“BİZ SİZİ ONDAN YARATTIK, YİNE ONA DÖNDÜRECEĞİZ.” (TÂHÂ 55)
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
“BİZ SİZİ ONDAN YARATTIK, YİNE ONA DÖNDÜRECEĞİZ.”
(TÂHÂ 55)
Hamd Alemlerin Rabbi olan Allah azze ve celle’ye mahsustur. Salat ve selam O’nun habibi müminlerin örneği ve önderi, yaşayan Kur’an kendisine uyulmadığı sürece kurtuluşun mümkün olmadığı son Peygamber Hz.Muhammed (s.a.v)’e O’nun ehli beytine, sahabesine ve bütün müminlerin üzerine olsun…
Birgün Peygamber Efendimiz vefat eden birini defnetmek üzere Ashâb-ı ile birlikte kabristana gitmişti. Onlara kabir azabından Allah’a sığınmalarını tavsiye etti. Sonra da ölüm hâdisesini şöyle anlattı:
Bir mümin dünyaya veda etmek üzereyken, yüzleri güneş gibi parlayan melekler, ellerindeki cennet kefeni ile ve cennet kokuları ile gökten yere inerler ve o kimsenin görebileceği bir yere otururlar. Sonra ölüm meleği kalkıp onun başucuna gelir ve:
“ Ey güzel can! Allahın affına ve rızasına kavuşmak üzere artık çık!“ der.
O kulun canı, bir damla su gibi akıverir.
Melek onu alır, cennetten getirdiği kefene sarar, güzel kokuları sürer.
Melekler dünyanın en güzel esansı gibi burcu burcu kokan o canı alıp göklere yükselirken, yanlarından geçtikleri melekler bu güzel kokunun ne olduğunu sorarlar, onlar da dünyada o kimse için söylenen en güzel özellikleri anarak “bu falan oğlu falandır” derler.
Dünya semasından başlayıp yedinci kat göğe çıkıncaya kadar her semânın önde gelen melekleri o kimseyi uğurlar.
Allah (c.c)’ın huzuruna varınca:
“ Kulumu cennetin en yüce yerine kaydedin! Şimdi onu tekrar yeryüzüne götürün. Ben insanı topraktan yarattım, yine oraya döndüreceğim ve tekrar oradan çıkaracağım“ buyurur.
O kulun ruhu tekrar cesedine konulur.
Kabirde yanına iki melek gelip onu oturturlar. Kendisine çeşitli sorular sorarlar. O da bütün sorulara bir bir cevap vererek Rabbinin Allah, dininin İslam, peygamberinin Muhammed (s.a.v) olduğunu ve O’na gönülden inandığını söyler. O zaman Allah (c.c):
“Kulum doğru söyledi. Ona cennette bir yer hazırlayın! Cennet elbiseleri giydirin ve kabirde cennete bakan bir kapı açın!” buyurur.
Bunun üzerine o kimsenin kabrine cennet rüzgârları, cennet kokuları getirir. Kabri ufuklar boyunca genişletilir.
Derken dünyada iken yaptığı iyilik ve ibadetleri güzel yüzlü, iyi giyimli, hoş kokulu bir adam şeklinde yanına gelir, onu tebrik eder ve kıyamete kadar kendisine arkadaşlık eder.
Peygamber efendimiz Allah’a inanmayanların feci şekilde can vereceklerini de anlatmıştır. Yüreklerin dayanmayacağı o korkunç hali kısaca belirtmek gerekirse:
Simsiyah yüzlü melekler kıldan yapılma sert kefenlerle gelecek ve:
“Ey pis can! Allahın öfke ve gazabına uğramak üzere çık!” Diyerek kafirin pis kokulu ruhunu şiddetli bir şekilde söküp alacaklar; kendisine çok kötü davranacaklar; ilahi huzura kabul edilmeyen o ruhu yere fırlatacaklar.
O kimse münker ve nekir melekleri’ne cevap veremeyecek; onu kabri korkunç şekilde sıkacak; kabrine cehennemden bir kapı açılacak; oradan gelen pis kokular içinde kıyamete kadar azap görecek.
Her nefis, er ya da geç bu hakikati tadacaktır. Dünya hayatı göz açıp kapayıncaya kadar gelip geçen bir imtihan yurdu, kabir ise ebedî âleme açılan ilk kapıdır. Mü’min için huzur ve saadet, inkârcı için ise hüsran ve azap başlangıcıdır
Her can bir gün bu yolculuğa çıkacaktır. Mü’min için kabir, cennete açılan bir pencere; inkâr eden için ise azabın başlangıcı olacaktır. Rabbimiz bizleri imanla huzur bulan, kabirde genişlik ve ferahlık bulan kullarından eylesin. Âmin.
VELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN