sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

TEVEKKÜL NEDİR?

02.11.2019
1.182
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd alemlerin Rabbi, Maliki, ölümü ve hayatı biz kullarının hangisinin daha iyi amel işleyeceğini belirlemek için yaratan, yolundan gidildiği taktirde emniyetin elde edildiği Allah (cc)’a aittir.

Salat ve selam rehberimiz ve önderimiz, alemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed (sav)’e onun ehli beytine, dinin yaşanması konusunda bizlere örneklik teşkil eden Ashabına, bugüne kadar yaşamış ve yaşamakta olan tüm Müslümanların üzerine olsun.

‘ Allah Tevekkül Edenleri Sever’(Al-i İmran,159)

Şöyle bir düşünelim ıssız ve karanlık bir ormanda yalnız ve çaresiz kalmışız. Ne gidebileceğimiz bir yer var ne sığınabileceğimiz bir kimse ne de haykırışlarımızı işitecek, ihtiyaçlarımızı karşılayacak bir güç. Birde düşünelim ki karanlık olan orman aydınlanmış, gideceğimiz yön belli, öyle bir güce sığınmışız ki ihtiyaçlarımız karşılanıyor, sesimiz işitiliyor. İşte tevekkül karanlık ortamın aydınlanması, gideceğimiz yönün belli olması, ihtiyaçlarımızın karşılanmasıdır çünkü tevekkül güven esasına dayanır, bu güven öyle bir güce güvendir ki ona güvenen ve onu tanıyan kimse asla çaresiz, kimsesiz ve korku içinde kalmaz.

Tevekkül sözlükte ‘güvenmek, dayanmak, işi başkasına havale etmek’ manalarına gelir. İslam istilahatın da ise ‘Maddi ve manevi tüm sebeplere sarıldıktan sonra Allah’a dayanıp güvenmek ve işin sonrasını Allah’a havale etmektir.’ Genelde herkesin bildiği ancak uygulamada sıkıntı çektiği bir kavramdır tevekkül. Çünkü iş tanımlamada kaldığı müddetçe ve nasıl yapılacağı bilinmediği sürece, elbette uygulaması zor olacaktır. Nitekim Rasulullah(sav) bizlere;

Kim yalnız Allah’a güvenirse, Allah her sıkıntısında ona yeter; beklemediği yerden onu rızıklandırır. Kim de yalnız dünyaya güvenirse Allah Teala onu dünyaya muhtaç kılar.’(taberani)

Tevekkülün ne derece ehemmiyeti olduğunu açıklayan bir hadistir. Çünkü tevekkül güven esasına dayalıdır ve bir kimsenin Rabbine güvenmesi O’nun himayesine girmesi demektir, bu ise tevekkül eden kimse için kurtuluş ve şeref demektir. Peki ya tevekkül nasıl yapılır, kimler tevekkül eder?

Öncelikle bilinmelidir ki tevekkül iman ehli kimselerin yapacağı bir iştir hatta az önce geçen hadis, Beyhakide Şuabu’l-İman yani imanın şubeleri adlı başlık içinde zikredilmiştir ve aynı zamanda bazı alimler tevekkül ile imanı beraber zikretmiştir. Çünkü tevekkül işin sonunda Allah (cc)’ın koymuş olduğu kadere boyun eğiştir. Kişinin evrende her şeyin bir düzen ile olduğu şuuruna varıp, kendisinin de o düzenin bir parçası olduğunu bilmesidir. Ağaçlar, çiçekler, tohumlar bunların hepsi bir nizam ile işlemektedir.

Tevekkülün diğer yönlerini ise Fahreddin Razi(rh.a) şöyle açıklıyor;

‘Tevekkül bazı cahillerin sandığı gibi, insanın kendini ihmal etmesi değildir, böyle olsaydı müşavere emri tevekküle zıt olurdu, tevekkül insanın dış sebepleri gözetmesi, ama kalbini onlara bağlamayıp Allah’ın ismetine dayanması demektir.’

Gayet manidar bu cümlelerde tevekkülün özü ortaya çıkmakta. Nitekim baktığımız zaman, tevekkülün yerine oturup bir şeyler isteme olmadığı tam tersine kişinin harekete geçip, elinden gelen her türlü mücadeleyi göstermesi gerektiği ortaya çıkmaktadır aynı zamanda Fahrettin Razi (rh. a) bunu şu ayetle ispatlamakta;

‘… Yapacağın işlerde onlara da danış, bir kere de azmettin mi, artık Allah’a güven. Muhakkak ki Allah kendine güvenenleri sever.’(Al-i İmran,159)

Allah(cc) bu ayette önce gerekli tedbirlerin alınması için istişareyi belirttikten sonra ardından yöneldiği yöne karşı kendisine güvenilmesini emrediyor. Her ne kadar hitap Rasulullah (sav)’e yönelik olsa da burada hem müminlere örnek olması sağlanmış hem de kendisinden sonra geleceklere istişare imkânı açılmıştır.

Fahreddin Razi (rh. a)’ın açıklamasına baktığımız zaman 3 esas gündeme gelmektedir.

1: Kişinin dış sebepleri gözetmesi: Kişinin elinden gelen tüm mücadeleyi göstermesi demektir. Nitekim Kur’an’da geçen Hz. Musa (a.s)’ın kıssası buna örnektir. Dikkatlice bakarsak Hz. Musa’nın tüm sebeplere sarıldığını görebiliriz. Ta ki denizin kenarına gelene kadar. Etrafında ki kimseler

Ne zaman ki iki topluluk birbirine göründü, Musa’nın yanındakiler, ‘Eyvah! Yakalandık dediler.’

Tam o esnada Hz. Musa(as)

‘(Musa) ‘Hayır asla, şüphe yok ki Rabbim benimle beraberdir, o bana bir yol gösterecektir.’(şuara,61-62)

Ne muazzam bir teslimiyet ne muazzam bir güven elinden gelen her mücadeleyi göstermesi, etrafındakilerin korku içinde endişeye kapılmaları ve tam o esnada Hz. Musa’nın Rabbine dayanması.

2: Kişinin Kalbini o sebeplere bağlamaması: Elimizden gelen tüm sebeplere sarıldıktan sonra, o sebeplerin bir aracı olduğunu unutmamak gerekir. Kalbimizi Allah’ın elindekine yöneltmemiz gerekir Nitekim Rasulullah(sav)

‘Asılsız kuvvetlerden yardım isteyen ve kendine güvenen Allah’a tevekkül etmemiştir. (Tirmizi)

Kalplerimizi sarıldığımız sebeplere bağlamamalıyız ve şunu unutmamak gerekir ki o sebepleri de yaratan Allah (cc)’dır.

3: Kişinin kendini Allah’ın ismetine dayaması: Buda Kişinin her ne olursa olsun Allah’ın kendisine yazmış olduğuna razı olması demektir. Yani;’ Elimden gelen her sebebi yerine getirdim, olmadı, olmuyor, bıktım artık’ gibi isyan kokan cümleler yerine ‘Biz Allah’tan geldik ve tekrar Allah’a döneceğiz’ şuuruyla hareket etmek gerekir. Teslimiyet burada ortaya çıkar insan tevekkül ettiğinde illa istediği olsun ister hayır! Tam tersine tevekkül güven anlamına gelir yani Allah’a güven, Allah’ın bizler için takdir ettiğine güvenmek demektir.

Ve son olarak Rabbini tanımayan kimse hakkıyla tevekkül edemez, Rabbinin gücünü bilmeyen kimse, zenginliğini bilmeyen kimse, neler yapabileceğini bilemez. Rabbimizi tanıyacağız ki ona tevekkül edelim. Nitekim Allah(cc) Kur-an’da tevekkül edin diyor ve ardından sıfatını söylüyor yanı kendini tanıtıyor;

‘Ölümsüz diri olan Allah’a tevekkül et’ (Furkan,58)

ELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.