sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

VEHBE ZUHAYLİ’NİN (RH.A) BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 204. VE 207. AYETLER

VEHBE ZUHAYLİ’NİN (RH.A) BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 204. VE 207. AYETLER
03.03.2025
11
A+
A-

İnsanın Münafık Ya Da İhlâslı Olması

 

204- İnsanlardan öylesi vardır ki, dün­ya hayatı hakkındaki sözü senin hoşu­na gider ve o kalbinde olana Allah’ı da şahit tutar. Halbuki o, düşmanların en yaman olanıdır.

205- O ayrılıp gitti mi yeryüzünde fesat çıkarmaya, ekini ve nesli yok etmeye çalışır. Allah ise fesadı sevmez.

206-  Ona: “Allah’tan kork!” denildiği zaman, kibir kendisini günah işlemeye sürükler. İşte öylesine cehennem ye­ter. Gerçekten o ne fena yataktır!

207- İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah’ın rızasını arayarak nefsini sa­tar. Allah kullara çok merhametlidir.

 

Nüzul Sebebi

 

İbni Cerir’in, es-Süddî’den 204-206. ayetlerin nüzul sebebi ile ilgili olarak rivayetine göre: Sakifli el-Ahnes b. Şerîk [1][8] Resulullah (s.a.)’ın yanma geldi, müslüman olduğunu açıkladı ve daha sonra oradan ayrıldı. Müslümanlara ait bir ekin ve eşeklerin yanından geçti. Ekini yaktı ve eşekleri de öldürdü. Bunun üzerine Yüce Allah bu ayet-i kerimeyi indirdi.

el-Hâris b. Ebi Üsame’nin Müsned’inde ve İbni Ebi Hatim’in rivayetine gö­re Said b. el-Müseyyeb de şöyle demiştir: Suheyb er-Rûmî hicret edip Peygam­ber (s.a.)’in yanına gitmek üzere yola koyuldu. Kureyşliler onun arkasından ge­liyorlardı. Bineğinden indi ve torbasmdaki okları çıkartıp şöyle dedi: Ey Ku­reyşliler! Biliyorsunuz ki ben aranızda en iyi ok atan bir kimseyim. Allah’a ye­min ederim ki torbamda bulunan bütün okları atıncaya kadar yanıma yaklaşa­mayacaksınız. Sonra da sizinle kılıcımla elimde ondan bir parça kaldığı sürece çarpışacağım. Daha sonra da istediğinizi yaparsınız. Ama isterseniz size Mek­ke’de malımın nerede olduğunu söyliyeyim siz de benim serbestçe gitmeme izin verin. Onlar: Olur, dediler. Suhayb Resulullah (s.a.)’m yanma Medine’ye gelin­ce Hz. Peygamber şöyle buyurdu: “Yahya’nın babası! Ne kârlı bir alışveriş, ne kârlı bir alışveriş.” Bunun üzerine: “İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah’ın rı­zasını arayarak nefsini satar…” ayeti nazil oldu. [2][9]

 

Açıklaması

 

Bazı insanların söyledikleri sözleri beğenir, üslubu ve açıklaması hoşunuza gider. Fakat gerçekte o bir münafıktır. Hakikati dile getirmemekte içinde gizledi­ğinden başkasını ilan etmekte, yapmadığı şeyleri söylemektedir. Bununla fani dünyadan bazı şeyler elde etmek istemektedir. Allah adına yemin ederek doğru olduğunu söylemesi ise, onunla ilgili yanlış kanaatleri daha bir arttırır ve başka­larını daha çok saptırır. Ve der ki: Allah bunu bilir, benim doğru söylediğime de tanıktır. Gerçekte böyle bir kimse güçlü bir tartışmacı, cedelcidir. İnsanları açıkladıkları şeyler ile aldatır, müslümanlara düşmanlığı da ileri derecededir. İşte bu üç haslet (güzel söz, doğru söylediğine dair Allah’ı şahid tutmak ve tartışma gü­cü) nüzul sebebinde de açıkladığımız gibi, el-Ahnes b. Şerîk’de toplanmıştı.

Aslında bu gibi kişilerin gerçek yüzleri çabucak ortaya çıkar. Bu kimsenin gözden uzak kaldığı vakitlerde, söylediğinin zıddı bir durumda olduğu görülür. Yeryüzünde fesat çıkartmaya çalışır, ekini helak eder, neslin kökünü kazımaya çalışır. Bunu da kötülüğü enreden nefsi arzularını razı etmek, heva ve şehvet­lerine bağlı kalmak, hakir dünyevi maksatlarını üstün tutmak üzere yapar. Şa­nı Yüce Allah ise fesada razı olmaz, fesat çıkartanları da sevmez. O şekil ve sözlere bakmaz, O ancak kalplere ve amellere bakar.

Herhangi bir kimse böylesine öğüt verdiği ve ona: Allah’tan kork! dediği takdirde cahili hamiyet duygusu ile şeytanî bir tekebbür onu, günah ve haram işlemeye iter. Çünkü böyle bir kimse salahtan ve ıslah edicilerden nefret eder. Buna cehennem azabı yeterlidir. Barınacağı yer ve onun döşeği odur. Dünyada kötü ameli, insanları aldatması, durumu ve sözlerindeki aldatıcüığı sebebiyle onun varacağı bu döşek ne kötüdür! Şanı Yüce Allah bir başka yerde şöyle bu­yurmaktadır: “Eğer biz dilesek onları sana elbette gösteririz. Sen de onları mu­hakkak simalarından tanırsın. Sen onları söyleyişlerinden de bilirsin. Allah amellerinizi bilir.” (Muhammed, 47/30).

İkinci tür insan ise, Allah’ın rızası uğrunda kendisini satan bir gruptur. Bunların Allah yolunda hak ve adaleti gerçekleştirmek için cihad ettikleri, ma­rufu emredip münkerden nehyettikleri, salih amelleri ve hak sözleri araştırıp durdukları görülür. Bunların özü sözü birdir, ihlâslı kimselerdirler. Bunların iki yüzü yahut iki farklı dili yoktur. Dünyayı Rablerinin katında bulunan güzel mükâfata tercih etmezler. Allah insanlara karşı pek şefkatlidir. O bakımdan pek az amele karşılık ebedî ve kalıcı nimetlerle onları mükâfatlandırır, takatle­rinin üstündeki işlerde onları mükellef tutmaz. Geniş rahmet, ihsan ve lütfunu onlara yayar. Şayet bu böyle olmasaydı bu fesatçıların şerri yeryüzünde üstün gelir ve nihayet orada salah namına bir şey kalmazdı: “Eğer Allah insanların bir kısmını diğer bir kısmı ile önleyip defetmeseydi, yeryüzü muhakkak fesada uğrardı.” (Bakara, 2/251). [3][10]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.