B\u0130SM\u0130LLAH\u0130RRAHMAN\u0130RRAH\u0130M<\/strong><\/p>\n Hamd kendisinden ba\u015fka ilah olmayan, mutlak manada tek g\u00fc\u00e7 ve kudret sahibi olan Allah\u2019a mahsustur. Salat ve selam t\u00fcm peygamberlerin ve onlar\u0131 takip eden tabilerinin \u00fczerine olsun.<\/p>\n 1- Sana sava\u015f ganimetlerinin b\u00f6l\u00fc\u015f\u00fcm\u00fc hakk\u0131nda soru sorarlar. De ki; ganimetler hakk\u0131nda h\u00fck\u00fcm verme yetkisi Allah’a ve Peygamber’e aittir. Buna g\u00f6re e\u011fer m\u00fcmin iseniz, Allah’dan korkunuz, ili\u015fkilerinizi d\u00fczeltiniz, Allah’a ve Peygamber’e itaat ediniz.<\/em><\/strong><\/p>\n 2- M\u00fcminler ancak \u00f6yle kimselerdir ki, Allah an\u0131ld\u0131\u011f\u0131nda kalpleri \u00fcrperir, yanlar\u0131nda Allah’\u0131n ayetleri okundu\u011fu zaman bu ayetler imanlar\u0131n\u0131 artt\u0131r\u0131r, peki\u015ftirir ve sadece Rabblerine dayan\u0131rlar.<\/em><\/strong><\/p>\n 3- Onlar namaz\u0131 k\u0131larlar ve kendilerine ba\u011f\u0131\u015flad\u0131\u011f\u0131m\u0131z r\u0131z\u0131klardan ba\u015fkalar\u0131na da verirler.<\/em><\/strong><\/p>\n 4- \u0130\u015fte ger\u00e7ek m\u00fc’minler bunlard\u0131r. Onlar\u0131 Rabbleri kat\u0131nda y\u00fcksek dereceler, ba\u011f\u0131\u015flanma ve g\u00f6z kama\u015ft\u0131r\u0131c\u0131 r\u0131z\u0131k beklemektedir.<\/em><\/strong><\/p>\n Surenin toplu tan\u0131t\u0131m\u0131n\u0131 yaparken, bu ayetlerin indirili\u015f sebeplerine ili\u015fkin olarak yeralan rivayetlerden baz\u0131lar\u0131m hat\u0131rlatm\u0131\u015ft\u0131k. Genelde b\u00fct\u00fcn surenin \u00f6zelde de ganimetlere ili\u015fkin ayetlerin indi\u011fi ortam\u0131 daha iyi canland\u0131rmak i\u00e7in daha \u00f6nce anlatt\u0131klar\u0131m\u0131za ek olarak birka\u00e7 rivayet daha aktar\u0131yoruz. Medine’de bir m\u00fcsl\u00fcman devletin kurulu\u015fundan sonra ilk defa b\u00f6ylesine b\u00fcy\u00fck bir olayla kar\u015f\u0131la\u015fan m\u00fcsl\u00fcman toplumun pratik \u00e7izgilerini yeniden canland\u0131rmak i\u00e7in bu rivayetleri anlatmak gereklidir.<\/p>\n \u0130bn-i Kesir tefsirinde \u015f\u00f6yle diyor: “Ebu Davut, Nesa\u00ee, \u0130bn-i Cerir, \u0130bn-i M\u00fcrdeveyh -s\u00f6zler ona aitti- \u0130bn-i Habban ve Hakim, de\u011fi\u015fik yollardan Davud b. Ebu Hind’den, o da \u0130krime’den, o da Abdullah \u0130bn-i Abbas’dan \u015f\u00f6yle rivayet ettiler: Bedir g\u00fcn\u00fc Peygamberimiz -sal\u00e2t ve sel\u00e2m \u00fczerine olsun- `\u015f\u00f6yle \u015f\u00f6yle yapana \u015fu, \u015fu m\u00fckafat vard\u0131r’ buyurdu. Bunun \u00fczerine gen\u00e7ler hemen ileriye at\u0131ld\u0131lar, ya\u015fl\u0131larsa sancaklar\u0131n alt\u0131nda kald\u0131lar. Ganimetler topland\u0131\u011f\u0131 zaman, gen\u00e7ler gelip kendilerine ait olan\u0131 istediler. Buna kar\u015f\u0131l\u0131k ya\u015fl\u0131lar, `Kendinizi bize tercih etmeyin. Biz sizin i\u00e7in bir s\u0131\u011f\u0131nakt\u0131k. \u015eayet bozguna u\u011frasayd\u0131n\u0131z bize s\u0131\u011f\u0131nacakt\u0131n\u0131z’ dediler ve aralar\u0131nda \u00e7eki\u015fme ba\u015f g\u00f6sterdi. Bunun \u00fczerine y\u00fcce Allah \u015fu ayeti indirdi: “Sana sava\u015f ganimetlerinin b\u00f6l\u00fc\u015f\u00fcm\u00fc hakk\u0131nda soru sorarlar. De ki; Ganimetler hakk\u0131nda h\u00fck\u00fcm verme yetkisi Allah’a ve Peygamber’e aittir. Buna g\u00f6re e\u011fer m\u00fc’min iseniz, Allah’dan korkunuz, ili\u015fkilerinizi d\u00fczeltiniz, Allah’a ve Peygamber’e itaat ediniz.”<\/strong><\/p>\n Sevr\u00ee Kelbi’den, o da Ebu Salih’den, o da Abdullah \u0130bn-i Abbas’dan \u015f\u00f6yle rivayet eder:Bedir g\u00fcn\u00fc Peygamberimiz, `Kim birini \u00f6ld\u00fcr\u00fcrse ona \u015f\u00f6yle \u015f\u00f6yle m\u00fckafat vard\u0131r. Kim bir esir getirirse onun i\u00e7in \u015fu, \u015fu m\u00fckafat vard\u0131r’ buyurdu. Ebu Yesir iki esir getirdi ve `Ya Resulullah (Allah’\u0131n -sal\u00e2t ve sel\u00e2m\u0131 \u00fczerine olsun-) bunlar\u0131 sen bize va’dettin’ dedi. Bunun \u00fczerine Sa’d b. Ubade kalkt\u0131 ve `Ya Resulullah, \u015fayet bunlara verirsen arkada\u015flar\u0131na bir \u015fey kalmaz. Bizi bunlardan al\u0131koyan, sevab\u0131 k\u00fc\u00e7\u00fcmsememiz ya da d\u00fc\u015fmandan korkmam\u0131z de\u011fildir. Biz burada, d\u00fc\u015fman\u0131n arkadan sald\u0131rmas\u0131ndan korktu\u011fumuz i\u00e7in seni korumak \u00fczere durduk’ dedi. Sonra da birbirleriyle tart\u0131\u015ft\u0131lar. Bunun \u00fczerine: “Sana sava\u015f ganimetlerinin b\u00f6l\u00fc\u015f\u00fcm\u00fc hakk\u0131nda soru sorarlar; De ki; “Ganimetler hakk\u0131nda h\u00fck\u00fcm verme yetkisi Allah’a ve Peygamber’e aittir.” <\/strong>diyor ki, bir de \u015fu ayet indi:<\/p>\n “E\u011fer Allah’a ve do\u011fru ile e\u011frinin birbirinden ayr\u0131ld\u0131\u011f\u0131 g\u00fcn, yani iki ordunun Bedir’de kar\u015f\u0131la\u015ft\u0131\u011f\u0131 g\u00fcn, kulumuz Muhammed’e indirdi\u011fimiz be\u015fte biri Allah’a, Peygamber’e, peygamberin yak\u0131nlar\u0131na, yetimlere, yoksullara ve yar\u0131yolda kalanlara aittir.<\/strong><\/p>\n \u0130mam Ahmed \u015f\u00f6yle der: “Bize Ebu Muaviye anlatt\u0131, bize Ebu \u0130shak e\u015f \u015eeyban\u00ee Muhammed b. Abdullah es-Sakafi’den anlatt\u0131, o da Sa’d b. Ebu Vakkas’a dayanarak anlatt\u0131: “Bedir g\u00fcn\u00fc karde\u015fim Umeyr \u00f6ld\u00fcr\u00fcld\u00fc. Ben de Said b. As’\u0131 \u00f6ld\u00fcrd\u00fcm ve z\u00fclkesife ad\u0131n\u0131 verdi\u011fi k\u0131l\u0131c\u0131n\u0131 ald\u0131m. K\u0131l\u0131c\u0131 al\u0131p Peygamberimiz -sal\u00e2t ve sel\u00e2m \u00fczerine olsun- yan\u0131na getirdim. Bana, `Git, onu ald\u0131\u011f\u0131n yere b\u0131rak’ dedi. D\u00f6nd\u00fcm ama, karde\u015fimin \u00f6ld\u00fcr\u00fclmesi ve ganimetimin elinden al\u0131nmas\u0131ndan dolay\u0131 Allah’dan ba\u015fka kimsenin bilmedi\u011fi duygular i\u00e7indeydim. \u00c7ok ge\u00e7memi\u015fti ki Enfal suresi indi. Ard\u0131ndan Peygamberimiz -sal\u00e2t ve sel\u00e2m \u00fczerine olsun- bana, `Git ganimetini al’ dedi.”<\/p>\n Yine \u0130mam Ahmed \u015f\u00f6yle der: “Bize Esved b. Amir anlatt\u0131, bize Ebubekir haber verdi, o da As\u0131m b. Ebu Necud’dan aktard\u0131, ona Mus’ab b. Sa’d, Sa’d b. Malik’ten \u015f\u00f6yle anlatt\u0131: Dedim ki; Ya Resulullah, bug\u00fcn y\u00fcce Allah m\u00fc\u015friklerin ba\u015f\u0131na gelen a\u011f\u0131r yenilgiden dolay\u0131 y\u00fcre\u011fimi so\u011futtu. \u015eu k\u0131l\u0131c\u0131 bana ba\u011f\u0131\u015flamaz m\u0131s\u0131n? Peygamberimiz -sal\u00e2t ve sel\u00e2m \u00fczerine olsun- `Bu k\u0131l\u0131\u00e7 ne bana, ne de sana aittir. B\u0131rak onu’ buyurdu. B\u0131rakt\u0131m sonra da d\u00f6n\u00fcp, bu k\u0131l\u0131\u00e7 belki de benim s\u0131nand\u0131\u011f\u0131n gibi s\u0131nanmayan birine verilecektir dedim. Birden pe\u015fimden biri beni \u00e7a\u011f\u0131rd\u0131. Acaba y\u00fcce Allah benim hakk\u0131mda bir \u015fey mi indirdi, diye d\u00fc\u015f\u00fcnd\u00fcm. Peygamberimiz, sen benden k\u0131l\u0131c\u0131 istedi\u011fin zaman bana ait de\u011fildi, \u015fimdi bana bah\u015fedildi, senindir dedi. Sa’d diyor ki, “O zaman y\u00fcce Allah \u015fu ayeti indirdi: “Sana sava\u015f ganimetlerinin b\u00f6l\u00fc\u015f\u00fcm\u00fc hakk\u0131nda soru sorarlar. De ki; Ganimetler hakk\u0131nda h\u00fck\u00fcm verme yetkisi Allah’a ve Peygamber’e aittir. (<\/strong>Ebu Davud, Tirmizi ve Nesa\u00ee de\u011fi\u015fik yollardan Ebu Bekir b. Ayya\u015f’dan rivayet ettiler. Tirmizi, “Hasan” sahih bir hadistir dedi.)<\/strong><\/p>\n Bu rivayetler ganimetlere ili\u015fkin ayetlerin indi\u011fi ortam\u0131 g\u00f6z\u00fcm\u00fcz\u00fcn \u00f6n\u00fcnde canland\u0131rmaktad\u0131r. \u0130nsan, Bedir sava\u015f\u0131na kat\u0131lan m\u00fcsl\u00fcmanlar\u0131n ganimetler hakk\u0131nda konu\u015ftuklar\u0131n\u0131 g\u00f6r\u00fcnce deh\u015fete kap\u0131l\u0131yor. Oysa onlar, ya herkesten \u00f6nce m\u00fcsl\u00fcman olmu\u015f, her \u015feylerini geride b\u0131rak\u0131p inan\u00e7lar\u0131 u\u011fruna Allah’a hicret etmi\u015f, \u015fu d\u00fcnya hayat\u0131n\u0131n hi\u00e7bir nimetine ald\u0131r\u0131\u015f etmemi\u015f Muhacirlerdir, ya da muhacirleri bar\u0131nd\u0131ran, yurtlar\u0131n\u0131 ve mallar\u0131n\u0131 onlarla payla\u015fan ve su d\u00fcnya nimetlerinin hi\u00e7birinde cimrilik g\u00f6stermeyen Ensar’d\u0131r. Nitekim y\u00fcce Allah onlar hakk\u0131nda \u015f\u00f6yle buyurmu\u015ftur: “Kendilerine hicret edip gelenleri severler; onlara verilenler kar\u015f\u0131s\u0131nda i\u00e7lerinde bir \u00e7ekememezlik hissetmezler. Kendileri zaruret i\u00e7inde bulunsalar bile, onlar\u0131 kendilerine tercih ederler…” (Ha\u015fr Suresi, 9)<\/strong> Ancak bu durumun yorumunun bir k\u0131sm\u0131n\u0131 yine bu rivayetlerde buluyoruz. Ganimetler ayn\u0131 zamanda sava\u015f alan\u0131nda g\u00fczel bir imtihanla ilintilidirler. G\u00fczel imtihana bir \u00f6rnek olu\u015fturmaktad\u0131rlar. O g\u00fcn i\u00e7in insanlar m\u00fc\u015frikleri yenip g\u00f6n\u00fcllerini serinlettikleri ilk b\u00fcy\u00fck olayda, Resulullah’\u0131n ve y\u00fcce Allah’\u0131n \u015fahitli\u011fine ihtiya\u00e7lar\u0131 vard\u0131. Bu arzu i\u00e7lerini doldurmu\u015f ve ganimetler konusunda konu\u015fanlar\u0131n unuttu\u011fu ba\u015fka bir havaya sokmu\u015ftu. Nitekim y\u00fcce Allah onlara hat\u0131rlatm\u0131\u015f ve onlar\u0131 kendisine y\u00f6nelmi\u015ftir. Aralar\u0131ndaki ili\u015fkilerde ho\u015fg\u00f6r\u00fcn\u00fcn egemen olmas\u0131 bilin\u00e7 a\u00e7\u0131s\u0131ndan g\u00f6n\u00fcllerinin \u0131slah\u0131 i\u00e7in bir zorunluluktu. Nitekim bunun Ubade b. Samit’in de belirtti\u011fi gibi, fark\u0131na varm\u0131\u015flard\u0131. Ubade: “Bu ayet ganimetler konusunda g\u00f6r\u00fc\u015f ayr\u0131l\u0131\u011f\u0131na d\u00fc\u015ft\u00fc\u011f\u00fcm\u00fczde biz, Bedir sava\u015f\u0131na kat\u0131lanlar hakk\u0131nda indi. O zaman \u00e7ok k\u00f6t\u00fc davranm\u0131\u015ft\u0131k. Bunun \u00fczerine y\u00fcce Allah ganimetleri elimizden al\u0131p, peygamberine verdi” demi\u015ftir.<\/p>\n Y\u00fcce Allah onlar\u0131 hem s\u00f6zl\u00fc, hem de uygulamal\u0131 olarak ilahi e\u011fitimden ge\u00e7iriyor. Ganimetler i\u015fini t\u00fcmden ellerinden al\u0131p, bu ganimetlerin payla\u015f\u0131m\u0131 konusundaki h\u00fckm\u00fcn\u00fc bildirene kadar peygamberine devrediyor. Art\u0131k i\u015f, \u00fczerinde tart\u0131\u015fabilecekleri onlara ait bir hak olmaktan \u00e7\u0131km\u0131\u015f, onlara y\u00f6nelik Allah’\u0131n bir l\u00fctfu olmu\u015ftur. Ve Allah’\u0131n peygamberi, ganimetleri rabbinin g\u00f6sterdi\u011fi \u015fekilde aralar\u0131nda b\u00f6l\u00fc\u015ft\u00fcrecektir. Pratik ve e\u011fitim ama\u00e7l\u0131 uygulaman\u0131n yan\u0131nda s\u0131k s\u0131k tekrarlanan uzun bir direktif yeral\u0131yor. Nitekim a\u015fa\u011f\u0131daki ayetler bu direktifle ba\u015fl\u0131yor. Bundan sonra da tekrarlan\u0131yor:<\/p>\n “Sana sava\u015f ganimetlerinin b\u00f6l\u00fc\u015f\u00fcm\u00fc hakk\u0131nda soru sorarlar. De ki; “Ganimetler hakk\u0131nd\u00e2 h\u00fck\u00fcm verme yetkisi Allah’a ve Peygamber’e aittir.” <\/strong>Ganimetler konusunda aralar\u0131nda \u00e7eki\u015fen bu g\u00f6n\u00fcllere y\u00f6nelik \u00e7a\u011fr\u0131, Allah’dan korkmaya ili\u015fkin bir \u00e7a\u011fr\u0131yd\u0131. Ve ku\u015fkusuz kalplerin s\u0131rlar\u0131n\u0131 bilen kalplerin yarat\u0131c\u0131s\u0131, eksikliklerden uzakt\u0131r, y\u00fccedir. Y\u00fcce Allah insan\u0131n kalbini, d\u00fcnya hayat\u0131n\u0131n nimetlerini d\u00fc\u015f\u00fcnmekten, istemekten, onlar hakk\u0131nda \u00e7eki\u015fmekten b\u00fcsb\u00fct\u00fcn soyutlam\u0131yor. Her ne kadar buradaki \u00e7eki\u015fme, g\u00fczel imtihan\u0131 belgeleme anlam\u0131yla kar\u0131\u015f\u0131k da olsa durum de\u011fi\u015fmeyecektir. Sadece bilin\u00e7lerini, Allah korkusu ve takva duygusuyla harekete ge\u00e7irmeyi, d\u00fcnya ve ahirette onun ho\u015fnutlu\u011funu istemeye , y\u00f6neltmeyi diliyor. \u00c7\u00fcnk\u00fc Allah’a ba\u011flanmayan, onun \u00f6fkesinden korkmayan, onun ho\u015fnutlu\u011funu aramayan bir kalp, d\u00fcnya nimetlerinin a\u011f\u0131rl\u0131\u011f\u0131ndan kurtulamaz, serbest\u00e7e hareket edemez.<\/p>\n Bu g\u00f6n\u00fclleri takva -Allah korkusu- sayesinde gayet kolay ve rahat bir \u015fekilde boyun e\u011fdirip, uysal hale getirmek m\u00fcmk\u00fcnd\u00fcr. \u0130\u015fte Kur’an bu ba\u011f sayesinde bu g\u00f6n\u00fclleri aralar\u0131n\u0131 d\u00fczeltmeye y\u00f6nlendiriyor.<\/p>\n … Buna g\u00f6re, e\u011fer m\u00fc’min iseniz Allah’dan korkunuz, ili\u015fkilerinizi d\u00fczeltiniz.”<\/strong><\/p>\n Yine bu ba\u011fdan tutup bu g\u00f6n\u00fclleri Allah’a ve peygamberine itaat etmeye y\u00f6nlendiriyor.<\/p>\n “Allah’a ve peygamberine itaat ediniz.”<\/strong><\/p>\n M\u00dc’M\u0130NLER\u0130N VASIFLARI<\/strong><\/p>\n Buradaki ilk itaat da, onun ganimetler hakk\u0131nda belirledi\u011fi h\u00fckm\u00fcne itaat etmektir. Art\u0131k ganimetler mutlak anlamda sava\u015f\u00e7\u0131lardan birine ait olmaktan \u00e7\u0131km\u0131\u015ft\u0131r. \u00d6ncelikle ganimetlerin m\u00fclkiyeti Allah ve peygamberine aittir. Bunlar \u00fczerindeki uygulama da Allah ve peygamberine aittir. Dolay\u0131s\u0131yla iman edenlerin g\u00f6n\u00fcl ho\u015fnutlu\u011fu ve kalp huzuruyla ganimetler konusunda Allah’\u0131n belirledi\u011fi h\u00fck\u00fcmlere uymaktan, ili\u015fkilerini ve duygular\u0131n\u0131 d\u00fczeltmekten, birbirine kar\u015f\u0131 kalplerini k\u00f6t\u00fc d\u00fc\u015f\u00fcncelerden ar\u0131nd\u0131rmaktan ba\u015fka se\u00e7enekleri yoktur. Durum bundan ibarettir: “E\u011fer m\u00fc’min iseniz…” <\/strong>‘<\/p>\n \u0130man\u0131n iyice belirginle\u015fece\u011fi, varl\u0131\u011f\u0131n\u0131 kan\u0131tlayabilece\u011fi, kendi ger\u00e7e\u011finin terc\u00fcman\u0131 olaca\u011f\u0131 pratik ve realist bir tarzda somutla\u015fmas\u0131 bir zorunluluktur. Nitekim Peygamberimiz -sal\u00e2t ve sel\u00e2m \u00fczerine olsun- “\u0130man temenni ya da g\u00f6steri\u015fle ger\u00e7ekle\u015fmez. \u0130man, kalpte yer eden ve davran\u0131\u015flarca do\u011frulanan bir olgudur” <\/strong>(Deylemi, Firdevs m\u00fcsnedinde Enes’ten rivayet etmi\u015ftir.) buyurmaktad\u0131r. Bu y\u00fczden peygamberin s\u00f6z\u00fcnde belirginle\u015fen anlam\u0131 iyice vurgulamak, imam tan\u0131mlay\u0131p a\u00e7\u0131klamak, onu dille s\u00f6yleyen bir kelimeden ya da hareket ve realite d\u00fcnyas\u0131nda pratik bir ifadesi bulunmayan kuru bir temenniden ibaret olmaktan \u00e7\u0131karmak i\u00e7in Kur’an-\u0131 Kerim’de buna benzer de\u011ferlendirmeler s\u0131k\u00e7a yeral\u0131r. .<\/p>\n Ard\u0131ndan bu dinin Rabbinin istedi\u011fi “ger\u00e7ek” iman\u0131n s\u0131fat\u0131 yeralmaktad\u0131r. Ama\u00e7 “E\u011fer m\u00fc’min iseniz” <\/strong>s\u00f6z\u00fcn\u00fcn anlam\u0131n\u0131 a\u00e7\u0131klamakt\u0131r. \u0130\u015fte bu dinin Rabbi olan Allah’\u0131n onlardan istedi\u011fi iman “M\u00fc’minler ancak \u00f6yle kimselerdir ki, Allah an\u0131ld\u0131\u011f\u0131nda kalpleri \u00fcrperir, yanlar\u0131nda Allah’\u0131n ayetleri okundu\u011fu zaman bu ayetler imanlar\u0131n\u0131 artt\u0131r\u0131r, peki\u015ftirir ve sadece Rabblerine dayan\u0131rlar. Onlar namaz k\u0131larlar ve kendilerine ba\u011f\u0131\u015flad\u0131\u011f\u0131m\u0131z r\u0131z\u0131klardan ba\u015fkalar\u0131na da verirl\u00e8r. \u0130\u015fte ger\u00e7ek m\u00fc’minler bunlard\u0131r. Onlar\u0131 Rabbleri kat\u0131nda y\u00fcksek dereceler, ba\u011f\u0131\u015flanma ve g\u00f6z kama\u015ft\u0131r\u0131c\u0131 r\u0131z\u0131k beklemektedir.<\/strong><\/p>\n Man\u00e2daki inceli\u011fe i\u015faret etmek i\u00e7in Kur’an ifadesinin s\u00f6zl\u00fc yap\u0131s\u0131 da bir inceli\u011fe sahiptir. Buradaki ifadede “innema <\/strong>= ancak” <\/strong>s\u00f6z\u00fcyle bir s\u0131n\u0131rland\u0131rma vard\u0131r. \u0130fade bu denli kesin ve bu denli bir inceli\u011fe sahipken, “Bundan maksat; k\u00e2mil imand\u0131r” \u015feklinden yorum yapman\u0131n tutarl\u0131 bir yan\u0131 yoktur. \u015eayet y\u00fcce Allah bunu s\u00f6ylemek isteseydi, ku\u015fkusuz s\u00f6ylerdi. Bu, gayet a\u00e7\u0131k ve anlam itibariyle gayet ince bir ifadedir. Dolay\u0131s\u0131yla s\u0131fatlar\u0131, davran\u0131\u015flar\u0131 ve duygular\u0131 bu olanlar m\u00fc’minlerdir. Bunun d\u0131\u015f\u0131nda bu s\u0131fatlara b\u00fct\u00fcn\u00fcyle sahip olmayanlar m\u00fc’min de\u011fildir. Ayetlerin sonunda yeralan “i\u015fte ger\u00e7ek m\u00fc’minler bunlard\u0131r” <\/strong>vurgusu bu ger\u00e7e\u011fi dile getirmek i\u00e7indir. \u00c7\u00fcnk\u00fc “ger\u00e7ek” m\u00fc’min olmayanlar hi\u00e7bir zaman m\u00fc’min de\u011fildirler. Kur’an’\u0131n ifadeleri birbirlerini a\u00e7\u0131klarlar. \u0130\u015fte y\u00fcce Allah <\/strong>\u015f\u00f6yle buyurmaktad\u0131r: “Haktan sonra sap\u0131kl\u0131ktan ba\u015fka ne var ki?” \u00c7\u00fcnk\u00fc <\/strong>“hak=ger\u00e7ek” olmayan \u015fey, “sap\u0131kl\u0131k”t\u0131r. “Ger\u00e7ek m\u00fc’minler” <\/strong>s\u0131fat\u0131n\u0131n kar\u015f\u0131t\u0131 “tam imana sahip olmayan m\u00fc’minler” <\/strong>de\u011fildir. Kur’an’\u0131n bu son derece ince ifadesinin; b\u00fct\u00fcn d\u00fc\u015f\u00fcnce ve ifadeler i\u00e7in son derece kaypak olan b\u00f6ylesine yorumlara hedef olmas\u0131 do\u011fru de\u011fildir.<\/p>\n Bu y\u00fczden ilk ku\u015fak m\u00fcsl\u00fcman alimler bu ayetlerden, ruhunda ve davran\u0131\u015flar\u0131nda bu s\u0131fatlar bulunmayan ki\u015finin iman\u0131n\u0131n bulunmad\u0131\u011f\u0131n\u0131, hi\u00e7bir zaman da m\u00fc’min olmad\u0131\u011f\u0131n\u0131 anl\u0131yorlard\u0131. \u0130bn-i Kesir’in tefsirinde \u015fu ifadeler yeral\u0131yor:<\/p>\n “Ali b. Talha, “M\u00fc’minler ancak \u00f6yle kimselerdir ki, Allah an\u0131ld\u0131\u011f\u0131nda kalpleri \u00fcrperir.” <\/strong>ayetine ili\u015fkin olarak Abdullah \u0130bn-i Abbas’tan \u015funlar\u0131 nakleder! M\u00fcnaf\u0131klar Allah’\u0131n farzlar\u0131n\u0131 yerine getirdiklerinde, Allah’\u0131 anmaktan dolay\u0131 kalplerine bir \u015fey girmez. Allah’\u0131n ayetlerinden bir \u015feye inanmazlar, ona g\u00fcvenmezler. \u0130nsanlar\u0131n g\u00f6z\u00fcne g\u00f6r\u00fcnmedikleri zamanlarda namaz k\u0131lmazlar, mallar\u0131n\u0131n zek\u00e2t\u0131n\u0131 vermezler. Allah onlar\u0131n m\u00fc’min olmad\u0131klar\u0131n\u0131 haber verdi. Sonra y\u00fcce Allah, m\u00fc’minleri \u015fu \u015fekilde tan\u0131mlad\u0131: “M\u00fc’minler ancak \u00f6yle kimselerdir ki, Allah an\u0131ld\u0131\u011f\u0131nda kalpleri \u00fcrperir.” <\/strong>Onun farzlar\u0131n\u0131 yerine getirirler. “Yanlar\u0131nda Allah’\u0131n ayetleri okundu\u011fu zaman bu onlar\u0131n iman\u0131n\u0131 artt\u0131r\u0131r.” \u0130bn-i Abbas diyor ki: “Onaylamalar\u0131n\u0131 peki\u015ftirir.” `Rablerine g\u00fcvenirler’ <\/strong>O’ndan ba\u015fkas\u0131ndan bir beklenti i\u00e7inde olmazlar.”<\/p>\n Bu s\u0131fatlar\u0131n tabiat\u0131ndan hareketle, bunlar olmaks\u0131z\u0131n iman\u0131n hi\u00e7bir zaman olmayaca\u011f\u0131n\u0131, buradaki sorunun iman\u0131n taml\u0131\u011f\u0131 ya da eksikli\u011fi sorunu olmad\u0131\u011f\u0131n\u0131, aksine iman\u0131n varl\u0131\u011f\u0131 ya da yoklu\u011fu sorunu oldu\u011funu g\u00f6rece\u011fiz.<\/p>\n “M\u00fc’minler ancak \u00f6yle kimselerdir ki, Allah an\u0131ld\u0131\u011f\u0131nda kalpleri \u00fcrperir.” <\/strong>Bu, vicdani bir titreyi\u015ftir. Emir ya da yasak konusunda Allah an\u0131ld\u0131\u011f\u0131 zaman m\u00fc’min kalbi kaplayan bir titreyi\u015f… Allah’\u0131n ululu\u011fu b\u00fcr\u00fcr m\u00fc’min kalbini. \u0130\u00e7ine Allah korkusu dolar… Allah’\u0131n y\u00fcceli\u011fi ve heybeti somutla\u015f\u0131r i\u00e7inde. \u00d6te yandan eksikli\u011fini ve g\u00fcnahlar\u0131n\u0131 hat\u0131rlar. Hemen Allah’\u0131n emri do\u011frultusunda hareket etmeye, O’na itaat etmeye koyulur. Ya da bu, \u00dcmm\u00fc Derda’n\u0131n -Allah ondan raz\u0131 olsun- ifade etti\u011fi bir durumdur. Sevri, Abdullah b. Osman b. Haysem’den, o da \u015eehr b. Hav\u015feb’den, \u00dcmm\u00fc Derda’n\u0131n -Allah ondan raz\u0131 olsun- \u015f\u00f6yle dedi\u011fini rivayet eder: “Kalpteki titreyi\u015f kurumu\u015f hurma dal\u0131n\u0131n yan\u0131\u015f\u0131 gibidir. Hurma dallar\u0131n\u0131n yanarken nas\u0131l titredi\u011fini g\u00f6rmedin mi?” Evet, g\u00f6rd\u00fcm dedi, dinleyen. “Bunu g\u00f6rd\u00fc\u011f\u00fcn zaman Allah’a dua et. Dua bu titreyi\u015fi giderir” dedi.<\/p>\n Bu durum kalpte \u00f6yle bir hava meydana getirir ki, kalbin huzura kavu\u015fmas\u0131 ve durulmas\u0131 i\u00e7in duaya ihtiya\u00e7 duyulur. Herhangi bir \u015feyin emir ya da yasak edilmesi s\u0131ras\u0131nda Allah an\u0131ld\u0131\u011f\u0131nda m\u00fc’min kalpte bu durum ba\u015f g\u00f6sterir. Bunun ard\u0131ndan hemen Allah’\u0131n emir ve yasaklar\u0131n\u0131 O’nun istedi\u011fi \u015fekilde yerine getirmeye koyulur. \u0130\u00e7ini kaplayan \u00fcrpertiden kurtulur. Allah i\u00e7in ar\u0131n\u0131r.<\/p>\n “Yanlar\u0131nda Allah’\u0131n ayetleri okundu\u011fu zaman bu ayetler imanlar\u0131n\u0131 artt\u0131r\u0131r, peki\u015ftirir.”<\/strong><\/p>\n M\u00fc’min kalp bu Kur’an’\u0131n ayetlerinde iman\u0131 artt\u0131ran, peki\u015ftiren kan\u0131tlar bulur. Kendisini i\u00e7 huzura erdiren mesajlar edinir. Bu Kur’an hi\u00e7bir arac\u0131ya ba\u015fvurmaks\u0131z\u0131n insan kalbiyle do\u011frudan do\u011fruya ili\u015fki kurar. \u0130nsan kalbini Kur’an’\u0131 alg\u0131lamaktan, Kur’an’\u0131 da insan kalbine ula\u015fmaktan al\u0131koyan k\u00fcf\u00fcrden ba\u015fka hi\u00e7bir \u015fey, insan kalbi ile Kur’an aras\u0131na giremez. \u0130man arac\u0131l\u0131\u011f\u0131yla bu perde kald\u0131r\u0131ld\u0131\u011f\u0131 zaman kalp, bu Kur’an’\u0131n tad\u0131na var\u0131r ve ayetlerin yenilenen vurgular\u0131nda iman\u0131 artt\u0131ran mesajlar al\u0131r. Bu onu i\u00e7 huzura kavu\u015fturur. (Burada “iman artar, eksilir” problemi kar\u015f\u0131m\u0131za \u00e7\u0131k\u0131yor. Bu problem, ciddi ve pratik ideallerin uzak, akl\u00ee sorumsuzlu\u011fun yayg\u0131n oldu\u011fu d\u00f6nemlerde ortaya \u00e7\u0131kan gruplar\u0131n ve kelam ilminin problemidir. Bu problemi ele alma gere\u011fini duymuyoruz.) Kur’an’\u0131n kalbe y\u00f6nelik mesajlar\u0131 onun iman\u0131n\u0131 artt\u0131rd\u0131\u011f\u0131 gibi, m\u00fc’min kalp imam artt\u0131ran bu mesajlar\u0131 kavrayabilir. Bu y\u00fczden, bu ger\u00e7e\u011fi vurgulayan a\u015fa\u011f\u0131daki ayetlerin benzeri mesajlar Kur’an’da s\u0131k\u00e7a yeral\u0131r:<\/p>\n “Ku\u015fkusuz bunda m\u00fc’minler i\u00e7in ayetler vard\u0131r.”<\/strong><\/p>\n “Ku\u015fkusuz bunda inanan bir toplum i\u00e7in ayetler vard\u0131r.” <\/strong>Peygamberimizin bir arkada\u015f\u0131n\u0131n s\u00f6z\u00fc de bu ger\u00e7e\u011fi dile getirmektedir: “Biz Kur’an’dan \u00f6nce imana \u00e7a\u011f\u0131r\u0131l\u0131rd\u0131k.”<\/strong><\/p>\n \u0130\u015fte bu iman sayesinde Kur’an’dan bu \u00f6zel tad\u0131 al\u0131yorlard\u0131. Teneff\u00fcs ettikleri hava da bu hususta onlara yard\u0131mc\u0131 oluyordu. Onlar fiilen ve pratik olarak Kur’an’\u0131 ya\u015f\u0131yorlard\u0131. Soyut bir tad alma ve s\u0131rf zihni kavrama, s\u00f6zkonusu de\u011fildi. Ayetin indirili\u015f sebebine ili\u015fkin yeralan rivayetler aras\u0131nda Sa’d b. Malik’in s\u00f6zleri enteresand\u0131r. Sa’d ganimetlerin m\u00fclkiyetini Peygamberimize veren, onlar \u00fczerinde Peygamberimize diledi\u011fi gibi tasarruf yetkisini tan\u0131yan ayetin indirili\u015finden \u00f6nce Peygamberimizden -sal\u00e2t ve sel\u00e2m \u00fczerine olsun- bir k\u0131l\u0131c\u0131 kendisine ganimet olarak vermesini istemi\u015fti. Peygamberimiz de, “Bu k\u0131l\u0131\u00e7 ne senin, ne de benimdir, b\u0131rak onu” demi\u015fti. Sa’d k\u0131l\u0131c\u0131 b\u0131rak\u0131p geri d\u00f6nd\u00fckten sonra tekrar \u00e7a\u011f\u0131r\u0131ld\u0131\u011f\u0131nda, y\u00fcce Allah’\u0131n kendisi hakk\u0131nda bir ayet indirmi\u015f olabilece\u011fini d\u00fc\u015f\u00fcnm\u00fc\u015ft\u00fc. “Herhalde y\u00fcce Allah hakk\u0131mda bir ayet indirdi” diye d\u00fc\u015f\u00fcnd\u00fc\u011f\u00fcn\u00fc s\u00f6ylemi\u015fti. Peygamberimiz, “Benden k\u0131l\u0131c\u0131 istedi\u011fin zaman bana ait de\u011fildi. Ama \u015fimdi bana bah\u015fedildi. O senindir” demi\u015fti. \u0130\u015fte bu \u015fekilde onlar Rabbleriyle birlikte ya\u015f\u0131yorlard\u0131. Kendilerine inen bu Kur’an’la bu \u015fekilde ya\u015f\u0131yorlard\u0131. Bu deh\u015fet verici bir olayd\u0131r. Ve bu insanl\u0131k hayat\u0131nda ya\u015fanm\u0131\u015f ola\u011fan\u00fcst\u00fc, g\u00f6zkama\u015ft\u0131r\u0131c\u0131 bir d\u00f6nemdir. Kur’an’dan bu \u015fekilde tat almalar\u0131 da bu y\u00fczdendi. Do\u011frudan do\u011fruya Kur’an’\u0131n direktifleri \u0131\u015f\u0131\u011f\u0131nda pratik bir hayat s\u00fcrd\u00fcrmeleri de \u00f6zel zevkle i\u00e7i\u00e7eliklerini gittik\u00e7e artt\u0131r\u0131yordu.<\/p>\n Her ne kadar birincisi -yani vahiy- insanl\u0131k hayat\u0131nda bir daha tekrarlanmayacaksa da, yery\u00fcz\u00fcnde ilk m\u00fcsl\u00fcman cemaatin in\u015fa etti\u011fi gibi, insanlar\u0131n pratik hayat\u0131nda bu dini yeniden in\u015fa etmek i\u00e7in harekete ge\u00e7en m\u00fc’min bir topluluk bulundu\u011fu s\u00fcrece ikincisi (yani isl\u00e2m\u0131n bir hayat bi\u00e7imi olarak ya\u015fanmas\u0131) tekrar ger\u00e7ekle\u015febilir. Sadece bu dini yeniden insanlar\u0131n pratik hayatlar\u0131na egemen k\u0131lmak i\u00e7in Kur’an’\u0131n direktifleri do\u011frultusunda hareket eden bu m\u00fc’min kitle Kur’an’dan tad alabilir, onun okunmas\u0131yla g\u00f6nl\u00fcndeki iman artabilir. \u00c7\u00fcnk\u00fc bu kitle daha ba\u015ftan iman etmi\u015ftir. Bu kitleye g\u00f6re din, yeniden ortaya \u00e7\u0131kan ve istisnas\u0131z t\u00fcm yery\u00fcz\u00fcn\u00fc kaplay\u0131p azg\u0131nla\u015fan cahiliyenin yerine dini egemen k\u0131lma hareketidir. Ona g\u00f6re iman temenni de\u011fildir. Kalpte yer edip davran\u0131\u015flarca do\u011frulanan bir olgudur.<\/p>\n “…Sadece Rabblerine dayan\u0131rlar.”<\/strong><\/p>\n Sadece O’na… Nitekim c\u00fcmlenin yap\u0131s\u0131 da bu kesinli\u011fi gerektirmektedir. Herhangi birini, yard\u0131m istemek ve g\u00fcvenmek suretiyle O’na ortak ko\u015fmazlar. Ya da imam \u0130bn-i Kesir’in tefsirinde dedi\u011fi gibi, “O’ndan ba\u015fkas\u0131ndan ummazlar, sadece O’na y\u00f6nelirler, s\u0131rf O’na s\u0131\u011f\u0131n\u0131rlar. \u0130htiya\u00e7lar\u0131n\u0131 gidermeyi s\u0131rf O’ndan isterler. Sadece O’nu arzularlar. O’nun diledi\u011fi \u015feyin olaca\u011f\u0131n\u0131, dilemedi\u011fi \u015feyin de olamayaca\u011f\u0131n\u0131 bilirler. M\u00fclk\u00fcnde diledi\u011fi \u015fekilde uygulamada bulunaca\u011f\u0131m, ortaks\u0131z oldu\u011funu, h\u00fckm\u00fcnden dolay\u0131 sorgulanamayaca\u011f\u0131m, O’nun hesaplar\u0131 \u00e7abuk g\u00f6r\u00fcld\u00fc\u011f\u00fcn\u00fc bilirler. Bu y\u00fczden Said b. C\u00fcbeyr, “Allah’a dayanmak iman\u0131n toplam\u0131d\u0131r” <\/strong>demi\u015ftir.<\/p>\n \u0130\u015fte Allah’a inanman\u0131n \u00f6z\u00fc budur. Budur s\u0131rf O’na kul olman\u0131n, O’ndan ba\u015fkas\u0131na kul olmaman\u0131n ifadesi. Bir kalpte Allah’\u0131 birlemekle, O’nunla birlikte O’ndan ba\u015fkas\u0131na dayanmak birarada olmaz. Bir kimseye ya da bir sebebe dayanma iste\u011fini kalplerinde bulanlar, \u00f6ncelikle kalplerinde Allah’a iman var m\u0131 ona baks\u0131nlar.<\/p>\n Tek ba\u015f\u0131na Allah’a dayanmak sebeplere sar\u0131lmaya engel de\u011fildir. M\u00fc’min Allah’a inanmak ve sebeplere sar\u0131lmaya ili\u015fkin emrine itaat etmek a\u00e7\u0131s\u0131ndan sebeplere sar\u0131l\u0131r. Ne var ki, m\u00fc’min sebeplere onlar\u0131n sonu\u00e7lar\u0131 meydana getirdi\u011fini kabul ederek sar\u0131lmaz. Sonu\u00e7lar\u0131 ortaya \u00e7\u0131karan -t\u0131pk\u0131 sebepler gibi- Allah’\u0131n kaderidir. M\u00fc’minin bilincinde sebeple sonu\u00e7 aras\u0131nda bir ili\u015fki s\u00f6zkonusu de\u011fildir. Sebeplere sar\u0131lmak, emredilene uymak a\u00e7\u0131s\u0131ndan ibadettir. Sonucun ger\u00e7ekle\u015fmesi ise, Allah’\u0131n kaderidir. Sebeplerden tamamen ba\u011f\u0131ms\u0131zd\u0131r ve Allah’dan ba\u015fkas\u0131 ger\u00e7ekle\u015ftiremez. B\u00f6ylece m\u00fc’minin bilinci sebeplere kul olmaktan, onlara ba\u011flanmaktan kurtulur. Ayn\u0131 zamanda m\u00fc’min, sebeplere sar\u0131lmakla Allah’\u0131n emrine itaat etmenin sevab\u0131n\u0131 kazanmak i\u00e7in elinden geldi\u011fince sebeplerden yararlan\u0131r.<\/p>\n \u00c7a\u011fda\u015f “bilimsel” cahiliye, “Allah’\u0131n kaderinin” ve “Allah’\u0131n bilgisinin s\u0131n\u0131rlar\u0131 i\u00e7inde bulunan gayb alemini” yok saymak i\u00e7in uzun s\u00fcre “tabiat kanunlar\u0131n\u0131n kesinli\u011fi” kuram\u0131na sar\u0131ld\u0131. Nihayet kendi y\u00f6ntemleri ve deneyleri yoluyla Allah’\u0131n bilgisi kapsam\u0131ndaki gayb\u0131n ve Allah’\u0131n kaderinin e\u015fi\u011finde kesin bir bilgi elde edemeden \u00e7aresiz bir \u015fekilde durdu. Bu sefer madde d\u00fcnyas\u0131ndaki “ihtimaller” kuram\u0131na sar\u0131ld\u0131. Bundan \u00f6nce “kesin” dedi\u011fi \u015feyler “muhtemel” oluverdi. “Gayb” yine m\u00fch\u00fcrl\u00fc bir s\u0131r olarak varl\u0131\u011f\u0131n\u0131 korudu. Tek ve kesin ger\u00e7ek olarak Allah’\u0131n kaderi kald\u0131. Tek ve kesin kanun olarak y\u00fcce Allah’\u0131n \u015fu s\u00f6z\u00fc kald\u0131. “Sen bilemezsin, belki de Allah bundan sonra bir durum meydana getirir.” (Talak Suresi, 1)<\/strong> Bu s\u00f6z, evrensel ilahi kanunlar\u0131n arka plan\u0131nda yeralan \u00f6zg\u00fcr ilahi iradeden s\u00f6z etmektedir. Y\u00fcce Allah bu evrensel kanunlarla y\u00fcr\u00fcrl\u00fckteki kaderi uyar\u0131nca evreni idare etmektedir.<\/p>\n \u0130ngiliz Do\u011fabilimci ve Matematik\u00e7i Sir James Jeans \u015funlar\u0131 s\u00f6ylemektedir: “Eski bilim kesin ilkeler belirliyordu. Buna g\u00f6re tabiat\u0131n bir tek yolu takip etmekten ba\u015fka se\u00e7ene\u011fi yoktur. Bu da zaman\u0131n ba\u015flang\u0131c\u0131ndan sonuna kadar \u015fu sebep ve sonu\u00e7 aras\u0131nda s\u00fcrekli zincirleme do\u011frultusunda hareket etmesi i\u00e7in \u00f6nceden \u00e7izilmi\u015f bir yoldur. Buna g\u00f6re (A) durumundan sonra (B) durumuna gelmesi ka\u00e7\u0131n\u0131lmazd\u0131r. Modern bilimin ise \u015fu ana kadar s\u00f6yleyebildi\u011fi tek \u015fey (A) durumundan sonra (B) durumunun, ya da (C) durumunun veya (D) durumunun veya bunlardan ba\u015fka bir durumun meydana gelebilece\u011fidir. Evet bunu s\u00f6yleyebilir: (B) durumunun meydana gelmesi ihtimali (C) durumundan fazlad\u0131r. (C) durumunun meydana gelmesi de (D) durumundan daha muhtemeldir. \u0130\u015fte b\u00f6yle. Hatta (B), (C) ve (D) durumlar\u0131ndan herbirinin di\u011ferine oranla meydana gelebilme ihtimalini belirleyebilir ancak hangisinin di\u011ferini takip edece\u011fini kesin bir \u015fekilde haber veremez \u00e7\u00fcnk\u00fc her zaman ihtimallerden s\u00f6z etmektedir. Ancak s\u00f6ylenmesi gerekene gelince o da oranlara ba\u011fl\u0131d\u0131r. Bu oranlar\u0131n mahiyeti ne olursa olsun.”<\/p>\n \u0130nsan kalbi g\u00f6r\u00fcn\u00fcrdeki sebeplerin bask\u0131s\u0131ndan kurtuldu\u011fu zaman, her \u015feyden \u00f6nce o kalpte, Allah’dan ba\u015fkas\u0131na dayanmak i\u00e7in yer kalmam\u0131\u015ft\u0131r. \u00c7\u00fcnk\u00fc meydana gelen her \u015feyi yaratan Allah’\u0131n kaderidir. Tart\u0131\u015fmas\u0131z tek ger\u00e7ek budur. G\u00f6r\u00fcnen sebepler zanna dayal\u0131 ihtimallerden ba\u015fka bir \u015fey meydana getiremezler… Ku\u015fkusuz bu, isl\u00e2m inanc\u0131n\u0131n insan kalbini ve insan akl\u0131n\u0131 \u00e7\u0131kard\u0131\u011f\u0131 g\u00f6zkama\u015ft\u0131r\u0131c\u0131 bir d\u00fczeydir. \u00c7a\u011fda\u015f cahiliye akli a\u00e7\u0131dan bu d\u00fczeyin ilk a\u015famas\u0131na ula\u015fmak i\u00e7in \u00fc\u00e7 as\u0131r u\u011fra\u015f\u0131p durdu. Ancak bilinci a\u00e7\u0131s\u0131ndan ve bunun sonucu olarak Allah’\u0131n kaderi, g\u00f6r\u00fcnen sebepler ve g\u00fc\u00e7lerle girilen ili\u015fki sonucu elde edilen \u00f6nemli sonu\u00e7lar bak\u0131m\u0131ndan hi\u00e7bir \u015fey elde edememi\u015ftir. Ku\u015fkusuz bu, akli \u00f6zg\u00fcrl\u00fc\u011f\u00fcn kazan\u0131ld\u0131\u011f\u0131 bir d\u00fczeydir. “\u0130nsano\u011flu” de\u011fi\u015fmez sebeplerin, bunun da \u00f6tesinde insanlar\u0131n iradesinin ya da tabiat\u0131n (!) iradesinin kulu oldu\u011fu s\u00fcrece \u00f6zg\u00fcr olamaz. \u00c7\u00fcnk\u00fc Allah’\u0131n iradesinin ve kaderinin d\u0131\u015f\u0131ndaki her “kesinlik” Allah’dan ve O’nun kaderinden ba\u015fkas\u0131na kullu\u011fun esas\u0131n\u0131 olu\u015fturmaktad\u0131r. Tek ba\u015f\u0131na Allah’a dayanman\u0131n bu \u015fekilde vurgulanmas\u0131 ve iman\u0131n varl\u0131\u011f\u0131 veya yoklu\u011fu i\u00e7in bir \u00f6n \u015fart olarak kabul edilmesi bu y\u00fczdendir. \u0130sl\u00e2mda itikad\u00ee d\u00fc\u015f\u00fcnce eksiksiz bir b\u00fct\u00fcnd\u00fcr. Ayr\u0131ca bu d\u00fc\u015f\u00fcnce, bu dinin insanl\u0131k hayat\u0131nda ger\u00e7ekle\u015ftirmek istedi\u011fi pratik g\u00f6r\u00fcnt\u00fcs\u00fcyle birlikte \u00fcstlendi\u011fi rol bak\u0131m\u0131ndan da eksiksiz bir b\u00fct\u00fcnd\u00fcr. )<\/p>\n “Onlar namaz\u0131 k\u0131larlar.”<\/strong><\/p>\n Burada iman\u0131n hareketi, g\u00f6zle g\u00f6r\u00fcl\u00fcr bir tablosunu g\u00f6r\u00fcyoruz. Daha \u00f6nce s\u0131ralad\u0131\u011f\u0131m\u0131z s\u0131fatlarda da kalpte yer eden gizli duygular\u0131 g\u00f6rm\u00fc\u015ft\u00fck. \u00c7\u00fcnk\u00fc iman kalpte yereden ve davran\u0131\u015flarca do\u011frulanan bir olgudur. Davran\u0131\u015f iman\u0131n somut bir kan\u0131t\u0131d\u0131r. Bu imana pratik bir tan\u0131kl\u0131k yapmas\u0131 i\u00e7in bu kan\u0131t\u0131n g\u00f6zle g\u00f6r\u00fclmesi zorunludur. Namaz k\u0131lmak, sadece bilinen hareketleri yerine getirmekten ibaret de\u011fildir. Namaz\u0131 amac\u0131n\u0131 ger\u00e7ekle\u015ftirecek \u015fekilde k\u0131lmakt\u0131r. Y\u00fcce Ma’budun kar\u015f\u0131s\u0131nda duran kula yak\u0131\u015f\u0131r bir tarzda yerine getirmektir. Kalp yapt\u0131\u011f\u0131 i\u00e7in bilincinde olmadan sadece Kur’an okumak (k\u0131raat), r\u00fck’u (e\u011filmek), suc\u00fbd (yere kapanmak)dan ibaret de\u011fildir namaz. Bu eksiksiz \u015fekliyle namaz, iman\u0131n varl\u0131\u011f\u0131na fiili bir tan\u0131kl\u0131k yapmaktad\u0131r.<\/p>\n “Kendilerine ba\u011f\u0131\u015flad\u0131\u011f\u0131m\u0131z r\u0131z\u0131klardan ba\u015fkalar\u0131na da verirler.”<\/strong><\/p>\n Gerek zek\u00e2t olarak, gerekse zek\u00e2t\u0131n d\u0131\u015f\u0131nda sadaka olarak “Kendilerine ba\u011f\u0131\u015flad\u0131\u011f\u0131m\u0131z r\u0131z\u0131klardan” <\/strong>ihtiya\u00e7 sahiplerine verirler. R\u0131z\u0131klar\u0131 veren yarat\u0131c\u0131n\u0131n kendilerine r\u0131z\u0131k olarak verdi\u011fi \u015feylerden vermektedirler. Kur’an ayetinin her zaman yayg\u0131n bir ku\u015fat\u0131c\u0131l\u0131\u011f\u0131 ve etkin i\u015fareti vard\u0131r. Onlar mal\u0131 yeniden yaratm\u0131yorlar. Mal y\u00fcce Allah’\u0131n onlara bah\u015fetti\u011fi r\u0131z\u0131kt\u0131r. Kendilerine verdi\u011fi say\u0131s\u0131z r\u0131z\u0131k aras\u0131nda yeral\u0131r. Dolay\u0131s\u0131yla Allah yolunda ihtiya\u00e7 sahiplerine bir \u015fey verdikleri zaman, bu r\u0131zk\u0131n bir k\u0131sm\u0131n\u0131 vermi\u015f oluyorlar. Geri kalan\u0131n\u0131 da yanlar\u0131nda tutmu\u015f oluyorlar.<\/p>\n Bunlar y\u00fcce Allah’\u0131n bu konuda imana ili\u015fkin olarak belirledi\u011fi niteliklerdir. Bunlar Allah’\u0131n birli\u011fine ili\u015fkin inanc\u0131, O’nun ad\u0131n\u0131n an\u0131lmas\u0131yla birlikte meydana gelen i\u00e7 uyan\u0131\u015f\u0131, ayetlerinden dolay\u0131 g\u00f6n\u00fclden etkilenmeyi, sadece O’na dayanmay\u0131, O’nun i\u00e7in namaz k\u0131lmay\u0131, O’nun verdi\u011fi r\u0131zk\u0131n bir k\u0131sm\u0131n\u0131 O’nun u\u011frunda ihtiya\u00e7 sahiplerine vermeyi kapsamaktad\u0131rlar.<\/p>\n Di\u011fer ayetlerden de anla\u015f\u0131laca\u011f\u0131 gibi bu ayetler iman\u0131n ayr\u0131nt\u0131lar\u0131n\u0131 ele alm\u0131yorlard\u0131. Bunlar pratik bir durumu kar\u015f\u0131l\u0131yorlard\u0131. Ganimetler konusunda g\u00f6r\u00fc\u015f ayr\u0131l\u0131\u011f\u0131na d\u00fc\u015fmeyi ve bu y\u00fczden aralar\u0131n bozulmas\u0131 durumunu kar\u015f\u0131l\u0131yorlard\u0131. Bu pratik duruma uygun d\u00fc\u015fecek m\u00fc’minlerin s\u0131fatlar\u0131n\u0131 hat\u0131rlat\u0131yordu. Bu ayetler ayn\u0131 zamanda bir b\u00fct\u00fcn olarak yok olduklar\u0131nda, fiilen iman ger\u00e7e\u011finin de yok olmas\u0131n\u0131 gerektiren s\u0131fatlar\u0131 da belirliyordu. B\u00f6yle bir durumda iman\u0131n \u015fartlar\u0131na sar\u0131lman\u0131n ya da sar\u0131lamaman\u0131n \u00f6nemi yoktur. Kur’an’\u0131n ilahi e\u011fitim metodu, de\u011fi\u015fen pratik durumlar kar\u015f\u0131s\u0131nda ad\u0131 ge\u00e7en \u015fartlar\u0131 ve direktifleri belirlemeyi \u00f6ng\u00f6rmektedir. \u00c7\u00fcnk\u00fc Kur’an’\u0131n e\u011fitim metodu, realist, pratik ve harekete d\u00f6n\u00fck bir metoddur. T\u00fcm amac\u0131 bir teori geli\u015ftirmek ve onu kendi kendine duyurmaktan ibaret teorik ve felsefi bir metod de\u011fildir.<\/p>\n Bu temel do\u011frultusunda yap\u0131lan son de\u011ferlendirme yeral\u0131yor:<\/p>\n “\u0130\u015fte ger\u00e7ek m\u00fc’minler bunlard\u0131r. Onlar\u0131 Rabbleri kat\u0131nda y\u00fcksek dereceler, ba\u011f\u0131\u015flanma ve g\u00f6zkama\u015ft\u0131r\u0131c\u0131 r\u0131z\u0131k beklemektedir.<\/strong><\/p>\n Ger\u00e7ek m\u00fc’min bu s\u0131fatlar\u0131 ruhunda ve davran\u0131\u015flar\u0131nda bulur. Bu s\u0131fatlar\u0131 toptan kendisinde bulundurmayan iman\u0131 bulundurmuyor demektir. Bu s\u0131fatlar ayn\u0131 zamanda ayetlerin indi\u011fi durumu da kar\u015f\u0131lamaktad\u0131r. Bu y\u00fczden g\u00fczel imtihan\u0131 g\u00f6rmeye olan arzuyu da kar\u015f\u0131lamaktad\u0131r. Buna g\u00f6re s\u0131fatlar\u0131 bu olan kimseler i\u00e7in, “Rabbleri kat\u0131nda y\u00fcksek dereceler vard\u0131r…” <\/strong>Ayn\u0131 zamanda -Ubade b. Samit’in de dedi\u011fi gibi- aralar\u0131nda ba\u015fg\u00f6steren k\u00f6t\u00fc huylar\u0131 da kar\u015f\u0131lamaktad\u0131r. Buna g\u00f6re bu s\u0131fatlar\u0131 kendilerinde bulanlar Rabbleri kat\u0131nda “ba\u011f\u0131\u015flanma” <\/strong>ile m\u00fckafatland\u0131r\u0131lacaklar. Ayr\u0131ca ganimetler \u00fczerinde \u00e7\u0131kan \u00e7eki\u015fmeyi de kar\u015f\u0131lamaktad\u0131r. Kendilerinde bu s\u0131fatlar\u0131 bulanlar i\u00e7in Rabbleri kat\u0131nda “g\u00f6z kama\u015ft\u0131r\u0131c\u0131 r\u0131z\u0131k” <\/strong>vard\u0131r. B\u00f6ylece ya\u015fanan durum t\u00fcmden ku\u015fat\u0131lm\u0131\u015f oluyor. Durumun gerektirdi\u011fi t\u00fcm duygular ve konumlar teker teker ele al\u0131n\u0131yor. Ayn\u0131 zamanda konunun \u00f6z\u00fcn\u00fc olu\u015fturan ger\u00e7ek de iyice belirginle\u015fiyor. Buna g\u00f6re, m\u00fc’minlere ait olan bu s\u0131fatlar toptan yok olduklar\u0131nda ger\u00e7ek iman\u0131n varl\u0131\u011f\u0131 s\u00f6zkonusu olamaz.<\/p>\n “\u0130\u015fte ger\u00e7ek m\u00fc’minler bunlard\u0131r.”<\/strong><\/p>\n \u0130lk m\u00fcsl\u00fcman kitleye, iman\u0131n bir ger\u00e7e\u011finin bulundu\u011fu ve insan\u0131n bu ger\u00e7e\u011fi i\u00e7inde bulmas\u0131 gerekti\u011fi \u00f6\u011fretiliyordu. \u0130man\u0131n iddia olmad\u0131\u011f\u0131, dilde s\u00f6ylenen kelimelerden ibaret olmad\u0131\u011f\u0131, ayr\u0131ca temenniyle ger\u00e7ekle\u015femeyece\u011fi \u00f6\u011fretiliyordu. Haf\u0131z Taberan\u00ee \u015f\u00f6yle der: “Bize Muhammed b. Abdullah el Hadrem\u00ee, bize Ebu Kureyb, bize Zeyd b. Habbab, bize \u0130bn-i Luheya, Haled b. Yezid es-Seksek\u00ee’den anlatt\u0131, o da Said b. Ebu Hil\u00e2l’den, o da Muhammed b. Ebu Cehm’den, Haris b. Malik el-Ensar\u00ee’den \u015f\u00f6yle anlatt\u0131: Haris bir g\u00fcn peygamberimizin yan\u0131na vard\u0131\u011f\u0131nda peygamberimiz, `Nas\u0131l sabahlad\u0131n ya Haris’ der. `Ger\u00e7ek bir m\u00fc’min olarak sabahlad\u0131m’ diye cevap verir. O zaman Peygamberimiz, `Ne dedi\u011finin fark\u0131nda m\u0131s\u0131n? Ku\u015fkusuz her \u015feyin bir ger\u00e7e\u011fi vard\u0131r. Peki senin iman\u0131n\u0131n ger\u00e7e\u011fi nedir?’ diye sorar. Haris, `Kendimi d\u00fcnyadan \u00e7ekip kurtard\u0131m, geceyi uyan\u0131k ge\u00e7irdim, g\u00fcnd\u00fcz\u00fcm\u00fc susuz ge\u00e7irdim. Sanki Rabbimin ar\u015f\u0131n\u0131 seyrediyorum. Cennet ehlinin birbirlerini ziyaret edi\u015flerini, cehennem ehlinin \u00e7eki\u015fmelerini g\u00f6r\u00fcr gibi oluyorum’ diye cevap verir. Peygamberimiz \u00fc\u00e7 defa `Ey Haris, bilmi\u015fsin, bu durumunu s\u00fcrd\u00fcr’ der. Peygamberimizin bu arkada\u015f\u0131, duygular\u0131n\u0131 tasvir eden, bu duygular\u0131n \u00f6tesindeki davran\u0131\u015f ve hareketlere i\u015faret eden durumunu anlatm\u0131\u015f, Peygamberimiz de -Allah ondan raz\u0131 olsun- onun i\u00e7inde bulundu\u011fu ruh halini kavrad\u0131\u011f\u0131na \u015fahitlikte bulunmu\u015ftur. Rabbinin ar\u015f\u0131n\u0131 seyreder gibi olan, cennet ehlinin birbirlerini ziyaret edi\u015flerini, cehennem ehlinin \u00e7eki\u015fmelerini adeta g\u00f6zleriyle g\u00f6ren biri, sadece g\u00f6rmekle yetinmeyecektir elbette. T\u00fcm hareketlere y\u00f6n veren, her davran\u0131\u015f\u0131n\u0131 etkileyen bu g\u00fc\u00e7l\u00fc ve ku\u015fat\u0131c\u0131 duygular\u0131n \u0131\u015f\u0131\u011f\u0131nda ya\u015fayacak, onlarla birlikte hareket edecek, davran\u0131\u015flar\u0131nda bu duygular etkin olacakt\u0131r. B\u00fct\u00fcn bunlar, uyan\u0131k ge\u00e7irdi\u011fi gecesinin, susuz ge\u00e7irdi\u011fi (oru\u00e7la ge\u00e7irdi\u011fi) g\u00fcnd\u00fcz\u00fcn\u00fcn, a\u00e7\u0131ktan a\u00e7\u0131\u011fa Rabbinin ar\u015f\u0131n\u0131 seyredi\u015finin yan\u0131nda ya\u015fad\u0131\u011f\u0131 bir l\u00fctuftur…<\/p>\n \u0130man ger\u00e7e\u011fine b\u00fcy\u00fck bir ciddiyetle bakmak gerekir. \u0130man\u0131n sadece dille s\u00f6ylenen, bunun yan\u0131nda ya\u015fanamayan, realite taraf\u0131nda yalanlanan, kaypak bir kavram olmamas\u0131 i\u00e7in bu ciddiyet zorunludur. \u0130man konusunda titizlik demek, kaypakl\u0131k demek de\u011fildir. iman ger\u00e7e\u011finin ciddiyetinin bilincinde olmak daha \u00f6ncelikli bir gerekliliktir. \u0130man d\u00fc\u015f\u00fcncesinde titizlik de ka\u00e7\u0131n\u0131lmazd\u0131r. Bu d\u00fc\u015f\u00fcncenin \u00f6zellikle, cahiliye taraf\u0131ndan istila edilen ve cahiliyenin i\u011fren\u00e7 ve pis boyas\u0131yla boyanan realite d\u00fcnyas\u0131nda bu dini yeniden in\u015fa etmek i\u00e7in harekete ge\u00e7en m\u00fc’min kitlenin g\u00f6nl\u00fcnde yer etmesi ka\u00e7\u0131n\u0131lmazd\u0131r.<\/p>\n Bundan sonra surenin ak\u0131\u015f\u0131, m\u00fc’minlerin hakk\u0131nda birbirleriyle \u00e7eki\u015ftikleri ve Ubade b. Samit’in b\u00fcy\u00fck bir i\u00e7tenlikle, a\u00e7\u0131k se\u00e7ik belirtti\u011fi gibi k\u00f6t\u00fc davran\u0131\u015flarda bulunduklar\u0131 ganimetlerin ele ge\u00e7irildi\u011fi sava\u015ftan s\u00f6z etmeye ba\u015fl\u0131yor. Bu sava\u015fta meydana gelen olaylar\u0131, sava\u015f\u0131n ge\u00e7ti\u011fi \u015fartlar\u0131, onlar\u0131n konumlar\u0131n\u0131 ve sava\u015f kar\u015f\u0131s\u0131nda i\u00e7lerinde ge\u00e7en duygular\u0131 anahatlar\u0131yla sunuyor. Bu sunu\u015fla, onlar\u0131n Allah’\u0131n kaderine perde olmaktan \u00f6teye ge\u00e7medikleri, sava\u015fta meydana gelen t\u00fcm olaylar\u0131n -hakk\u0131nda \u00e7eki\u015ftikleri ganimetler de dahil olmak \u00fczere- elde edilen t\u00fcm sonu\u00e7lar\u0131n sadece Allah’\u0131n kaderi, y\u00f6nlendirmesi, planlamas\u0131, yard\u0131m\u0131 ve deste\u011fiyle meydana geldi\u011fi anla\u015f\u0131l\u0131yor. Sava\u015f nedeniyle onlar\u0131n kendileri i\u00e7in arzulad\u0131klar\u0131 sonu\u00e7 ise, son derece k\u00fc\u00e7\u00fck ve s\u0131n\u0131rl\u0131 bir sonu\u00e7tur. Y\u00fcce Allah’\u0131n yerde ve g\u00f6kte hakla bat\u0131l\u0131 ay\u0131r\u0131c\u0131 g\u00fcn olarak adland\u0131r\u0131lan bu b\u00fcy\u00fck olayla onlar i\u00e7in, yine onlar arac\u0131l\u0131\u011f\u0131yla diledi\u011fi sonu\u00e7la mukayese edilemez. Hakla bat\u0131l\u0131n ayr\u0131ld\u0131\u011f\u0131 g\u00fcnde ge\u00e7en bu b\u00fcy\u00fck olayla, yery\u00fcz\u00fcndeki insanlar ve b\u00fct\u00fcn\u00fcyle insanl\u0131k tarihi u\u011fra\u015ft\u0131\u011f\u0131 gibi, y\u00fcceler alemi de me\u015fgul oldu. Bu arada onlardan bir grubun istemeden sava\u015fa \u00e7\u0131kt\u0131\u011f\u0131 ayn\u0131 \u015fekilde bir grubun da ganimetlerin payla\u015f\u0131m\u0131ndan memnun olmad\u0131\u011f\u0131 ve birbirleriyle \u00e7eki\u015fmeye dald\u0131\u011f\u0131 hat\u0131rlat\u0131l\u0131yor. Ama\u00e7, g\u00f6zlerinin \u00f6n\u00fcnde cereyan eden, ho\u015flanmad\u0131klar\u0131 ya da sevdikleri \u015feyleri g\u00f6rmelerini sa\u011flamak ve bunlar\u0131n y\u00fcce Allah’\u0131n diledi\u011fi ve emriyle yerine getirdi\u011fi \u015feylerin yan\u0131nda hi\u00e7bir de\u011fere sahip olmad\u0131klar\u0131n\u0131 g\u00f6stermektir. Ku\u015fkusuz y\u00fcce Allah i\u015flerin sonucunu bilir.<\/p>\n DENGEL\u0130 PAYLA\u015eIM<\/strong><\/p>\n Y\u00fcce Allah nerelere harcanaca\u011f\u0131n\u0131 daha sonra belirtilecek olan be\u015fte bir k\u0131sm\u0131 d\u0131\u015f\u0131nda Peygamberin -sal\u00e2t ve sel\u00e2m \u00fczerine olsun- aralar\u0131nda e\u015fit\u00e7e payla\u015ft\u0131rmas\u0131 i\u00e7in ganimetler \u00fczerindeki m\u00fclkiyeti, Allah ve Resul\u00fcne veriyor. Bunun amac\u0131 m\u00fc’min kitlenin g\u00f6nl\u00fcn\u00fc her t\u00fcrl\u00fc ganimet duygusundan ar\u0131nd\u0131rmak,ganimetler hakk\u0131nda aralar\u0131nda ba\u015fg\u00f6steren \u00e7eki\u015fmeye engel olmak ve ganimetler \u00fczerindeki tasarruf yetkisini Allah’\u0131n g\u00f6sterdi\u011fi \u015fekilde Peygamber’e vermektir. B\u00f6ylece g\u00f6n\u00fcllerde ganimetlere ili\u015fkin olarak herhangi bir k\u0131rg\u0131nl\u0131k kalmam\u0131\u015f olur. Ganimetleri toplayan, ancak payla\u015fma s\u0131ras\u0131nda ba\u015fkalar\u0131yla ayn\u0131 d\u00fczeyde tutulan gen\u00e7lerin g\u00f6n\u00fcllerinde yer eden olumsuz d\u00fc\u015f\u00fcnceler giderilmi\u015f olur.<\/p>\n Sonra y\u00fcce Allah, gerek ganimetler konusunda olsun, gerekse ganimetlerin d\u0131\u015f\u0131nda olsun, y\u00fcce Allah’\u0131n se\u00e7ti\u011fi \u015feyin daha hay\u0131rl\u0131 oldu\u011funu, insanlar\u0131n sadece g\u00f6rebildikleri \u015feyleri bilebildiklerini, gayb\u0131nsa onlara kapal\u0131 oldu\u011funu anlamalar\u0131 i\u00e7in onlar\u0131n kendileri i\u00e7in istedi\u011fi sonu\u00e7tan ve Allah’\u0131n onlar arac\u0131l\u0131\u011f\u0131yla onlar i\u00e7in diledi\u011fi sonu\u00e7tan olu\u015fan bu \u00f6rne\u011fi veriyor. G\u00f6zlerinin \u00f6n\u00fcndeki pratik hayatlar\u0131ndan veriyor bu \u00f6rne\u011fi. Ganimetlerini b\u00f6l\u00fc\u015ft\u00fckleri sava\u015f\u0131 \u00f6rnek veriyor. Bu sava\u015fta kendileri i\u00e7in ne istemi\u015f? \u0130\u015fte b\u00f6ylece onlar\u0131n istedi\u011fi \u015feyle Allah’\u0131n istedi\u011fi \u015feyin birbirlerinden ne kadar uzak oldu\u011funu \u00f6\u011frensinler. Ku\u015fkusuz bu, asl\u0131nda daha kapsaml\u0131, g\u00f6r\u00fc\u015f ve d\u00fc\u015f\u00fcncenin boyutlar\u0131n\u0131 a\u015fan, g\u00f6zkama\u015ft\u0131r\u0131c\u0131 bir mesafedir.<\/p>\n <\/p>\n","protected":false},"excerpt":{"rendered":" B\u0130SM\u0130LLAH\u0130RRAHMAN\u0130RRAH\u0130M Hamd kendisinden ba\u015fka ilah olmayan, mutlak manada tek g\u00fc\u00e7 ve kudret sahibi olan Allah\u2019a mahsustur. Salat ve selam t\u00fcm peygamberlerin ve onlar\u0131 takip eden tabilerinin \u00fczerine olsun. 1- Sana sava\u015f ganimetlerinin b\u00f6l\u00fc\u015f\u00fcm\u00fc hakk\u0131nda soru sorarlar. De ki; ganimetler hakk\u0131nda h\u00fck\u00fcm verme yetkisi Allah’a ve Peygamber’e aittir. Buna g\u00f6re e\u011fer m\u00fcmin iseniz, Allah’dan korkunuz, ili\u015fkilerinizi […]<\/p>\n","protected":false},"author":13,"featured_media":12287,"comment_status":"open","ping_status":"open","sticky":false,"template":"","format":"standard","meta":{"footnotes":""},"categories":[1],"tags":[],"class_list":["post-12286","post","type-post","status-publish","format-standard","has-post-thumbnail","hentry","category-gundem"],"yoast_head":"\n