sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA NİSA SURESİ 1. VE 2. AYETLER

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA NİSA SURESİ 1. VE 2. AYETLER
24.10.2024
19
A+
A-

1- Ey insanlar, sizi tek bir candan yaratan, ondan eşini var eden ve her ikisinden de bir çok erkek ve kadın türetip yeryüzüne yayan rabbiniz­den korkun. Kendisinin adını öne sürerek, birbirinizden dilekte bulundu­ğunuz AHahtan ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz ki Allah, sizin üzerinizde devamlı gözetleyicidir.

Ey insanlar, emirlerini tutup yasaklarından kaçınarak rabbinizden korkun. O sizi, tek bir can olan Âdemden yarattı. Onun kaburgalarının birinden de eşi Havvayi yarattı. O ikisinden de birçok erkekler ve kadınlar meydana getirip dünyaya yaydı. “Allah için şunu bana ver.” gibi sözlerle adını anarak birbiriniz­den istekte bulunduğunuz Allahtan korkun. Akrabalık bağlarını koparmaktan da sakının, şüphesiz ki Allah, sizin üzerinizde devamlı gözetleyicidir. Yaptığınız her şeyi bilir ve hepsini zaptettirir.

Taberi diyor ki: “Allah bu âyet i kerimede, bütün insanları tek bir kişi­den yaratanın, yalnızca kendisi okluğunu beyan etmiş ve insanlara ilk yaratılış­larını hatırlatmıştır. Ta ki insanlar, tek bir ana ve babadan geldiklerini, bu ne­denle birbirlerinin kardeşleri olduklarını bilsinler, herbirinin diğerinin üzerinde kardeşlik hakkı olduğunu anlasınlar, böylece birbirlerine karşı insaflı ve merha­metli davransınlar, haksızlık yapmasınlar, zayıf olanlarım gözetsinler, onun ezilmesini önlesinler.

Âyette zikredilen “Tek can”dan maksat, Süddi, Katade ve Mücahidin de açıkladıkları gibi beşerin ilk atası olan Hz. Ademdir. O candan yaratılan eş’den maksat ise Hz. Havvadir. Süddi diyor ki: “Âdem Cennette oturmaktaydı. Orada eşi olmaksızın yalnız basma dolaşıyordu. Bir ara uyudu. Sonra uyandı ve başu-cunda oturan bir kadın gördü. Allah teala o kadını Hz. Âdemin kaburgasından yaratmıştı. Âdem ona ne olduğunu sordu. O da “Ben bir kadınım” dedi. Adem ona: “Niçin yaratıldın?” dedi. Kadın: “Sen benimle yaşayasın diye yaratıldım.” dedi.

Âyet-i kerimede geçen ve “Kendisinin adını öne sürerek birbirinizden di­lekte bulunduğunuz Allahtan ve akrabalık bağını koparmaktan sakının.” diye tercüme edilen cümlesi, müfessirler tarafından çeşitli şekillerde izah edilmiştir.

Dehhak ve Rebi’ b Enes bu cümlenin: “Kendisinin adını öne sürerek rab-binizden dilekte bulunduğunuz Allahtan korkun.” bölümünü şu şekilde izah et­mişlerdir. “Sizler birbirinizden bir şey İstediğinizde Allahı vasıta kılarak: “Allah hakkı için, Allah rızası için bunu bana ver.” dersiniz. İşte sizler, isteklerinize va­sıta kıldığınız bu Allahtan korkun.

Bu cümlenin “Akrabalık bağını kopannaktan sakının.” şeklinde tercüme edilen bölümü ise müfessirler tarafından iki şekilde izah edilmiştir:

a- İbrahim en-Nehai ve Hasan-ı Basriye göre bu cümlenin mânâsı şöyle­dir: “Allahı ve akrabalık bağını ileri sürerek birbirinizden herhangi bir şey ister­siniz. O halde isteklerinize vasıta kıldığınız Allahtan korkun.” Görüldüğü gibi bu izaha göre bu âyette akrabaların talep vasıtası olarak kullanıldığı beyan edil­mektedir.

b- Süddi, Katade, Abdullah b. Abbas, Hasan-ı Basri, Mücahid, Dehhak, Rebi1 b. Enes ve İbn-i Zeyde göre ise bu cümlenin mânâsı şöyledir: “Birbiriniz­den olan isteklerinizde vasıta kıldığınız Allahtan korkun ve akrabalık bağını ko­parmak hususunda da Allahtan korkun ve akraba lan m zl a ilgiyi kesmeyin.”

Bu hususta Resulullahın şöyle buyurduğu rivayet edilmekterir:

“Resulullah Medineye hicret edince Yahudilerden, onu görüpte Müslü­man olan Abdullah b. Selam diyor ki: “Resulullah Medineye gelince insanlar ona doğru koştular. Ben de onlardan biriydim. Ben onun yüzün görünce yüzünün, yalancı bir insanın yüzü olmadığını anladım. Benim ondan işittiğim ilk şey şu söz oldu.” Selamı yayın, yemek yedirin. Akrabalara ilgi gösterin ve insanlar uyurken namaz kılın ki selametle cennete giresiniz. [1][8]

Taberi de bu son izah şeklini tercih etmiştir. Zira cümlenin, Arapça gra­mere göre tahlili bu görüşü desteklemektedir. [2][9]

 

2- Yetimlerin mallarını verin. Temizi pis ile değiştirmeyin. Yetimle­rin mallarını kendi mallarınıza katarak yemeyin. Şüphesiz bu, büyük bir günahtır.

Ey yetimlerin velileri, yetimler akıl baliğ olup rüşdüne erince, onların mallarını kendilerine verin. Helal olan kendi temiz mallarınızı, size haram olan hoşunaza giden yetim mallarıyla değiştirmeyin. Yetimlerin mallarını kendi mal­larınıza katarak yemeyin. Şüphesiz ki yetimlerin mallarını yemek büyük bir gü­nahtır.

Âyet-i Kerimede geçen “Temizi pis ile değiştirmeyin.” ifadesi müfessir­ler tarafından çeşitli şekillerde izah edilmiştir.

a- İbrahim en-Nehai, Said b.el-Müseyyeb. Zühri, Dehhak ve Süddiye gö­re bu ifadenin mânâsı şöyledir: “Ey yetimlerin velileri, sizler, yetimlerin iyi mallarını alıp, yerine kendinize ait kötü ve adi mallan vermeyin.”

b- Mücahid ve Ebu Salihe göre bu ifadenin mânâsı şöyledir: “Ey veliler, sizin için takdir edilen helal mallarınıza ulaşmadan önce, sizin için haram kılı­nan şeyleri hemen elde etmeye koşmayın.”

c-İbn-i Zeyde göre bu ifadenin mânâsı şöyledir: “Ey mirasçılar, Ölünün malının tümünü büyük çocuğa verip diğer mirasçıları mahrum etmeyin. Böylece bütün malı alan kişi mirasta asıl hakkı olan temiz malını bırakıp mirasın tama­mını almak suretiyle pis bir mal almış olur.

Taberi, bu görüşlerden birinci görüşün tercihe şayan olduğunu, âyetin mânâsının “Ey yetimlerin velileri, siz, yetimlerinizin size haram olan mallarını, sizin öz mallarınızla değiştererek temiz mallarınızı murdar şeylerle değiştirmiş olmayın.11 şeklinde olduğunu söylemiştir. Zira “Değiştirme” ifadesi, bir şeyi ve­rip başka bir şeyi almaktır ki bu da bu görüşün doğru olduğunu gösterir. Halbu­ki “Helal mal elde etmede” önce haram mal elde etmeden acele etmek” şeklin-deki ikinci görüşte ve “Büyük çocuğun mirasın tümünü alarak diğer mirasçıları mahrum etmesi” şeklindeki ikinci görüşte de “Değiştirme” diye bir şey sözko-nusu değildir. [3][10]

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.