TABERİ (RH.A)’İN BAKIŞ AÇISIYLA MERYEM SURESİ 71. VE 75. AYET-İ KERİMELER
71- Sizden, cehenneme uğramayacak hiç kimse yoktur. Bu, rabbinin, üzerine aldığı değişmez bir hükümdür.
Âyet-i Kerimede zikredilen “Cehenneme uğramak”tan maksadın ne olduğu hususunda müfessirler farklı izahlarda bulunmuşlardır.
Abdullah b.Abbas, Ebu Meysere ve Abdullah b.Revaha’dan nakledilen bir görüşe göre âyetteki “Cehenneme uğramak”tan maksat, Mümin ve kâfir olan herkesin onun içine girmesidir. Müminler, içine girdikleri o cehennemden kurtarılacaklar kâfirler ise orada kalacaklardır. Müminlerin uğradıkları yerin, cehennemin sönmüş yeri olacağı rivayet edimektedir.
Abdullah b.Abbas’tan nakledilen bu görüşe delil olarak, Kuran-ı Kerim’de dört yerde zikredilen “Cehenneme uğramak” ifadesinden üçünün “Cehenneme girme” anlamına gelmesidir. Dördüncüsü ise bu âyettir. Bu âyet de yorumda onlara tâbidir. Zikredilen üç âyet şunlardır; “Siz de Allah’tan başka taptığınız putlar da cehennem odunudur. Siz oraya, suya koşarcasına gireceksiniz. [1][78] “Suçluları ise susuz olarak cehenneme süreceğiz[2][79]“Firavun kıyamet gününde kavminin önüne düşecekve onlan ateşe götürecektir. Varılacak o yer, ne kötü bir yerdir. [3][80]
Ayrıca sahabe-i Kiram: “Ey Allahım sen beni cehennemden sağ salim çıkar ve beni nimetlerle cennete koy.” diye dua etmişlerdir.
Bazı âlimlere göre ise buradaki “Cehenneme uğramak”tan maksat, cehenneme girmektir. Ancak bu giriş sadece kâfirler için söz konusudur. Ayette geçen “Siz” zamirinden, kâfirler kastedilmektedir.
Diğer bir kısım âlimlere göre ise buradaki “Cehenneme uğramaktan maksat, Müminlerin sırat köprüsünden geçmeleri kâfirlerin ise cehenneme düşmeleridir.
Başka bir kısım âlimlere göre de buradaki “Cehenneme uğramak”tan maksat, Müminlerin, dünyada iken, cehennemden geldiği belirtilen âfet ve felaketlere uğramaları kâfirlerin ise cehenneme girmeleridir.
Taberi bu ayette zikredilen “Cehenneme uğramak”tan maksadın “Sırat köprüsünün üzerinden geçmek olduğunu, müminlerin bu köprüden geçecekleri, kâfirlerin ise ondan geçemeyip cehenneme düşecekleri anlamına geldiğini söylemiş ve sırat köprüsüyle ilgili Hadis-i Şerifleri zikretmiştir.
Peygamber efendimiz (s.a.v.) bir Hadis-i Şerifinde buyuruyor ki:
“… Cehennemin üzerine sırat köprüsü kurulacak. Ben ve ümmetim, oradan ilk geçenler olacağız. O gün sadece Peygamberler konuşacak onların o gün ki duaları da: “Ey Allahım esenlik ver, ey Allahım esenlik ver.” olacaktır. Cehennemde Sa’dan dikeni gibi kancalar bulunmaktadır. Sizler Sa’dan dikenini gördünüz mü? “Evet ya Resulallah” dediler. Resulullah buyurdu ki “İşte o kancalar Sa’dan dikeni gibidir. Ancak onların ne kadar büyük olduklarını sadece Allah bilir. İnsanlar amellerine göre o kancalarla çekilirler. İnsanlardan bazıları yaptıkları ameller yüzünden helak olurlar. Bazıları da hardal tanesi kadar parçalara ayrılırlar sonra kurtulurlar. Allah Teala, cehenneme girenlerden kime merhamet etmeyi dilerse meleklerine, kendisine kulluk edenleri cehennemden çıkarmalarını emreder. Melekler de onları çıkarırlar. Melekler onları secde izlerinden tanırlar. Allah, secde izlerini yemeyi cehenneme haram kılmıştır. [4][81]
Peygamber efendimiz diğer bir Hadis-i Şerifinde de şöyle buyuruyor:
“…Sonra cehennem üzerine köprü kurulur. Şefaat etme zamanı gelir. İnsanlar “Ey Allahım, esenlik ver, esenlik ver” derler. “Ey Allah’ın Resulü, köprü nedir?” diye sorulunca Resululîah: “Pek kaygan bir yerdir. Orada çengeller, kancalar ve dikenler vardır. Bu dikenler, Necid bölesinde biten Sa’dan dikenleri gibidir. Müminler, amellerine göre sırat köprüsünün üzerinden göz açıp kapayıncaya kadar veya şimşek gibi yahut rüzgâr gibi veya kuş gibi yahut rahvan at ve develer gibi geçecekler. Bazıları sağ salim kurtulacak, bazıları çiviler yırtmış olarak kurtulacaklar, bazıları ise yaralı olarak cehenneme itileceklerdir. [5][82]
72- Sonra takva sahiplerini cehennemden kurtaracağız. Zulmedenleri de d iz üstü çökmüş olarak cehennemde bırakacağız.
Allah Teala bu âyet-i Kerimede, bütün insanların cehenneme uğramasından sonra, emirlerini tutup yasaklarından kaçınanları cehennem ateşinden kurtaracağını, Allah’tan başkasına ibadet ederek veya rablerinin emir ve yasaklarına uymayarak kendilerine zulmedenleri ise cehennem ateşinin içinde dizüstü çökmüş bir halde bırakacağını beyan ediyor. [6][83]
73- Onlara apaçık âyetlerimiz okunduğu zaman kâfirler, iman edenlere “Mümin ve kâfir iki guruptan hangisi mevki yönünden daha hayırlı ve çevre yönünden daha güzeldir?” derler.
Allah Teala bu âyet-i Kerimede de, kâfirlere apaçık ayetleri okunduğunda onların, âyetlerden nasıl yüz çevirdiklerini, müminlere karşı böbürlenerek üstünlük tasladıklarını beyan ediyor ve bundan sonra gelen âyette de onlar gibi nice şımarıkları helak ettiğini bildiriyor. [7][84]
74- Biz onlardan önce nice nesilleri helak ettik. Onlar, servet ve gösteriş yönünden kendilerinden daha iyiydiler.
Evet, Allah Teala, geçmişteki şımarıkları, emrine uymadıkları için helak etmiş köşklerini, yurtlarını, bağlarım, bahçelerini sahipsiz bırakmıştır.
Bu hususta Firavun ve kavminin nasıl cezalandırıldığım beyan eden âyetlerde şöyle buyuruluyor: “Âsânı vurarak açtığın denizi o sakin halinde bırak. Çünkü onlar, boğulmaya mahkum bir ordudur.” “Onlar, geride nice bahçeler, akan pınarlar, çeşitli bitkiler, güzel konaklar ve zevk ve sefa ile içinde yaşadıkları nimetler bıraktılar.” “Böylece biz, onlara verdiğimiz nimetleri başka bir kavme miras bıraktık, [8][85]“Biz nice zalim ülkeleri helak ettik. Onlar, duvarları, damlan üstüne yıkılıp ıpıssız kaldılar. Biz, nice kuyuları muattal, nice muhteşem sarayları bomboş bıraktık. [9][86]
75- Ey Muhammed, sen şöyle de: “Rahman olan Allah, sapıklıkta olana daha da mühlet verir. Onlar, vaadcdildikleri şeyi görünce, ki o da ya dünyada cezalandırılmaları veya kıyametin başlarına kopmasıdır. Kimin mevkiinin daha kötü, kimin arkasının daha az olduğunu bileceklerdir.
Müfessirler bu âyet-i Kerimeyi iki türlü izah etmişlerdir. Birinci izah şekli, mealde verildiği gibidir. Taberi’nin de zikrettiği ikinci izah şekli ise şöyledir: “Ey Muhammed, de ki; “Kim, sapıklık içinde bulunuyorsa rahman olan Allah, onun sapıklığını daha da artırsın ve ona mühlet versin Fakat bu sapıklar, kendilerine vaadedilen ceza veya kıyamet gelirse işte o zaman kimin mevkiinin daha kötü kimin arkasının daha az olduğunu bilecekler ve yaptıklarına pişman olacaklardır. Fakat bu pişmanlık kendilerine fayda vermeyecektir.”
Âyet-i Kerimenin bu şekilde yorumlanması, Âl-i imran suresinin altmış-birinci âyetinin ifadesine benzemektedir. “Mübahale” âyeti denen bu âyette şöyle buyurulmaktadır: “Sana ilim geldikten sonra kim seninle mücadele ederse ona şöyşle de: “Gelin çocuklarımızı ve çocuklarınızı, kacjinlanmızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım sonra yalvaralım da yalancıları Allah’ın lanetiyle lanetleyelim. [10][87]