TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA NİSA SURESİ 152. VE 155. AYETLER
152- Allah’a ve Peygamberine iman edip onlar arasında hiçbir ayrılık gözetmeyenlere gelince işte onlara, Allah, mükâfaatlarmı verecektir. Allah, çok affeden ve çok merhamet edendir.
Allah’ın birliğini tasdik eden, Peygamberlerinin hepsinin Peygamber olduğunu ve onların, Allah tarafından getirdikleri din ve şeriatların hak olduğunu ikrar eden, Peygamberlerin bir kısmını tasdik edip diğerlerini yalanlayarak onların arasını ayıranlar gibi olmayın. Hepsinin hak olduklarına iman eden kimselere gelince, işte Allah, öyle olanlara hakkıyla iman etmelerinin karşılığı olarak mükâfaatlannı verecektir. Allah, daha önce o gibi günahları işleyip de sonra
tevbe eden kullarını çokça affeden ve kullarını doğu yola ileterek onlara çokça merhamet edendir.
GörüIdüğü gibi âyet-i kerime, Muhammed ümmetinin sıfatlanın beyan etmekte ve onlara bolca mükâfaatlar verileceğini bildirmektedir. Çünkü Muhammed ümmeti, Bakara suresinin iki yüz seksen beşinci âyetinde de belirtildiği gibi, Peygamberler arasında bir ayırım yapmaz, hepsine iman ederler. Bu hususta âyet-i kerimede şöyle buyurulmaktadır: “Peygamber ve müminler, rabbi tarafından Peygambere indirilene iman ettiler. Hepsi de Allah’a, meleklerine, kitaplarına, Peygamberlerine iman ettiler. “Allah’ın Peygamberlerini birbirinden ayırtetmeyiz.” dediler. [1][341]
153- Ey Muhammed, kitap ehli, gökten kendilerine bir kitap indirmeni isterler. Onlar Musa’dan, bundan daha büyüğünü istemişlerdi. “Allah’ı bize apaçık olarak göster.” demişlerdi. Bunun üzerine zulümlerinden dolayı onları bir çığlık yakalayrverdi. Sonra, kendilerine apaçık deliller gelmişken buzağıya taptılar. Fakat biz bunu da affettik ve Musa’ya apaçık bir mucize verdik.
Ey Muhammed, Yahudiler, gökten kendilerine bir kitap indirmeni ve senin doğruluğunu gösteren bir mucize getinneni isterler. Onların ataları da Peygamberleri Musa’dan, senden istedikleri şeylerden daha büyük şeyler istemişlerdi. “Allah’ı bize apaçık olarak göster gözümüzle görelim.” demişlerdi. Bu azgınlıkları ve cür’etleri yüzünden onları bir çığlık yakal ayı vermiş de ölmüşlerdi. Sonra Allah onlan, Musa’nın duasıyla tekrar diriltmişti. Daha sonra bu Yahudiler, kendilerine Allah’ın kudretini ve birliğini gösteren apaçık deliller gelmesine rağmen Allah’ bırakıp buzağıyı ilah edindiler ve ona taptılar. Biz, bu cinayetlerini de affettik. Musa’ya, Peygamberliğinin doğruluğunu göstererraçık mucizeler ve deliller verdik.
Âyette zikredilen ehl-i kitaptan maksat, kendilerine Tevrat verilen Ya-hudilerdir. Yahudiler, Hz. Muhammed’den, gökten bir kitap getirmesini istemişlerdir. Yahudilerin Resulullah’tan istedikleri bu kitabın nasıl bir kitap olmasını talep ettikleri hususunda müfessirler çeşitli görüşler zikretmişlerdir.
a- Süddi ve Muhammed b. Ka’b el-Kurezi’ye göre Yahudiler Resulullah’tan, gökten kendilerine yazılı bir kitap getimıesini istemişlerdir. Zira Hz. Musa’ya Tevrat, gökten yazılı bir kitap olarak indirilmiştir. Bu hususta Muhammed b. Ka’b el-Kurezi diyor ki: “Yahudilerden bir kısım insanlar Resuiullah’a geldiler ve ona: “Musa, Allah katından yazılı levhalar getirdi. Sen de bize, Allah katından yazılı levhalar getir seni tasdik edelim.” dediler. Bunun üzerine Allah teala bu ve bundan sonraki âyetleri indirdi.
b- Katade’ye göre ise Yahudilerin, Hz. Muhammed’den kendilerine indirmesini istedikleri kitap, Yahudilere mahsus olacak bir kitaptır.
c- İbn-i Cüreyc’e göre ise Yahudilerin Resulullah’tan kendileri için indirmesini istedikleri kitaptan maksat, Yahudilerin belli adamlarına inecek ve Hz. Muhammed’i tasdik etmelerini emredecek olan bir kitaptır.
Taberi diyor ki: “Bu görüşlerden tercihe şayan olanı şudur: “Yahudiler Resulullah’tan istemişlerdir ki o, Allah’tan, bütün yaratıkların, benzerini getirmekten âciz kaldıkları, kendilerinin de hak Peygamber olduğuna şahitlik ettikleri ve Yahudilerin, Resuiullah’a tabi olmalarına emreden bir kitabı, gökten Yahudilere indin-nesini istesin. İstenen bu kitabın yazılmış bir kitap olması, onları hepsine veya bir kısmına indirilmiş olması muhtemeldir. Bu itibarla yukarıda zikredilen görüşlerin hepsi de mümkün olabilen görüşlerdir.
Âyet-i kerimenin devamında “Onlar Musa’dan, bundan daha büyüğünü istemişlerdi.” buyurulmaktadır. Bu ifade, Resulullah’tan, kendilerine kitap indirilmesini isteyen Yahudileri kınamakta ve onlan ayıplamaktadır. Allah teala bu ifadesiyle Resulullah’a şunu buyurmak istemiştir: “Ey Muhammed, sen Yahu-, dilerin böyle bir istekte bulunmalarını çok görme. Çünkü onlar, Allah’ı hakkıyla takdir edemedikleri, ona karşı cür’etleri, onun “Halım” sıfatından dolayı aldanmaları yüzünden onların senden istedikleri kitab ıonlara indirsen dahi, önceki atalarının yaptığı gibi onlar da Allah’ın emrine karşı gelirler. Zira ataîan, Allah’ı gömek istemelerinden sonra çığlığa yakalınp Ölmüşler, Allah onlan tekrar diriltmiş bu defa onlar, Allah’ın mucizelerini gördükleri halde onu bırakıp buzağıya tapmişlardır. [2][342]
154- Söz vermeleri için Tur dağını üzerlerine kaldırdık. Onlara: “O kapıdan secde ederek girin.” dedik. Ve onlara: “Cumartesi günü yasağını çiğnemeyin.” dedik. Ve onlardan sağlam bir söz aldık.
Yahudilerin, Tevrat’taki hükümlerle amel edeceklerine dair Allab’a verdikleri söz tutmaları için Tur dağını üzerlerine kaldırdık. Onlara: “Kudüs şehrinin kapısından, Allah’a şükran secdesinde bulunarak içeri girin.” dedik. Fakat onlar, kendilerine gelen emri değiştirip, kapıdan kıçlarının üzerine sürünerek gerisin geri girdiler. Yine biz onlara: “Allah’ın emrine karşı gelerek Cumartesi günü avlanmayın.” eledik. Fakat onlar, emre karşı gelerek Cumartesi gününde de avlandılar. Aynca biz onlardan, Tevrat’taki hükümlerle amel edeceklerine dair sağlam bir söz aldık. Fakat onlar bu sözlerinde de durmadılar ve bu sebeple de lanete uğradılar. [3][343]
155- Ahitlerini bozdukları ve Allah’ın âyetlerini inkâr ettikleri, haksız yere Peygamberleri öldürdükleri ve “Kalblcrimiz perdelidir.” dedikleri için onlara (lanet ettik) Doğrusu Allah, inkâr etmeleri sebebiyle onların kalblcrinc mühür vurmuştur. Onların pek azı iman eder.
Yahudiler, Tevrat’taki hükümlerle amel edeceklerine dair vermiş oldukları sözü bozmaları, Peygamberlerin doğruluğunu gösteren, Allah’ın âyet ve delillerini inkâr etmeleri ve kendilerine hak yolu gösteren Peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve “Kalblerimiz perdelidir, bizi davet ettiğin şeyleri anlamıyoruz.” demeleri yüzünden biz onları lanete uğrattık. Daha doğrusu inkârları sebe-iyle Allah onların kalblerini sapıklık ve azgınlık mühüriiyle mühürlemiştir de onlar, iman edilmesi gereken herşeye değil pek az şeye iman eder olmuşlardır. Böylece hiç iman etmemiş gibi olmuşlardır.
Katadeye göre bu âyet-i kerime, bundan önceki âyetlerle bağlı değildir. Kendi başına müstakil bir âyettir. Âyette bir hazvf vardır. O da “Lanet ettik” cümlesidir. Bu itibarla âyet izah edilirken bu cümlenin zikredilmesi gerekmektedir.
Diğer bir kısım müfessirlere göre ise bu âyet-i kerime, bundan önceki âyetlerle irtibatlıdır. Bu âyet de yüz elli üçüncü âyette geçen “Onları bir çığlık yakal ay iverdi” ifadesinin gerekçesidir. Buna göre âyetin bu bölümünün mânâsı şöyledir: “Zulmetmeleri, ahitlerini bozmaları ve Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri, haksız yere Peygamberleri öldürmeleri ve “Kalblerimiz perdelidir” demeleri sebebiyle onları bir çığlık yakal ay iverdi.”
Taberi, Katade’nin görüşünün doğru olduğunu, bu âyetin önceki âyetlerle bağlı olmayıp müstakil bir âyet olduğunu, âyette “Biz onlara lanet ettik, biz onlara gazap ettik.” şeklinde bir cümlenin hazfedilmiş olduğunu zira, “Bilakis inkârları yüzünden Allah onların kalblerini mühürlemiştir.” cümlesinin, hazfedilen bu cümleye işaret ettiğini, çünkü kalbi mühürlemenin, lanete uğratılmış ve gazap edilmiş bir kimse olacağını söylemiştir.
Taberi bu görüşü tercih etmesine sebep olarak da şunu zikretmiştir.” İsra-iloğullarını bir çığlığın yakalayıp Öldürmesi Hz. Musa zamanında olmuştur. Halbuki onların, Peygamberlerini haksız yere öldürmeleri, bundan sonraki âyetlerde zikredildiği gibi, Hz. Meryem’e zina iftirasında bulunmaları ve “Biz İsa Mesihi öldürdük” demeleri Hz. Musa’dan çok sonra olmuştur. Bu nedenle sonra meydana gelen olayları, çığlığa sebep göstermek isabetli değildir. Zira çığlığa yakalananlarla bunlar ayn kimselerdir. Bu da bu âyetin ve bundan sonra gelen âyetlerin önceki âyetlerle bağlantılı olmadığını gösterir. [4][344]