sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA FATİHA SURESİ 5. AYET

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA FATİHA SURESİ 5. AYET
05.10.2023
336
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

5- Ancak sana ibadet eder ve ancak senden yardım dileriz.

Ey Allahım, başkasına değil ancak sana boyun eğeriz, sana kulluk etleriz. Sana ibadet ederiz. Ey Allahım, yaptığımız ibadetlerde, itaatlerde ve bütün işle­rimizde ancak senden yardım dileriz. Senden başka hiçbir varlıktan yardım dile­meyiz. Seni inkâr eden kâfirler ise işlerinde senin dışındaki taptıkları putlardanyardım dilerler. Biz bunlardan beriyiz.

Abdullah b. Abbas, bu âyetin izahında şöyle demiştir: “Cebrail Muham­med (s.a.v.)’e Allah tealanın şöyle buyurduğunu söylemiştir. “Ey Muhammet!, de ki: “Ey rabbimiz, ancak seni birler, senden korkar ve sana ümit bağlarız.”

Taberi, âyetin “Senden korkar ve sana ümit bağlarız.” şeklindeki izahı ye­rine “Sana boyun eğer ve sana teslim oluruz.” şeklinde izah etmenin daha uygun olacağını söylemiştir. Zira âyette zikredilen “Ancak sana kulluk ederiz.” ifadesi her şeyden Önce, boyun eğmeyi ve teslim olmayı ifade eder. Korku ve rica da “Boyun eğme” ifadesi içinde mevcuttur.” demiştir.

Taberi diyor ki: “Eğer denilecek olursa ki “Allah teala hem kullarına, kentlisine itaat etmelerini emrediyor hem de itaat etmelerinde kendisinden yar­dım dilemelerini emrediyor. Allah’ın, kullarına, kendisine itaat etmelerini em­rettikten sonra, itaat etmelerinde kendilerine yardım etmemesi mümkün müdür? O halde kulun, rabbinden, itaatte kendisine yardımcı olmasını dilemesinin mânâsı nedir? Buna cevaben denilir ki: “Kul, rabbinden, geçmişteki itaatlerine dair yardım istememekte, gelecekteki itaatlanna dair yardım istemektedir. Bun­da şaşılacak bir şey yoktur. Zira, Allah tealanın. kullarına verdiği emirleri yeri­ne getirecekleri güç ve imkânları bahşettikten sonra yine de o emirleri yerine getirirken onlara yardım etmesi, Allah’ın, kullarına olan bir Hitfudur. Allah’ın, günah işlemeye dalan ve Allah sevgisinden uzak olan kullarına, itaatte yardım etmeyip bu lütfunu kesmesi, buna mukabil Allah’a kullukta bütün gayretini har­cayan ve ona itaate koşan kuluna, itaat etmesi için yardım etme lütfunda bulun­ması Allah için ne bir kötü idaredir ne de hükümlerinde zulmetmektir. O halde kulun, itaatte rabbinden yardım dilemesi isabetli bir davranıştır.

Allah tealanın, kullarına, kendisine itaat ederken yine kendisinden yardım istemelerini emretmesi, işleri Allah’a bırakan “Kaderci”lcrin iddialarını boşa çı­karan en güzel delillerd’ ndir. Kaderciler Allah tealanın, kuluna bir şeyi emredip veya kulunu bir işle y’.kümlü kılıp sonra da ona yardım etmemesini imkânsız görmüşlerdir. Bıınlam ifadelerine göre, Allah’ın, bir şeyi emretmesi halinde o hususta kuluna yardım etmesi gereklidir. Kulun, o emri yerine getirirken Al-lah’dan yardım istemesi lüzumsuzdur. Bunların görüşüne göre “Ey Allahım, an­cak sana ibadet eder ve ancak senden yardım dileriz.” diyen kimse “Ey Allahım, ancak sana ibadet eder ve senin bize zulmetmemeni isteriz.” demiş olur. Halbu­ki bütün Müslümanlar: “Ey Allahım, ancak senden yardım dileriz.” diyenin sö­zünün doğru: “Ey Allahım, sen bize zulmetme.” diyen kimsenin sözünün ise yanlış olduğu hakkında birleşmişlerdir. Bu da “Kaderiyyeci”lerin, âyeti: “Ey Al­lahım, sen bizden yardımını kesme, senin bizden yardımım kesmen bir zulüm­dür.” şeklinde yorumlamalarının yanlış olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

Taberi diyor ki: “Eğer denilirse ki “Âyette niçin önce “Ancak sana ibadet ederiz.” denildi? Daha sonra da “Ancak senden yardım dileriz.” denildi? Halbu­ki önce, ibadet etmede yardım edilmesi istenilmen daha sonra da ibadet edildiği bildirilmeliydi.” Cevaben denir ki “Allanın yardımı olmadan ibadet edilemeye­ceğinden, ibadet etmekle yardım istemek birbirinden ayrı olmayan şeylerdir. Kul isterse önce yardım dileyip ibadet ettiğini beyan etsin, isterse ibadet ettiğini bildirip yardım dilesin farketmez. Kişinin, ihtiyacını karşılayan insana “İhtiyacı­mı giderdin. Bana büyük bir iyilik ettin.” demesiyle “Bana büyük bir iyilik ellin. İhtiyacımı giderdin.” demesi, aynı şeylerdir. İşte âyetteki ifade de bu mânâdadır. Bu sebeple, âyetteki “Ancak sana ibadet ederiz.” ifadesi “Ancak senden yardım dileriz.” ifadesinden önce gelmesine rağmen, manen daha sonra gelmiş gibidir.” diyenlerin sözleri isabetli değildir.

Taberi diyor ki: “Eğer denilirse ki “Âyette “ancak sana” diye tercüme edi­len “İyyake” zamirleri niçin iki kere zikredilmiştir de bir kere zikredilmemiştir? Cevaben denilir ki: “Bu zamirler, fiillerden önce gelmeyip sonra gelecek olsa­lardı Arapçanın üslûbu gereği, tekrar edilmeleri gerekirdi ve Nabüdü-ke ve Nestainüke denilirdi. Bu zamirlerin, fiillerden önce gelmeleri halinde de tekrar edilmeleri Arapçadaki ifade şekillerine uygundur. Ve daha fa­sih bir ifadedir.

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.