BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd Rahman ve Rahim olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam örnek kılavuz ,son elçi Hz. Muhammed sav’e kuranın mesajını hakkıyla okuyabilen anlayabilen yaşayabilen mümin ve mümine kulların üzerine olsun inşallah.
İslam, insanın zihninin her vakit diri olmasını gerekli kılar. Diri bir zihinle yapılabilecek onca iş vardır. İnsan yaratılış amacına odaklanarak yaşamayı tercih ederse zihnini de bir tek şeye adapte etmiş olur. Allah, insanın yaratılış amacının kendisine kulluk etmek olduğunu beyan etmiştir. Öyleyse zihin kulluğun gereğini yerine getirmenin dışında başka şeylere adapte olmamalıdır. Eğer ki insan tüm hayatını cennet karşılığında Allah’a sunmuşsa zihninin başka şeylerle meşgul olması söz konusu bile olamaz.
Karışık bir zihinden sağlam bir kulluk beklemek hayal kurmaktan öteye geçmez.
Kur’an her şeyden önce insana iman etmesi gerekliliğini öğretiyor. Eğer ki kişi iman ederse Allah’tan başka hiçbir güce tenezzül etmeyeceğini, yalnızca O’ndan korkacağını, yaptığı işlerin karşılığını O’ndan bekleyeceğini, Allah’ı gazaplandıracak dünyadaki hiçbir maddi, askeri, siyasi ve ırki güce yaslanmayacağını da idrak etmiş olur.Öyleyse temel çıkış noktaları tevhit olan bu insanların yolları aşındırdıkça yol ayrımı yaşamalarının sebepleri nedir?
Kur’an insanların düşüncelerini onaylayan değil insanlara Allah’ın mesajlarını hatırlatan bir kitaptır. Ne var ki insanoğlu okumayı tersinden yapmayı sevmektedir. Yani Allah’ın Adem’den bugüne vahyettiği mesajı anlamak yerine mesajı kendi düşünce sistemine dayanak yapmayı tercih etmektedir. Allah, yeryüzünde din Allah’ın oluncaya kadar kâfirlerle mücadeleyi emrederken kimileri tevhidi mesajın taleplerini yumuşatmayı gerekli görmüştür. Allah, azıcık elçinin sözünden alan azıcıkta kendi nefsinden katan belamları lanetlerken kimileri kendi bulunduğu çevrede dindar olabilmek için vahyi kendince dayanak yapmaktadır. Oysa Allah herkesi teker teker bu kitaptan sorumlu tuttuğunu ve tek tek hesap vereceklerini beyan etmektedir. Allah, elçiye itaati mutlak surette şart koşarken aynı zamanda eğer zulmedenlere elçi meyledecek olursa şah damarının koparılacağı uyarısında da bulunmaktadır. Elçinin bir insan olduğu ölebileceği veya öldürülebileceği vurgusu yapılarak esas itaatin Allah’a ait olduğunu açıklamaktadır. Kısacası islam bir aile olmayı, millet olmayı, ümmet olmayı gerekli ve hatta zaruri görmekteyken diğer yandan eğer bu ümmet vahyi alaya alan ve uzlaşmacı bir topluluk olacaksa İbrahim gibi tek başına bir ümmet olmayı tercih edeceğini de dile getirmektedir.
Allah, kullarının diri bir zihinle kendisine kulluk etmesini istiyor derken zihnin boş olmasını, boş olarak kalmasını da istemez. İslam, zihni daha fazla tefekkür, daha fazla gayret, daha fazla mücadeleyle doldurmak ister. Kur’anı tersinden okuyanlar için bu elbette zordur. Çünkü islama geçerken cahiliye kalıntılarını terkederek gelmek yerine cahiliye kalıntılarına Kur’an’ı dayanak yaparak yollarına devam etmişlerdir. Hem namaz kılan aynı zamanda zina yapan, namaz kılan hem faiz yiyen, namaz kılan hem ölçüyü tartıyı tam tutmayan,şirk dolu hayatıda sözüm ona müslüman tipler olarak yaşamayı seçmişlerdir. Öyleyse kitabı okuma yöntemimizi tekrar gözden geçirmemiz gerekir diye düşünüyorum. Bu ciddi bir sorumluluktur.
Vahiy, insanın uykularını kaçırır, onu daha az uyutur daha fazla eyleme iter. Şahitlik gibi bir sorumluluğu şahsiyetin üzerine yükler ki bu yaşamsal örneklik olmadan anlatılacak bir şey değildir. İnsanın tüm yaşamını yalnızca alemlerin Rabbi için adaması aslında zor değildir. Zor olan yalnızca insanın kısa vadeli olası kazançlarını uzun vadeli bir kazanca tercih etmesidir.
Geleceği şüpheli olan bir güne karşın kazanabileceklerinden vazgeçmek akıllı bir iş olarak gözükmemektedir. Zihin eğer bu duygularla meşgul olmamış olsa, dipdiri olsa koşulsuz bir teslimiyetle Allah’a bağlı kalacak ve sonsuz bir güvenle vahyi takip etmeyi kendine en büyük şeref bilecektir. Ama insan bu, zamanla şeref anlayışı, izzet anlayışı da değişmektedir. Bugün küfre karşı daha dik, daha onurlu olunması gereken gündür.
Kendine güvenini kaybetmemiş, her yere düşürüldüğünde tekrar silkinip kalkan ve yere düşürülüş sebebiyle hesaplaşan ve yoluna devam etmeyi beceren bir zihinle Allah’a doğru yürümek zorunda olduğumuz gündür. Böylesi günlerde Kur’an’ı Allah’ın muradına uygun bir şekilde okuyarak ancak bunları yapabiliriz. Tersinden okumalar bizi Allah’a başkaldıranların önünde küçültmekten ve ona besin kaynağı olmaktan başkaca bir işe yaramaz. Yalnızca Allah düşmanlarının ömrünün uzun olması için ona sunulan kurbanlar olarak izzetsizce yaşamaya devam ederiz. Onun içindir ki Allah’tan başkasına boyun eğmeden onun metodunu takip ederek bir ümmet olmayı becerebilmemiz şarttır. Sistemin her olta atışında oltanın ucundaki solucana kanarak sistemin ömrünü uzatan, onun besin kaynağı olan balıklar gibi olmamalıyız. Allah düşmanlarını balıkçı konumundan alıp balık konumuna sokan dik bir duruşla mücadele etmek zorundayız ki Allah’ın muradı gerçekleşmiş olsun .
Rabbim tüm iman edenlerin yardımcı olsun.AMİN