TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA TEVBE SURESİ 61. VE 65. AYETLER

61- Onlardan bazıları, Peygambere eziyet ederler. Ona: “Her şeye kulak kesilen.” derler. De kî: “O, sizin için hayırlı bir kulak kesilendir. Al-İaha iman eder, müminleri tasdik eder ve sizden iman edenlere bir rahmettir. Allahın Peygamberine eziyet edenlere can yakıcı bir azap vardır.
Bu münafıklardan bazıları, Allahın Resulüne eziyet eder, onu ayıplar ve ona “Her şeye kulak kesilen biridir. Herkesin sözünü dinler, ona inanır ve kabul eder. Saf bir kimsedir.” derler. De ki: “O, hayırlı bir kulak kesilendir. Kötü bir kulak kesilen değildir. O, münafıkların ve kâfırlerinkinî değil, Al lalım kelamını tasdik eder. Müminlere inanır. O, içinizden iman edenlere bir rahmet kaynağıdır. Çünkü iman edenleri sapıklıktan kurtarmış olur.
Allanın Resulüne eziyet edenler, ona asılsız ve yersiz söyleyenler için can yakıcı bir azap vardır. Bu âyeti kerimenin, Nebtel b. Haris hakkında nazil olduğu söylenmiştir. O, Resulullaha: “Bu kulak kesilen biri kendisine kim ne anlatırsa tasdik ediyor.” demiş, bunun üzerine bu âyet nazil olmuştur. [1][87]
62- Münafıklar sizi razı etmek için Allaha yemin ederler. Eğer iman etmiş iseler, Allah ve Peygamberini razı etmeleri daha layıktır.
O münafıklar yalan yere yemin ederek sizi razı etmeye çalışırlar. Eğer gerçekten iman eden kimseler ise; bilsinler ki razı edilmeye Allah ve Peygamberi daha lâyıktır. Yaptıklarından vaz geçip tevbe ederek Allahı ve Peygamberini razı etmeye çalışsınlar.
Katade diyorki: Münafıklardan birisi şöyle demiş “Vallahi bu kınanan-iar bizim seçkinlerimiz ve eşrafımızdır. Şayet Muhammedin söyledikleri doğru olsa bu adamlar eşeklerden daha âdî olmuş olurlar.” Müslümanlardan biri bu sözü duymuş ve ona şu cevabı vermiş: “Allaha yemin olsun ki Muhammedin söylediği gerçektir ve sen de eşekten daha âdisin.” Bu sözü söyleyen zat durumu Resulullaha bildirmiş Resulullah da o münafik’ı çağırmış ve ona “Seni bu sözü söylemeye sevk edennedir?” diye sormuş münafık ta ta böyle birşey söylemediğine dair yemin etmeye ve öyle söyleyenlere lanet okumaya başlamış. Müslüman olan zat’da da demiş ki: “Ey Ali ahım sen doğru söyleyeni tasdik et yalan söyleyeni de açığa çıkar.” îşte bu olay üzerine bu âyet nazil olmuştur. [2][88]
63- Onlar, Allah ve Peygamberine karşı gelen için, ebedi kalacağı cehennem ateşi olduğunu bilmezler mi? İşte büyük rüsvayhk budur.
O münafıklar bilmezler mi ki? Kira Allaha ve Peygamberine karşı savaşır onların emirlerine karşı gelirse şüphesiz ki ona âhirette cehennem azabı vardır. Orada ebedi kalacaklardır. îşte zillet ve büyük rezillik budur. [3][89]
64- Münafıklar, aleyhlerine bir sure inip kalblerinde gizlediklerini haber vereceğinden korkuyorlar. Onlara de ki; “Siz alay edin. Korktuğunuz şeyleri Allah mutlaka meydana çıkaracaktır.
Mücahid diyor ki: “Münafıklar kendi aralarında Müslümanlar aleyhine konuşur sonra da “Umulur ki Allah, bu söylediğimiz gizli sözleri açığa çıkarmaz.” derlerdi.Âyet-i kerime bu hususa işaret buyurmaktadır.
Allah teala, münafıkların konuştuklarını açığa çıkararak onları rezil edeceğini, diğer bir âyette şöyle açıklıyor. “Yoksa kalblerinde hastalık olanlar, Al-lahın, kalblerindekini ortaya çıkarmayacağını mı sandılar? [4][90]
Katade diyor ki: “Bu surenin diğer bir adı da “Rüsvay eden” anlamına gelen “Fâdıha”dır. Çünkü bu surede, münafıkların rüsvay edildiği bildirilmektedir. [5][91]
65- Onlara niçin alay ettiklerini sorsan, “Yemin olsun biz lafa dalmış eğleniyorduk.” derler. Onlara de ki: “Allah ile, âyetleri ve Peygambcriyle mi alay ediyorsunuz?”
Katade diyor ki: “Resulullah (s.a.v.) Tebük seferine çıkmak üzere devesine binmiş yürüyordu. Münafıklar da ilerde yürüyor ve kendi aralarında şöyle konuşuyorlardı. “Bu adam, Rumların köşklerini ve kalalerini fethedeceğini mi zannediyor? Mümkün mü? “Allah teala bu konuşmaları Peygamberine bildirdi o da “Şu adamları bana getirin.” dedi. O adamlar yanına gelince onlara: “Siz, şöyle şöyle konuştunuz.” dedi. Onlar da “Biz, aramızda lafa dalmış şakalaşıyorduk.” diye yemin ettiler. İşte bunun üzerine bu âyet nazil oldu.
Abdullah b.Ömer diyor ki: “Tebük savaşında bir adam bulunduğu bir mecliste şöyle demiştir: “Bizim şu kurralar (hocalar) kadar boğazına daha düşkün, dili daha fazla yalan söyleyen, düşmanın karşısına çıkmaktan daha fazla korkan kimse görmedik.” Bunun üzerine o mecliste bulunan bir kişi “Yalan söylüyorsun. Sen münafıksın. Ben bunu mutlaka Resulullaha haber vereceğim.” demiştir. Bu haber Resulullaha ulaşmış ve hakkınd âyet nazil olmuştur. Abdullah diyor ki: “Ben bu adamın, Resulullahın devesinin terkisine sarıldığını, ayaklarının taşlara çarptığını gördüm. O şöyle diyordu: “Ey Allanın Resulü, biz lafa dalmıştık, eğleniyorduk.” Resulullah da diyordu ki “Siz Allah ile ve Peygameriyle mi alay ediyordunuz? Artık özür beyan etmeyin. Çünkü iman ettikten sonra kâfir oldunuz.” [6][92]