BİSMİLLAHİRRAHMANIRRAHİM
Hamd, Alemlerin Rabb’i noksan sıfatlardan münezzeh, ke- mal sıfatlarla muttasıf, görüleni ve görülmeyeni bilen, müdebbir-i İlahi, her şeyi yaratan ve yarattıkları hakkında hüküm koyan Allah Azze ve Celle’ye mahsustur. Salât ve Selâm kâinatin efendisi, yegâne örnek ve önderimiz, kâfirlerin korkulu rüyası, Mü’minlere çok merhametli, çok şefkatli, son Rasul Hz. Muhammed (S.A.V)’e, Ehl-i Beytine, insanlar için ortaya çıkartılmış en hayırlı ümmet vasfına sahip, sahabesine ve gayesi Allah Azze ve Celle’nin rızası, derdi; Allah Azze ve Celle’nin davası olan Mü’min ve Mü’minelerin üzerine olsun.
Samimi Müslümanların gerek erkek gerekse bayan olsun Allah Azze ve Celle’nin dinini hâkim kılmak, din hakkında toplumun içinde bulunduğu cehalet karanlığını ilim ile aydınlatmak gayesiyle eserler ya da makaleler kaleme aldığına şahid olmaktayız. Allah azze ve celle bu kardeşlerimizin gayretlerini boşa çıkartmasın. Rızasını kazanmak gayesiyle atılan doğru adımları mükâfatsız bırakmasın. Yazılan eserler ya da makalelerin daha tesirli olabilmesi için bu kardeşlerimizin düşünmeye teşvik edici, aklı yaratılış gayesine uygun kullanmaya sebep olacak şekilde bir metod takip etmeleri, kelimelerin, cümlelerin tesirinde etkili olacak önemli bir metottur. Sadece kulaklara, gözlere hitap eden yazılar görmeyen (ama) bir insana işaretle tarif yapmaya benzer. Dolayısıyla insanın hakikatleri görebilmesi için düşünmeye yani aklını kullanmaya ihtiyacı vardır. Kur’an-ı Kerim ve Sünnet-i Seniyye bu konuda emir mahiyetinde tekliflerle doludur. Nitekim Al-i İmran suresi 190. Ayet-i Kerime hakkında Kurtubi (Rh.a)’nın Ahkam tefsirinde Hz. Aişe (R.Anha)’dan şöyle dediği rivayet edilmektedir: “Bu Ayeti Kerime Peygamber (S.A.V)’e nazil olunca kalkıp namaz kıldı. Bilal gelip ona namaz vaktini haber verdi. Ağlamakta olduğunu gördü, şöyle dedi: Ey Allah’ın Resul’ü ! Allah senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağlamışken yine ağlıyor musun? Şöyle dedi: “Ey Bilal şükreden bir kul olmayayım mı? Bu gece bana Yüce Allah “Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbirini takip edişinde AKIL SAHİBLERİ için elbette deliller vardır” ayetini indirdi. Daha sonra şöyle buyurdu: Bu Ayeti okuyup ta bunun üzerinde düşünmeyene yazıklar olsun” İbn-i Kesir’in tefsirinde bu ayetle alakalı nakil gerçekten dikkat çekicidir. Al-i İmran suresi 190. ayetin tefsirinde şöyle geçmektedir. Hasan b. Abdul aziz şöyle demiştir, “Bana Ubeyd b. Saib haber vererek şöyle dedi; ” İmam Evzai (Rh.a)’e: Bu Ayetlerin üzerinde en iyi düşünmem nedir? Diye sordular: O: “Anlayarak okumaktır” dedi. İbn-i Ebu Dünya der ki: “Bana Kasım b. Hişam… Abdurrahman İbn Süleyman’dan rivayet etti ki; o şöyle demiştir; “Bu ayetler üzerinde düşünmenin kişiyi “YAZIKLAR OLSUN” hükmünden kurtaracak en alt derecesini Evzai (Rh.a)’den sordum. Kısa bir süre başını önüne eğdi, sonra şöyle dedi: “Kişinin bunları anlayarak okumasıdır. “Evet, Kur’an’ın muhatabı İnsan yani akıldır. Allah’ın ayetleri üzerinde düşünüp Zat-ı Bari’nin gayesini, Ayetin mânâ ve hikmetini, kelimelerinde, cümlelerinde barındırdığı hakikatleri ancak tefekkür ederek tesbit edebiliriz. İmam-ı Gazali (Rh.a) Şöyle bir Hadis nakletmektedir. “Tefekkürden üstün ibadet yoktur”. Çünkü tefekkür etmemek, Allah azze ve celle’nin yarattıkları üzerinde düşünmemek küfür ehlinin vasıfları içerisinde sayılmaktadır. Nitekim Bakara suresi 6. ve 7. ayeti kerimelerde kendileri uyarılsa da uyarılmasa da sonucun fark etmediği kimselerden bahsedilmektedir. Bunun sebebi Allah azze ve celle’yi hakkı ile tanımanın vasıtası olarak insana verilen kalp, kulak ve göz gibi duyu organlarını heva, nefis ve şehvetlerinin istikametinde kullanmalarıdır. Ki onlar bu durumlarını değiştirmedikçe uyarılmaları ile uyarılmamaları arasında fark olmadığını, kâinatın sahibi bizlere bildirmektedir. Bu ayetler aynı zamanda davetçinin hedefini de ortaya koymaktadır. Davetçi davasını önce kendisi ANLAMALI Allah’ın ayetleri üzerinde tefekkür etmeli, Muhataplarını da ayetler üzerinde düşünmeye davet etmelidir. Tefekkür İmanın olgunlaşmasının en önemli sebebidir. Kur’an’ın anlaşılmasına sebep olacak doğru araçların yani doğru vasıtaların elde edilmesinden başka bir maksat taşımayan yazıma Rahman’ın izni ile devam edeceğim. Rabbimiz bir Ayet-i Kerime’de “Biz Allah’ın boyasıyla boyandık. Kimdir boyası Allah’dan daha güzel olan. Biz sadece O’na kulluk ederiz” buyurmaktadır. Ne mutlu manevi boya yani Tevhid boyasıyla boyananlara Selam ve Dua ile.