KENDİNİZİ UNUTUYOR MUSUNUZ?
Hamd Alemlerin Rabbi, hesap gününün sahibi, bizlere sayısız nimetler bahşeden, doğru yolu bulalım diye kitap ve peygamber gönderen Allah(cc)’a mahsustur. Salat ve selam son nebi Hz. Muhammed(sav)’e ve selam O’nun aline, ashabına ve tüm müminlerin üzerine olsun.
Bizler Allah’a kulluk için yaratıldık ve bu Allah(cc)’dan gelen tüm emir ve yasaklara şartsız bir şekilde teslim olmak demektir. Allah(cc) vahy ile neyin iyi neyin kötü olduğunu bildirmiş, ve bu iyi-kötü, hak-batıl ayrımını gösteren ilmin insanlar içerisinde de yayılması için mümin topluma bir takım görevler yüklemiştir.
Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir. (Ali Imran,104)
İyilik ve (Allah’ın yasaklarından) sakınma üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın. (Maide,2)
Resulullah(sav) bir hadisi şerifinde:
“Hepiniz çobansınız. Hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Âmir memurlarının çobanıdır. Erkek ailesinin çobanıdır. Kadın da evinin ve çocuğunun çobanıdır. Netice itibariyle hepiniz çobansınız ve hepiniz idâre ettiklerinizden sorumlusunuz.”(Buhari, Müslim)
Dolayısıyla aşağıda belirtilenlerde direk ya da dolaylı bir şekilde her müminin kendi durumuna göre görevleri muhakkak vardır.
- Hayra çağrı yapmak ( Kelime-i tevhid çağrısına söz ve fiil ile katkı sağlamak)
- İyiliği emretmek ( Vahyin çerçevesinde tevhid çağrısının, Allah’ın emirlerinin, güzel ahlak ve davranışların yayılmasına söz ve fiil ile katkıda bulunmak)
- Kötülükten menetmek ( Tevhid mesajının karşısında duran şirk hastalıklarının bertaraf edilmesi, Allah’ın yasaklarının çiğnenmemesi, kötü ahlak ve davranışların yayılmaması için söz ve fiil ile katkıda bulunmak)
Bu sorumluluklar ciddi bir çabayı ve dikkatli bir yaşamı gerektirmektedir. Bununla birlikte teori ve pratiğin bir arada değer bulduğunu göz önünde bulundurursak, yukarıda maddeler için kendi sorumluluklarını yerine getiren her müminin en çok dikkat etmesi gereken konulardan birisi de sözleri ile uygulamasının uyum içerisinde olmasıdır.
Sizler kitabı okuduğunuz halde insanlara iyiliği emredip kendinizi unutuyor musunuz? Aklınızı kullanmıyor musunuz? (Bakara,44)
Bu ayet her nasihatçinin aynı zamanda kendi nefsi ve amellerini de oldukça yakından denetlemesi ve söz-fiil uyumunun ne kadar ehemmiyetli olduğunu gösteriyor. Bununla beraber, bu konudaki uyarılar ashabı kirama da ağır gelmiştir. Herşeyi mükemmel yapmadan nasihat etmeyelim mi diye sordular peygamberimize. Allah Resulu (sav) ise “ hayır, siz nasihat edin” buyurdu. Burda anlamamız gereken, kusursuz olamayız. Fakat, sadece sözlerimizin değil, davranışlarımızın da vahye uygunluğa en üst seviyede hassasiyet göstermeliyiz. Bu konuda Allah (cc) ‘nun yardımını talep ederken şu ayeti göz önünde bulundurmalıyız.
Sabır ve namaz ile Allah’tan yardım isteyin. Şüphesiz o (sabır ve namaz), Allah’a saygıdan kalbi ürperenler dışında herkese zor ve ağır gelen bir görevdir.(Bakara,45)
Allah(cc) sözlerimizin ve fiillerimizin hesaba çekileceği günde mahrum olmayan ve sevinenlerden eylesin.
Velhamdulillahirabbilalemin…
Yorumlar