TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA TEVBE SURESİ 30. VE 33. AYETLER

30- Yahudiler “Üzcyir Allahın oğludur.” dediler. Hıristiyanlar da “İsa Mesih Allahın oğludur.” dediler. Bu onların, ağızlarında geveledikleri sözleridir. Onlar bu sözlerini, kendilerinden önceki kâfirlerin sözlerine benzetirler. Allah bunları kahretsin. Nasıl da uyduruyorlar.
Fenhas, Sellam b. Mişkem ve Numan b. Evfa gibi bir kısım Yahudiler, Üzeyir, Tevratı tekrar ortaya çıkardığından “Bu Allahın oğludur” demişlerdir. Hristiyanlar da Meryemoğlu İsa Mesih, babasız meydana geldiğinden “O, Allahın oğludur” demişler ve böylece Hristiyanlar, kendilerinden önce inkâra düşen Yahudilerin putperestlerin durumuna düşmüşler ve onların sözlerine benzer sözler söylemişlerdir. Allah onlara lanet etsin! Nasıl da haktan döndürülüyorlar ve saptırılıyorlar.
Müfessirler, Yahudilerden kimlerin, Üzeyirin Allahın oğlu olduğunu İddia ettikleri hususunda çeşitli görüşler zikremişlerdir.
a- Ubeyd b. Umeyrin oğlu Abdullaha göre, Üzeyirin, Allahm oğlu olduğunu söyleyen kimse “Fenhas” ismindeki tek bir Yahudidir. “Şüphesiz ki Allah fakirdir.Biz ise zenginiz. [1][38] diyen de bu kişidir.
b- Abdullah b. Abbas’a göre ise, Üzeyirin, Allahm oğlu olduğunu söyleyen kimse tek bir Yahudi değil bir kaç Yahudidir. Bunlar da Sellam b. Mişkem, Numan b.Evfa, Şa’s b. Kays ve Malik b. Sayf dir. Bunlar, Resulullahm yanına gelip ona: “Biz sana nasıl tâbi olalım? Çünkü sen, bizim kıblemiz olan Kudüs’ü bıraktın. Üzeyirin, Allahm oğlu olduğu inancını da kabul etmiyorsun.” demişler ve bunun üzerine bu âyet nazil olmuştur.”
Yahudilerin, Üzeyir’e “Allahın oğludur.” demelerinin sebebi hususunda Abdullah b. Abbas ve Süddiden, özetle şunlar zikredilmiştir. Yahudilerin, Tev-ratı ve Tabutu bırakarak sapmaları üzerine, Allah teala onların elinden tabutu almış ve düşmanları olan Âmâlikalara vermiş Tevratı da onlara unutturmuş ve kalelerinden çekip almıştır. Salih bir zat olan Üzeyir Allah’a dua edip yalvarmış, Tevratm tekrar Yahudilere gönderilmesine dair niyazlarda bulunmuştur. Allah teala, Üzeyirin duasını kabul edip Tevratı tekrar Üzeyirin kalbine ilah etmiş o da İsrailoğullanna bildirmiştir. İşte bunun üzerine İsrailoğullann’dan bazıları “Üzeyir, Allahın oğlu olduğu için Allah Tevratı tekrar ona iade etti.” demişlerdir.
Hıristiyanlar da “İsa Mesih Allahın oğludur. Onun insanlardan bir babası yoktur. Babasız evlat olmaz o halde o Allahın oğludur.” demişlerdir. Böyle iddialarda bulunanlara Allah lanet etmiştir. Âlemlerin rabbi olan yüce Allah, böyle şeylerden münezzehtir. Zira o, her şeyin yaratıcısı ve rabbidir. Oğul evlat sahibi olmak, ana baba olmak gibi haller yaratıklara mahsus hallerdir. Bu gibi şeyler Allaha isnad edilemez. Bu iddialarda bulunanlar, ne kadar büyük bir sapıklık içinde bulunduklarını bir bilseler. [2][39]
31- Onlar, hahamlarını, papazlarım ve Mcryemoğlu İsa Mcsihi, Allah’tan başka rabler edindiler. Halbuki onlar, ancak bir olan ve kendisinden başka ilah olmayan Allaha ibadet etmekle emrolunmuşlardi. Allah, onların koştukları ortaklardan münezzehtir.
Yahudiler hahamlarını, Hıristiyanlar da Papazlarını rabler edindiler. Bu din adamlarının helal saydıklarını helal, harmm saydıklarım da haram saydılar. Aynca Hıristiyanlar Meryemoğlu İsa’yı da Rab edindiler. Halbuki Yahudi ve Hıristiyanlar, sadece bir olan Allah’a ibadet etmekle emrolunmuşiardı. Allah, onların koştukları ortaklardan beridir.
Âyette zikredilen hahamlar’dan maksat, Yahudilerin din âlimleridir. Papazlardan maksat ise, Hristiyanlann manastırlara çekilen ve dini hususlarda ieti-hadda bulunan âlimleridir. Allah teala bu âyet-i kerime’de Yahudi ve Hristiyanlann din adamlarını rabler edindiklerini zikretmiştir. Bu ifadeden maksat onların din adamlarını ilah edinerek onlara tapmaları değildir. Bundan maksat, Allahın emir ve yasaklarım bırakıp din adamlarının koydukları emir ve yasaklara uymalarıdır. Nitekim, Resulullah’tan rivayet edilen şu hadîs-i şerif ve birçok tabiinden rivayet edilen şu görüşler, din adamlarını rabler edinmelerinden maksadın, onların emir ve yasaklarına uymak olduğunu göstermektedir.
Adiy b. Hatim diyor ki:
“Ben, Resulullahın yanına gittim. Boynumda altın’dan bir haç bulunuyordu. Bana dedi ki: “Ey Adiy, bu putu çıkarıp at.” Ben onun, Tevbe suresinin “Onlar, hahamlarını, papazlarını ve Meryemoğlu İsa Mesihi, Allah’tan başka rabler edindiler.” âyetini okuduğunu işittim. (Dedim ki: “Ey Allahın Resulü biz onlara ibadet etmiyorduk ki,) Resulullah da buyurdu ki: “Dikkat edin, Yahudi ve Hristiyanlar, din adamlarına tapmıyorlardı. Fakat onlar, hahamlar ve papazlar kendilerine bir şeyi helal kılınca onu helal sayıyorlardı, bir şeyi haram kılınca da onu haram kabul ediyolardı. [3][40]
Huzeyfetül Yeman1 “Yahudi ve Hristiyanlar, Allahı bırakıp ta hahamlarım ve papazlarını rabler edindiler.” buyuruluyor. Bunlar, haham ve papazlara tapıyorlar mıydı?” diye sorulunca o şu cevabı vermiştir: “Hayır Yahudi ve Hristi-yanîar,bunlara tapmıyorlardı. Fakat haham ve papazları, kendilerine bir şeyi helal yapınca onlar onu helal görüyorlar bir şeyi haram yapınca da onu haram sayıyorlardı.”
Abdullah b. Abbas da demiştir ki: Hahamlar ve papazlar, Yahudi ve Hris-tiyanlara, kendilerine secde etmelerini emretmemişlerdir. Fakat onlar, Allahın emirlerine aykırı emirler vermişler, onlar da bu emirleri tutmuşlardır. Bu sebeple Allah, hahamları ve papazları “Rabler” diye isimlendirmiştir.”
Rebi’ b. Enes diyor ki: “Ben, Ebul Âliye’den “Yahudiler ve Hristiyanlar, hahamlarını ve papazlarını rabler edindiler.” âyetinin manasını sordum ve dedim ki: “îsrailoğullarında bu rab edinme olayı nasıldı?” O dedi ki: “Hahamlar bize ne emrettiyse ona uyduk. Neyi de yasakladiysa, sözlerini dinledik. Halbuki bunların emrettikleri ve yasakladıkları şeylerin hükmü, Allahın kitabında mevcuttu. İnsanlar din adamlarının telkilerini nasihat kabul edip aldılar ve Allahın kitabım arkalanna attılar. Böylece Allahi bırakıp din adamlarım rabler edinmiş oldular.
Âyet-i kerime’de “Halbuki onlar, ancak bir olan ve kendisinden başka iîah olmayan Alîaha ibadet etmekle emrolunmuşlardi.” Duyurulmaktadır. Bunun izahı şöyledir: “Hahamlarını, papazlarını ve îsa Mesihi rabler edinen Yahudi ve Hristiyanlar, yalnızca tek bir ma’bud olan Allaha ibadet etmekle ve tek bir rabbe itaat etmekle emrolunmuşlardı ki o da her şeyin kendisine kulluk ettiği ve her yaratı|ın, kendisine itaat ettiği Allah’tır. Bütün yaratıklarının, birliğine ve rabli-ğine boyun eğmeleri gerekmektedir. Ondan başka hiçbir ilah yoktur. Allah, “Üzeyir, Allahın oğludur, İsa Mesih Allahın oğludur… diyen ve Allahi bırakıp ta hahamlarını ve papazlarını rab edinip onların koydukları nizamlara uyan müşriklerin söylediklerinden ve yaptıklarında uzaktır beridir.” [4][41]
32- Onlar, ağızlarıyla Allahın nurunu söndürmek isterler. Kâfirler istemeseler de Allah, nurunu mutlaka tamamlayacaktır.
Hahamlarını ve papazlarını rabler edinen bu kâfirler, Ailahın nuru olan İslâmi yalanlayarak ve insanların onu kabul etmelerine engel olarak ağızlarıyla söndürmeye kalkarlar. İnkarcılar istemese de Allah, dinini mutlaka yüceltecek ve nur olan hakkı tamamlayacaktır. [5][42]
33- İslâm dinini bütün dinlerden üstün kılmak için Peygamberini hidayet ve hak din ile gönderen Allah’tır. İsterse müşrikler hoş görmesinler.
Peygamberi Muhammedi açık delillerle ve hak din olan İslâm ile gönderen Allah’tır. Bunu, müşrikler istemese de İslâm dinini bütün dinlere galip getirmek için yapmıştır.
Âyet-i kerimede geçen ve “İslam dinini bütün dinlerden daha üstün kıl-mak için” şeklinde izah edilen ifadesinin harfi tercümesi, “Allah onu bütün dinlere galip getirsin diye” veya “Allah ona bütün dinleri açıklasın diye.” iki şekil de mümkin olduğundan, müfessirler bunu, iki şekilde izah etmişlerdir.
a- Ebu Hureyre, âyetin bu bölümünü şöyle izah etmiştir “Allah, İslam dinini diğer bütün dinlere galip getirmesi için Peygamberini hidayet ve hak din ile göndermiştir, Ebu Hureyre, İslâm dininin diğer bütün dinlere galip geleceği zamanın da Meryemoğlu İsa’nın dönmesi ile olacağım söylemiştir.
b- Abdullah b. Abbas ise âyetin bu bölümünü şöyle izah etmiştir. “Allah, Peygamberi Muhamrnede bütün dini hususları açıklaması ve hiçbir şeyi ona gizli bırakmaması için onu hidayetle ve hak din ile göndermiştir. Müşrikler ve Yahudiler ise Resulullahm böyle olmasını hoş karşüamarnışlardır. Fakat Allah on* lann hoş görmemelerine rağmen Resulullah’a bütün dini meseleleri öğretmiştir. [6][43]