TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA NİSA SURESİ 30. VE 31. AYETLER
30- Kim bunu bir düşmanlık ve zulüm olarak yaparsa yakında onu cehennem ateşine atacağız. Bu Allaha çok kolaydır.
Kim, mümin kardeşine düşmanlık yaparak onu haksız yere öldürür veya haram kılınan bir işi yaparsa biz onu yakında, içinde yanacağı bir ateşe sokarız. Ona bu cezayı vermek, bizim için pek kolaydır. Çünkü zalimler hiçbir zaman bizden yakalarını kurtaramazlar.
Âyet-i kerimede zikredilen “Kim bunu yaparsa” cümlesindeki “Bu” işaret zamiriyle neye işaret edildiği hususunda farklı görüşler zikredilmiştir:
a- Ataya göre bu zamirle, müminlerin birbirlerini öldürmelerine işaret edilmektedir. Buna göre âyetin mânâsı “Kim mümin kardeşini düşmanca ve haksız yere öldürecek olursa biz onu yakında cehennem ateşine koyacağız ve~ bu, Allaha pek kolaydır.” şeklindedir.
b- Diğer bir kısım âlimlere göre bu zamirle, surenin başından buraya kadar yasaklanan “Haram kılınan kadınlarla evlenmek” “Allanın koyduğu sınırları aşmak” “Haksız yere yetim malı yemek.” ve “Allanın haram kıldığı cana kıymak,” gibi haramlara işaret edilmektedir. Bunlardan herhangi birini yapanın cehennem azabına konacağı belirtilmektedir.
c- Diğer bir kısım müfessirlere göre ise bu zamirle, mümin kardeşinin malını haksız yere iyiyene ve mümin kardeşinin canına kıyana işaret edilmektedir. Ve bunları yapanların cehenneme konacakları beyan edilmektedir.
Taberi diyor ki: “Burada doğru olan görüş şudur: “Bu zamir, bu surenin on sekizinci âyetinden sonra zikredilen haramlara işaret etmektedir. Bunlar da, evlenilmesi haram olan kadınlarla evlenmek, bazı kadınların evlenmelerine engel olmak, haksız yere başkalarına ait olan malı yemek, kanı haram olan bir mümini öldürmek ve diğer haramlardır. Zira on sekizinci âyetten önce zikredilen haramların sonunda Allah teala onları işleyenleri belli cezalarla tehdit etmiş, bu âyetten sonra zikredilen haramlar için herhangi bir ceza zikretmemiştir. Bu itibarla işaret zamirinin .cezalan zikredilmeyen haramlara işaret ettiğini söylemek daha isabetlidir. [1][73]
31- Eğer yasaklandığınız büyük günahlardan kaçınırsanız, kusurlarınızı örter, sizi güzel bir makama koyarız.
Ey müminler, eğer sizler kendinize yasaklanan büyük günahlardan kaçınırsanız, küçük günühlarınızi Örter sizi affederiz. Ve sizleri, mutluluk yurdu olan cennete koyarız. Orada ne üzüntü vardır ne de keder. Ne sıkıntı vardır ne de bunalım.
Büyük günahlar hakkında sahabe-i kiramdan, tabiinden çeşitli görüşler nakledildiği gibi Resululîahtan da kısmen birbirinden farklı olan hadis-i şerifler rivayet edilmiştir.
a- Abdullah b. Mes’uda göre bu âyette zikredilen büyü günahlardan maksat, Nisa suresinin başından bu âyete kadar geçen otuz âyette, Allah tealanın, kullarına yasakladığı günahlardır. İbrahim en-Nehai de bu görüştedir. Abdullah b. Mes’uddan nakledilen diğer bir görüşe göre ise büyük günahlar dört tanedir. Bunlar, Allaha ortak koşmak, Allahın rahmetinden ümit kesmek, Allanın lütfun-dan ümit kesmek ve Allahın tuzağından (cezalandırmasından) kurtulacağından emin olmaktır.
Yine Abdullah b. Mes’uddan nakledilen diğer bir görüşe göre bu günahlar üçtür. Bunlar, Ailahın rahmetinden ümit kesmek, Allahın lütfundan ümit kesmek ve Allahın cezalandırmasından kurtulacağından emin olmaktır.
b- Hz. Ali (r.a.)ye göre ise burada zikredilen büyük günahlar yedi tanedir. Bunlar da, Allaha ortak koşmak, Allahın, öldürülmesini haram kıldığı bir insanı öldürmek. Namuslu bir kadına zina iftirasında bulunmak, yetim maîı yemek, faiz yemek, savaştan kaçmak, hicret ettikten sonra tekrar Bedeviliğe dönmektir. Bu hususta Ubeyde b. Umeyr diyor ki: “Büyük günahlar yedidir. Bunların her-biri hakkında Allah tealanın kitabında bir âyet vardır. Bunlar şu günahlardır. Allah ortak koşmak, Bu hususta Allah teaîa şöyle buyuruyor: “Allaha samimiyetle yönelin. Ona ortak koşanlardan olmayın. Kim Allaha ortak koşarsa sanki o, gökten düşüp kuşlar tarafından kapılmış veya rüzgarla uzaklara sürüklenmiş gi-bidir. [2][74]
Allahın, öldürülmesini haram kıldığı bir insanı öldürmek. Allah teala bu hususta da şöyle buyuruyor: “Kim bir mümini kasten öldürürse onun cezası cehennemdir. Orada ebedi olarak kalacaktır. Allah ona gazap ve lanet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır. [3][75]
Faiz yemek. Allah teala bu hususta da şöyle buyuruyor: “Faiz yiyenler, yerlerinden, şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar.” [4][76]
Yetim malı yemek. Allah teala bu hususta şöyle buyuruyor: “Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, karınlarına sadece ateş tıkamış olurlar. Onlar yakında alev alev yanan bir ateşe sokulacaklardır. [5][77]
Namuslu bir kadına zina iftirasında bulunmak. Allah teala bu hususta da şöyle buyuruyor: “İffetli, hiçbir şeyden haberi olmayan mümin kadınlara zina isnad edenler, şüphesiz ki dünyada da âhirette de lanetlenmişlerdir. Onlar için büyük bir azap vardır. [6][78]
Savaştan kaçmak. Bu konudada âyet-i kerimelerde şöyle Duyurulmaktadır; “Ey iman edenler, savaş için ilerlerken, toplu halde kâfirlerle karşılaştığınız zaman sakın onlara arkanızı dönüp kaçmayın.” “Savaş için bir taktik kullanan veya başka bir birliğe katılmak isteyen hariç, İçinizden kim düşmana arkasını dönüp kaçarsa Allahın gazabına uğramış olur. Onun varacağı yer cehennemdir. O ne kötü bir yerdir[7][79]
Hicret ettikten sonra dinden çıkıp tekrar Bedeviliğe dönmek. Bu hususta da âyette şöyle Duyuruluyor: “Kendilerine doğru yol açıkça belli olduktan sonra tekrar eski inkârlarına dönenlerin yaptıklarını şeytan kendilerine hoş göstermiştir. Ve hayallerle aldatmıştır. [8][80]
“Ata b. Ebi Rebah ise bu büyük günahların, adam öldürmek, faiz yemek yetim malı yemek, namuslu kadına zina isnad etmek, yalan yere şahitlik yapmak, anneye babaya kötü davranmak ve savaştan kaçmak olduğunu söylemiştir.
c- Abdullah b. Ömere göre ise bu büyük günahlar dokuz tanedir. Bunlar da: Allaha ortak koşmak, öldürülmesi helal olmayan bir insanı öldürmek, savaştan kaçmak, namuslu birkadına zina isnad etmek, faiz yemek, haksız yere yetim malı yemek, Mescid-i Haramda haktan sapıp zulmetmek, insanlarla alay etmek. (İnsanları angaraya olarak çalıştırmak) ve anaya babaya, onlan ağlatacak derecede kötü davranmaktır.
Abdullah b. Ömerden nakledilen diğer bir rivayete göre ise insanlarla alay etme günahı yerine sihir yapma günahı zikredilmiştir.
d- Abdullah b. Abbasa göre ise büyük günahlardan maksat, Allanın yasakladığı her günahtır. Abdullah b. Abbasın yanında, büyük günahların yedi veya dokuz tane olduğu zikredilmiş o da bunların yedi veya dokuzdan fazla olduklarını söylemiştir. Abdullah b. Abbas, “Büyük günahlar yediden ziyade yetmişe daha yakındır.” demiştir.
e- Said b. Cübeyr, Mücahid, Dehhak ve Abdullah b. Abbastan nakledilen başka bir görüşe göre ise, büyük günahlardan maksat, Allahin, işleyenleri cehennem azabına koyacağı ile tehdit ettiği günahların tümüdür. Buna göre, işle-nildiğinde onu işleyenenin cehennem azabına konulacağı veya Allanın gazabına yahut lanetine uğratılacağı beyan edilen günahların hepsi büyük günahladır.
f- Taberi büyük günahların, sahih hadislerde beyan edilen günahlar olduğunu, bunların da, Allaha ortak koşmak, anaya babaya kötü davranmak, Allanın, öldürülmesini haram kıldığı insanı öldürmek, yalan söylemek (Yalan yere şahitlik yapmak ta buna dahildir.) Namuslu kadınlara zina iftirasında bulunmak, yalan yere yemin etmek, sihir yapmak, savaştan kaçmak ve komşunun hanımıy-la zina etmek.” olduğunu söylemiş, fakirlik korkusuyla çocuğunu öldürmenin de haksız yere adam öldürme hükmüne tabi olduğunu bildirmiştir.
Taberi zikrettiği bu hususları, Enes b. Malik, Abdullah b. Amr, Ebu Ey-yub el-Ensari, Ebu Ümame el-Bahili ve Abdullah b. Meş’uttan rivayet ettiği ha-dis-i şeriflerden almıştır.
Enes b. Malik (r.a.) diyor ki:
“Resulullah (s.a.v.)den büyük günahlar soruldu. O da: “Büyük günahlar Allaha ortak koşmak, anne ve babaya kötülük etmek, adam öldürmek ve yalan yere şahitlik etmektir.” buyurdu. [9][81] Diğer bir rivayette ise Enes b. Malik şöyle demiştir:
“Resulullah (s.a.v.) büyük günahları anlattı veya ona büyük günahlardan soruldu. O da şöyle buyurdu: “Onlar, Allaha ortak koşmak, adam öldürmek, anne ve babaya kötülük etmektir.” Ve devamla şöyle dedi: “Ben size büyük günahların en büyüğünü haber vereyim mi? O, yalan söylemektir. (Diğer bir rivayette) yalan yere şahitlik etmektir. [10][82]
Ebu Eyyub el-Ensari, Resulullah (s.a.v.)in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
“Kim Allanın huzuruna, Allaha kulluk ederek, ona hiçbir şeyi ortak koşmayarak, namazı kılarak, zekatı vererek ve büyük günahlardan kaçınarak çıkacak olursa işte onun için cennet vardır.” Bunun üzerine Resulullahtan, büyük günâhların neler oldukları soruldu. Resulullah şöyle buyurdu: “Bunlar. Allaha ortak koşmak, müslüman bir kişiyi öldürmek ve savaştan kaçmaktır. [11][83]
Abdullah b. Amr, ResuHahm şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
“Büyük günahlar, Allaha ortak koşmak, anne ve babaya kötülük yapmak bir insanı öldürmek ve yalan yere yemin etmektir. [12][84]
Abdullah b. Mes’ud diyor ki:
“Dedim ki” Ey Allahın Resulü, hangi günahlar daha büyüktür?” Resulul-lah: “Seni yaratan Allaha birini denk tutmandır. (ortak koşmandır.) Sonra hangisidir?” dedim. Resulullah: “Seninle birlikte yemek yiyeceğinden korkarak çocuğunu öldürmendir.” buyurdu. Sonra hangisidir?” dedim. Resulullah: “Komşunun hammıyla zina etmendir.” buyurdu[13][85]
Ebu Umame el-Bahili diyor ki: “Resulullalı bir yere yaslanmış vaziyette iken sahabiler büyük günahları anlattılar ve şöyle dediler: “Bunlar, Allaha ortak koşmak, yetim malı yemek, savaştan kaçmak, namuslu kadına zina iftirasında bulunmak, anne ve babaya kötülük etmek, yalan söylemek, ganimet malından bir şey saklamak, sihir yapmak ve faiz yemektir. “Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allaha verdikleri ahdi ve yeminlerini bozarak karşhğın-da az bir değeri satın alanları nereye koyacaksınız? [14][86]
Âyet-i kerimenin devamında, büyük günahlardan kaçmildiği takdirde kusurların örtüleceği zikredilmektedir. Buradaki kusurlardan maksat, küçük günahlardır. Allah teala, biz âciz kullarına bir lütuf olarak, büyük günahlardan kaçındığımız takdirde küçük günahlarımızı affedeceğini ve bizleri, ikram yurdu olan cennete koyacağını zikretmiştir.
Sahabe-i Kiram, Kur’an-ı Kerimde zikredilen bu ve benzeri âyetlerin, yüce mevlanm biz âciz kullarına büyük bir lütfü olduğunu söylemişler ve bu hususta sevinçlerini izhar etmişlerdir.Bu hususta Abdullah b. Mes’udun şunları söylediği rivayet edilmektedir: “Nisa suresinde beş âyet vardır ki bunlar benim için bütün dünyadan daha sevimlidir. Bunlar: “Eğer yasaklandığınız büyü günahlardan kaçınırsanız kusurlarınızı Örter sizi, güzel bir makama koyarız.” Şüphesiz ki Allah, hiçbir kimseye zerre kadar zulmetmez. Yapılan iyilik zerre kadar da olsa onu kat kat artırır. Ve yapana, katından büyük bir mükafaat verir.” “Şüphesiz ki Allah, kendisine ortak koşulmasını affetmez. Bunun dışmdakini dilediği kimse için affeder. Kim Allaha ortak koşarsa şüphesiz büyük bir günah ile iftira etmiş olur.” “Kim bir kötülük işler veya nefsine zulmeder de sonra Allahtan bağışlanmasını dilerse, Allahı, mağfiret ve merhamet edici olarak bulur.” “Allaha ve Peygamberine iman edip onlar arasında hiçbir ayrılık gözetmeyenlere gelince, işte onlara, Allah mükâfaatlarıni verecektir. Allah, çok affeden ve çok merhamet edendir. [15][87]âyetleridir!
Abdullah b. Abbas da: “Nisa suresinde sekiz âyet vardır ki bu âyetler bu ümmet için, güneşin, üzerine doğup battığı şeylerden daha hayırlıdır.” demiş ve şu âyetleri zikretmiştir: “Allah size, dininizin hükümlerini açıklamak, sizden önceliklerin yollarını göstermek ve tevbenizi kabul etmek istiyor. Allah, her şeyi çok iyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” “Allah sizin tevbenizi kabul etmek istiyor. Şehvetlerine uyanlar ise sizin hak yoldan iyice uzaklaşmanızı istiyorar.” “Allah sizden yükü hafifletmek ister. Çünkü insan çok zayıf olarak yaratılmıştır.” “Eğer yasaklandığınız büyük günahlardan kaçınırsanız, kusurlarınızı örter sizi güzel bir makama koyarız.” “Şüphesiz ki Allah, hiçbir kimseye zerre kadar zulmetmez. Yapılan iyilik zerre kadar da olsa onu kat kat artırır ve yapana, katından büyük bir mükafaat verir.” Şüphesiz ki Allah, kendisine ortak koşulmasını affetmez. Bunun dışmdakini dilediği kimse için affeder. Kim Atlaha ortak koşarsa şüphesiz ki büyük bir günah ile iftira etmiş olur.” Kim kötülük işler veya nefsine zulmeder de sonra Allahtan bağışlanmasını dilerse Allahı mağfiret ve merhamet edici olarak bulur.” “Allaha ve Peygamberine iman edip onlar arasında hiçbir ayrılık gözetmeyenlere gelince, işte onlara Allah, mükâfaatlannı verecektir. Allah çok affeden, çok merhamet edendir.