sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

UYKUDAN UYANMAK

18.10.2022
1.317
A+
A-

Gerçekten Hamd Allah’a mahsustur. O’na hamdederiz ve O’ndan yardım dileriz. Mağfireti O’ndan ister, doğru yola iletilmemizi O’ndan bekleriz. Nefislerimizin kötülüklerinden ve amellerimizin fenalıklarından Allah’a sığınırız.

Allah (c.c), kimi hidayette kılmış ise, o gerçekten hidayete erişmiş­tir. Kimi de dalâlette ve sapıklıkta kılmış ise, artık o kendisi için bir dost ve yol gösteren bulamaz. Şehadet ederim ki, Allah’tan başka bir tek ilah yoktur ve O’nun eşi ve benzeri de yoktur. Yine şehadet ederim ki, Hz. Muhammed (s.a) Al­lah’ın kulu ve Resulüdür. Salât ve selam O’na, Ehli Beytine, ashabına ve O’nun yolunu izleyenlere ve onun gösterdiği çizgide yürüyenlere olsun.

Rasulullah (Sav) bir hadisi şerifte şöyle buyurmaktadır; “İnsanlar uykudadırlar, ölünce uyanırlar.” (bk. Aclunî, Keşfu’l-hafa, 2/312) Sevgili peygamberimiz bu hadisi şerif ile büyük bir hakikati bizlere ifade etmektedir. Şöyle ki dünya hayatı hakikatleri kavrayamayan bir çok insan için bir aldanış yurdu geçici bir haz ve zevkten ibaret olup bir çok kimseler bundan gafil olunca onların kaybettikleri ebedi cennet hayatına nispetle dünya hayatı bir rüya gibi gelip geçen insanın gerçek ve hakikat zannettiği hatta kendini tamamen kaptırdığı bir hayale dönüşmektedir.

 Ne yazık ki bu hayale kendini kaptıran dünya hiç bitmeyecekmiş zehabına kapılan neden yaratıldığından ve ne yapması gerektiğinden habersiz yaşayan insanlar ölüm hakikati ile tanıştıklarında adeta dünya bir rüya gibi ellerinden kayıp gittiğine şahit oldukları anda artık uyanma vakti gelmiş demektir.  İnsan uykuda iken güzel rüyalar görür, çeşitli beldeleri gezer, muhtelif yemekler yer. Ama bunların hepsi uyanık âlemdeki gerçek şehirlere, hakikî yemeklere nispeten birer gölge gibidir. Onlar insanın karnını doyurmaz, cebine bir şeyler koymaz. Uyandığında gerçek sermayesi ve gerçek gıdası ne ise onlarla baş başa kalır.

Adamın biri İbrahim b. Ethem hazretlerinin yanına gelir; Hocam bana nasihat eder misin der? İbrahim b.Ethem: Sen gerçekte mi zengin olmak istersin yoksa rüyanda mı der? Adam: Tabi ki gerçekte zengin olmak isterim. Kim rüyasında zengin olmak ister der.  Bunun üzerine İbrahimb.Ethem sen yalan söylüyorsun der. Eğer sen gerçekten gerçeği isteseydin ahiret için çalışırdın. Zira Ahiret’in yanında dünya senin şu gerçeğinin yanında gördüğün rüya gibidir der. Uykudan kalkınca insanın gördüğü rüyasından elinde kalan ne ise, öldüğünde dünyasından elinde kalacak olanda odur demek ister. İşte arifler bu hakikatleri böyle sezmiş ve gafletten uyanmış, boş ve ham hayallerin peşinde koşmak yerine kalıcı ve ebedi hakikatlerin peşinden koşan, Allah’a ve ahiret gününe yakinen inanan kimselerdir. Onlar insanların en zeki ve en akıllılarıdırlar.

Rivayet edildiğine göre; İbn Ömer (r.a.) anlatıyor: Allah’ın Rasülü (s.a.s.) ile beraberdim. Ensar’dan bir sahabi geldi ve Rasulullah’a  selâm  verdi.  Sonra  da  sordu:  “Ya  Rasulallah!  Mü’minlerin  en  faziletlisi hangisidir?” diye sordu. Resul i Ekrem (Saîlallahü Aleyhi ve Sellem) “Onların ahlâkı en güzel olanıdır.” buyurdu. Adam: Ya Rasulallah! Mü’minlerin en akıllısı hangisidir?”  “Onların ölümü en çok hatırlayanı, ölümden sonrası için en güzel bir şekilde ahiret hazırlığı yapanıdır. İşte onlar, en akıllı mü’minlerdir.” İbn Mâce Hadis no: 4259.  Hadisi şerifte  geçmekte olan Keyyisi” kelimesi Akıllı, şuurlu ve ileri görüşlü demektir. Ekyes de ism-i tafdildir. Yâni Keyyis kelimesinin ifâde ettiği mânâdan daha kuv­vetli bir mânâ ifâde eder. Bu itibarla “Ekyes”: En akıllı, en şuurlu ve en ileri görüşlü demektir.

Ahmak da o kimsedir ki nefsinin esiri olur, canı ne çekerse helâl haram demeden onu işler, Rabb’ine karşı kulluk görevini ihmal eder ve ölümden sonraki hayat için hiç bir hazırlıkta bulunmaz. Üstelik, Allah Gâfûr ve Rahîm dir, keremi boldur.  O, beni bağışlar gibi laflarla bir takım temennilerde bu­lunur.

İnsan, kendisinin âciz ve zelil, dünyanın aldatıcı ve fâni; âhiretin ise çok yakın olduğunu, tam olarak, ancak ölünce anlar. Bu hadis-i şerif ile ölmeden önce uyanmamız, hayatımıza çeki düzen vermemiz ihtar edilmektedir. Gerçekten insanların çoğu uykudadırlar. Yani ölümden sonra kendilerine fayda verecek şeylerden habersiz ve gaflet içerisinde bir hayat yaşamaktadırlar.

Yahyâ b. Muâz şöyle der: “Dünya, bir harâbedir. Ondan daha harap olanı ise onu mâmur hale getirmeye çalışan insanın kalbidir. Âhiret, mamur bir yerdir. Ondan daha mamur olanı ise onu kazanmaya çalışan insanın kalbidir.”

 Dünya hayatının tüm boş verişleri, aldanışları, inanmayışları ecel ile aralanan gerçek perdesinin ardında bizi bekliyor olacaktır ki din, iman ve ihsan emreden Allah’ın vaadinin hak olduğu o zaman açık bir vaziyette anlaşılacaktır. Ecel ile varılacak bu nokta dünya hayatındaki adeta rüya aleminin sonu demektir ve sadece bir sınav için yaratılan bu dünya yaşamı bu yüzden sanal ve rüyadır. Hayatı yaşamakta olan insanlar ise fıtratın sonsuz enginliğinde, okyanusta bir damla kadar yer tutan bu faniliğin, aslında bir mola veya kısa bir ıslah ve terbiye süreci olduğunu anlayacaktır.

Gerçek, perde arkasındadır ve oraya sadece ecelle gidilir. Burada görünen, duyulan, tadılan, işlenen her şey ise fani, sanal ve sahtedir. O perdenin ardına ecel ile herkes geçecek ve görecektir lakin o an çok geçtir. Yapılması gereken ecel bizi bulmadan, ahirette hesaba çekilmeden kendimizi manen öldürmek (nefsi şeytanlardan temizleyerek imana yönlendirmek) ve hesaba çekmek (eleştirmek, sorgulamak, günahkar olduğumuzu, acizliğimizi itiraf etmek)tir. Uykuda kalmayı tercih edenler elbette bir gün uyandırılacak ama o gün iş işten geçmiş olacaktır.

Rabbim gaflet uykusuna karşı her daim uyanık kalabilmeyi bizlere nasip etsin inşaALLAH.

VELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN..

SELAM VE DUA İLE..

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.