sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA TEVBE SURESİ 28. VE 29. AYETLER

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA TEVBE SURESİ 28. VE 29. AYETLER
30.03.2025
7
A+
A-

28- Ey iman edenler, müşrikler ancak necistirler. Bu yıllarından son­ra onlar Mescid-i Harama yaklaşmasınlar. Eğer yoksulluğa düşeceğinizden korkuyorsanız yakında Allah dilerse sizi lütfü yi a zenginleştirir. Allah, şüp­hesiz her şeyi çok iyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Âyet-i kerime’de, müşriklerin Necis, yani pis oîduklan ifade edilmekte­dir. Bu husus değişik şekillerde izah edilmiştir.

a- Abdullah b. Abbastan rivayet edilen bir görüşe göre müşrikler, domuz­la rve köpekler gibi maddeten pistirler.Bu hususta Hasan-ı Basri’den “Müşrikler necistir. Onlarla el sıkışmayın. El sıkışan kimse ise abdest alsın.” sözü nakledil­mektedir.

b- Katadeye göre ise bunlar, cünüp olunca yıkanmadıkları için manen pistirler. Bu halleriyle Mescid-i Harama yaklaşamazlar.

c- Başka bir görüşe göre ise bunlar, maddî pisliklerden gereği gibi temiz­lenmedikleri için üzerlerinde pislik taşırlar.Bu sebeple pistirler. Ve Mescid-i Harama yakl aşamazlar.

d- Tercihe şayan görülen bir başka görüşe göre ise müşrikler, inanç bakırrundan necistirler, pistirler. Onların, Allahı inkâr etmeleri kendilerini manen pis yapar. Bu bâtıl inançları sebebiyle Mescid-i Harama yakl aşamazlar.

Âyette, “Mescid-i Harama yaklaşmasınlar.” ifadesi kullanılmıştır. Müfes-sirler bu ifadeden neyin kastedildiği hususunda iki görüş zikretmişlerdir.

a- Atâ’ya göre burada geçen Mescid-i Haram ifadesinden maksat, Mekke ve bütün Harem bölgesidir. Zira, Mescid-i Harama yaklaşmamak, bu bölgeye girmemekle olur.

b- Ömer b. Abdülaziz’e göre ise, Mescid-i Haram ifadesine müslümanla-nn bütün mescitleri girmektedir. Bu hususta Ebu Amr diyor ki:”Ömerb. Abdü-laziz, idarecilerine mektup yazarak: “Yahudi ve Hrisliyanlann, müslümanların meesitlerine girmelerine engel olun” demiş ve bu yasaklamanın delili olarak ta: “Müşrikler ancak necistirler.” âyetini zikretmiştir.

Âyette zikredilen “Bu yıldan sonra” ifadesi, Hz. Ebubekir’in Hac emin olarak tayin edildiği Hicrî dokuzuncu yıldan sonra demektir. Çünkü Tevbe sure­si bu yılda nazil olmuştur.

Ayet-i kerime’de: “Eğer yoksulluğa, düşeceğinizden korkuyorsanız, ya­kında, Allah dilerse sizi lütfuyla zenginleştirir.” buyuru İm aktadır. Çünkü mü­minler, müşriklerin, Mescid-i Harama girmelerinin yasaklanmasından sonra ti­caret gelirlerinin eksilip fakirliğe düşeceklerinden korkmuşlar Allah teala da, kalblerinden Şeytanın vesvesesini çıkarmaları için “…Eğler yoksulluğa düşece­ğinizden korkuyorsanız, yakında Allah dilerse sizi lütfula zenginleştirir…” bu­yurmuştur.

Müfessirler, Allah tealanm müminleri yakında hangi yolla zengileşürece-ği hususunda iki görüş zikretmişlerdir.

a- Abdullah b. Abbas, Dehhak, Mücahid ve İbn-i İshaka göre, Allanın, müminleri zengin kılması, müşriklerin, harem bölgesine girmelerini yasaklama­sından sonra, müminlere, ehl-i kitap ile savaşıp onlardan cizye almaları şeklinde olmuştur.

Bu hususta Abdullah b. Abbas diyor ki: “Allah, müşrikleri mescid-i ha-ram’dan uzaklaştınnca şeytan, müminlerin kalbine üzüntü soktu. Onlar, “Müş­rikler uzaklaştıktan sonra ticaret yolu kesildi. Nereden yemek bulup yiyeceğiz?” şeklinde vesveselere kapıldılar. Bunun üzerine Allah teala buyurdu ki: “Eğer yoksulluğa düşeceğinizden korkuyorsanız yakında, Allah dilerse sizi lütfuyîa zenginleştirir.” Onlara, ehl-i kitaba karşı savaşmalarını, boyun edikleri takdirde, onlardan cizye almalarını emretti ve böylece onları lütfuyla zenginleştirdi. Yani aydan ay’a ve yıldan yıla alacakları cizyelerle onları zenginleştirdi.

b-  îkrimeye göre ise, Allanın, harem bölgesinden müşrikleri uzaklaştırdiktan sonra müminleri zenginleştirmesi, onlara bolca yağmurlar yağdırmasiyla ve bolluk yıllan nasibetmesiyle gerçekleşmiştir.

Âyet-i kerime’nin bu son bölümünün hükmüne göre artık müşriklerin her­hangi bir surette harem bölgesine yaklaşmaları yasaklanmıştır.

Cabir b. Abdullah ve Katadeye göre cizye veren zimmiler ve müslüman-lann, gayr-i müslim olan köleleri bu yasaklanmanın dışındadır. Onlar bu bölge­ye girebilir.

Cabir b. Abdullah’tan rivayet edilen bir görüşe göre zimrniler de harem bölgesine giremezler. [1][35]

 

29- Kitap ehlinden, Allaha ve âhiret gününe iman etmeyen, Allanın ve Peygamberinin haram kıldığını haram saymayan ve hak din olan İslamı din cdinmeyenlerle, boyun eğip kendi elleriyle cizye verinceye kadar sava­şın.

Ey iman edenler, kitap ehli olan Yahudi ve Hıristiyanlardan, Allaha ve âihert günündeki cennet ve cehenneme iman etmeyen, Allahın ve Peygamberi Muhammed’in haram kıldığı şeyleri haram saymayan,aksine, haham ve papazla­rım meşru saydıklarım meşru sayan ve hak din olan İslamı din kabul edip ona boyun eğmeyenlerle, ister istemez boyun eğip bizzat kendi elleriyle cizye verin­ceye kadar savaşın.

CİZYE: Gayr-i müslimlerin, hayat ve hürriyetlerinin korunması karşılı­ğında, içinde yaşadıkları İslâm devletine vermek zorunda oldukları vergidir.

Ayet-i kerimede geçen “Kendi elleriyle” ifadesi şu şekillerde izah edil-mıştir.

a- Takip ve tahsiline lüzum kalmadan kendiliklerinden

b- Elden, nakden ve gecikmeksizin

c- Herkes vekil kullanmaksızın bizzat kendi eliyle.

d- Gücü ye­ten, kazancı olanlar.

Ayet-i kerimede geçen ve “Boyun eğmek” diye tercüme edilen kelimesi, müfessirler tarafından çeşitli şekillerde izah edilmiştir.

a- İkrimeye göre bu ifadeden maksat, cizyeyi verenin ayakta olması, ala­nın ise oturmasidır.

b- Abdullah b. Abbas’a göre ise bu ifadeden maksat cizye verenlerin, hoş­larına gitmediği halde, yürüyerek gidip kendi elleriyle cizyelerini teslim etmele­ridir.

c- Başka bir görüşe göre bu ifadeden maksat, cizye vermeleridir. Zira ciz­ye vermek boyun eğmektir ve zillete düşmektir[2][36]

Müfessirler, bu âyetin, Resulullahın, Rumlarla savaşmasını emretmek üzere indiğini ve bu âyetin inmesinden sonra Resulullah, Rumlara karşı Tebük savaşını yaptığını söylemişlerdir. [3][37]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.