B\u0130SM\u0130LLAH\u0130RRAHMAN\u0130RRAH\u0130M<\/strong><\/p>\n Hamd kendisinden ba\u015fka ilah olmayan, mutlak manada tek g\u00fc\u00e7 ve kudret sahibi olan Allah\u2019a mahsustur. Salat ve selam t\u00fcm peygamberlerin ve onlar\u0131 takip eden tabilerinin \u00fczerine olsun.<\/strong><\/p>\n Rahman Rahim olan Allah\u2019\u0131n ad\u0131yla<\/strong><\/p>\n 1- Batt\u0131\u011f\u0131 zaman y\u0131ld\u0131za(1) andolsun;<\/strong> A\u00c7IKLAMA<\/strong><\/p>\n 1. \u0130bn Abbas, M\u00fccahid ve S\u00fcfyan-\u0131 Sevri, “en-Necm” kelimesiyle S\u00fcreyya Y\u0131ld\u0131z\u0131’n\u0131n kastolundu\u011funu \u00f6ne s\u00fcrerlerken, \u0130bn cerir ve Zamah\u015feri de ayn\u0131 g\u00f6r\u00fc\u015f\u00fc payla\u015fm\u0131\u015flard\u0131r. \u00c7\u00fcnk\u00fc Arap\u00e7a’da (en-Necm) kelimesi genellikle S\u00fcreyya Y\u0131ld\u0131z\u0131 i\u00e7in kullan\u0131l\u0131r. Suudi ise, “en-Necm” kelimesiyle Z\u00fchre Y\u0131ld\u0131z\u0131’n\u0131n kastedildi\u011fi kanaatindedir. Ebu Ubeyde Nahvi’ye g\u00f6re de, en-Necm y\u0131ld\u0131zlar\u0131n bir cinsi olmas\u0131 hasebiyle, burada, ayetin anlam\u0131 “T\u00fcm y\u0131ld\u0131zlar\u0131n sabahleyin batt\u0131\u011f\u0131 zamana yemin olsun ki” \u015feklindedir. Mahal itibar\u0131yla son g\u00f6r\u00fc\u015f kabul edilmeye daha uygundur.<\/p>\n 2. Burada muhatab Hz. Muhammed (s.a) ve dolay\u0131s\u0131yla Kurey\u015flilerdir. “Sahib\u00fck\u00fcm”; yani “sizinle birlikte uzun m\u00fcddet ya\u015fam\u0131\u015f olan arkada\u015f\u0131n\u0131z Muhammed”. Burada, “Ras\u00fbl\u00fcllah” ya da “Ras\u00fbl\u00fcmuz” \u015feklindeki ifadeler yerine, “arkada\u015f\u0131n\u0131z” \u015feklinde bir ifade kullan\u0131lm\u0131\u015f olmas\u0131n\u0131n ard\u0131nda, derin anlamlar gizlidir. \u00c7\u00fcnk\u00fc b\u00f6yle bir nitelemeyle, Kurey\u015flilere s\u00f6zkonusu ki\u015finin yani Hz. Peygamber’in (s.a) yabanc\u0131 biri olmad\u0131\u011f\u0131, aksine herkes taraf\u0131ndan y\u00fcksek meziyetleri ve y\u00fcce ahl\u00e2k\u0131 bilinen, kendi kavimlerine mensup birisi oldu\u011fu vurgulanmaktad\u0131r. “Hakk\u0131nda uydurdu\u011funuz yalan, iftira ve ithamlar\u0131, yak\u0131ndan tan\u0131d\u0131\u011f\u0131n\u0131z b\u00f6yle birine, hi\u00e7bir surette yak\u0131\u015ft\u0131rman\u0131z m\u00fcmk\u00fcn de\u011fildir.”<\/p>\n 3. \u0130\u015fte batan y\u0131ld\u0131zlar \u00fczerine yemin edilmesinin as\u0131l nedeni budur. “zalle”, bir kimsenin do\u011fru yolu bilmeden “gaveyy\u00fcn” ise bilerek yanl\u0131\u015f bir yolu se\u00e7mesi anlam\u0131na gelebilir. Yani, denilmek isteniyor ki, “Hz. Muhammed (s.a) sizlerin bilmedi\u011fi, tan\u0131mad\u0131\u011f\u0131 bir kimse de\u011fildir. Dolay\u0131s\u0131yla O’nu sap\u0131kl\u0131kla su\u00e7laman\u0131z, sadece bir iftirad\u0131r.” Bu husus hakk\u0131nda batan y\u0131ld\u0131zlar \u00fczerine yemin, \u015fu m\u00fcnasebetle edilmi\u015ftir. “Bilindi\u011fi gibi, gece g\u00f6ky\u00fcz\u00fc y\u0131ld\u0131zlarla dolu olsa bile insan yine de her\u015feyi net bir \u015fekilde g\u00f6remez. S\u00f6zgelimi y\u0131ld\u0131zlar\u0131n etraf\u0131 olduk\u00e7a ayd\u0131nlatt\u0131\u011f\u0131 bir gecede dahi, bazen bir a\u011fa\u00e7 uzaktan bir korkuluk gibi, bir ip y\u0131lan gibi, bir tepe ise b\u00fcy\u00fck bir hayvan gibi g\u00f6r\u00fclebilir. Fakat y\u0131ld\u0131zlar bat\u0131p, ortal\u0131\u011f\u0131 g\u00fcnd\u00fcz\u00fcn ayd\u0131nl\u0131\u011f\u0131 sard\u0131\u011f\u0131nda her\u015fey yerli yerinde, net bir \u015fekilde g\u00f6r\u00fcn\u00fcr ve hi\u00e7bir \u015feyin h\u00fcviyetinden \u015f\u00fcphe edilemez. Hz. Peygamber’in (s.a) hayat\u0131 da i\u015fte b\u00f6yle, t\u0131pk\u0131 g\u00fcnd\u00fcz gibi apa\u00e7\u0131kt\u0131r. Sizlerin de \u00e7ok iyi bildi\u011fi gibi, arkada\u015f\u0131n\u0131z f\u0131trat\u0131 temiz, ak\u0131ll\u0131 ve kavray\u0131\u015f\u0131 derin birisidir. Bu \u00f6zelliklerine ra\u011fmen, Onun do\u011fru yoldan sapt\u0131\u011f\u0131ndan nas\u0131l ku\u015fku duyulabilir? Ayr\u0131ca sizler, Onun gayet d\u00fcr\u00fcst ve iyiniyet sahibi bir ki\u015fili\u011fi oldu\u011funu da bilirsiniz. O halde, y\u00fcksek meziyetleri olan, iyiniyetli, f\u0131trat\u0131 temiz bir insan\u0131n do\u011fru yoldan sapt\u0131\u011f\u0131n\u0131 ve hatta ba\u015fkalar\u0131n\u0131 da sapt\u0131rmaya \u00e7al\u0131\u015ft\u0131\u011f\u0131n\u0131 nas\u0131l iddia edebilirsiniz?<\/p>\n 4. Yani, sizler, Hz. Muhammed’e (s.a) s\u0131rf insanlara Kur’an’\u0131 tebli\u011f etti\u011fi i\u00e7in \u00f6fke duyuyorsunuz. Oysa bu Kur’an’\u0131 O uydurmam\u0131\u015ft\u0131r ve onu kendi \u00e7\u0131karlar\u0131 i\u00e7in tebli\u011f etmemektedir. Bu Kur’an, Ona Allah taraf\u0131ndan vahyolunmu\u015ftur ve vahyolunmaya devam edilmektedir. O, Peygamberli\u011fini Peygamber olma hevesiyle de\u011fil, Allah kendisine emretti\u011fi ve Risaleti tebli\u011f etmesini buyurdu\u011fu i\u00e7in ilan etmi\u015ftir. Dolay\u0131s\u0131yla O, sizlere bir Peygamber s\u0131fat\u0131yla tebli\u011f etmektedir. \u0130sl\u00e2m’\u0131n, Tevhid, Ahiret, K\u0131yamet g\u00fcn\u00fcnde ceza ve m\u00fckafat\u0131n verilece\u011fi haberi, kainatta insan\u0131n bulundu\u011fu mevki ve salih bir hayat s\u00fcrmenin prensipleri hakk\u0131ndaki mesaj\u0131, Onun kendi uydurdu\u011fu d\u00fc\u015f\u00fcnceler olmay\u0131p, Allah’\u0131n kendisine vahyetti\u011fi hakikatlerdir. Hz. Peygamber’in (s.a) sizlere tebli\u011f etti\u011fi bu Kur’an kendisine Allah taraf\u0131ndan nazil olmu\u015ftur ve h\u00e2l\u00e2 olmaktad\u0131r. Dolay\u0131s\u0131yla sizlere tebli\u011f etti\u011fi bu hakikatler bir ilme dayanmaktad\u0131r. B\u0130SM\u0130LLAH\u0130RRAHMAN\u0130RRAH\u0130M Hamd kendisinden ba\u015fka ilah olmayan, mutlak manada tek g\u00fc\u00e7 ve kudret sahibi olan Allah\u2019a mahsustur. Salat ve selam t\u00fcm peygamberlerin ve onlar\u0131 takip eden tabilerinin \u00fczerine olsun. Rahman Rahim olan Allah\u2019\u0131n ad\u0131yla 1- Batt\u0131\u011f\u0131 zaman y\u0131ld\u0131za(1) andolsun; 2- Sahibiniz (olan peygamber) (2) \u015fa\u015f\u0131r\u0131p-sapmad\u0131(3) ve azmad\u0131. 3- O, hevadan (kendi istek, d\u00fc\u015f\u00fcnce ve tutkular\u0131na g\u00f6re) […]<\/p>\n","protected":false},"author":13,"featured_media":25925,"comment_status":"open","ping_status":"open","sticky":false,"template":"","format":"standard","meta":{"footnotes":""},"categories":[1],"tags":[],"class_list":["post-25924","post","type-post","status-publish","format-standard","has-post-thumbnail","hentry","category-gundem"],"yoast_head":"\n
\n2- Sahibiniz (olan peygamber) (2) \u015fa\u015f\u0131r\u0131p-sapmad\u0131(3) ve azmad\u0131.<\/strong>
\n3- O, hevadan (kendi istek, d\u00fc\u015f\u00fcnce ve tutkular\u0131na g\u00f6re) konu\u015fmaz.<\/strong>
\n4- O (s\u00f6yledikleri) yaln\u0131zca vahyolunmakta olan bir vahiydir.(4)<\/strong><\/p>\n
\n“O hevadan konu\u015fmaz. O Kur’an kendisine vahyedilen bir vahiyden ba\u015fka de\u011fildir.”
\nBu ba\u011flamda \u015f\u00f6yle bir soru y\u00f6neltilebilir: “Hz. Peygamber’in (s.a) t\u00fcm s\u00f6zleri Allah kat\u0131ndan m\u0131d\u0131r? De\u011filse \u015fayet, Hz. Peygamber’in (s.a) s\u00f6zlerinden hangisi kendisine ait, hangisi Allah’\u0131n vahyidir?” B\u00f6yle bir sorunun cevab\u0131n\u0131 \u015fu \u015fekilde verebiliriz: Kur’an kesinlikle bir vahiydir ve i\u00e7indeki t\u00fcm s\u00f6zler istisnas\u0131z Allah’a aittir. Hz. Peygamber’in (s.a) kendi s\u00f6zleri ise \u00fc\u00e7 kategoriye ayr\u0131labilir:
\n1) Hz. Peygamber’in (s.a) \u0130sl\u00e2m’\u0131 tebli\u011f, Kur’an’\u0131 beyan ve izah niteli\u011fi ta\u015f\u0131yan s\u00f6zlerinin t\u00fcm\u00fcn\u00fcn vahy kaynakl\u0131 oldu\u011funa \u015f\u00fcphe yoktur. Maazallah bunlar hevas\u0131ndan uydurdu\u011fu d\u00fc\u015f\u00fcnceler de\u011fildi.
\nBir bak\u0131ma Hz. Peygamber, (s.a) Allah’\u0131n tayin etti\u011fi resmi bir s\u00f6zc\u00fcyd\u00fc. Bu t\u00fcr vahy, kelimesi kelimesine Kur’an gibi nazil olmu\u015f de\u011filse bile, Hz. Peygamber’in (s.a) s\u00f6yledi\u011fi bu s\u00f6zler yine de vahy ilmine dayanmaktad\u0131r. Ancak Kur’an ve Hz. Peygamber’in (s.a) s\u00f6zleri aras\u0131ndaki fark, Kur’an’\u0131n anlam\u0131yla birlikte kelimelerinin de Allah taraf\u0131ndan nazil olmas\u0131, buna kar\u015f\u0131l\u0131k Hz. Peygamber’in (s.a) izah niteli\u011findeki s\u00f6zlerinin, Allah taraf\u0131ndan \u00f6\u011fretilmi\u015f olmas\u0131na ra\u011fmen, kelimelerinin kendisine ait olmas\u0131d\u0131r. Bu bak\u0131mdan, Kur’an’a, “Vahyi Cel\u00ee” Hz. Peygamber’in (s.a) bu t\u00fcr s\u00f6zlerine de “Vahyi Haf\u00ee” denilir.
\n2) Hz. Peygamber’in (s.a) M\u00fcsl\u00fcmanlar\u0131n lideri olmas\u0131 m\u00fcnasebetiyle Allah’\u0131n kelimesini y\u00fcceltmek ve dini ikame etmek i\u00e7in m\u00fccadele ederken muhtelif zamanlarda verdi\u011fi emirleri kapsayan s\u00f6zleri. Bu m\u00fccadele boyunca Hz. Peygamber, (s.a) zaman zaman sahabeyle isti\u015farede bulunmu\u015ftur. Bu isti\u015fareler sonunda O, bazen kendi reyinden vazge\u00e7ip, sahabelerin reyini kabul etmi\u015ftir. Bazan de sahabeler “Bu sizin kendi s\u00f6z\u00fcn\u00fcz m\u00fc yoksa Allah’\u0131n vahyi midir?” diye sormu\u015flar, O da “Benim s\u00f6z\u00fcmd\u00fcr.” kar\u015f\u0131l\u0131\u011f\u0131n\u0131 vermi\u015ftir. Bazen Hz. Peygamber (s.a.) i\u00e7tihat edip, bu do\u011frultuda emir verdikten hemen sonra, Allah Te\u00e2l\u00e2, Onun buyru\u011funun aksini bildiren ayetler inzal etmi\u015f ve bunun \u00fczerine Hz. Peygamber (s.a) yanl\u0131\u015f olan i\u00e7tihad\u0131n\u0131 d\u00fczeltmi\u015ftir. Buraya kadar anlat\u0131lanlardan anla\u015f\u0131ld\u0131\u011f\u0131 gibi, Hz. Peygamber’in (s.a.) s\u00f6zleri hevas\u0131ndan olmay\u0131p, Allah’\u0131n teyid etmesiyle kesinlik kazanm\u0131\u015ft\u0131r. “Hz. Peygamber’in (s.a.) her s\u00f6yledi\u011fi vahiy midir?” sorusuna gelince, Onun bir insan olmas\u0131 hasebiyle s\u00f6yledi\u011fi s\u00f6zler, sahabeleriyle isti\u015fare ederek ald\u0131\u011f\u0131 kararlar veya Allah’\u0131n aksini emretti\u011fi konulardaki i\u00e7tihatlar\u0131 vahiy de\u011fildir. Fakat bunlar\u0131n d\u0131\u015f\u0131nda s\u00f6yledi\u011fi s\u00f6zler “vahyi haf\u00ee” grubuna girer.
\n\u0130sl\u00e2m hareketinin \u00f6nderli\u011fine, M\u00fcsl\u00fcmanlar\u0131n emirli\u011fine, \u0130sl\u00e2m devletinin ba\u015fkanl\u0131\u011f\u0131na kendili\u011finden tayin olmad\u0131\u011f\u0131 gibi, Onu halk da se\u00e7memi\u015ftir. Bu mevkiler O’na Allah taraf\u0131ndan verilmi\u015f ve O da bu mevkilerdeki yetkisini Allah’\u0131n emriyle kullanm\u0131\u015ft\u0131r. Hz. Peygamber’in (s.a.) kendi i\u00e7tihatlar\u0131na dayal\u0131 icraat\u0131 da Allah taraf\u0131ndan teyit edilmi\u015ftir. Yani Onun g\u00f6r\u00fc\u015fleri, Allah’\u0131n kendisine verdi\u011fi ilme dayanmaktad\u0131r. Ancak yan\u0131ld\u0131\u011f\u0131nda Allah Te\u00e2l\u00e2 hemen Onun s\u00f6zkonusu yanl\u0131\u015fl\u0131\u011f\u0131n\u0131 “Vahy\u00ee Cel\u00ee” ile d\u00fczeltmi\u015ftir. Bundan, Ras\u00fblullah’\u0131n (s.a) kendili\u011finden yapt\u0131\u011f\u0131 i\u00e7tihatlar\u0131n Allah’\u0131n r\u0131zas\u0131na muvaf\u0131k oldu\u011fu anla\u015f\u0131l\u0131yor. \u00c7\u00fcnk\u00fc b\u00f6yle olmasayd\u0131, muhakkak Allah kendisini ikaz ederdi.
\n3) Hz. Peygamber’in (s.a) bir insan olmas\u0131 hasebiyle, peygamberlikten \u00f6nce ya da sonra, N\u00fcb\u00fcvvet ile ilgili olmayan s\u00f6zleri. Bu ba\u011flamda \u00f6ncelikle bilinmesi gereken husus, kafirlerin, Ras\u00fblullah’\u0131n bu t\u00fcr s\u00f6zleriyle ilgili itirazlar\u0131n\u0131n bulunmay\u0131\u015f\u0131d\u0131r. Onlar Hz. Peygamber’i, yukar\u0131daki iki kategoriye giren s\u00f6zlerinden \u00f6t\u00fcr\u00fc, dalaletle su\u00e7luyorlard\u0131. Dolay\u0131s\u0131yla s\u00f6zkonusu ayette Hz. Peygamber’in (s.a.) N\u00fcb\u00fcvvet ile ilgisi bulunmayan s\u00f6zleri kastedilmemektedir. Ancak yine de belirtmek gerekir ki, Hz. Peygamber’in (s.a.) bu t\u00fcr s\u00f6zleri bile hak ve do\u011frulu\u011fun d\u0131\u015f\u0131nda ba\u015fka bir \u015fey ifade etmez. \u00c7\u00fcnk\u00fc Allah, Onu takva timsali bir peygamber olarak g\u00f6ndermi\u015ftir. Bununla birlikte Hz. Peygamber’in (s.a.) her s\u00f6z\u00fc vahyin nuruyla ayd\u0131nlanm\u0131\u015ft\u0131r. Nitekim Ebu Hureyre’nin rivayetine g\u00f6re, Ras\u00fblullah (s.a) “Ben Hak’tan ba\u015fka hi\u00e7 bir \u015fey s\u00f6ylemem” dedi\u011finde ashabtan biri “Ya Ras\u00fblallah ama siz bazen bizlerle \u015fakala\u015f\u0131yorsunuz” diye sorunca O, “Ben ger\u00e7ekten de Hak’tan ba\u015fka bir \u015fey s\u00f6ylemem” demi\u015ftir. (M\u00fcsned-i Ahmed, Ebu Davud) Amr b. el-As’\u0131n o\u011flu Abdullah \u015funlar\u0131 anlat\u0131yor: “Ben Hz. Peygamber’in (s.a.) a\u011fz\u0131ndan \u00e7\u0131kan her s\u00f6z\u00fc yaz\u0131yordum. Bunun \u00fczerine baz\u0131 kimseler bana, “Sen Ras\u00fblullah’\u0131n (s.a) s\u00f6yledi\u011fi her s\u00f6z\u00fc yaz\u0131yorsun. Oysa O, bazan k\u0131zg\u0131n bir halde de konu\u015fur” deyince, ben de yazmaktan vazge\u00e7tim. Bir defas\u0131nda da bu hususu Ras\u00fblullah’a arzettim. Bunun \u00fczerine O, “Sen yaz. Can\u0131m\u0131 elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, benim a\u011fz\u0131mdan Hak’tan ba\u015fka bir\u015fey \u00e7\u0131kmaz” dedi. (Daha fazla izah i\u00e7in bkz. “Tefhimat” adl\u0131 eserim, c. 1, b\u00f6l\u00fcm: Risalet ve onun h\u00fck\u00fcmleri)<\/p>\n","protected":false},"excerpt":{"rendered":"