sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

VEHBE ZUHAYLİ (RH.A)’İN BAKIŞ AÇISIYLA ARAF SURESİ 172. VE 174. AYET-İ KERİMELER

VEHBE ZUHAYLİ (RH.A)’İN BAKIŞ AÇISIYLA ARAF SURESİ 172. VE 174. AYET-İ KERİMELER
Aralık 7, 2025 09:57
40
A+
A-

İnsandan Alınan Genel Söz

 

  1. Hani Rabbin, Âdemoğullarının sırtlarından zürriyetlerini alıp onları nefislerine şahit tutup: “Ben sizin Rab-biniz değil miyim?” demişti. Onlar da: “Evet, şahit olduk” demişlerdi. Bu, kı­yamet günü: “Bizim bundan haberimiz yoktu” dememeniz içindi.
  2. Yahut: “Daha önce sadece ataları­mız Allah’a şirk koşmuşlardı. Biz de onların ardından gelen bir kuşaktık. Şimdi o bâtılı kuranların işlediği yü­zünden bizi helak mı edeceksin?” de­memeniz içindi.
  3. İşte biz ayetleri böyle açıklarız. Olur ki dönerler.

 

Açıklaması

 

Ey Muhammedi İnsanlara, Allah’ın bütün insanlardan aldığı o misakı ha­tırlat. O misak, Allah’ın onların Rabbi ve meliki olduğu, ondan başka hiçbir ilâh olmadığı itirafını içine alıyordu. O zaman Rabbin ayette geçtiği gibi, Ade-moğullarmın sırtlarından zürriyetlerini, yahut sülalelerini çıkardı. Onları tev-hid ve İslâm fıtratı üzere yarattı.

Bu zürriyetlerden her birine vahy ve tebliğ sözüyle değil, irade ve tekvin sözüyle: Ben sizin Rabbiniz değil miyim? diye sorarak, onlardan da hal lisanıy­la: Evet sen, bizim ibadete lâyık tek Rabbimizsin diyerek, kendilerine karşı şe-hadet aldı.

Bu şahid tutmanın sebebi, eğer şirk koşarlarsa, kıyamet gününde; “Bizim tevhidden haberimiz yoktu. Bizi hiç kimse uyarmadı” şeklinde mazeret ileri sürmemeleri içindir. Artık, Allah’ın birliğine deliller ileri sürüldükten ve Al­lah’ın birliğine inanacak fıtratta yaratıldıktan sonra, aklınız varsa, sizin hiçbir özrünüz olamaz.

İnsanların Allah’ın birliğini kabul edecek kabiliyette yaratıldığı, başka bir ayette de ifade olunur: “Sen yüzünü hanif olarak dine dosdoğru çevir. İnsanla­rın üzerine yaratıldığı Allah’ın fıtratına”  (Rûm, 30/30) Sahîhayn’da Ebû Hüreyre’den rivayet olunan hadis-i şerifte Peygamber (s.a.) şöyle buyurmuştur: “Her doğan, fıtrat üzere doğar”. Bir rivayette de: “Her doğan, bu din üzere do­ğar. Anne babası onu Yahudi, Hıristiyan yahut mecusi yapar”.

Sahih-i Müslim’de, Iyâd b. Hımâr’dan Peygamber (s.a.)’in şöyle buyurduğu rivayet olunmuştur: “Allahu Teâlâ şöyle buyuruyor: Şüphesiz ben, kullarımı müslüman kimseler olarak yarattım. Onlara şeytanlar geldi ve dinlerinden uzaklaştırdılar. Benim helâl kıldığımı, haram kıldılar..”

Âlimler: “Hani Rabbin, Ademoğullarının sırtlarından zürriyetlerini alıp…” ayetinin tefsiri konusunda iki görüşe ayrılmışlardır. Selefin görüşüne uyan müfessirler şöyle demişlerdir: Allah, Adem’i yarattı ve onun sırtından zürriye-tini zerreler halinde yarattı, onları diriltti. Akıl ve idrak verdi. O sözü ve ce­vaplarını onlara ilham etti. Onlardan, kendisinin onların Rabbi olduğu ahdini aldı, onlar da bunu ikrar ettiler. Bu mana, birçok yollardan -bunların bir kısmı zaaf ve inkıtadan uzak değildir- Peygamber (s.a.)’den rivayet olunmuştur. Bu­na bir kısım sahabe de inanır.[1][90]

Sonraki alimler ise şöyle demişlerdir: Bu temsil, mecaz ve istiare kabilin­den bir şey olup soru cevap diye bir şey yoktur. Allahu Teâlâ, birliğine ve Rabli-ğine işaret eden birçok kevnî deliller koymuştur. Onların akılları ve gözleri de buna şehâdet eder. Adeta O, insanlara: Benim Rab olduğumu, benden başka hiçbir ilâh olmadığını ikrar edin, demiş, onları kendilerine şahit tutmuş ve on­lara, ben sizin Rabbiniz değil miyim, diye sormuş, onlar da evet demişlerdir. Bu, Zemahşerî, Ebû Hayyân, Ebu’s-Suud ve Beyzâvî’nin benimsediği görüştür. Râzî de bunun hakkında: “Asla eleştirilemez” demiştir.

İbni Kesir, hadisleri değerlendirerek şöyle der: Bu hadisler, yüce Allah’ın Adem’in zürriyetini, onun sulbünden çıkardığına, cennetliklerle cehennemlik­leri ayırdığına işaret eder. Onların Rabbi olduğu konusunda kendilerine şahit­lik ettirmesi, ancak İbni Abbas ve Abdullah b. Amr hadislerinde geçer ki, onlar da merfu değil, mevkuf hadislerdir. O yüzden, selef ve haleften bazıları şöyle demişlerdir: Bu şahit tutmaktan maksat, Ebû Hüreyre ve Iyâd b. Hımâr el-Mücâ’î hadislerinde geçtiği ve Hasan el-Basrî’nin de bu şekilde açıkladığı gibi, insanların tevhid akidesini kabul edecek fıtratta yaratılmalarıdır.

Derler ki: Bunun için Cenab-ı Hak: “Rabbin, Ademoğullarının sırtlarından zürriyetlerini alıp…” buyurdu. Âdem’den Âdem’in sırtından demedi. Bu, onların soyunu, nesil nesil kıldı demektir. Sonra Cenab-ı Hak: “Onları nefislerine şahit tutup: “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” buyurmuştu. Onlar da: “Evet, demiş­lerdi” buyurdu. Yani, onları buna şahitlik eden kimseler olarak yarattı. Onlar bunu halleriyle ve sözleriyle söylediler. Şehadet bazan sözle, bazan da halle olur: “Müşriklerin, kendi küfürlerine şahit olup dururken Allah’ın mescidlerini imar etmeleri yaraşmaz”. (Tevbe, 9/17). Yani onların hali, bu hususta kendi aleyhlerine şahittir. Onlar bunu söyleyecek kimseler değildir. Allahu Teâlâ’nın şu ayeti de bunu ifade eder: ‘Ve muhakkak o, buna şahittir” (Âdiyat, 100/7).

Ayetten, Allahu Teâlâ’nm, insanları tevhidi ikrar edecek fıtratta yarattığı murad olunmaktadır. Onun için Cenab-ı Hak onların: Kıyamet gününde biz de tevhid inancından gafildik, bu hususda uyanlmadık, yahut babalarımız müş­rikti, dememeleri için bunu yaptığını belirtmiştir.

Ben de bu görüşe meyyalim.

“Yahut: “Daha önce sadece atalarımız Allah’a şirk koşmuşlardı” Yani, bu şahit tutmanın sebebi, onların kıyamet gününde, tevhidden haberdar olmadık­ları, yahut babalarını taklitettikleri mazeretini ileri sürmemeleri içindir. Onla­rın sözü, babalarımız bizden önce şirk koştular. Biz de onlara tabi olduk, onla­rın şirklerinin bâtıl olduğunu bilmiyorduk. Biz onlara hüsnü zan besleyerek, amellerinde ve inançlarında onları taklit ettik, tevhidi bulamadık sözleriydi.

Bizi azapla helak mı edeceksin ve bâtıl iş yapan babalarımızın yaptıkları sebebiyle bizi hesaba mı çekeceksin? Fakat Allah onların özrünü asla kabul et­mez! Çünkü , itikad ve dinin asıllarında taklit caiz değildir.

Açık ve beliğ olan bu misakı açıkladığımız gibi, insanlara delil olabilecek ayetleri de açıklarız ki, onlar böylece akıl ve basiretle düşünsünler. Umulur ki onlar şirklerinden, cehaletlerinden ve babalarını, dedelerini taklitten dönerler. [2][91]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.