sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA ENFAL SURESİ 61. VE 65. AYETLER

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA ENFAL SURESİ 61. VE 65. AYETLER
20.03.2025
8
A+
A-

61- Eğer onlar, barışa yanaşırlarsa sen de yanaş ve Allaha güven. Şüphesiz o, her şeyi çok iyi işiten ve çok iyi bilendir.

Ey Muhammed, eğer bir kavmin ihanetinden korkarsan sen de aynı şe– kilde sözleşmelerini bozarak üzerlerine at. Ve onlara karşı savaş ilan et. Şayet, İslam’a girerek veya boyun eğip cizye vermeyi kabul ederek yahut savaşmayı bırakarak seninle barışmaya eğilim gösterirlerse sen de ona eğilim göster. İşini Allah’a bırak ona tevekkül et, o sana yeter, zira o, senin de kendileriyle barış­mak istediğin kimselerin de ne söylediğinizi ve ne gibi şartlar koştuğunuzu işi­ten ve her iki tarafın diğeri hakkında sadakat mı yoksa ihanet mi düşündüğünü çok iyi bilendir.

Katade, İkrime, Hasan-i Basri ve İbn-i Zeyd’e göre bu âyet-i kerime tevbe suresinde, müşriklere karşı savaşmayı emreden çeşitli âyetlerle neshedil-miştir. Bu hususta Katade diyor ki: “Eğer onlar barışa yanaşırlarsa sen de ya­naş.” hükmü, Berae suresi inmeden Önce nazil olmuştur. Bu dönemde Resulu-lah, müşriklerle belli büreler için ateşkes antlaşması yapıyor, sürenin sonunda müşrikler ya müslüman oluyor veya savaş yapılıyordu. Daha sonra, Berae (tevbe) suresi nazil olunca bu hükmü kaldırdı ve Allah teala buyurduki: “Müşrikleri nerede bulursanız öldürün[1][84]“Ey müminler, müşrikler sizinle nasıl topluca savaşıyorlarsa siz de onlarla topluca savaşın. [2][85] Böylece Allah teala, Resul-lah ile muahede yapmış olan her antlaşmalmın antlaşmasını üzerlerine attırdı ve Resullaha “Müşrikler Lailahe illallah deyip müslüman olmadıkça onlara karşı savaşmasını, iman dışında onlardan herhangi bir şey kabul etmemesini emretti. Bu surede ve bunun dışındaki surelerde zikredilen müminlerin, müşriklerle yap- , tıklan muahede ve sulh antlaşmaları, tevbe süresiyle neshedilmiş oldu.

İkrime ve Hasan-ı Basri de demişlerdir ki: “Tevbe suresinin: “Kitap eh­linden, Allaha ve âhiret gününe iman etmeyen, AHahın ve peygamberinin haram kıldığını haram saymayan ve hak din olan islamı din edinmeyenlerle, boyuneğip kendi elleriyle cizye verinceye kadar savaşın. [3][86] âyet-i kerimesiyle bu âyetin hükmü neshed il mistir.

Taberi diyor ki: “Bu âyetin neshedildiğirü söyleyen görüş, kitap sünnet ve akl-ı selimden herhangi bir delili olmayan görüştür. Çünkü “Müşrikleri nerede bulursanız öldürün.” âyet-i kerimesi, “Eğer onlar banşa yanaşırlarsa sen de ya­naş” âyet-i kerimesinin hükmünü ortadan kaldıracak bir durumda değildir. Zira, barış yapılabileceğini beyan eden bu son âyet, Kureyza Yahudileri hakkında nazil olmuştur. Onlar ise ehl-i kitaptır. Tevbe suresinin yinni dokuzuncu âyetinde belirtildiği gibi, cizye verip boyun eğdikleri takdirde onlarla banş ya­pılmasına izin verilmiştir. Tevbe suresinin, “Müşrikleri nerede bulursanız Öldü­rün.” âyeti ise, putlara tapan Arap müşriklerini kastetmektedir. Bunlann, cizye vererek mallarını, canlanın teminat altına aldırmalan mümkün değildir. Onların müslüman olmaktan başka kurtuluş yolları yoktur.

Görüldüğü gibi, sulh yapılmasını emreden âyetle, müşriklerin öldürülme­sini emreden âyetlerin hükümleri farklıdır. Onlardan biri,diğerinin hükmünü ta­mamen ortadan kaldırmadığı için birinin diğerini neshettiğini söylemek doğru değildir. Âyetlerin her ikisi de muhkemdir[4][87]

 

62-63- Eğer seni aldatmak isterlerse, şüphesiz ki sana, Allah yeter. Seni ve müminleri yardımıyla destekleyen ve onların kalblerini birbirine ısındıran O’dur. Eğer sen, yeryüzündeki her şeyi harcasan, onların kalble­rini birbirine ısmdıramazdın. Fakat Allah» onları birbirine ısındırdı. Şüp­hesiz ki o, her şeye galiptir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Ey Resulüm, seninle barış yapmak isteyen bu insanlar şayet bu yolla seni aldatmak istiyorlarsa, Allah, onların kötülüklerini senden uzaklaştırmaya kâfidir. Allah senin dinini, onlann dinine galip getirmeyi üzerine almıştır. Sana verdiği zaferle ve Ensar’dan olan müminleri sana yardımcı kılmakla seni destek­leyen O’d ur.

Medine’deki Evs ve Hazreç kabilelerinden olan ve daha önce aralarında savaş eksik olmayan, Ensann kalblerini birbirine ısındıran o da O’dur. Ey Mu-hammed, eğer sen, yeryüzünde bulunan bütün değerli şeyleri harcayacak olsay­dın yine de onlann kalblerini birbirine ısındıramazdın. Fakat Allah, seni destek­lemeleri için onlara hidayette birleştirip kalblerini birbirine ısındırmış, kaynaş-tırmıştır. Şüphesiz ki Allah, herşeye galiptir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Mücahid bu ayetin izahında şunları söylemiştir: “İki müslüman, birbir-lerinyle karşılaşır ve müsafaha yapacak olurlarsa günahları bağışlanır.” Velid b. Ebu Mtığis diyor ki: “Mücahide dedim ki: “Bir müsafaha yapmakla onlann gü-nahlan bağışlanır mı?” O da dedi ki: “Sen Allah teala’nın “Eğer sen, yeryüzün­deki her şeyi harcasan onlann kalblerini birbirine ısmdıramazdın.” buyurduğunu duydun mu?” Bende de ona dedim ki: “Sen bunu benden daha iyi biliyor­sun. [5][88]

 

64- Ey Peygamber, sana ve sana tâbi olan müminlere Allah yeter.

Ey Peygamber, sana ve sana tâbi olan müminlere Allah kâfidir. O halde düşmanlarınızın çokluğu sizi korkutmasın. Zira sizi destekleyen Allah’tır. [6][89]

 

65- Ey Peygamber, müminleri savaşa teşvik et. Eğer içinizden sabırlı yirmi kişi çıkarsa iki yüz kişiye galip gelir. Eğer sizden yüz kişi olsa, kâfirlerden bin kişiye galip gelir. Çünkü onlar, anlamayan bir kavimdir.

Âyet-i kerime, bir müminin, on kâfire bedel olacağını bildirmekte, se­bep olarak ta, kâfirlerin, savaşırken herhangi bir sevap elde etme inancından yoksun olmalarını göstermekte bu nedenle savaşta metanetli olmayacakianna, dünyalıklarını kaybedecekleri korkusuyla savaşta korkak davranacaklanna dik­kati çekmektedir. [7][90]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.