, boyunlarına geçirilen halkalarla, zincirlerle, alevlerle, kaynar sularla ve Allanın gazabı ile müjdelerler. Bunun üzerine kafirlerin canlan bedenlerine yayılır, çıkmak iste­mez. Melekler onları, canlanın çıkarıp teslim etmeleri için döverler, ve şöyle derler: “Çıkarın canlarınızı.”

Bu hususta diğer bir âyet-i kerimede de şöyle buyurulmaktadır: “Ya Meleklerin, yüzlerine ve arkalarına vura vura canlarını alırken halleri nice olacak. [4][116]

Bu âyet-i kerime. Peygamberlik bakımından Resulullaha benzediklerini iddia etmiş olan Abdullah b. Said b. Ebi Sarh, Müseylimetül Kezzab ve Esve-dü’l Aıısi gibi bir kısım yalancılara inanan Arap müşriklerinin beyinsiz ve cahil kimseler olduklarını beyan etmektedir. Müfessirler bu âyetin, yukarıda zikredi­len kişilerden hangisi hakkında nazil okluğu hususu hakkında çeşitli görüşler zikretmişlerdir.

  1. a) İkrimeye göre âyetin “Allaha yalan uyduran veya kendisine hiçbir şey vahyolunmadığı halde “Bana vahyolundu” diyen…” bölümü, Müseylimetül Kezzab hakkında nazil olmuştur. Bu kişi, vezinli ifadelerle konuşuyor ve gaip­ten haberler vererek Peygamber olduğunu iddia ediyordu. Ayetin, “Allahın in­dirdiği gibi bir kitap ta ben indireceğim” diye iddia eden…” bölümü ise Abdul­lah b. Said b. Ebi Sarh hakkında nazil olmuştur. Bu, kişi müslümandi. Resulul-lahın vahiy katiplerindendi. Fakat daha sonra dinden çıkıp Mekke müşriklerine katıldı. Daha sonra ise Resullullah Mekkeyi fethetmeden önce “Merr” denen yerde iken tekrar müslüman oldu.
  2. b) Süddiye göre ise bu âyet-i kerimenin tamamı Abdullah b. Said b. Ebi Sarh hakkında nazil olmuştur.

Katadeye göre ise bu âyet-i kerime sadece Müseylimetül Kezzab hakkın­da nazil olmuştur.

Abdullah b. Abbas, ResuIuUahm şöyle dediğinin kendisine anlatıldığını

söylemiştir.

“Ben uykuda iken iki elime altından iki bileziğin verildiğini gördüm. Bunlardan korktum ve hoş karşılamadım, bana izin verildi. Ben onlara üfledim. İkisi de uçup gittiler. Ben o iki bileziği, “Ortaya çıkacak iki yalancı” olarak yo-rumladım” Hadisi rivayet edenlerden Ubeydullah diyor ki: “Bunlardan biri, Feyruzun, Yemende öldürdüğü Esvedül Ansi’dir. Diğeri ise Müseylime’dir[5][117]Diğer bir rivayette hadisin sonu şöyledir:

“Bana, o iki bileziğe üflemem vahyedildi. Ben de onlara üfledim. Onların ikisi de uçup gittiler. Ben onlan, aralarında bulunduğum iki yalancıya yonımla-dım. Onlar da, San’a şehrinin yöneticisi ve Yemamenin idarecileridir[6][118]

Taberi diyor ki: “Âyet-i kerime, umumi bir şekilde, Allaha karşı yalan uyduranları, kendisine bir şey vahyedümediği halde “Bana vahyedildi” diyenleri ve “Ben de Allah gibi kitap indiririm” diyenleri zikretmiştir. Bu itibarla, âyetin, yukarıda zikredilen bütün kişileri ve onlardan sonra gelip te aynı iddiada bulu­nan diğer kimseleri kapsadığım söylemenin âyetin umumi ifadesine daha uygun olacağını beyan etmiştir.

Âyet-i kerimede, zalimler ölüm sarhoşluğu ve sıkıntısı içindeyken melek­lerin onlara ellerini uzatacakları zikredilmiştir. Meleklerin ellerini uzatmaların­dan maksat, Abdullah b. Abbas ve Süddiye göre zalimleri dövmeleridir. Zira melekler, kafirlerin canlanın alırken onların yüzlerine ve arkalarına vuracakları başka bir âyette de zikredilmiştir. Dehhak ve Abdullah b. Abbasa göre ise, me­leklerin ellerini uzatmalarından maksat, ölüm sarhoşluğunda olan zalimlere azap etmeleridir. Bir kısım Kûfeli âlimlere göre ise onların canlarını istemeleri içindir. [7][119]

 

94- Şüphesiz ki bugün, i!k yarattığımız gibi teker teker huzurumuza geldiniz. Verdiğimiz herşeyi ardınızda bıraktınız. İçinizden, ortaklar ol­duklarını sandığınız şefaatçilerinizi sizinle beraber görmüyoruz. Muhak­kak kî onlarla aranızdaki irtibat kesildi. Ortaklar olduklarını sandığınız şeyler sizi bırakıp kayboldular.

Allah, kıyamet gününde bu müşriklere diyecek ki: “Siz bugün sizi ilk ya­rattığı mızdaki gibi huzurumuza teker teker geldiniz. Şu anda, sizinle birlikte, dünyada kendileriyle iftihar ettiğiniz hiçbir şey yoktur. Dünyada size vermiş ol­duğumuz mal, mevki ve şeref gibi herşeyi arkanızda bırakıp geldiniz. Sizlerin, rabbinizin huzurunda kendinize şefaatçi olacağını sandığınız şeyleri, artık sizin­le görmüyoruz. Aranızdaki bağlar tamamen kopmuş ve Allaha ortak koştuğunuz şeyler kaybolup gitmişlerdir. [8][120]

 

95- Şüphesiz ki Allah, taneleri ve çekirdekleri yarandır. O, ölüden di­riyi çıkarır, diriden de ölüyü çıkaran odur. İşte Allah budur. O halde nasıl Çcvirîliyorsunuz?

Şüphesiz ki Allah, taneleri yararak onlardan ekinleri, çekirdekleri yararak ta onlardan ağaçlan çıkarandır. O halde ey insanlar, hiçbir zarar ve menfaat ver­meyen putlara değil, bunları yaratan Allaha ibadet edin. O, ölü olan taneden diri olan başağı, Ölü olan çekirdekten diri olan ağacı, ölü olan meniden diri olan in­sanı çıkarır. Yine o, diri olan başaktan ölü olan taneyi, diri olan ağaçtan ölü olan çekirdeği ve diri olan insandan ölü olan meniyi çıkarandır. İşte bütün bunları ve benzerlerini yapan Allahtır. O halde haktan nasıl çeviriliyorsunuz? Ekinleri, bit­kileri ve bütün canlıları yaratan Allahı bırakıp, hiçbir şey yapamayan yaratıklara tapıyorsunuz. [9][121]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.