58- K\u00f6r olanla (basiretle) g\u00f6ren bir olmaz; iman edip salih amellerde bulunanlarla k\u00f6t\u00fcl\u00fck yapan da. Ne kadar az \u00f6\u011f\u00fct al\u0131p-d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcyorsunuz.(80)<\/strong> A\u00c7IKLAMA<\/strong><\/p>\n 80. Bu, ahiret hayat\u0131 i\u00e7in bir delildir. Yukar\u0131da ahiret hayat\u0131n\u0131n m\u00fcmk\u00fcn olaca\u011f\u0131 ifade edilirken, burada da ahiretin akla ve mant\u0131\u011fa uygun oldu\u011fu s\u00f6ylenmi\u015ftir. Bilakis ahiretin ve hesap g\u00fcn\u00fcn\u00fcn olmamas\u0131, akla ve mant\u0131\u011fa ayk\u0131r\u0131d\u0131r. \u00c7\u00fcnk\u00fc bir kimsenin k\u00f6t\u00fc i\u015fler yapmak suretiyle yery\u00fcz\u00fcnde bozgunculuk yapmas\u0131 ve sonunda hi\u00e7bir ceza g\u00f6rmemesi veya salih ameller yap\u0131p, bunlara kar\u015f\u0131 bir m\u00fckafat elde etmemesi, akla da mant\u0131\u011fa da ayk\u0131r\u0131d\u0131r. B\u00f6yle bir d\u00fc\u015f\u00fcnce yanl\u0131\u015f ise e\u011fer, ak\u0131l sahibi her insan hesap g\u00fcn\u00fcn\u00fcn olmamas\u0131n\u0131 da yanl\u0131\u015f bulacakt\u0131r. \u00c7\u00fcnk\u00fc hesap g\u00fcn\u00fcn\u00fcn olmamas\u0131 demek, iyilik yapanlarla k\u00f6t\u00fcl\u00fck yapanlar\u0131n sonlar\u0131n\u0131n ayn\u0131 olmas\u0131 demektir.<\/p>\n Bu d\u00fc\u015f\u00fcnceyi kabul etti\u011fimiz takdirde, ahl\u00e2k denen kavram ortadan kalkar. \u00c7\u00fcnk\u00fc o takdirde k\u00f6t\u00fcl\u00fck yapanlar, bu d\u00fcnyada diledikleri \u015fekilde ya\u015fad\u0131klar\u0131 i\u00e7in ak\u0131ll\u0131 say\u0131lacaklard\u0131r. Onlar hi\u00e7 \u00e7ekinmeden ba\u015fkalar\u0131n\u0131n haklar\u0131n\u0131 \u00e7i\u011fnerler ve nas\u0131l i\u015flerine geliyorsa hi\u00e7bir s\u0131n\u0131r tan\u0131madan \u00f6yle hareket ederler. Salih kimseler ise, aptal olmu\u015f olurlar. \u00c7\u00fcnk\u00fc onlar s\u0131rf iyilik yapmak i\u00e7in bir\u00e7ok zorlu\u011fa katlan\u0131rlar, fedakarl\u0131klar yaparlar ve ahl\u00e2ka ayk\u0131r\u0131 pek\u00e7ok \u015feyi kendi \u00e7\u0131karlar\u0131 s\u00f6zkonusu olsa dahi yapmazlar.<\/p>\n 81. Burada k\u0131yamet, \u00e7ok kesin bir vak\u0131a olarak beyan edilmi\u015ftir. Yine bu vak\u0131a burada ilmi delillere dayal\u0131 olarak de\u011fil, kesin bir vahye istinat ettirilerek belirtilmi\u015ftir. B\u00f6ylesine kesin bir bilgi sadece vahiy yoluyla elde edilebilir. Bizler akli delillerle, k\u0131yametin ancak mant\u0131\u011fa uygun oldu\u011funu s\u00f6yleyebiliriz. Daha ileri giderek “K\u0131yamet mutlak surette gelecektir” diyebilecek zat\u0131n ise, ancak mutlak ilim sahibi olmas\u0131 gerekir ki, bu da Allah’tan ba\u015fkas\u0131 de\u011fildir. \u0130\u015fte burada k\u0131yas ve istidlal yolunun bir dine temel te\u015fkil edemeyece\u011fi ve bu ba\u011flamda dinin Allah taraf\u0131ndan gelen bir vahye istinad etmesi gerekti\u011fi a\u00e7\u0131klan\u0131yor.<\/p>\n 82. Bu b\u00f6l\u00fcmde, ahiret ile ilgili delilden sonra, Hz. Peygamber (s.a) ve Kurey\u015fli m\u00fc\u015frikler aras\u0131nda temel ihtilaf konusu olan tevhid ele al\u0131n\u0131yor. Halbuki bu kimse, Allah’\u0131n sem\u00ee (i\u015fiten) ve bas\u00eer (g\u00f6ren) oldu\u011funa ger\u00e7ekten inansa kesinlikle bir ba\u015fkas\u0131na dua etmek akl\u0131n\u0131n ucundan bile ge\u00e7mez. Yukar\u0131da zikredilen bu \u00fc\u00e7 hususu g\u00f6z\u00f6n\u00fcnde tutarak, Allah’\u0131n bu ayetini anlamaya \u00e7al\u0131\u015f\u0131n: “Rabbiniz buyurdu ki: “Bana dua edin, duan\u0131z\u0131 kabul edeyim.” Baz\u0131lar\u0131n\u0131n, “Her\u015fey takdir edilmi\u015ftir, Allah’\u0131n hikmeti mucibince bir karara ba\u011flanm\u0131\u015ft\u0131r. Bu karar dua etmekle de\u011fi\u015fmeyece\u011fine g\u00f6re, dua etmeye ne gerek var?” gibi s\u00f6zleri b\u00f6ylece cevapland\u0131r\u0131lm\u0131\u015f olmaktad\u0131r. Bu t\u00fcr d\u00fc\u015f\u00fcnceler, insanlar\u0131n kalblerinde duan\u0131n \u00f6nemini azaltan ve insan\u0131 bat\u0131l inan\u0131\u015flara iten b\u00fcy\u00fck bir yan\u0131lg\u0131n\u0131n \u00fcr\u00fcn\u00fcd\u00fcr. Nitekim, insan bu d\u00fc\u015f\u00fcncelerle dua etse dahi onda ibadetin hu\u015f\u00fb’u kalmaz. Kur’an, bu yanl\u0131\u015f anlay\u0131\u015fa iki yoldan kar\u015f\u0131l\u0131k verir: 1) Allah, \u00e7ok a\u00e7\u0131k bir \u015fekilde “Bana dua edin, duan\u0131z\u0131 kabul edeyim” diye buyurmu\u015ftur. Bu ayetten, \u00f6nceden yaz\u0131l\u0131 olan kadere, Allah’\u0131n uymaya mecbur olmad\u0131\u011f\u0131 anla\u015f\u0131l\u0131yor. S\u00f6zgelimi, Allah bir kulunun duas\u0131na icabet etmek suretiyle, onun hakk\u0131ndaki takdirini de\u011fi\u015ftirebilir. Zaten hi\u00e7bir mahluk Allah’\u0131n takdirini de\u011fi\u015ftirebilecek yetkiye haiz de\u011fildir. 2) Bir kul Allah’a dua etmek suretiyle, Allah’a kul oldu\u011funu ikrar eder ve b\u00f6ylece Allah’a ayn\u0131 zamanda da ibadet etmi\u015f olur. Bu ki\u015finin ibadetinin kar\u015f\u0131l\u0131\u011f\u0131, Allah indinde sakl\u0131 kalaca\u011f\u0131 i\u00e7in, duas\u0131 bu d\u00fcnyada kabul edilmi\u015f olsa da, olmasa da m\u00fckafat\u0131n\u0131 mutlak surette alacakt\u0131r. Birinci gruptaki hadisler: Hz. Ebu Hureyre (r.a) Rasul\u00fcllah’tan \u015f\u00f6yle bir hadis rivayet etmi\u015ftir: “Bir m\u00fcsl\u00fcman Allah’a dua etti\u011finde, “Dilersen beni affet, dilersen bana r\u0131z\u0131k ver” \u015feklinde de\u011fil, bilakis kesin bir ifadeyle, “Ey Allah’\u0131m! Benim \u015fu ihtiyac\u0131m\u0131 g\u00f6r, bana \u015funu ver” diyerek dua etmelidir.” (Buhari)<\/p>\n Hz. Ebu Hureyre’nin rivayetine g\u00f6re Rasul\u00fcllah \u015f\u00f6yle buyurmu\u015ftur: “Allah’tan, O benim duam\u0131 kabul edecek diye, inanarak dua edin.” (Tirmizi) Hz. Ebu Hureyre (r.a) Rasul\u00fcllah’tan \u015f\u00f6yle bir hadis rivayet etmi\u015ftir: “Allah indinde duadan daha k\u0131ymetli bir ibadet yoktur.” (Tirmizi, \u0130bn Mace) Hz. \u0130bn \u00d6mer (r.a) ve Hz. Muaz b. Cebel (r.a) Rasul\u00fcllah’tan \u015f\u00f6yle bir hadis rivayet etmi\u015flerdir: “Dua, ba\u015f\u0131n\u0131za gelmi\u015f ve gelecek olan musibetlerden sizi korur. Ey Allah’\u0131n kullar\u0131! Allah’a dua ediniz.” (Tirmizi, M\u00fcsned-i Ahmed)<\/p>\n Hz. Enes (r.a) Rasul\u00fcllah’\u0131n \u015f\u00f6yle buyurdu\u011funu rivayet etmi\u015ftir: “\u0130htiya\u00e7 duydu\u011funuz her \u015fey i\u00e7in, Allah’a dua edin. Hatta ayakkab\u0131n\u0131z\u0131n ba\u011f\u0131 dahi kopsa!” (Tirmizi) . Yani insan\u0131n muktedir oldu\u011funu sand\u0131\u011f\u0131 basit i\u015fler i\u00e7in bile, tedbir olmak \u00fczere Allah’tan yard\u0131m isteyin. \u00c7\u00fcnk\u00fc Allah’\u0131n yard\u0131m\u0131 olmaks\u0131z\u0131n, bizim tedbirimiz bir yarar sa\u011flamaz. Tedbirden \u00f6nce dua etmenin anlam\u0131, kulun kendi acizli\u011fini anlamas\u0131 ve Allah’\u0131n kudretini idrak etmesidir.<\/p>\n","protected":false},"excerpt":{"rendered":" 58- K\u00f6r olanla (basiretle) g\u00f6ren bir olmaz; iman edip salih amellerde bulunanlarla k\u00f6t\u00fcl\u00fck yapan da. Ne kadar az \u00f6\u011f\u00fct al\u0131p-d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcyorsunuz.(80) 59- \u015e\u00fcphesiz k\u0131yamet-saati, yakla\u015farak gelmektedir; bunda hi\u00e7 bir ku\u015fku yoktur. Ancak insanlar\u0131n \u00e7o\u011fu iman etmiyorlar.(81) 60- Rabbiniz dedi ki:(82) “Bana dua edin, size icabet edeyim.(83) Do\u011frusu bana ibadet etmekten b\u00fcy\u00fcklenen (m\u00fcstekbir) ler; cehenneme boyun b\u00fckm\u00fc\u015f […]<\/p>\n","protected":false},"author":13,"featured_media":22762,"comment_status":"open","ping_status":"open","sticky":false,"template":"","format":"standard","meta":{"footnotes":""},"categories":[1],"tags":[],"class_list":["post-22761","post","type-post","status-publish","format-standard","has-post-thumbnail","hentry","category-gundem"],"yoast_head":"\n
\n59- \u015e\u00fcphesiz k\u0131yamet-saati, yakla\u015farak gelmektedir; bunda hi\u00e7 bir ku\u015fku yoktur. Ancak insanlar\u0131n \u00e7o\u011fu iman etmiyorlar.(81)<\/strong>
\n60- Rabbiniz dedi ki:(82) “Bana dua edin, size icabet edeyim.(83) Do\u011frusu bana ibadet etmekten b\u00fcy\u00fcklenen (m\u00fcstekbir) ler; cehenneme boyun b\u00fckm\u00fc\u015f kimseler olarak gireceklerdir.(84)<\/strong><\/p>\n
\n83. Yani, “Duay\u0131 kabul edip etmemek benim elimde oldu\u011fu i\u00e7in bo\u015f yere ba\u015fkalar\u0131na yalvarmay\u0131n\u0131z.” Bu ayeti anlayabilmek i\u00e7in a\u015fa\u011f\u0131daki \u00fc\u00e7 hususu iyice kavramak gerekir:
\n1) \u0130nsano\u011flu ancak sem\u00ee (i\u015fiten) ve bas\u00eer (g\u00f6ren) oldu\u011funa inand\u0131\u011f\u0131, yani duas\u0131n\u0131 duyan ve kendisini g\u00f6ren birine dua eder ve yalvar\u0131r. Kendisine dua edilen, ayn\u0131 zamanda ola\u011fan\u00fcst\u00fc bir iktidara sahip olmal\u0131d\u0131r. \u00c7\u00fcnk\u00fc insan, d\u00fcnya \u015fartlar\u0131n\u0131n \u00fcst\u00fcnde ve d\u0131\u015f\u0131nda bir g\u00fcce malik oldu\u011funa inand\u0131\u011f\u0131 zata, bu idrak i\u00e7erisinde dua eder. Bu, ayn\u0131 zamanda dua eden kimsenin, istekte bulundu\u011fu zat kar\u015f\u0131s\u0131ndaki aczinin bir ikrar\u0131d\u0131r. B\u00f6ylece ki\u015fi, kendisini g\u00f6rmedi\u011fi halde, her zaman ve her yerde o zata gizli ve a\u00e7\u0131k, sessiz ya da sesli dua eder. O dua ederken, dua etti\u011fi zat\u0131n kendisini nerede bulunursa bulunsun g\u00f6rd\u00fc\u011f\u00fcne, sesini i\u015fitti\u011fine ve her an duas\u0131na icabet edebilecek bir kudrete sahip oldu\u011funa inan\u0131r. T\u00fcm bunlar\u0131 bilmesine ra\u011fmen, bir insan yine de Allah’tan ba\u015fkas\u0131na yalvar\u0131rsa apa\u00e7\u0131k \u015firk i\u015flemi\u015f olur. \u00c7\u00fcnk\u00fc, bu kimse Allah’tan ba\u015fkas\u0131na yalvar\u0131yorsa e\u011fer, o, Allah’\u0131n s\u0131fatlar\u0131n\u0131 bir ba\u015fkas\u0131na veriyor demektir.<\/p>\n
\n2) Bir \u015fah\u0131s, yetki, sahibi olmad\u0131\u011f\u0131 halde ba\u015fka birisini yetki sahibi kabul etse dahi, yine de ger\u00e7ek de\u011fi\u015fmeyecektir. Yani, ger\u00e7ek yetki sahibi kim ise, o yine yetki sahibi olmaya devam edecektir. \u00c7\u00fcnk\u00fc ger\u00e7ek yetki kainat\u0131 idare eden, mutlak kudret sahibi, sem\u00ee ve bas\u00eer olan Allah’a mahsustur. Allah’\u0131n d\u0131\u015f\u0131nda hi\u00e7kimse insano\u011flunun dualar\u0131n\u0131 duyamaz ve kabul edemez. Bu hakikate ra\u011fmen baz\u0131 kimseler, peygamberleri, velileri, melekleri, y\u0131ld\u0131zlar\u0131, cinleri ve t\u00fcm sahte il\u00e2hlar\u0131 Allah’a ortak ko\u015fsalar bile, Allah’\u0131n vahid ve mutlak kadir olu\u015fu ger\u00e7e\u011fi de\u011fi\u015fmez.
\n3) Bu hususu \u015f\u00f6yle bir misal ile anlatabiliriz: Bir \u015fahs\u0131n adalet talep etmek \u00fczere mahkemeye ba\u015fvurdu\u011funu farzedelim. Bu \u015fah\u0131s dilek\u00e7esini mahkemedeki yarg\u0131ca vermek yerine, orada yarg\u0131lanmak i\u00e7in bekleyen ba\u015fka birine verir ve ona yalvararak “Ey efendim! Benim derdime ancak siz \u00e7are bulabilirsiniz. \u00c7\u00fcnk\u00fc sizin buyru\u011funuz burada ge\u00e7erlidir,” der. \u015eimdi burada yap\u0131lan ilk hata, dilek\u00e7enin yarg\u0131ca de\u011fil de yarg\u0131lama ile alakas\u0131 olmayan birine verilmesidir. B\u00f6yle bir tav\u0131r, yarg\u0131c\u0131n kendisine kar\u015f\u0131 yap\u0131lm\u0131\u015f b\u00fcy\u00fck bir k\u00fcstahl\u0131k demektir. \u00c7\u00fcnk\u00fc o \u015fah\u0131s dilek\u00e7esini yarg\u0131ca vermeyip, hadiseyle ilgisi olmayan birine vermekle kalmam\u0131\u015f, \u00fcstelik ona, “Benim derdime ancak siz \u00e7are bulabilirsiniz” diye de yalvarm\u0131\u015ft\u0131r.<\/p>\n
\n84. Bu ayette iki nokta dikkate de\u011ferdir. Birincisi, “dua” ve “ibadet” kelimeleri ayn\u0131 anlamda kullan\u0131lm\u0131\u015ft\u0131r. Nitekim birinci c\u00fcmlede “dua” kelimesi kullan\u0131l\u0131rken, ikinci c\u00fcmlede de ayn\u0131 anlam\u0131 ifade etmek \u00fczere “ibadet” kelimesi kullan\u0131lm\u0131\u015ft\u0131r. Bu iki kullan\u0131mdan duan\u0131n, ibadetin ruhu oldu\u011fu anla\u015f\u0131lmaktad\u0131r. \u0130kincisi, Allah’a dua etmeyenler hakk\u0131nda, “B\u00fcy\u00fcklenerek bana kulluk etmekten y\u00fcz \u00e7evirenler” \u015feklinde bir ifade ge\u00e7mektedir. Bu da g\u00f6steriyor ki, Allah’a yalvarmak ve dua etmek ibadetin ta kendisidir. Dua etmemek ise Allah’tan y\u00fcz \u00e7evirmek ve b\u00f6b\u00fcrlenmek anlam\u0131na gelir ki, b\u00f6yle bir tav\u0131r da Allah’a ibadetten ka\u00e7\u0131nmak demektir. Hz. Peygamber (s.a) bu husus hakk\u0131nda “Dua ibadettir” dedikten sonra s\u00f6zkonusu ayeti okumu\u015ftur. Ras\u00fbl\u00fclah’\u0131n hadisleri de bu iki noktay\u0131 olduk\u00e7a ayr\u0131nt\u0131l\u0131 bir \u015fekilde a\u00e7\u0131kl\u0131\u011fa kavu\u015fturmu\u015ftur.
\nS\u00f6zgelimi Numan b. Be\u015fir’in (r.a) rivayetine g\u00f6re Hz. Peygamber (s.a) “Dua tam bir ibadettir” dedikten sonra bu ayeti okumu\u015ftur. (\u0130mam Ahmed, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei, \u0130bn Mace, \u0130bn Ebi Hatim, \u0130bn Cerir) Yine Hz. Enes’den “Dua ibadetin ba\u015f\u0131d\u0131r” (Tirmizi) \u015feklinde bir hadis ve Ebu Hureyre’den ise “Allah kendisine dua etmeyen kuluna azab eder.” (Tirmizi) \u015feklinde ba\u015fka bir hadis rivayet edilmi\u015ftir.<\/p>\n
\nHz. Peygamber’in (s.a.) hadislerinde de bu hususlar iki \u015fekilde a\u00e7\u0131klanmaktad\u0131r.<\/p>\n
\nHz. Selman F\u00e2ris\u00ee’nin (r.a) rivayetlerine g\u00f6re, Ras\u00fbl\u00fcllah \u015f\u00f6yle buyurmu\u015ftur.
\n“Ki\u015fi, ba\u015f\u0131na gelecek musibetleri ancak dua ile \u00f6nleyebilir.” Yani hi\u00e7 kimsenin Allah’\u0131n takdirini de\u011fi\u015ftirmeye g\u00fcc\u00fc yoktur. Fakat Allah kendi takdirini, kulunun dua etmesi sonucunda de\u011fi\u015ftirebilir.
\nHz. Cabir b. Abdullah (r.a) Hz. Peygamber’den (s.a) \u015f\u00f6yle bir hadis rivayet etmi\u015ftir: “Bir kimse Allah’a dua etti\u011finde, Allah ona istedi\u011fi \u015feyi verir veya onun yerine derecesini y\u00fckseltir, ya da ba\u015f\u0131na gelecek ayn\u0131 derecedeki belay\u0131 \u00f6nler. Fakat o kimsenin duas\u0131, haram i\u015flemek veya Allah’\u0131n rahmetini bir ba\u015fkas\u0131ndan esirgemesini istemek \u015feklinde olmamal\u0131d\u0131r.” (Tirmizi)
\nAyn\u0131 konuda ba\u015fka bir hadisi, Hz. Said b. Hudri (r.a) rivayet etmi\u015ftir. “Bir m\u00fcsl\u00fcman haram i\u015flememeyi veya Allah’\u0131n, rahmetini bir ba\u015fkas\u0131ndan esirgememesini istemek kayd\u0131yla dua etti\u011finde, onun duas\u0131 \u00fc\u00e7 \u015fekilde kabul edilir, ya da ba\u015f\u0131na gelecek olan bir musibet \u00f6nlenir.” (M\u00fcsned-i Ahmed)<\/p>\n
\nYine Ebu Hureyre (r.a) \u015f\u00f6yle bir hadis rivayet etmi\u015ftir: “Rasul\u00fcllah (s.a) “Kul, Allah’a haram i\u015flememek ve rahmetini bir ba\u015fkas\u0131ndan esirgemesini istememek \u015fart\u0131yla dua ederken, acele edip sab\u0131rs\u0131z davranmas\u0131n,” diye buyurdu. Bunun \u00fczerine Rasul\u00fcllah’a (s.a) “Ya Rasulallah! Acele edip, sab\u0131rs\u0131z davranmamak ne demek?” diye sordular. Rasul\u00fcllah, “Ki\u015finin, ben dua ediyorum, fakat kabul edilmiyor,” diye dua etmeyi b\u0131rakmas\u0131d\u0131r. Oysa o duaya devam etmelidir.” dedi.” (M\u00fcslim)
\n\u0130kinci gruptaki hadisler:<\/p>\n
\nHz. Abdullah b. Mes’ud (r.a) Rasul\u00fcllah’dan (s.a) \u015f\u00f6yle bir hadis rivayet etmi\u015ftir: “Allah’tan, O’nun fazl\u0131n\u0131 istemek i\u00e7in dua ediniz. \u00c7\u00fcnk\u00fc sizin kendisine dua etmeniz, O’nun ho\u015funa gider.” (Tirmizi)<\/p>\n